Ölmedi ki
Popüler kültürün medya eliyle faşizmleri pazarlamasını göremeyenler olarak birer faşizm şakşakçısı olmamız işten bile olmuyor. 'Er Ist Wieder Da' bu sebepten inceltilmiş faşizmlerin bir eleştirisine bizi götürüyor.
Tufan Bozkurt
Liderlik kültüyle ilgili şimdiye dek birçok çalışma yapıldı. Çeşitli araştırmacılar ve toplumbilimciler liderlik vasfını perspektifleri nazarıyla çözümlemeye çalıştılar. Bunlardan en bilineni muhtemeldir ki, Max Weber’dir. Weber, Batı düşüncesini savunmuş olduğu liberal sistemle bağlantılı en çok etkileyen kişilerin başında gelir. Onun teorilerini pek çok liberal batı düşüncesine mensup olan kişi de savunarak temel referans olarak görürler.
Weber’in temel yaklaşımında, liderlik ele alınırken, karizmadan bağımsız düşünülmez. Karizma kelimesiyse, köken olarak Yunanca bir sözcük olup, kişiye ilahi aklın bağışlanması manasına gelir. Weber’e göre, karizmatik liderlik, önemli ölçüde üstünde durulması gereken ve çoğu kez de zorunlu olan ve dahası olması gereken bir özelliktir. Bu yaklaşımla Weber’in liberal dünya görüşüne ters bir düşünce dünyasının olduğu sanılsa da aslında tam da Weber, liberal düşünce dünyasının pratikteki isteklerini yansıtan bir tefekkür içerisindedir.
Şöyle ki, liberal pratik yaklaşım, her zaman için kendi düşünce dünyasını etkin kılacak araçlar arar. Zaten bu araçlar, yaşamın çeşitli alanlarında görünürlüktedir ya da gizli şekillerde etkinlerdir. Bu, iktidar araçlarının tarihsel gelişme merhalesinde geldiği mahalden ayrı değerlendirile bilinecek bir ahlat değildir. Bu saikadan mevcut iktidarların, açık ve kapalı baskı araçları olarak isimlendirilen etkinlik alanlarını liberalizm, kapitalizmin doğması ve gelişmesine koşut güçlendirdi. Haliyle, birçok düşünürde liberal yaklaşımın, kapitalizmle varolma dansında ortaya çıkardığı bu sorunu çözmeye yönelik bir mütalaa geliştirirdiler. Hala daha bu sorunu çözmeye yönelik kuramlar ortaya atılıyor.
Burada gözden kaçırılan birkaç noktayı ele almak yararlı olacaktır. Konunun anlaşılması açısından bize yararlı olacak son dönem sinema yapımlarından yönetmenliğini David Wnendt yapmış olduğu, Er Ist Wieder Da bu bakımdan enteresan ve değerli bir örnektir. Film, Timur Vermes’in yine yakın dönemde Almanya’da piyasaya sürdüğü ve en çok satanlar listesinde uzun zaman ilk sıraya yerleşen kitabından yola çıkılarak yapılmıştır.
Filmin genel yapısında, Hitler’in günümüz Almanya’sında 2014 tarihinde öldüğü yer olan Führerbunker’in şimdilerde bir parka dönüştürüldüğü alanda yeniden doğması üzerinden Hitler’in Almanya’da yeniden popüler bir figür olmasına doğru evirilen süreç anlatılıyor. İşinden atılan gazeteci Fabian Sawatzki’nin Hitler’i keşfetmesi ve Hitler’in bir medya motifi olarak medya tarafından Alman toplumuna pazarlanmasının seyri film boyunca verilirken, medya patronlarının ve halkın odaklandığı ana nokta, Hitler’in gerçek Hitler olmadığı, yalnızca onun bir karikatürü olduğu üzerinedir. Bununla beraber nasıl oluyor da 2000’lerde Hitler’in popülaritesinin yeniden yükselişe geçtiğinin toplumsal sebepleri film boyunca ince mesajlar eşliğinde veriliyor. Filmi bir kara komedi olarak nitelendirebiliriz. Birçok komedi unsuru filmin içerisine yedirilirken, esas bakış açısı insanları güldürmekten ziyade düşündürme üzerinedir.
