Okuldan eve gelen en büyük sır: Akran zorbalığı
Akran zorbalığı ile karşılaşan çocuklar, ağır travmalar yaşayabiliyor. Klinik Psikolog Hüseyin Erol, zorbalığa maruz kalan çocuğun nasıl anlaşılacağını ve alınması gereken önlemleri anlatıyor.
DUVAR - Son zamanlarda artış gösteren akran zorbalığı olayları, velileri ve eğitimcileri endişelendiriyor. Özellikle, ortaokul ve liselerde daha fazla yaşanan olaylar, sorunun boyutlarını gözler önüne seriyor. Uzmanlar, zorbalığın çocukların psikolojisi üzerinde kalıcı hasarlar bırakabildiğini ve acil önlemler alınması gerektiğini belirtiyor.
Akran zorbalığı, psikolojide, bir kişinin sahip olduğu fiziksel ve sosyal gücü kendisinden daha zayıf bireylere karşı şiddet kullanarak gösterme çabası olarak tanımlanıyor.
Klinik Psikolog Hüseyin Erol, zorbalık kavramın gün geçtikçe tanımının değiştiğine dikkat çekiyor. Erol’a göre, sadece fiziksel ve sözlü zorbalık değil, ‘siber zorbalık’ gibi yeni kavramlar da ortaya çıkıyor. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması, şiddet içerikli bilgisayar oyunları ve şiddete özendiren dizi ve filmlerin artması çocukları zorbalığa doğru itiyor.
NASIL ANLAŞILIR?
Zorbalığa uğrayan çocuk ve ergenler, genellikle bu durumu ailelerine anlatmaya çekiniyor. Peki ebeveyneler çocuklarının zorbalığa maruz kaldığını nasıl anlayabilir? Erol, bu sorunun cevabını şöyle veriyor: “Zorbalığa maruz kalan çocukların ortak özelliklerinden biri susmaktır. Çünkü başlarına başka bir şeyin daha gelmesinden korkarlar. Bu çocuklar, eğer zorbalığı okulda görmüşlerse, çeşitli bahaneler bularak okula gitmemeye çalışırlar. Evden çıkmayı istememek, beslenmeye karşı direnç sergilemek, erken uyumaya çalışmak ya da ‘uykum var’ diyerek odasına çekilmek, derslere odaklanmakta problemler yaşamak, derslerindeki başarısında düşüş yaşanması ve okulla ilgili nefret söylemleri kullanmak, bir zorbalığa maruz kaldığını düşündürebilir.
SONUÇLARI NE OLUR?
Erol, akranları tarafından fiziki ya da sözlü zorbalığa maruz kalan çocukların yaşayabileceği travmalarla ilgili ebeveynleri şu sözlerle uyarıyor: “Zorbalığa maruz kalan çocuklar, ciddi psikolojik problemler yaşıyorlar. Değersizlik duygusu, yoğun kaygı problemleri ve okula gitmeye karşı direnç gibi fobiler yaratabiliyor. Bu durum, okuldan kopmayı, eğitim hayatından kopmayı ya da istenilen verimi sürdürememek gibi sonuçları da beraberinde getirebiliyor. Bazı çocuklarda akran zorbalığı, depresyona ve yaşamını etkileyebilecek ciddi travmalara yol açabiliyor.”
EBEVEYNLER NE YAPMALI?
Eğitim gördüğü okulda ya da sosyal çevresinde zorbalıkla karşılaşan çocukların, yaşamış oldukları travmayı atlatabilmesi için ailenin vereceği destek büyük bir öneme sahip. Psikolog Erol’a göre, ebeveynlerin doğru şekilde yaklaşamaması daha büyük sorunlara yol açabilir: “Zorbalığa maruz kalan çocuklar, kendilerini suçlayabiliyorlar. ‘Keşke ben orada bulunmasaydım’, ‘Keşke benden su istediğinde getirseydim’, ‘Ben onun dediğini yapsaydım bana vurmazdı’ gibi cümleler kullanarak kendilerini suçlama yoluna gidebiliyorlar. Öncelikle; çocuğun bir hatası olmadığını uygun bir dille anlatmamız gerekiyor. Neler yaşadığını öğrenebilmek için de uygun bir dille konuşmak gerekiyor. Veliler, çocuklarının yanında olduğunu gösterebilmeli ve destekleyici adımlar atmalıdır. Zorbalığı yaşamış çocuğumuzu yargılamadan dinlemek gerekiyor. ‘Neden orada bunu yapmadın’ gibi cümleler kullanmamak gerekiyor. Ebeveynlerin empati kurarak çocuğunu iletişime açık hale getirmesi lazım. Çünkü, unutmayalım ki çocuklar yetişkinler gibi her sorunu uygun kelimelerle ifade edemeyebilirler.”
‘ZORBA’ İÇİN NE YAPILMALI?
Erol, zorbalığa uğrayan kadar ‘zorba’nın da konuşulması gerektiğini söylüyor. Zira, çocuğu zorbalık yapmaya iten birçok etken bulunuyor. Zorbalığa uğrayan çocuk ya da ergenler gözetiliyorken, zorbalık yapanın da bir çocuk olduğunun unutulduğunu belirten Erol son olarak şunları söylüyor:
“Uzmanların, öğretmenlerin ve ailelerin üstünde durması gereken konulardan biri de zorbanın kim olduğudur. Peki nedir zorba? Kısaca açıklamak gerekirse, okul içinde güçlü olan ya da güçlü olduğuna inanarak gücünü göstermeye çalışanlardır. Zorbalar; enerjileri yüksek, düşünmeden davranabilen, empati kurma yeteneği zayıf, sosyal ilişkileri zayıf, saldırganlık eğilimi yüksek olan kişilerdir. Zorbalar, çoğu zaman bu yönleri ile popüler olduklarını düşünür ve kendisine ilgi duyan bir çevre yaratmaya çalışır. Zorbaları bu yönleri ile tanıyıp, buna göre uygulanacak destek programlarıyla, zorbalığın önüne geçilebileceğini düşünüyoruz. Unutulmamalıdır ki, bu şiddet türünde her iki taraf da çocuktur.”