Oktay Şenol: Komediye yasal bir yaptırım uygulamayı doğru bulmuyorum

Oktay Şenol'la Türkiye’deki stand-up kültürünü konuştuk. Şenol, "Komedyenin gündemden uzak kalması işin doğasına aykırı bir durum. Ancak bu didaktik bir boyutta olmamalı..." dedi.

Abone ol

DUVAR- Stand-up röportajları serimizin bu haftaki konuğu Oktay Şenol. Sahne şovlarının yanında sokak, toplu taşıma gibi yerlerde birden ortaya çıkıp küçük stand-up şovları yapmasıyla da sosyal medyada adından bayağı söz ettiren Şenol’la sahneye ilk çıktığı günü, mizahın toplumla kurduğu ilişkiyi ve Türkiye’deki stand-up kültürünü konuştuk.

Sahneye ilk çıktığınız günü bizimle paylaşır mısınız? Heyecan da mutlulukla beraberdir diye soruyorum; “Artık bunu yapacağım” demeye nasıl başladınız?

9 Ocak 2016. Önemli tarihleri unutmam. Ben çocukluk hayalim olan bir işi yapıyorum. Hikâyem radyoda başladı. 2012’de İletişim Fakültesi radyosunda yayın yapmaya başlamıştım. Orada da komedi içerikli bir program yapıyordum. Sahne her zaman aklımdaydı. Yayınlara gelen olumlu reaksiyonlar sahne için beni daha da cesaretlendirdi. Birdenbire alınan bir karar değildi elbet ancak ona rağmen çok heyecanlıydı. Zaten sahnenin de en güzel yanı bu bence.

Gösterinizde ilişkilerden arkadaşlığa, iş hayatından okul hayatına kadar pek çok yerden pek çok insana dair hikâyeler anlatıyor, birilerini de ister istemez iğneliyorsunuz. Komedinin rahatsız edici, yer yer saldırgan olması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Komedinin en önemli ve birincil amacı insanları güldürmek olmalı diye düşünüyorum. Benim anlattığım hikâyelerde tek niyetim güldürmek. Fakat kendi vicdan süzgecimden geçiremediğim bir şakayı anlatmam. Yapılan şakadan birilerinin incinmesi bence komedyen için üzücü bir durum. Ancak gereksiz alınganlık gösterenler olabiliyor, ona yapacak bir şey yok. Dediğim gibi kendi güldüğüm ve vicdan süzgecimden geçirdiğim şakaları yapıyorum.

Bir de “sokak stand-up’çılığı” meselesi var. Hâlâ devam ediyor musunuz bilmiyorum, ama sahnelerin dışında şehrin farklı bölgelerinde, hatta toplu taşımalarda küçük stand-up şovları yapıyorsunuz. Stand-up’ı sokağa çıkarma fikri nasıl oluştu ve insanların tepkileri genel olarak nasıldı?

Zaman zaman devam ediyorum. Beni o projeyle tanıyan birçok insan oldu. Benim de çok sevdiğim bir iş. İnsanların hiç beklemediği bir anda karşılarına çıkıp stand-up yapmak sahneden bile daha heyecanlı diyebilirim. Pandemi döneminde sahneler kapanınca aklıma gelen bir fikirdi. Hem sokakta hem de sosyal medyada insanlar beklediğimin de ötesinde güzel tepkiler verdi. Bence stand-up için en meşakkatli yer sokak. Zaten birçok meslek büyüğümle konuştuğumuzda, “Ben buna cesaret edemezdim” diyorlar.

'MUHATABINI GÜLDÜREBİLİYORSAN SORUN YOKTUR'

Komedinin tarihsel olarak dönüştürücü bir yönü de mevcut. Bazen kimsenin konuşmak istemediği, çeşitli sebeplerle eleştirmeye çekindiği konuları, komedi farklı yönlerden tutarak gündeme taşır ve tartışmaya ön ayak olur. Biraz da bundan bahsedelim mi?

Komedyenin gündemden uzak kalması bence işin doğasına aykırı bir durum. Ancak bu didaktik bir boyutta olmamalı diye düşünüyorum. Seyircinin gündemden bir konuya reaksiyonu da çok daha hızlı oluyor. Ben özellikle sahne gösterilerimi o güne özgü gündem şakalarıyla açıyorum.

Tabii bir de eli meşaleli insanlar var: Üstelik sadece muhafazakârlar değil, kendilerini muhalif olarak tanımlayan kesimler de bu linç kültürüne ortak oluyorlar ve ortaya eski, eski olduğu kadar da güncelliğini yitirmeyen, “Her şeyin mizahı yapılmaz” diye bir laf çıkıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Benim en sevdiğim tanım “Muhatabını güldürebiliyorsan sorun yoktur” cümlesidir. Bu nedenle “hassas” bir konuda şaka yapacaksanız çok dikkatli olmalısınız. Ben hassas olduğunu düşündüğüm bir konuda şaka yazmışsam, çevremde o konunun muhatabı birine muhakkak danışırım. “Her şeyin mizahı yapılmaz” cümlesine katılmıyorum ama örneğin şu anki konjonktürde kadın cinayetleri ile ilgili şaka yapılabilir mi? Muhatabını güldürebileceksen yaparsın. Ben yapamam mesela. Fakat şunun da altını çizmek isterim, komediye bir sınır çizmeyi ya da yasal bir yaptırım uygulamayı doğru bulmuyorum. İzleyici olarak beğenmediğim bir şakayla karşılaştığımda kapatıyorum. Herkese öneririm.

Stand-up komedi ülkeye, kültüre göre çeşitli farklılıklar gösteriyor. Buradan hareketle Türkiye’deki stand-up kültürünü nasıl yorumlayabiliriz?

Türk toplumunun mizah zekası çok yüksek. Bir şakaya ya da bir duruma mizahi reaksiyon refleksi çok hızlı. Bunu özellikle sokakta stand-up yaparken bir kez daha gördüm. Stand-up kültürü de her geçen gün daha da yükseliyor. Birçok şehirde komedi kulüpleri açıldı. Üniversitelerde stand-up kulüpleri kurulmaya başlandı. Seyirci stand-up izlemeye talep gösteriyor. Tüm bunları düşünürsek gayet olumlu görüyorum.

Yakınlardaki gösteri takviminizi bizimle paylaşır mısınız?

Gösterimin tamamını YouTube kanalımda yayınladım. Dileyen oradan izleyebilir. Şu anda yeni bir gösteri yazıyorum. Eylül ayında yeni bir stand-up gösterisiyle seyircimle buluşacağım. Bu da ilk gösteri kadar heyecanlı olan bu durum.

Stand-up’a ilgi duyan, sahneye çıkmak isteyen gençlere buradan neler söylemek istersiniz?

Ben gösteri yapmaya başladığım zaman açık mikrofon etkinlikleri yoktu. Yani ben ilk sahneye çıktığımda bir buçuk saat sahnede kalmıştım. Şu anda birçok komedi kulübünde şakalarını deneyebilecekleri açık mikrofon etkinlikleri var. Oralara gidip kısa kısa şakalarını deneyebilirler. Şaka yapmak spor yapmak gibi. Ne kadar sahada olurlarsa o kadar iyi.