'Ölüm orucu', 'Hayata Dönüş' operasyonu ve kanser: Hüseyin Durmaz cezaevinde yaşam savaşı veriyor
Yaşamının 19 yılını cezaevlerinde geçiren gazeteci Hüseyin Durmaz'a “kemik iliği kanseri” tanısı konuldu. Kırıklar F Tipi Cezaevi'nde tutulan Durmaz, tedavisini sürdürmeye çalışıyor.
İZMİR – Sık sık hak ihlalleri ile gündeme gelen Türkiye cezaevlerinde İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) verilerine göre 651'i ağır olmak üzere bin 517 hasta mahpus bulunuyor. İzmir Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde kalan “Devrimci Emek” dergisi ilk yazı işleri müdürü ve muhabiri Hüseyin Durmaz son süreçte hasta mahpuslar listesine eklenen isimlerden biri. 53 yaşındaki Durmaz, 2021 yılının Temmuz ayında sol kaburgasına yapışık bir kitle fark etti. Şikayetini cezaevi yönetimine ileten Durmaz, Covid-19 önlemleri nedeniyle ancak 6 Ekim 2021’de ilk kez Dahiliye uzmanı tarafından muayene edildi.
CEZAEVİNDE OLMASI NEDENİYLE BİR YIL SONRA KANSER TEŞHİSİ KONULABİLDİ
Aradan geçen bir yıllık sürecin ardından Durmaz'ın kanser olduğundan şüphelenildi. Dahiliye uzmanının yönlendirmesi doğrultusunda Göğüs Cerrahisi ve Ortopedi bölümlerine de muayene olan Durmaz'a 13 Haziran'da PET çekimi yapıldı. Ancak cezaevi gidiş gelişlerindeki uzamalar sonucu kanser ön tanısı ancak 30 Haziran’da konulabildi. 9 Ağustos'ta "Multiple Miyelom" ön tanısıyla kemik iliği biyopsileri yapılan Durmaz'ın “kemik iliği kanseri” olduğu ortaya çıktı. Durmaz, 30 Ağustos’ta kemoterapi almaya başladı.
DOKTORLARIN ÖNERİSİ İNFAZ TEHİRİ YAPILARAK TEDAVİ ŞANSININ EN YÜKSEK SEVİYEYE ÇIKARILMASI
Doktorların aktarımına göre şu anda hem hastalığından hem de kemoterapiden kaynaklı olarak savunma sistemi tehdit altında olan Durmaz'a yüksek düzeyde gıda ve çevre hijyeninin sağlanması gerekiyor. Durmaz ile temasın en aza indirilmesi gerektiği de belirtilirken, aynı zamanda kemik dokusu eridiği için, zamanla kemik kırıkları oluşma ihtimali de çok yüksek. Doktorların Durmaz için önerisi, infaz tehiri yapılması ve komplikasyon gelişmeden tedavi şansının en yüksek seviyeye çıkarılması. 53 yaşındaki Hüseyin Durmaz, şu an hala bulunduğu Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tedavisini sürdürmeye çalışıyor.
DEVRİMCİ EMEK DERGİSİ'NİN İLK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ VE MUHABİRİYDİ
Hüseyin Durmaz'ın geçmişine bakıldığında ise 53 yıllık hayatının 19 yılını cezaevlerinde geçirdiği görülüyor. 15 Mayıs 1969 Tokat, Turhal'da doğan Durmaz, 1990 Kasım'ında İstanbul’da yayınlanmaya başlayan Devrimci Emek dergisinin ilk Yazı İşleri Müdürü oldu. 1991 Nisan'ında “Devrimci Emek” dergisinin de yayınlandığı Emek Yayınları’nı devralarak 1993 Haziran'ına kadar sahipliği ve Yazı İşleri Müdürlüğünü devam ettiren Durmaz, aynı zamanda derginin muhabirliğini de yaptı. 1992 yılında İzmir Belediyesi işçilerinin Ankara’ya düzenlediği "Ölüm Yürüyüşü"nü muhabir olarak takip eden Durmaz, 1992 Kasım'ında da bu deneyimini anlattığı “Ölüm Yürüyüşü Güncesi” adlı kitabını yayınladı.
