OHAL Komisyonu’nun görev süresi doluyor: Lağvedilmeli
Kamudan ihraç edilen 100 binin üzerindeki kişinin mahkemeye gitmeden önce itirazlarını değerlendirmek için kurulan OHAL İnceleme Komisyonu geçen 3 yıla karşın tüm başvuruları sonuçlandırmadı. Görev süresi 23 Ocak 2021’de dolacak olan ve ek süre verilip verilmeyeceği bilinmeyen komisyonda karar bekleyen çok sayıda kişi cezalandırma aracı haline geldiğini belirterek, kararlarıyla birlikte lağvedilmesini istiyor.
ANKARA - ‘15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile binlerce kişi kamu kurumlarından ihraç edildi. Görevlerinden ihraç edilenlerin işlerine iade edilip edilmeme kararını vermek üzere 2 yıllığına kurulan ve süresi 1 yıl uzatılan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu geçen 3 yılda da çalışmalarını tamamlamadı. 23 Ocak 2021 tarihinde görev süresi dolacak olan Komisyon’un önünde halen binlerce dosya bulunuyor.
OHAL Komisyonu’na yaptıkları başvurunun üzerinden aylar hatta yıllar geçmesine rağmen haklarında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyen Eğitim-Sen Başkanı Nejla Kurul, Bağımsız Milletvekili Cihangir İslam, akademisyen Ali Rıza Güngen ve Cemal Yıldırım’a göre komisyonun lağvedilmesi gerekiyor.
2 EKİM’DE 16 BİN 50 BAŞVURU HAKKINDA KARAR VERİLMEDİĞİ AÇIKLANDI
23 Ocak 2017 tarihli 685 sayılı KHK ile kurulan OHAL İnceleme Komisyonu, 22 Aralık 2017’de karar verme sürecine başladı. Komisyon'un 2 Ekim 2020 tarihinde yaptığı son açıklamaya göre 126 bin 300 başvurunun 110 bin 250’si karara bağlandı. Karara bağlanan başvuruların 12 bin 680’i kabul, 97 bin 570’si ise ret olurken 16 bin 50 dosyayla ilgili inceleme devam ediyor. Halihazırda binlerce başvuruyu sonuçlandırmayan Komisyon’un görev süresinin bir yıl daha uzatılabileceği ifade ediliyor.
KHK’LERLE İHRAÇ EDİLEN BİN 251 EĞİTİM-SEN’Lİ HAKKINDA KARAR VERİLMEDİ
OHAL döneminde yayımlanan KHK’lerle ihraç edilenler arasında “Bu suça ortak olmayacağız” diyerek ‘Barış Bildirisi’ne imza atan yüzlerce akademisyen yer aldı. Haklarında açılan davalardan Anayasa Mahkemesi’nin “ihlal” kararının ardından beraat eden bu akademisyenlerin birçoğunun komisyona yaptıkları başvurular henüz sonuçlanmadı. Ankara Üniversitesi’nden ihraç edilen, yakın dönemde Eğitim-Sen’in Genel Başkanlığı görevini üstlenen, ‘Barış Bildirisi’ imzacısı Prof. Dr. Nejla Kurul da onlardan biri.
Eğitim-Sen üyesi eğitim emekçileri ile “Barış Bildirisi” imzacısı toplam bin 602 üyelerinin OHAL Komisyonu’na başvurduğunu, 153 başvurunun kabul, 178 başvuru hakkında ise ret kararı verildiğini belirten Kurul, bin 271 üye hakkında ise henüz bir karar verilmediğini belirtti.
‘KOMİSYONU BAĞIMSIZ BİR YARGI MERCİ OLARAK DEĞERLENDİRMİYORUZ’
Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının ardından imzacı akademisyenlerin haklarında açılan davalardan birbiri ardına beraat ettiklerini hatırlatan Kurul, “Hukuk devletinin işler olduğu bir ülkede yaşanıyor olsaydı, barış imzacısı akademisyenler üniversitelerine dönmüş, eğitim ve araştırma etkinliklerini sürdürüyor olacaklardı” dedi. Eğitim- Sen olarak üyelerinin karşı karşıya kaldıkları uygulamaları haksız ve hukuksuz olarak nitelendiren ve reddettiklerini belirten Kurul, komisyonun görev süresi dolarken başvurulara ilişkin Eğitim-Sen’in taleplerine dair şunları kaydetti:
“OHAL Komisyonu’nu bağımsız bir yargı merci olarak değerlendirmiyoruz. Bununla birlikte hukuk sürecini tamamlayabilmemiz bu Komisyonun üyelerimiz hakkında karar vermesine bağlı. OHAL Komisyonu’nun adaletin sağlanmasını engelleyen bir kurum olarak işlev gördüğünü düşünüyoruz. Böyle olmasaydı, beraat eden ve takipsizlik alan üyelerimiz hakkındaki işlemler önceye alınır ve üyelerimizin işe dönüşü sağlanırdı. Beklentimiz, OHAL Komisyonu’nun sona kalan 16 bin 50 başvurucunun dosyasını incelemiş olması ve görev süresini tamamlandığı için bu Komisyonun ortadan kaldırılmasıdır. OHAL Komisyonu varlığını sürdürdüğü sürece fiili bir olağanüstü halin devam ettiği kanısı güçlenmeye devam edecektir.”
