Oluç: Kabataş gibi Taksim de yalan çıktı
HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Oluç, "Kabataş yalanından sonra, şimdi de Taksim yalanı çıktı ortaya. Toplumu parçalamayın" dedi.
DUVAR - HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, seçim sürecindeki gelişmeler ve HDP’ye yönelik saldırılara ilişkin parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Oluç, konuşmasında, "Kabataş yalanından sonra, şimdi de Taksim yalanı çıktı ortaya. 8 Mart’ta kadınlar ezanı ıslıklamışlar, ezana saygısızlık etmişler. Külliyen yalan, kadınlar buna cevabı verdi zaten" dedi.
Oluç'un açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
BAKANLIK ORGANİZE İŞLER YAPTI: Biliyorsunuz bu seçim sürecinde İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı'nın organize iş olarak yaptığı seçmen kaydırma meselesine itirazımız olmuştu. İki bakanlık organize çalışarak ciddi kaydırma gerçekleştirmiştir. Bizim de buna itirazlarımız olmuştu. Ancak o itirazlarımızın önemli bir bölümü reddedilmişti. Biz o zaman YSK’nın seçime şaibe bulaştırmak konusunda ortaklık yapmaya başladığını söylemiş ve bunu ciddi bir şekilde eleştirmiştik. Şimdi bu konunun ikinci aşamasına gelindi, sandık taşıma ve birleştirme meselesi. Bu konuda da haberler ardı ardına gelmeye başladı. Bizim elimizdeki verilere göre şu anda toplamda 14 il ve 76 ilçede, yaklaşık 150 bin seçmeni ilgilendiren bir çapta taşıma ve birleştirme kararları alınıyor.
Bu illeri ve ilçeleri şöyle sıralayabiliriz: Ağrı 6 ilçede, Batman 3 ilçede, Bingöl 6 ilçede, Bitlis 5 ilçede, Diyarbakır 7 ilçede, Hakkari 4 ilçede, Mardin 5 ilçede, Muş 5 ilçede, Kars 1 ilçede, Dersim 8 ilçede, Siirt 5 ilçede, Şırnak 5 ilçede, Urfa 6 ilçede, Van 10 ilçede.
BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU: Bu son derece vahim bir tablodur. 150 bin seçmeni ilgilendiren bir durumdur bu. Bu birleştirme ve taşıma kararlarıyla seçim güvenliği ortadan kaldırılıyor. Bunların gerekçesi ise seçim güvenliği olarak açıklanıyor. Oradaki idari amirlerin yaptığı açıklamalar, köylerde güvenliğin sağlanamadığı yönünde.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla, 40 binden fazla asker, polis, özel harekatçı seçmen taşıması ve kaydı yaptınız. Onlar oralarda oy kullansın ve seçim sonuçları değişsin diye. Şimdi de diyorsunuz ki, biz bunları taşıdık, ama köylerin güvenliğini sağlayamıyoruz. O zaman onları neden oraya taşıdınız? Birinci usulsüzlük bu. İkinci mesele ise sandık taşıma. Bu aslında iktidarın idareden doğrudan doğruya talebidir. Bu uygulamalar, iktidarın bu illerde seçimleri kazanabilmek için idareden talep ettiği uygulamalarıdır.
SEÇİM GÜVENLİĞİ ORTADAN KALDIRILDI: YSK’nın bu uygulamalara cevaz vermesi ve bunları onaylaması çok büyük bir seçim usulsüzlüğüdür. Seçimlerin güvenliği neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Adil ve demokratik bir seçim olmadığı net olarak bir kez daha görülmüştür. Bu sadece HDP’nin sorunu değildir. Seçime giren ve AKP-MHP ittifakının karşısında olan bütün partilerin sorunudur. Seçimlere bu kadar şaibe düşürülmesi ve seçim sonuçlarını, seçim öncesi oyunlarla ve YSK aracılığıyla belirleme tutumu bütün partileri ilgilendirir. AKP ve MHP dışındaki bütün partilere buradan çağrı yapıyoruz. AKP ve MHP'ye de söylüyoruz, ama onların bu konuda siyasi etiğe uymayacaklarının farkındayız. Bütün partilere diyoruz ki, usulsüz seçmen taşıma, sandıkları birleştirme ve taşıma meselesi seçim güvenliğini tamamen ortadan kaldıracak bir duruma gelmiştir. Bu konuda susmayın. Bu konudaki tutumunuzu söyleyin, çünkü mesele bir demokrasi meselesidir. Bu, HDP meselesi olarak ele alınamaz. YSK seçmen iradesine doğrudan müdahale etmektedir. Seçim sürecindeki gayrı meşru bütün işleri onaylayarak seçimlere büyük gölge düşürmektedir. Onlara da çağrı yapıyoruz, bu konudaki tutumunuzu gözden geçirin, bu yanlışlara ortak olmayın ve seçim güvenliğini sağlayabilmek için üzerinize düşeni yapın.