ÖLÜM ORUÇLARI, HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU VE DÖRT CEZAEVİ GÖRDÜ
1995 Eylül’ünde 'TKEP/L' üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanarak cezaevine giren Durmaz, 1996 yılında 69 gün ölüm orucunda kaldı. Aynı yılın ekim ayında tahliye olan Durmaz, aynı iddialarla bu kez de 1998 Eylül’ünde tutuklanarak, Ümraniye Cezaevi'ne gönderildi. 19 Aralık 2000'de gerçekleşen “Hayata Dönüş” operasyonu ile Ümraniye Cezaevi'nde karşılaşan Durmaz, ardından Kandıra 1 Nolu F Tipi Zindanı’na gönderildi. Mahkemesi yıllarca devam eden Durmaz, “Uzun tutukluluk” gerekçesi ile AİHM’de açtığı davayı kazanarak, 2011 yılı Ocak ayında tahliye edildi. Müebbet hapis cezası ile yargılanan Durmaz'ın cezası Yargıtay tarafından onanınca 2017 yılının Aralık ayında bir kez daha tutuklanarak Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi’ne gönderildi.
'CEZAEVİNDE ACİL MÜDAHALE EDİLME KOŞULLARI YOK'
Durmaz'ın durumunu anlatan yasal vasisi Ülkü Şeyda, “Cezaevinde olmaması gereken şeyler var, olması gereken şeyler ise yok. Olmaması gereken şeyler dediğimiz toz, enfeksiyon için uygun ortam, toplu temas, gıdanın yetersizliği gibi bir çok unsur var” dedi. Durmaz'ın herhangi bir acil durumunda cezaevinde müdahale edilecek koşulların bulunmadığını dile getiren Şeyda, “Kanser kemiği içeriden eritiyor ve herhangi bir hapşırık esnasında bile kemik kırığı oluşabilir. Bu tehlikeli bir durum ve cezaevinde acil müdahale edilme koşulları yok. Acil durumda içeriye ambulans girip hastanın götürülmesi bir saati buluyor. Bu kırık bir kaburga veya omurga kemiği kırığı da olabilir. Bu da daha tehlikeli bir durum anlamına geliyor” diye belirtti.
'CEZAEVİNDE BU HASTALIĞI ATLATMA ŞANSI YOK'
Durmaz'ın son iki ay içerisinde beş kilo kaybettiğini söyleyen Şeyda, Durmaz'ın sağlıksız cezaevi koşullarında bu hastalığı atlatma şansı olmadığını söyledi. Şeyda, şöyle devam etti;
“Tedaviye götürülürken aynı ringlerde Hüseyin ile birlikte koronavirüslü hastalar, enfekte hastalar taşınıyor. Hastaneye birlikte gidiyorlar ve 30 kişi aynı odada bekletiliyorlar. Cezaevi aramaları meselenin başka bir boyutu. Hüseyin'e temas edilmemesi gerekiyor ancak aramalarda her şeyine dokunuyorlar. Siyasi tutuklu olduğu için Hüseyin'in üstü her dakika birileri tarafından aranıyor. Bizim yanına bile yaklaşmamamız gereken kişi sürekli birileri ile temas halinde olmak durumunda kalıyor. Cezaevinde Hüseyin'in bu hastalığı enfeksiyon kapmadan veya komplikasyon geçirmeden atlatma şansı yok. Hüseyin'in tahliye edilmesi konforla alakalı bir durum değil”
Son olarak kamuoyuna ve yetkililere duyarlılık çağrısında bulunan Şeyda, “Tek şansı dışarıda olmak. İçeride bu risklerle kanseri atlatabilmesi mümkün değil. Hüseyin'e yaşam şansı tanınmasını istiyoruz” dedi.