Okulların açılmasını talep eden veliler ‘mutant virüs’ nedeniyle kaygılı
Pandemi sürecinde uzaktan eğitimden fiziksel ve psikolojik olarak olumsuz etkilenen öğrencilerin bir kısmı okullara dönmeye hazırlanıyor. Eğitim-Sen, eğitim çalışanları aşılanmadan köy okullarının açılması nedeniyle ağır sonuçların açığa çıkabileceği uyarısını yaparken veliler ise mutant virüs ve okulların hijyen koşulları yeterli olmadığı için kaygılı.
ANKARA - Korona virüsü salgını nedeniyle milyonlarca öğrenci bir yıla yakın süredir uzaktan eğitim görüyor. Çocukların hem psikolojik hem de fiziksel olarak olumsuz etkilendiğini belirten uzmanlar ‘yüz yüze eğitim başlasın’ çağrısı yapıyor. Millî Eğitim Bakanlığı da 15 Şubat tarihinde köy okullarının, 1 Mart tarihi itibariyle ise ilkokul, 8’inci ve 12’nci sınıf öğrencilerinin kademeli olarak haftada iki gün yüz yüze eğitim almasına karar verdi. Ancak eğitimciler ve veliler kaygılı. Eğitimciler, öğretmenlerin ve okul personelinin aşılanması gerektiğini ifade ederken veliler ise okulların hijyen koşullarının bir an önce sağlanmasını talep ediyor.
EĞİTİM ÇALIŞANLARI AŞILANMALI UYARISI
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yaptığı son açıklamada yüz yüze eğitime “kontrollü” şekilde geçileceğini, salgının seyri nedeniyle tüm sınıfların aynı anda ve tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime geçmesinin kısa vadede mümkün olmadığını söyledi.
Son haftalarda vaka sayılarında yaşanan artışın başta öğretmenler olmak üzere eğitim emekçilerini, öğrencileri ve velileri kaygılandırdığını belirten Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Başkanı Nejla Kurul’a göre okulların tamamının gerekli önlemler alınarak açılması gerekiyor.
Öğretmenlerin öncelikli aşı grupları içine dahil edilmesi gerektiğini, evde geçen hayat içerisinde çocukların bilişsel ve duygusal sorunlarının giderek arttığını belirten Kurul, “Eğitim çalışanları aşılanmadan kırsal bölgelerdeki okullarda risk yokmuş gibi gösterilerek tam zamanlı ve yüz yüze eğitime başlanmasının çok ağır sonuçları olabilir” dedi.
Köy okullarının eskiden olduğu gibi her köyde bulunan küçük ölçekli okullar olmadığını, taşımalı sistemle birlikte en az 100 ile 700 arasında öğrenci potansiyeline sahip olduğunu belirten Kurul, “Bu okullarda ortalama 20 ile 50 aralığında eğitim emekçisi çalışmaktadır. Bu kişilerin nerdeyse tamamı il ya da ilçe merkezlerinde ikamet etmektedirler. Taşıma merkezi olan bu okulların her türlü bulaştan izole gibi gösterilmesi doğru değildir. Taşıma merkezi okullardaki öğrencilerin tamamı servislerle okula gelmektedir. Servislerde mesafe kriteri ortadan kalkmakta ve bulaş riski artmaktadır. Bu okullarda öğrenim gören öğrencilerin ve ailelerinin şehir merkezleri ile hiç irtibatları yokmuş gibi algılanması yanıltıcı olur” ifadelerini kullandı.
‘KALABALIK SINIFLAR BÖLÜNMELİ’
“En iyi okul en yakın okuldur” sözünden hareketle bulaş riskini artırdığı için taşımalı eğitim sisteminin kaldırılması için çalışmaların başlatılması, kapatılan köy okullarının ise yeni öğretmen istihdam edilerek yeniden açılması gerektiğini belirten Eğitim- Sen Başkanı Kurul, yüz yüze eğitim sürecinde atılması gereken adımlara dair şunları kaydetti:
“Okullarda kalabalık sınıflar bölünmeli, sınıf mevcudu 20’nin altına düşürülmelidir. Bina içinde öğretmenler, diğer eğitim emekçileri ve öğrenciler maske takmalıdırlar. Sınıflar ve öğretmenler odası 20 dakikada bir havalandırılmalıdır, bunun için sınıf pençelerinin açılır ve kapanır olup olmadığı kontrol edilmelidir. Okulda çocuklar kendi sınıfı dışındaki çocuklarla temas etmemelidir. Veliler okula alınmamalıdır. Eller sabunla yıkanmalı, yemekler sınıfta yenmeli, kantin ve yemekhaneler açılmamalıdır. Okul koridorları ve merdivenler geliş ve gidişleri gösteren çizgilerle bölünmeli, öğrencilerin birer metre mesafe ile iniş ve çıkışları sağlanmalıdır. Okul girişlerinde yığılmayı azaltmak için okula geliş saatleri basamaklandırılmalıdır. Okul girişlerinde bir yandan HES takibi bir yandan da ateş, öksürük vb. kontrol için sağlık personeli bulundurulmalıdır. Avusturya’da okullarda tükürük testi yapılıyor, pozitif çıkanlar PCR testine alınıyor. Böylece farkında olmayan aileler ve öğrenciler karantinaya alınıyorlar. Öğretmenler odası çoğaltılmalı, öğretmenler kendi aralarında mutlaka maske takmalılar. Sınıflarda ve okullarda ücretsiz maske dağıtımı yapılmalıdır. Okulun ilk haftası mutlaka Covid-19 salgınında sağlık kültürü, sağlık okuryazarlığı konularından eğitim yapılmalıdır.”
