Ömer Çelik: Türkiye göçmen kampı değildir, insani yaklaşım söz konusu
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Afgan mültecilere ilişkin "Türkiye ne birilerinin dediği gibi transit geçiş noktasıdır ne de göçmen kampı değildir. Tarihten gelen insani yaklaşım söz konusudur" dedi.
DUVAR - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Çelik, Afganistan'dan gelen mültecilerle ilgili "Türkiye ölümden kaçan insanlara kucak açar. Bunun istismar edilmesine kesinlikle müsaade etmeyiz. Türkiye, hiç kimsenin göçmen kampı değildir. Bu toprakları toplama kampı gibi düşünmesinler. Tarihten gelen insani yaklaşım söz konusudur" ifadelerini kullandı. Ömer Çelik, Türkiye'nin sınır hakimiyetinin yüksek olduğunu öne sürdü.
Ömer Çelik, göçmenlere yönelik sosyal medyadaki bazı tepkiler için "Kendisinin göçmen olduğunu söyleyip de milletimize karşı aşırı ifadeler kullanan bazı tipler sosyal medyada gözüküyor, bunlara karşı da gereği hukuk içerisinde yapılır" dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, yangınlara ilişkin hükümetin eleştirilen tutumuna dair ise “Çok sayıda yangının çıkması eldeki kapasitenin, kuvvetin çok fazla dağılmasına sebebiyet verdi. Bu da mücadeleyi zora soktu. Her kriz, afet bir tecrübedir” savunmasını yaptı.
Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:
ZORLAYICI BİR TABLO ORTAYA ÇIKTI: “Büyük bir orman yangını tablosuyla karşı karşıya kaldık. Ülkemizin 43 vilayetinde, 260 adet orman yangını meydana geldi. Şimdiye kadar 256'sı kontrol altına alındı, 4 yangında müdahale çabaları sürüyor. Kaybettiğimiz vatandaşlarımız, ormancılarımız, hayvan ve bitki canları, toprak; bunların hepsi üzüntü verici. Soğutma çalışmalarının bitmesiyle yaralar sarılmaya başlanıyor. Antalya'ya 52,5 milyon liralık nakdi kaynak aktarıldı. Hasar tespiti çalışmaları devam ediyor. Muğla'ya da nakdi yardım gönderildi. Adana, Mersin, Osmaniye'de fedakâr çalışmaları bizzat gördüm. Aynı şekilde bu illerimize de gereken yardımlar yapılıyor.
Dünyanın çeşitli yerlerinde haritaya baktığımızda pek çok yangın devam ediyor. Orman teşkilatımızın kahramanlığına, fedakarlığına teşekkürlerimizi bir kez daha sunuyoruz. Bizler Adana, Mersin, Osmaniye'de nasıl fedakarca çalıştıklarını gördük. Her sene orman yangınlarıyla ilgili geniş bir senaryo ile hazırlık yapılıyor. 10 bin 545 yangın işçisi, toplam 21 bin 90 personelle hazırlık söz konusu. Uçaklar, helikopterler, bütün orman yangınları açısından teşkilatımızın tecrübesi ve dünyada ilk olarak İHA'ların kullanılması açısından büyük bir kapasiteye sahipler.
Son 19 yılda hem teknik ekipman açısından donanım arttı, çeşitli yangınlara karşı göletler oluşturuldu, 4 bin 150'ye çıkarıldı. Yangınlara müdahale kapasitesi açısından; geçmişte 40 dakika olan müdahale süresi, 12 dakikaya inmiş durumda. Bunları daha da kuvvetlendireceğiz. Son yangınlarda çok sayıda yangının ortaya çıkmasının zorlayıcı bir tablo ortaya çıkmasına sebep olduğunu görüyoruz.
Vatandaşlarımızın ilk anda acil ihtiyaçları gıda, kalacak yer konusuyla ilgili olsun, Kızılay ve AFAD'ın bunları eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi söz konusu oldu. Son 2 yılda 5 büyük orman yangını çıkmış iken 300'e yaklaşan yangın 12 gün içerisinde çıktı. Buna karşı büyük bir mücadele verildi. Orman teşkilatı, Kızılay, AFAD, jandarma, polis, gönüllüler, arkadaşlarımız burada vatandaşımızın yanında olmak, yaraları sarmak için gayret sarf ettiler.
