Olağanüstü koşulların festivali

5. Amed Tiyatro Festivali devam ediyor. Teatra Nûjen, “Mala Bernarda Albayê” ile sahnede!

Abone ol

DİYARBAKIR - Nazmi Kahraman’ın Hakkari’de başlayan tiyatro serüveni İstanbul’da devam etti. İstanbul’da Pera Güzel Sanatlar’da dört yıl okuduktan sonra Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ve ardından Beşiktaş Kültür Merkezi’nin (BKM) oyuncu kadrosunda yer aldı. Bu arada pek çok sinema filminde ve televizyon dizisinde oynadı. Yıllar sonra Nûda Kültür Merkezi’nin daveti üzerine Van’a döndü. Burada oyunculuk dersleri veren Kahraman, bununla yetinmeyip yetiştirdiği oyuncularla bir oyun projesine de imza attı. İlk oyun için ise İspanyol şair ve oyun yazarı Federico Garcia Lorca’nın “Mala Bernarda Albayê” (Bernarda Alba’nın Evi) adlı oyununu tercih etti. Hatırlatmak gerekirse, Lorca, Mala Bernarda Albayê oyununu sahnede izleme fırsatı bulamadan faşistler tarafından katledilmişti.

Nazmi Kahraman ve Teatra Nûjen, “Mala Bernarda Albayê” oyunu ile 5. Amed Tiyatro Festivali’nin konukları arasında yer aldı. Kahraman ile hem sahneye koyduğu oyun hem de Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında gerçekleşen 5. Amed Tiyatro Festivali hakkında konuştuk. Kahraman, Van’da kültür sanata ilgiyi ve tiyatro yapmayı da değerlendirdi.

BERNARDA’NIN EVİ İSPANYA’DIR

Oyunda sadece kadınlar rol alıyor.

Lorca’nın şair kimliğini bir kenarda tutarak yazdığı tek oyundur “Mala Bernarda Albayê”. Nazmi Kahraman neden bu oyunu tercih ettiğini şöyle anlattı: “Benim Hakkari’de tiyatro yaptığım yıllarda kadın oyuncu bulmak zordu. Nûda Kültür Merkezi’ne geldiğimde tiyatroyla ilgilenen çok sayıda kadın gördüm. Birlikte bir oyun sahneleyelim düşüncesi belirince aklıma ilk gelen oyun Mala Bernarda Albayê oldu. Bu oyun İspanya’da geçiyor, ancak Lorca o kadar evrensel bir dille yazmış ki oyunu, dünyanın her yerinde kadınlar benzer sıkıntılar yaşıyor. Van’da oyunu sahneledik ve birçok insan, özellikle kadınlar, ‘Bu oyunda bizim yaşadıklarımız var’ dediler. Ayrıca oyun, İspanya’nın zor bir sürecinde yazıldı. Bernarda Alba’nın evi, aslında İspanya’dır. Vanlı izleyicinin oyunda kendilerini bulması da yaşadıkları süreçle ilgili.”

OHAL’DE SANAT

İstanbul’dan Van’a dönen Nazmi Kahraman, nasıl bir kültür sanat ortamıyla karşılaştı? Tiyatroya ilgi var mı mesela? Kahraman, Van’da en az 10 tiyatro grubunun olduğunu söylüyor. Bu grupların sahnelediği oyunların yeterince ilgi gördüğünü de belirtiyor. “Van küçük bir yer, insanlar için evden işe gidip gelmekten başka yapacak bir şey yok” diyor Kahraman ve şöyle devam ediyor: “Tiyatro ve diğer sanatsal etkinlikler Van’da yaşayan insanlara bir nefes alma olanağı veriyor. Dışarıdan gelen tiyatro grupları olsun, Devlet Tiyatrosu’nun oyunları olsun, bütün oyunlar izleyici buluyor. Örneğin ‘Mala Bernarda Albayê’ oyununu iki seans oynadık ve salon ikisinde de doluydu.”