AFİŞLERİMİZİ YASAKLIYORLAR: Elbette adaletsizlikler ve baskılar bunlarla sınırlı değil. Bazı billboardlarımız yasaklandı ve toplatılıyor. Üstelik ilçe binalarımıza baskınlar yapılarak bunları toplamaya çalışıyorlar. Siirt, Ağrı, Bitlis, Varto, Mardin’de billboardlarımız yasaklandı. Ne yazıyor yasaklanan bu billboardlarda? “Özgürlük kendini yönetmekle başlar” yazıyor. “Özgürlük kendini yönetmekle başlar” lafını suç olarak görüyorlar ve toplatıyorlar. Bu toplatma kararını verenlerin özgürlükle ilgili zihniyeti çok farklı. Kendilerini yöneterek değil yönetilerek özgür olduklarını sanıyorlar, ama biz öyle düşünmüyoruz. Tarih boyunca da insanlar kendilerini yöneterek, kendileriyle ilgili kararlara katılarak özgürlükleri doğrultusunda adımlar atmışlardır. Bundan daha doğal, daha insani bir durum olamaz. Bunu yasaklayan Adalet Bakanlığı mensuplarına bir kez daha şunu söyleyelim: Sizin özgür olmayan zihniyetiniz, sizin taraflı ve bağımlı yargı anlayışınız gün gelecek, hukukun üstünlüğü bu ülkede sağlandığı zaman, hukuken hesabı birer birer sorulacak. Sizin zihniyetinize bizim söyleyecek sözümüz yok, ama halk kendisini yöneterek, sadece bir bölgede değil ülkenin tamamında kendisini yöneterek, özgür olacaktır ve bu doğrultuda 31 Mart’ta adımlar atılacağı görülecektir. Seçim çalışmalarımıza yönelik baskılar bununla da sınırlı değil. Dün yılların siyasetçisi, bir dönem milletvekilliği yapmış, belediye eşbaşkanlığı yapmış Selim Sadak konuşmasından hemen sonra gözaltına alınıyor, avukatlarıyla görüşmesi engelleniyor. Seçim çalışması sırasında türkü söyleyenler bile gözaltına alınıyor. Adalet Bakanlığı da seçim çalışması yapıyor,ama bu şekilde. Bunların hepsi seçim çalışmalarının iktidar açısından birer parçasıdır.
TRT BURADA YOK: TRT burada yok, ama TRT Haber’le ilgili yeni bir veri çıktı. Şubat ayı boyunca seçim çalışmalarında TRT nasıl da eşit ve adil davranmış görüldü. Kulakları çınlasın TRT'nin bütün kanallarının. Halkın vergisiyle, bizlerin vergileriyle yayın yapan bir kamu kuruluşu olan TRT'deki bu tutumu sürdürenlere hakkımızı helal etmiyoruz. Vergi veren halk hakkını asla helal etmeyecektir. Cumhur İttifakı’na 53 saat yer ayrılmış. Millet İttifakı’na 6 saat 42 dakika lehte, 7 saat 8 dakika aleyhe. Yani aleyhte yayın, lehte yayından daha fazla. HDP ne oldu peki? HDP sıfır dakika, orada bir değişiklik yok.
Halkın kürsüsü ve kanalı olması gereken TRT, iktidarın kürsüsü ve kanalıdır. TRT özerk ve tarafsız yayın yapmamaktadır. Anayasa suçu işlemektedir. Bir anayasal kurum olan RTÜK sessiz kalmaktadır. RTÜK de tıpkı YSK gibi Anayasa suçu işlemektedir. Şimdi bir kez daha çağrı yapalım; içerik ve süre konusundaki bu adaletsiz tutumunuz kabul edilebilir bir durum değildir. Yarın hukuki koşullar sağlandığında, bunun da hesabı sorulacaktır. Kimse size sahip çıkmayacaktır, bu yaptığınız yandaş yayıncılıktan dolayı. Seçim çalışmaları bu şekilde devam ederken, en tepede nasıl oluyor bu işler diye bakıyoruz. Yani tabii ki, en tepede şimdi konuşacağımız gibi olunca, RTÜK de YSK da taraflı davranma cesaretini kendinde buluyor. Nefret söylemi aldı yürüdü. AKP Genel Başkanı’nın meydanlarda yaptığı konuşmalar seçim çalışması açısından ibretliktir.
