Oluç’tan Yassıada yorumu: Yassıada’da Menderes, Ankara’da Evren olunmaz
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, 27 Mayıs 1960’ta yaşanan darbe sonrası eski başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı Yassıada’nın açılmasına ilişkin konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alıp HDP’ye yönelik kayyım uygulamalarını hatırlatan Oluç, “Yassıada’da Menderes, Ankara’da Kenan Evren olunmaz” dedi.
ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te yaptığı basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Oluç, Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılması öngörülen değişiklik ve 'Demokrasi ve Özgürlükler Adası' adıyla yeniden açılan Yassıada’ya ilişkin konuştu.
Saruhan Oluç’un açıklamalarından satır başları şu şekilde:
YASSIADA’DA MENDERES, ANKARA’DA KENAN EVREN OLUNMAZ: 27 Mayıs’ta Yassıada yeni adıyla Demokrasi ve Özgürlükler adası büyük bir gösteri ile açıldı. Büyük bir demokrasi rüzgârı estirmeye çalışıldı. Bu iktidar 27 Mayıs ile ilgili yaptığı konuşmalar ile Yassıada’da Menderes oluyor, Ankara’ya gelince Kenan Evren gibi davranıyor. 27 Mayıs’ta idama gönderilen milletin iradesiydi. Peki, cezaevlerine gönderilen, yerlerine kayyım atanan belediye eş başkanlarımız da milletin iradesi. Bu iktidar seçim, sandık yoluyla yönetime gelmiş olan belediye eş başkanların yerine kayyım atarken milletin iradesini görmezden gelirken, 27 Mayıs’ta halkın iradesi nutukları atıyor. Korona günlerinde 13 belediyemize daha kayyım atandı. 27 Mayıs’ta yapılan darbenin sivili seçim hukukunu yani halkın iradesini yok sayan bu iktidardır. O gün darbeyi yapanlar apoletliydi, bugünkü darbeciler kravatlı. Öyle Yassıada’da Menderes, Ankara’da Kenan Evren olunmaz.
İKTİDARIN TEK PLANI KENDİ İKTİDARININ BEKASINI SÜRDÜREBİLMEKTİR: Gelecek hafta Meclis açılacak. Halkın gündemi işsizlik, yoksulluk, aş iken, siyasi iktidarın gündemi baroların ve meslek örgütlerinin seçim sisteminde yapılacak değişiklik, siyasi partiler yasası ve bekçiler yasası olarak karşımıza çıkıyor. İktidar, ekonomideki kriz konuşulmasın diye toplumsal destek azaldıkça seçim kazanma yolu olarak seçim hilelerine, muhalefetin engellenmesine, yasaların sonuna kadar zorlanmasına dair tedbirler almaya çalışıyorlar. Önce suni darbe tartışması yaratıldı, ardından siyasi partiler seçim yasası tartışmaya açıldı. Kendi içlerinde bir kriz yaşıyorlar. Siyasal muhalefeti etkisiz hale getirmenin peşindeler. Bu iktidarın tek planı kendi iktidarının bekasını sürdürebilmektir.
SİYASİ PARTİLER YASASI DEMOKRATİKLEŞME ADIMI DEĞİL: Türkiye’de sokağa çıkma yasaklarında orantısız bir polis ve bekçi şiddetine şahit oluyoruz. Bekçi ve polis şiddeti yeni normal dediklerinin ipuçlarıdır. Diğer yandan partimize dönük saldırılar da devam etti. Bayramın ilk günü 18 kişi gözaltına alındı, 11 kişi tutuklandı. Dün gece Cizre’de parti binamız yakılmak istendi. Bu açık bir provokasyon. Bizim elimizde kamera kayıtları var, suç duyurusunda bulunacağız. Siyasi Partiler Yasası'nda değişiklik yapılmasını çok uzun yıllardır söylüyoruz. Bu yasalar esas itibariyle Kenan Evren cuntası döneminde hazırlanmış olan yasalardır. Biz demokratik siyasete aykırı olan maddelerin temizlenmesini isterken, siyasi iktidar ise iki yeni partinin seçimlere katılmasını engellemek için adım atıyor. Bunun bir demokratikleşme adımı ile ilgilisi yoktur.
TÜRKİYE’DE EKONOMİ YÖNETİMİ RAYDAN ÇIKTI: 2020 bütçesinin tahmini bütçe açığı 139 milyar liraydı. İlk 4 aydaki bütçe açığı 74 milyar liraya ulaştı. Yani ilk 4 ayda yüzde 53 bütçe açığı gerçekleşti. İlk 4 ay böyle olursa yıl sonuna kadar nasıl olacak? Türkiye’de evrensel krizin sonucu olarak giyim ve tekstil ile turizm sektörü ağır darbe almış durumda. Türkiye tekstilde ihracatta dünyada 6. sırada. Bu sektörlerde büyük bir daralma yaşanıyor. Bu 1,3 milyon insan tekstil sektöründe çalışıyor. Bu milyonlarca insanı etkiliyor. TÜİK rakamlarına göre, mart ayında bir önceki aya göre giyimde yüzde 20, tekstilde yüzde 14 düşüş yaşandı. 2020 bütçesinin revize edilmesi gerekiyor.” (DUVAR)