OHAL ilan edildikten sonra Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile pek çok sanat kurumu da kapatıldı. Van’da çalışmalarını yürüten Nûdem Kültür Merkezi (NKM) de bunlardan biri oldu. Kahraman, “NKM’nin 650 kişilik bir salonu vardı” diyor. NKM kapatılınca çalışmalarını sürdüren Teatra Nûjen, bu kez salon bulmakta güçlük çekti. Devlet Tiyatrosu’nun salonu Van’da çalışmalarını yürüten sanatçılar için bir alternatif, ancak Karaman’ın dediğine göre burası da çok yoğun. “Mala Bernara Albayê” oyununu burada sahnelemek üzere başvuruda bulunmuşlar, ancak yoğunluk gerekçesiyle bu şansı bulamamışlar.

‘KÜRT SANATÇILAR HİÇBİR ZAMAN RAHAT ÜRETEMEDİ’

Nazmi Kahraman

OHAL koşulları ve bölgede sanat yapmanın zorluklarını anlatan Kahraman, gözlemlerini şöyle dile getiriyor: “Bir defa sanatçı özgürce üretemiyor, muhalif bir film çekemiyorsun, oynadığın oyunun tekstine dikkat ediyorsun. İstanbul gibi şehirlerde bu baskı çok görünür değil belki, ama burada çok hissediliyor. Mesela Van belediyesi kültür sanat etkinliklerini bedava yapıyordu, ki bu çok normaldir, insanların kültür sanat etkinliklerine kolay ulaşması gerekiyor. Ama belediyeye kayyım atanınca bu etkinlikler de bitti.”

Nazmi Kahraman, Amed Tiyatro Festivali hakkındaki düşüncelerini de paylaştı: “OHAL’le birlikte tiyatrolar kapatıldı, insanlar işsiz kaldı. Ama Kürt sanatçılar zaten çok rahat çalışma koşulları içinde bulunmadılar. Güllük gülistanlık bir ortamda sanat yapıp yaşamımızı idame ettirmedik. Hep imkansızlıklar içinde tiyatro yaptık, sinema yaptık. Böyle bir süreçte Amed Tiyatro Festivali’nin yapılması çok anlamlı. Biz sanatçılar için de bir nefes oldu. Festival gösterdi ki ne kadar baskı olursa olsun, sanatçılar üretmeye devam edecek. Sokakta da evde de tiyatro yapabileceğimizi, bir şekilde mutlaka seyirciye ulaşabileceğimizi göstermiş olduk.”

FESTİVALİN EKONOMİK KOŞULLARI

Festivalden teklif aldığında hiç tereddütsüz kabul ettiğini belirten Kahraman, sanatçı arkadaşlarıyla zaten bu olağanüstü koşullarda neler yapabileceklerini konuşup tartıştıklarını aktarıyor.

Amed Tiyatro Festivali’nden teklif aldıklarında hemen kabul ettiklerini vurgulayan Kahraman, Diyarbakır’a geliş süreçlerini şöyle anlattı: “Festivalin bütçesi yoktu, otel yerine tiyatrocu arkadaşlarımızın evlerinde kalmayı kabul ettik. Amed Şehir Tiyatrosu’nun sahnesi ‘Mala Bernarda Albayê’nin oyuncu kadrosu için yetersizdi. Eski bir Diyarbakır evi olan Kafe Du Çem’in avlusunda oynamayı kabul ettik ve mekan tiyatrosuna göre hazırladık oyunu. Hiç sıkıntı yapmadık bunları. Güzel bir dayanışmaya ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz. İki çeşit sanat yapılır, biri burjuvayla yapılandır, diğeri de halkla yapılan. Biz halkla sanat yapıyoruz. Bu da çok değerli bir şeydir.

Nazmi Kahraman Diyarbakırlıların festivale gösterdiği yoğun ilgiden memnun olduğunu da dile getirdi. Sanatın bütün toplumları bir araya getirme gücü olduğuna inandığını söyleyen Kahraman, karanlığın sanatın aydınlığıyla giderilebileceğini de ekledi sözlerine.