Filmden çıkarabileceğimiz ve Weber’in karizmatik liderlik yaklaşımıyla bütünleştirebileceğimiz hususlardan biri, bir toplumun konjonktürel zor zamanlarında karizmatik liderin ön plana çıkarak toplumu peşine taktığı yönündedir. Genel kanıda da böylesi bir anlayış vardır. Buna göre, insanlar iradelerini zor zamanların etkisiyle, ilgili karizmatik lidere verirler. Evet, bu bir yönüyle doğru olabilir, ama işin esasını çok ta yansıtan bir yaklaşım değildir. Kişiyi karizmatik lider yapan daha çok, zor zamanların dışında (insanların iradelerini lidere vermelerinin haricinde), ilgili kişiye karizma yükleyen ve onu güçlendiren toplumun bireylerinin ortak varlığını şekillendiren sosyal ve ekonomik ilişkilerin niteliğidir. Er Ist Wieder Da’da sorunun işlenmesinde film, bu nedenle ilgili toplumun zor zamanlarının mı, yoksa ilgili toplumun bireylerinin hayat algılayışlarını koşullandıran toplumsal ilişkilerin mi Hitler’i açığa çıkardığı arasında gidip gelir. Seyirciye sorulan sorular bu minvalde seyreder. Filmin sonunda, Adolf Hitler ile onu “o an” için keşfeden gazeteci Fabian Sawatzki’nin bir diyalogunda Hitler’in Sawatzki’ye yönelik, “Ben sizin eserinizim.” Ona oy verenler için, “Onlarda özlerinde tıpkı benim gibiler. Aynı değerlerin peşindeler” yaklaşımı dikkat çekicidir.
Tabii biz ona oy verenlerin onu var etmesinin ve onu desteklemelerinin önemli olduğunun altını çizmekle birlikte, bundan öte farklı bir boyutun daha altının önemlice çizilmesini öneririz. Biran için kitlelerin aldatılmış olduğunu farz edelim, ancak, Hitler’in birinci doğuşunda Hitler’i ortaya çıkaran en önemli koşulun Hitler’i yaratan ilgili liberal iktisat olduğunun altını çizmeyi unutmayalım. Almanya’da birinci Hitler’i yaratan hiç kuşkusuz Alman burjuvazisinin menfaatlerine en uygun kişinin Adolf Hitler olmasıydı. Kendi çıkarını burjuvasının çıkarının yüceltilmesinde bulan kitlelerin Hitler’i bu derecede sahiplenmesi de bundan ileri geliyordu. İkinci Hitler’in doğuşunda da Alman liberal sisteminin iktisadi ve sosyal yaklaşımının Er Ist Wieder Da üzerinden bakılınca Hitler’i açığa çıkardığı görülecektir.
Er Ist Wieder Da’yı sadece bir sinema filmi ya da bir edebiyat kitabı olarak izleyebilir ve okuyabilirsiniz. Velakin ikinci Hitler’in benzerlerinin bütün dünyada türediğini görmek gerekir. Er Ist Wieder Da, kitap ve film haliyle yalnızca bunu sorgulamaya iten bir fikir ortaya atar.
İşin esas mühim tarafıysa, ikinci Hitler’i ve Hitlerleri yaratan araçların, medya araçlarıyla gelişmesiyle ilgilidir. Medya tarafından tarihteki esas Hitler’in ve benzerlerini olumsuz gösterildiği, ama şimdikilerin popüler kültür vasıtasıyla ecili bücülü, şirin gösterildiği yerde fark etsek de etmesek de hepimiz Bay Hitler ve benzerlerine alkış çalıyoruz. O zaman da popüler kültürün medya eliyle faşizmleri pazarlamasını göremeyenler olarak birer faşizm şakşakçısı olmamız işten bile olmuyor. Er Ist Wieder Da bu sebepten inceltilmiş faşizmlerin bir eleştirisine bizi götürürken, Weberciliğin bir bakıma günümüzdeki şeklini de belirtir.