KURUL: ÖFKEMİ ÖRGÜTLÜYORUM
Yönelttiğimiz soruların ardından aylardır kontrol etmediği OHAL Komisyonu sorgulama sayfasına girdiğini ve başvuru incelemesinin devam ettiği uyarısıyla karşılaştığını belirten Kurul, geride kalan dönemde kişisel olarak hissettiklerine dair şunları söyledi:
“OHAL Komisyonu sorgulama sayfasına giriş yaptım. Bu işlemi daha sık yapan KHK’li arkadaşlarımın karşılaştığı cümle ile karşılaştım, ‘Başvurunuzun incelemesi devam etmektedir.’ Göreve başladığı günden bu yana bir oyalama komisyonu olarak çalıştığını bildiğim bu komisyona öfke duydum. Adaletsizlikleri ve hukuksuzlukları perdeledikleri ve bizleri oyaladıkları ve adaleti geciktirdikleri için... Ama öfkemi örgütlüyorum. Türkiye’de bizlerin yaşadığı bu süreci kimsenin yaşamaması için emek ve demokrasi örgütleri olarak daha çok ve daha kolektif çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Eğitim-Sen bu sürecin etkin bir öznesi olacaktır.”
CİHANGİR İSLAM: KOMİSYON ANAYASAYA AYKIRI
7 Şubat 2017 tarihinde yayımlanan 686 sayılı KHK ile Kafkas Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen Bağımsız Milletvekili Cihangir İslam’ın OHAL Komisyonu’na yaptığı başvurunun üzerinden aylar geçmesine karşı olum ya da olumsuz henüz bir karar verilmedi.
Komisyonun, başından itibaren yargıyla aralarına konan bir engel olduğunu belirten İslam’a göre görev süresinin uzatılması “manevraları” sürpriz değil. İhraç edilenlerin ve ailelerinin yaşadıkları hak kayıplarını iktidarın önemsemediğini belirten İslam, pandemi döneminde dosyalara ilişkin karar verilmemesinin bir bahane olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Bugüne kadar çok gerekçe üretildi ama peşini bırakmıyoruz, bırakmayacağız. Ret cevabı alsak yargıya müracaat edeceğiz ve ‘Benim durumumu düzeltin, benim herhangi suçum yok ve beni işten attınız’ diyeceğiz. Ama bunu diyemiyoruz. Bunu dedirtmemek üzere kurulmuş bir komisyon bu. Bu anayasaya aykırı. Bir vatandaş, herhangi bir yurttaş yargıya ulaşamıyorsa, bunun arasında engel varsa bu anayasayı ihlaldir. Benim tavsiyem 'bu komisyonu lağvedin' olmuştu. Komisyon başkanına da onu söyledim. ‘Biz olabildiğince adil davranıyoruz’ demişti. ‘Hayır burası hukuka uygun bir yer değil. Bence istifa edin buranın da lağvını isteyip herkesi mahkemelere gönderin’ dedim. İcranın her uygulaması mahkemeye gider ve mahkemede hesaplaşılır. Mücadeleye devam edeceğiz başka yapılacak bir şey yok.”