BAZI SİYASETÇİLERİN ORMAN ATEŞİNE FİTNE ATEŞİ KATTIĞINI GÖRDÜK: Herhangi bir şekilde yalan haberlerin yayılmasına karşı güçlü bir duruş sergilemeliyiz, diye hep söyledik. Maalesef siyaset kurumu yangının söndürülmesi, vatandaşın yanında olması gibi hassasiyet göstermesi gerekirken bazı siyasetçilerin orman ateşine fitne ateşi kattığını gördük. Selfi çektirip, ‘buraya müdahale edilmiyor’ diyerek; göz göre göre, yalan söyleyip fitne ateşini gördük. Dolayısıyla fitne ateşi ile mücadele, burada devreye aldığımız bir konu. Tutup siyasetçi birisi, ‘sadece AK Partililere yardım ediliyor’ gibisinden en vahşi, en acımasız yalanları söyleyebiliyor. Yalan habere karşı, dezenformasyona karşı güçlü bir duruş sergilememiz gerektiği MYK'da bir kez daha değerlendirdi. Kim sağlıklı bir şekilde yaraların sarılması için gayret göstermişse; belediyelere, hangi siyasi partiden olursa olsun ve tabii ki vatandaşlarımızın tamamına şükranlarımızı sunarız. Devlet, milletin devletidir. Doğrusu şuydu; yangın devam ediyor, mücadele devam ediyor, çıkmışlar siyasi tartışma, kurumlarla ilgili tartışma devam ediyor. Yangın bittikten sonra çıkarsınız eleştirilerinizi ortaya koyarsınız, biz de cevap veririz. Ama yangın devam ederken maalesef kuvvetimizi bölen, kendi içimizde provokasyon çıkarmaya çalışan bu yaklaşımlar ibretlik bir tablo ortaya koymuştur. Yangını söndürmek için, fitne ateşini söndürmek için, yeşil vatanımıza sahip çıkmak için kimliği ne olursa olsun, siyasi aidiyeti ne olursa olsun şükranlarımızı sunuyoruz. Azerbaycan'a selamlarımızı gönderiyoruz. Kardeşlerimiz yanımızda olduklarını gösterdiler. Hırvatistan, İran, İspanya, Katar, Rusya, Ukrayna, Polonya uzun günlerde yanımızda oldular. Teşekkürlerimizi iletiyoruz. Sayın Ersin Tatar'a buraya gelip destek verdiği için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yangına müdahaleye katkısı olan herkese teşekkür ediyoruz. Maalesef fitne ateşinin yangın kadar kolay yayılabildiğini, çok daha tehlikeli sonuçlar doğurduğunu müşahede ettik. Fitne ateşiyle mücadelemizi, mekanizmalarımızı daha da güçlendirmemiz gerektiğine dair bir değerlendirme yaptık. Rize, Van'daki sel felaketleriyle ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Arkadaşlarımız hepsi kendi bölgelerinde son derece hepimizi sarsan insan hikayelerini anlattılar. Yangının ortasında vatandaşlarımızın asaletini, nezaketini ne kadar büyük bir asaletle, vakarla bütün bu gerçekleri kuşattıklarını net bir şekilde gördük. Hepsine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, şükranlarımızı sunuyoruz. İnşallah en son yangının söndürüldüğü haberini en kısa zamanda alırız.
MÜCADELEYİ ZORA SOKTU: Sıcaklıkların artması, iklim değişikliği, nem oranların düşmesiyle ilgili raporlar da çevre ve şehircilikten sorumlu genel başkan yardımcımız Çiğdem Hanım tarafından gündeme getirildi. Bu son büyük yangınlardan çıkardığımız derslerle birlikte gelecekte orman yangınlarına karşı çok daha güçlü kapasiteli olma yönünde değerlendirmelerimizi ele aldık. Esasında yazın yangın bekleniyor. Orman teşkilatının eylem planı, hazırlıkları var. Şu an itibariyle bir yandan yangınları söndürmeye çalışırken bir yandan da yeni yangınlarla karşı karşıya kalmamak için büyük bir teyakkuz içinde herkes. Yangınları söndürdüğümüz yerlerde ufak tefek yangınlar çıktı, hızlı bir müdahale ile söndürüldü. Bazen, 2,5 kilometre karelik mesafede sabaha kalmasın diye hortum çekerek söndürdükleri oldu. Tabii ki bir yangın tablosuyla karşılaşmamak için İHA'larla takipler sürüyor, hem de karadaki imkanlarla takipler sürüyor. Bu takip güçlü yapılıyor. Çok sayıda yangının çıkması eldeki kapasitenin, kuvvetin çok fazla dağılmasına sebebiyet verdi. Bu da mücadeleyi zora soktu. Her kriz, afet bir tecrübedir. Şu anda da o çalışmalar yapılıyor. Bütün bir Akdeniz kuşağı için tehlike söz konusu. Bu sene farklı bir tablo ile karşılaştık. Yangın söndürme açısından, kapasite, teknolojik açıdan havadan attığınız su miktarı açısından dünyada önemli teşkilatlardan bir tanesiyiz. Sebebi belli olmayan yangınlar, ihmal sebebiyle çıkan yangınlar söz konusu olabiliyor. Kapasitemizi nasıl arttırırız, bunun çalışmaları kesintisiz şekilde devam edecek.