‘AİLELERİN TEMEL TALEBİ OKULLARIN AÇILMASI YÖNÜNDE’
Salgın döneminde yüz yüze eğitimden yararlanamayan milyonlarca öğrencinin velileri de kısmi olarak okulların açılması kararı öncesinde endişe taşıyor.
Velilerin okulların açılmasını uzun süredir talep ettiğini fakat Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından yeterli bilgilendirici açıklama yapılmadığı için kaygı halinin hakim olduğunu söyleyen Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı İlknur Kaya Bahadır şunları söyledi:
“Bir yıllık süreçte çocukların sadece öğretimle ilgili geri kalmışlıkları değil ruhsal sağlıklarında da ciddi sorunlar görülmeye başlandı. Çocuklar çok agresif oldu, birçoğu ekran bağımlısı oldu. İlgilenebilen ailelerin çocukları biraz daha bu durumu rahat atlattılar ama ilgilenemeyenler için çocuklar iyice kontrol edilemez hale geldi. Aileler yetersiz kaldığı için aile içerisinde çatışmaların olduğu bilgisine ulaşıyoruz. Bu süreç eşitsizliği iyice derinleştiren bir hale de dönüştü. Böyle olunca da ailelerin temel talebi okulların açılması yönünde.”
Okulların yüz yüze eğitim öncesi gerekli hijyen koşullarını taşımadığını, gerekli hazırlıkların da tam anlamıyla yapılmadığını belirten Bahadır, “Pek çok yerde okullarda kendi imkanlarıyla, belediyelerin imkanlarıyla bir defaya mahsus temizlikler ve dezenfeksiyon işlemleri yapıldı. Şu an okulun ilk günü için temizlik anlamında okullar hazır gibi görünüyor. Ama hijyen sürdürülmesi gereken bir süreç. Bunu sağlayabilecek altyapı okullarda hazırlanmadı. Okullara bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenek gelmediğini biliyoruz. Hizmetli sorunu eskiden de vardı şimdi de var. İdareci arkadaşlardan aldığımız bilgi bu süreçte hizmetli ihalesi yapılmadığı yönünde. Bu yıl okullar açılmayacak diye ihale de yapılmadı ve okullarda temizliği sağlayacak görevli sayısı yetersiz” ifadelerini kullandı.
‘VELİLERİN KAFASI ÇOK KARIŞIK’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1 Mart tarihinde kısmen de olsa okulların açılacağı kararına rağmen veliler arasında okulların açılmayacağı yönünde görüş hakim olduğunu belirten Bahadır sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Uzmanlar mart ve nisan aylarında yeni bir pik beklediklerini söylüyorlar. Milli Eğitim Bakanı başından beri sürekli tarih verdi. Biz tarih değil kriter istiyoruz. Şu olduğu zaman biz okulları açacağız demelerini bekliyoruz. Sürekli tarih verilip bu tarihler ertelendi ve yine 1 Mart olarak işaret edilen tarihin erteleneceğini düşünüyoruz. Bir taraftan da vaka sayıları tekrar yükselmeye başladı. Veliler özellikle mutant virüslere ilişkin çok ciddi bir kaygı durumu taşıyor. Virüsün ilk halinin çocuklarda hastalığa neden olmadığını biliyoruz ama bu mutant virüsün ne olduğuna dair bilgimiz yok. Çocuklarımız riske mi atılıyor diye kaygıları var. Velilerin kafası çok karışık.”
‘VELİLERİN DE PSİKOLOJİK DESTEĞE İHTİYACI VAR’
Uzaktan eğitim sürecinden çocuklarının yanı sıra kendilerinin de olumsuz etkilendiğini, çok sayıda velinin psikolojik desteğe ihtiyacının olduğunu belirten Bahadır, “Velilerin kaygılarının giderilmesi gerekiyor. Çocuklarıyla bu dönemde nasıl başa çıkacaklarını bilemiyorlar. Onlar da tükenme noktasında. Çocuklar çok yoğun enerjisi olan bir yaş grubu. Onlar enerjisinin büyük bir kısmını okullarda atıyorlardı ve kalanını evde atarak dengelenebiliyordu. Ancak velilerde hem yetersizlik duygusu hem çocukların enerjisini atamamaktan kaynaklı hırçınlıkları nedeniyle bir tükenmişlik hali gözleniyor. Bunu en azından dengeleyebilmek için velilerle de çalışma yapılması gerekiyor. Rehber öğretmenlere bu süreçte biraz daha fazla iş düşüyor. Velilere nasıl bir destek olabilirler bilmiyoruz” dedi.