GÜNGEN: CEZALANDIRMA YÖNTEMİ GELİŞTİRMİŞ GİBİ GÖZÜKÜYORLAR
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’ndeki görevinden 4 yıl önce ihraç edilen Ali Rıza Güngen, OHAL Komisyonu’nun karar vermemesinin ve bekletmesinin bir cezalandırmaya dönüştüğünü söyledi. “Biz özel bir beklentiye sahip değildik, bunun uzun süreceğini elbette ki biliyorduk. Ama yaptıkları şey şu: İade etmek zorunda oldukları, hiçbir şekilde kaçamayacakları insanların dosyalarını ağırlıklı bir şekilde sona bırakmışlar. Bu sayede de bir cezalandırma yöntemi geliştirmişler gibi gözüküyor” diye konuştu, şöyle devam etti:
“OHAL Komisyonu’nun kendi kararlarının herhangi bir gerekçeye dayanmadığı, kurum kanaati gibi gerekçelere dayanarak ret kararı verdiğini biliyoruz. 2018’de ya da 2019’da kararı açıklanmış olan insanlar, onların çeşitli gerekçeleri vardı gibi bir şey demiyorum. Olay baştan hukuksuz. Amma velakin bizim gibi beraat almış, takipsizlik almış, hakkındaki hukuki süreç kabaca iki yıl önce tamamlanmış olan insanları bekletmelerinin bir siyasi anlamı ve arka planı olduğunu düşünmeye devam ediyorum.”
‘MAHKEMELERE BAŞVURABİLMEMİZİN ÖNÜNÜ AÇSINLAR’
OHAL Komisyonu olumlu ya da olumsuz bir karar vermediği sürece yargı yoluna da gidemediklerine dikkat çeken Güngen sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dosyalar hakkında karar vermeleri gerektiğini söylüyoruz ama bunun siyasi olarak gereği, bu baştan itibaren hukuksuz olduğu için lağvedilmesi gereken, aldığı bütün kararları başka bir komisyon tarafından incelenmesi gereken bir komisyondur. Bizim mahkemelere başvurabilmemizin önünü açsınlar. Ondan sonrasında da 'sonrasındaki' şeyleri konuşmaya geçebileceğiz. Sonrasındaki şey de şu: OHAL Komisyonu’nun bütün kararlarının gözden geçirilmesi gerekiyor, komisyonun üyelerinin ise insan hakları ve temel hakları çiğneme nedeniyle yargılanması gerekiyor. OHAL dönemi boyunca alının kararlardan bürokratların ya da resmi olarak görevlilerin sorumlu tutulamayacağı gibi kararın bir an önce kaldırılması gerekiyor ki bizi çeşitli raporlarla, dilekçelerle şikâyet eden insanların hukuk önünde hesap vermesinin yolu açılsın.”
‘DİRİ DİRİ TOPRAĞA GÖMÜLME DURUMUYLA KARŞI KARŞIYAYIZ’
Ankara Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü’nde çalıştığı sırada 22 Kasım 2016 tarihinde yayımlanan 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen ve Ankara’nın farklı noktalarında işine iade edilmesi talebiyle eylemler yapan Cemal Yıldırım’ın OHAL Komisyonu’na yaptığı başvuru da sonuçlanmadı.
Başvuru sonucunu bekleyen 16 binin üzerinde kişinin hâlâ vatandaşlık haklarını kullanamadığını belirten Yıldırım, “KHK’ler çıktı, bitti ama bu süreç stabil bir süreç değil. Bizler kırmızı noktalıyız. SGK’de işe gireceğimizde bile bu görülüyor ve korkularından dolayı işe almıyorlar. Dört yıl boyunca biz sivil ölüme mahkûm edilme ve diri diri toprağa gömülme durumuyla karşı karşıyayız” dedi.
‘ASIL TALEBİM KOMİSYONUN LAĞVEDİLMESİ’
Komisyonun hakkında ret kararı verdiği takdirde yargı mekanizmasına başvurabileceğini söyleyen Yıldırım, “Türkiye’de yargı var mı yok ama en azından bir dava açma hakkını elde etmiş oluyorsunuz, Anayasa Mahkemesi’ne giden süreci başlatabiliyorsunuz. Kararı açıklamadıklarında bu da engellenmiş oluyor” diye konuştu.
Asıl talebinin OHAL Komisyonu’nun tüm kararlarıyla birlikte ortadan kaldırılması olduğunu söyleyen Yıldırım şöyle devam etti:
“Bu KHK’ların da ortadan kaldırılması gerekiyor. OHAL komisyonunun yüzde 10 olumlu bir karar alması söz konusu ama bunların da neye göre olumlu olduğu belli değil. Çünkü bakıyorsunuz aynı şeylere sahip birileri var, birisi dönmüş birisi dönememiş. Bu kararları neye göre verdikleri belli değil. Ortada bir kriter yok. Gayri hukuksal bir kurul. OHAL Komisyonu’nun kararları elle tutulur değil. Pek çok arkadaşımız 4 yıldır ne için işten atıldığını bilmiyor. Sen beni işten atmışsın ama neden dolayı beni işten çıkardığını hala bilmiyorum. Asıl talebim KHK’lerin iptal edilip OHAL Komisyonu’nun lağvedilmesidir.”