TARİH SİZİ HİÇ İYİ YAZMAYACAK: Tarih hakikaten bunları yazacak, ama hiç iyi yazmayacak, bu açıktır. HDP’ye, HDP seçmenine ve Kürt halkına hakaret etti, onları düşmanlaştırmaya çalıştı. Bu yetmedi, arada “ben hakaret edecek kadar enayi miyim” dedi, ama biz buna evet ya da hayır diye cevap vermeyelim şimdi. Ama çok açık bir şekilde Kürt halkına, HDP seçmenlerine, yöneticilerine ve milletvekillerine yönelik kendisi ve yamağı her türlü hakareti ve rencide edici konuşmayı yaptı. Yamağın kim olduğunu siz biliyorsunuz.
TOPLUMU PARÇALAMAYIN: Bu tutmadı, şimdi de din istismarına başladı. Bu bir seçimdir, toplumu bu kadar bölüp, parçalamayın. Kabataş yalanından sonra, şimdi de Taksim yalanı çıktı ortaya. 8 Mart’ta kadınlar ezanı ıslıklamışlar, ezana saygısızlık etmişler. Külliyen yalan, kadınlar buna cevabı verdi zaten. Fakat biz şu açıdan önemsiyoruz bu yalanı: Toplumu bölüyorsunuz, kutuplaştırıyorsunuz. Bu mesele külliyen yalandır. Eğer ezana bir saygısızlık edildiyse orada, esas saygısızlığı yapanlar, ezan okunurken kadınlara yönelik saldırılarını, gaz sıkmayı, coplamayı, kalkan şaklatmayı, kadınlara yönelik tacizlerini engellemeyenlerdir. Orada o emri sürdürenlerdir ezana saygısızlık yapanlar, ezan okunurken kadınlara saldıranlardır. Kadınların asla böyle bir yaklaşımı olmamıştır. Şimdi bu yalanı bu şekilde sürdürmeyin. Toplumda büyük gerginlik yaratıyorsunuz. Din, bayrak istismarından vazgeçin.
EKONOMİYİ KONUŞALIM: Yerel seçim yapıyoruz, ama siz bir savaş yapıyor gibi hissediyorsunuz kendinizi. Bunları bir tarafa bırakın başka şeyleri konuşalım. Biraz evvel ekonomideki veriler açıklandı. Ekonomideki veriler böyle olduğu için siz bu din, bayrak istismarını, toplumu bölmeyi ve kutuplaştırmayı gerçekleştiriyorsunuz. Ekonomiyi konuşmaya başlasak, ne diyeceksiniz? 2017’de yüzde 7 olan büyüme 2018’de yüzde 2,6’ya düşmüş. Sizin Orta Vadeli Program’da hedefiniz yüzde 5,5’ti, şimdi 2,6 olmuş. Yeni Ekonomi Programı’nda hedefiniz yüzde 3,8’di, şimdi yüzde 2,6 olmuş. Bunu konuşalım. 2018 son çeyrekte imalat sanayi yüzde 7.4 küçülmüş, bunu konuşalım. İnşaat sektörü yüzde 8,5 küçülmüş, bunu konuşalım. 2018 son çeyrekte toplamda yüzde 3 küçülme olmuş, bunu konuşalım. Hane halkı tüketimi yüzde 9 düşmüş, bunu konuşalım. Yatırımlar yüzde 14 düşmüş, bunu konuşalım. Ne oldu? Resesyon yok diyordunuz, gelin domates, patlıcan, biber fiyatlarını konuşalım. Ne oldu Hazine ve Maliye Bakanı Damat bey? Resesyon var Türkiye’de dediğimiz zaman, yok diye konuşup duruyordunuz. Her şey çok iyiye gidiyor, şahane, hele 31 Mart’tan sonra en güzel günler geliyor diye konuşuyordunuz. Ne oldu? 2018 verilerine bakalım, gelin bunu konuşalım. Domates, biber, patlıcanın fiyatını konuşalım. Hakikaten hayat pahalılığı azaldı mı?Çıkın bir sorun sokaklarda. Bunları konuşalım.Ama yok, bunları konuşmuyorsunuz, bunları konuşmamak için zaten din istismarına başlıyorsunuz. Bunları konuşmamak için Kürtleri ve HDPyi hedef alıyorsunuz. Sorun da zaten buradan kaynaklanıyor.
DÜŞMANLAŞTIRMA GİRİŞİMLERİNİ KABULLENMEYİN: 1 Nisan’dan sonra ekonomi içinden çıkılmaz krizlerle boğuşacaktır. Biz şimdiden söylemiş olalım. Son olarak AKP’ye oy veren Kürt seçmenlere sesleniyoruz. Yapılan bu hakaretleri, bu düşmanlaştırma girişimlerini kabullenmeyin. Bu yapılanların ne anlama geldiğini bir kez daha düşünün. Yaptığınızı gözden geçirin ve AKP'ye siz de bir ders verin.