Neandertaller, soğuğa karşı yüksek toleransları olmasına rağmen, kendilerini sıcak ve kuru tutmak için bu kalın malzemeleri nasıl kullanacaklarını öğrendiler, hayvan derisi ve kürklerinden, korunma amaçlı kıyafetler ürettiler ve böylece giysi yapan ilk tür olma unvanını hak ettiler.
Giyim, kuşam ve aksesuarların tarihine yaptığımız yolculukta, geçtiğimiz yazıda, dünya üzerinde bu konudaki en erken örneklerin, vücut boyama ve vücudun kil, çamur gibi doğal malzemelerle kaplanması uygulamaları olduğundan bahsetmiştik. İnsan başlangıcından bu güne, sadece üç ilkeye; “İhtiyaç/fayda”, “baştan çıkartma” (üreme-çoğalma) ve “hiyerarşi” ilkelerine göre giysi veya aksesuar üretir.
İşte, vücut boyama ve kaplama işlemi de hem kuruduktan sonra rüzgârdan, güneşten, çeşitli çizik ve yaralardan ve böcek ısırıklarından koruma hem de kamuflaj sağlayarak, başta “İhtiyaç /fayda ilkesi” ışığında ortaya çıkar. Ancak bu boya veya kaplama ile çizilen desenlerin kimileri, ait olduğumuz aileyi/kabileyi, kimileri ise cesaretimizi, avcılıktaki başarımızı, sağ çıktığımız mücadeleleri simgeleyerek hiyerarşik ilke kapsamına da göz kırpar.
Şimdi ise gelelim ilk gerçek kıyafetlere…
Bugünkü anlamıyla örtünmeyi amaçlayan ilk kıyafetlerin, sıcaklık değerlerinin düşmesi sonucu ortaya çıkan ihtiyaçtan kaynaklandığı söylenebilir. Atalarımız, saldıran soğuktan kurtulmak için ve tabii ki uyum sağlamak için bir şeyler yapmak zorundaydı.
Bilim insanlarının tahminlerine göre günümüzden yaklaşık olarak 500.000 yıl öncesinde, ani sıcaklık düşmelerine karşı kıyafet üretilmiş veya kullanılmış olmalı. Bilim iyi güzel söylüyor da nerede bunun kanıtı? Efendim, günümüzden 500.000, dile kolay beş yüz bin yıl öncesinden somut kanıt bulmak, tahmin edersiniz pek de kolay değil. Şimdilik, araştırmalarda ele geçen kalıntılar, yaklaşık 200.000 yaşında.
Bizim kuzenleri – Neandertalleri (Homo Neanderthalensis) – tanırsınız. Hani şu geniş göğüslü, kısa kollu, büyük burunlu, güçlü, kuvvetli arkadaşlar; tam da soğuk iklimde hayatta kalacak şekilde evrimleştiler. Büyük burunları, soğuğa karşı bir savunma görevi yapıyor, havayı ısıtarak içeri taşıyordu. Fiziksel kuvvetleri de yüksek bir dayanıklılık sağlıyordu. Ancak bunlar yeterli olmamış gibi görünüyor.
İlk kıyafet uygulamaları hakkında yapılan bir deneysel arkeoloji çalışmasında, Neandertallerin ısınmak için ne giymesi gerektiğini tahmin eden bir model oluşturulmuş ve soğukla daha iyi başa çıkabilmeleri için, hareket etmedikleri zamanlarda, vücutlarının en az yüzde 80'ini, özellikle de elleri ve ayaklarını örtmeleri gerektiği ortaya konulmuştur.
Kuzenlerimiz; mamutlar, ayılar, geyikler, misk öküzleri gibi soğuk iklime dayanıklı, kalın derili-kürklü, büyük cüsseli hayvanları kolaylıkla avlayabiliyordu. Ayrıca kullandıkları aletlerin arasında, özellikle hayvanın derisini yüzmek ve kürkünü ayırmak için tasarlanmış çok sayıda örnek bulunuyordu. Hayvan derisini temizlemek için kullanılan ve kazıyıcı olarak bilinen bu taş aletler, kuzey Çin'den Batı Avrupa'ya ve Afrika'nın bazı bölgelerine kadar dünyanın çeşitli yerlerinde bulunmuştur.
Bunlarla birlikte, Neandertal yerleşimlerinde, çok sayıda yırtıcı hayvana (kedigiller, ayı, kurt, çakal, sırtlan vb.) ait kemikler bulunmuştur. Kemiklerin üzerindeki izlerden, insanlar tarafından avlandıkları anlaşılır. Bu durum oldukça şaşırtıcıdır. Zira bu hayvanların etleri yenmez ve bunları avlamak, kalabalık gruplar için bile oldukça tehlikelidir. Ancak, doğadaki en başarılı türler olan bu yırtıcıların, kürkleri ve derileri hem soğuktan korunmak hem de av sırasında kamufle olmak için birebirdir. Yırtıcıların, bu tür ihtiyaçlar için avlanmasını, sadece tarihöncesi insanlardan değil, hemen her çağdaki, hatta günümüzdeki örneklerinden bile izleyebiliriz. Bir çok yırtıcı türünün soyunun tükenmesi, tam olarak bu sebeplerdendir.
Dönemin alet teknolojisi ve günümüz etnografik örnekleri dikkate alındığında, bu postların kesilmeden, havanın durumuna göre kürklü tarafı içe ya da dışa getirilerek, vücuda tam oturmamış olarak ve çoğunlukla iki parça halinde, omuzu açık bırakacak şekilde omuzdan bağlanarak kullanıldığı, ince bir kösele şeridin de çeşitli aletleri tutturmak amacıyla bele bağlandığı düşünülmektedir. Eğer uzun uzun anlatmama rağmen gözünüzde tam canlanmadıysa, açın “Arog” filmini, izleyin. Teşekkürler Cem Yılmaz.
Bunlarla birlikte, yakın avcılık yaparak büyük hayvanları avlayabilen kuzenlerimizin, avlarının yakınına kadar sokulabilmek için çeşitli kürkleri ve boynuzları kamuflaj olarak kullandığını iyi biliyoruz. Neandertal yerleşimlerinin bazılarında, özellikle biriktirilmiş gibi bulunan çok sayıda boynuz bir yana, bugünün modern silahlarına rağmen, başarılı avların püf noktasının hâlâ kamuflaj olması, hedefindeki ava benzemenin önemini net bir şekilde ortaya koyar.
Sonuçta Neandertaller, soğuğa karşı yüksek toleransları olmasına rağmen, kendilerini sıcak ve kuru tutmak için bu kalın malzemeleri nasıl kullanacaklarını öğrendiler, hayvan derisi ve kürklerinden, korunma amaçlı kıyafetler ürettiler ve böylece giysi yapan ilk tür olma unvanını hak ettiler.
Soğuk iklim insanı kuzenlerimiz böyleyken, biz sıcak ülke çocukları Sapiensler, acaba soğukla karşılaşınca ne yapacak? Eh, orasını da bir dahaki yazımızda konuşalım.