ÇİFT KATMANLI MÜCADELE VERDİLER: Bazı grupların siyasetçi, sivil görünüm altında provokasyonlar ortaya konuldu. AK Parti MYK'sında bunu da değerlendirdik. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere arkadaşlarımız sahaya indiklerinde yalanla mücadele etmek için çift katmanlı mücadele verdiler. Fitne ateşini körüklemek isteyen yeni birtakım metotlarla karşılaştık. İlgili birimlerdeki arkadaşlarımız notlarını aldılar. Hem şu anda hem de bundan sonra nasıl mücadele verilir notlarımızı aldık.
TÜRKİYE HİÇ KİMSENİN GÖÇMEN KAMPI DEĞİLDİR: Afganistan ya da dünyanın başka yerlerdeki siyasi gruplarla, resmi ya da gayrı resmi, Türkiye hepsiyle görüşerek orada pozisyon almak şekliyle bir tecrübeye sahiptir. Devlet birimleri bütün gruplarla görüşüyor. Devlet kurumları arasında rol paylaşımı var. Kriz bölgelerinde çoğu kez kullandığımız metottur. Bütün gruplarla görüşme sürecimiz devam ediyor. Hiç kimse açıklama yaparken saygısızlık noktasına gelen açıklama yapmamalıdır. Türkiye ölümden kaçan insanlara kucak açar. Bunun istismar edilmesine müsaade etmeyiz. Türkiye hiç kimsenin göçmen kampı değildir. Birileri bu toprakları toplama kampı olarak düşünmesinler. Türkiye ne birilerinin dediği gibi transit geçiş noktasıdır ne de göçmen kampı değildir. Tarihten gelen insani yaklaşım söz konusudur. Bundan daha fazla göçü kaldıracak durumda değiliz. Muhalefetin iddia ettiği gibi bu para meselesi değildir.
DÜNYANIN VİCDANINI TEMSİL EDEN ÇİZGİDE DURACAĞIZ: İnsanları hedef gösteren faşizan dile müsaade etmeyiz. Burada insani durum vardır. Namlu doğrultulmuş insanlar hayatını kaybetmesin diye Türkiye bu yükle karşı karşıya kalmıştır. Dünyanın vicdanı, dünyanın ahlakını temsil eden çizgide duracağız. Marjinal yaklaşımlara asla teslim olmayacağız.
SINIR HAKİMİYETİMİZ YÜKSEK: Bir takım videolar gösteriliyor, Türkiye’nin sınırları delik deşikmiş gibisinden… Türkiye’nin sınır hakimiyeti yüksektir. İçişleri Bakanlığımızın yaptığı çalışmalar yüksek standartlıdır.
BUNLARA KARŞI GEREĞİ YAPILIR: Kendisinin göçmen olduğunu söyleyip de milletimize karşı aşırı ifadeler kullanan bazı tipler sosyal medyada gözüküyor, bunlara karşı da gereği hukuk içerisinde yapılır
DIŞLAMA POLİTİKASI YUNANİSTAN TARAFINDAN DEVAM ETTİRİLMEKTEDİR: Yunanistan'daki Türk azınlığın sorunlarıyla ilgili tasarruf tedbirleri bahanesi altında 12 ilkokul kapatılmış durumda. Lozan Antlaşması'na aykırı olduğu açıktır. Dışlama politikası Yunanistan tarafından devam ettirilmektedir. Ortaokul ihtiyacı varken açılmaması başka problemdir. Yunanistan'ın dışlayıcı tutumunu güçlü bir şekilde reddettiğimizi bir kere daha duyurmak isterim.” (HABER MERKEZİ)