Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, korona virüsü ile ilgili 20 Mart 2020'de flaş açıklama yaptı. "Yani bir futbolcu bu hastalığı geçirdikten sonra hayatının kalan kısmında futbol oynayamama ihtimali çok yüksek" dedi. Nerede dedi, herkesin görebildiği NTV ekranında. Hiç kimse görmedim, duymadım diyemez. Hepimiz gördük, hepimiz duyduk. Bir futbolcu bu hastalığı geçirdikten sonra hayatının kalan kısmında futbol oynamama ihtimali çok yüksek. Nokta.
Bu bir ferman. Ve bu fermanın hükmü açık. Ya bu fermanın hükmüne uyarsınız ve yaşarsınız ya da uymazsınız ve spor yaşamınız biter. Ölüm tehlikesi bu kadar açık ve yakın tehditken, ölümden kaçmak kolektif bir sorumluluk olmaz. Birincil sorumluluk, tehlikenin ilk halkasında yer alanların omuzundadır. Son tahlilde herkes kendi hayatından birincil derecede sorumludur. Öyle ki, ötekilerin toplumsal sorumluluktan kaçtıkları açık seçik ortadayken, bireysel sorumluluk daha da yaşamsal olur.
Bilim Kurulu üyesi Prof Ateş’in beyanına rağmen, Türkiye Futbol Federasyonu ligleri oynatma kararı aldı. Ve bunu adeta salgının doğasıyla dalga geçerek "Futbola Dönüş Öneri Protokolü" adıyla resmi bir belgeye dönüştürdü. Protokol, otobanda kaçınılmaz olan ölümlü kaza yerine, patikadaki ayak burkulmasıyla ilgileniyor. Protokolde her şey var ama maç anında virüsten korunmayı garantileyen hiçbir şey yok.
Protokol garanti belgesiz! Merdiven altı üretim.
Bir sporcunun ciğer kapasitesi, onun dinamosudur; ciğerler, spor mimarisinin temel sütunlarıdır. Bütün sporlar ve özellikle de futbol oyunu için, ciğer kapasitesi, yeteneğin saksısıdır. Oyuncunun serveti ve mal varlığı ciğerleridir. Deyim uygunsa öz sermaye ciğerlerdir.
TFF öneri protokolüyle ciğerleri hiç umursamadığını söylüyor; çünkü bu protokol frikik atışında baraj kurmayı sosyal mesafeye göre düzenlemiyor; çünkü bu protokol korner atışında adam markajını sosyal mesafeyle tanzim etmiyor. Çünkü bu protokol, alan savunması ilkelerini sosyal mesafe ilkeleriyle izah etmiyor.
Bu protokolün bütün afra tafrası hakemin düdüğünden öncesine kadardır. Hakemin düdüğüyle olabilecekler konusunda hiç sorumluluk almıyor. Dolayısıyla protokolün bütün fiyakası, sadece taç çizgileriyle sınırlı.
Bu protokol karantina koşullarını ihlal ediyor ve sırf bu yüzden yasal değil. Hiçbir futbolcunun oyun oynama iradesini temsil etmediği için de meşru da değil. Yasal ve meşru olmayan bir davete icabet etmek gerekmez. Bu daveti elin tersiyle geri çevirmek görgüsüzlük değildir.
Futbolcular bu kurt kapanını reddetmelidirler. Köşe vuruşuyla gelebilecek ölüme hayır demelidirler. Otobandaki ceset olmayı reddetmek, ahlaken kişisel bir sorumluluktur.
Kendine, işine, ailesine ve topluma karşı biraz sorumluluk duyan her oyuncu, bu ölüm tuzağının kurbanı olmayı reddetmelidir. Eğer işinize ve geleceğinize saygınız yoksa çıkın oynayın.
Prensip olarak yaptığı işe saygı duymayan biri, yaptığı işi geliştirip, onu mükemmelleştiremez. Bir işin doğasını anlamanın ilk koşulu, o işe saygı duymaktır. Bir işe saygı duymadan, o işin bilinmeyen labirentlerinde, bilinmeyeni, bilinir kılmak için gönüllü yolculuk yapılamaz. Bir işle bütünleşmenin ve o işin hakiki parçası olabilmenin, en verimli yolu, o işe saygı duymaktır. Saygı iş ile eşitlenmektir. Saygı duymak, işe adil davranmaktır. İş ile eşitlenmeden, işe adil davranmadan, o işi sevmek pek mümkün olmaz. Bize iyi bir hayat ve güvenli bir gelecek sunan her iş saygıyı hak eder. Özgürce gelişip serpilmemize imkan sağlayan her iş, saygındır.
Bugün saygınlığın adı oynamayı reddetmektir.