Yargı sisteminin yargı sistemi olabilmesi için gerekli koşullarından biri öngörülebilirliktir. Daha doğrusu, idi. Mahkemenin hakkında tahliye kararı verdiği bir kişi, bu kurala güvenle tahliye olduğundan emin olur. Ahmet Altan tahliye olduktan sonra, her an alınabileceğini söylemişti. Çünkü öngörülebilirlik kuralının artık tersine döndüğünü, öngörülemezliğin kural haline geldiğini biliyordu. Dolayısıyla hakkında verilen tahliye kararına güvenmiyordu. Güvenmediği için de hakkında verilecek yeniden yakalama kararını öngörebilmişti.
O halde karşımızda iki öngörülebilirlik hali var: Biri verilen karara güvenmek doğal olduğu için mümkün olan öngörülebilirlik diğeri verilen karara güvenmek doğal olmadığı için mümkün olan öngörülebilirlik. İlki, olağan bir hukuk sisteminin olağan öngörülebilirliği, diğeri anti-hukukun olağan olmayan öngörülebilirliği.
O halde yürürlükte iki anayasa var: Biri, mahkeme kararlarına güvenerek öngörülebilirliği sağlayan yazılı kural. Diğeri, mahkeme kararlarına güvenmeyerek öngörülebilirliği sağlayan yazısız kural. Yürürlükte olan ikincisi. Muhtemelen şöyle yazılı gizli defterlerde: Hiçbir zaman tahliye olamayacakmış gibi cezaevini sevmeye çalış. Her an tutuklanacakmış gibi özgürlüğü sevmemeye çalış.
Birinci durum yurttaşlar için geçerlidir. Yani bir yerde “yurttaş” diye bir şey varsa, orada yargısal kararlara güvenerek öngörülebilirliği mümkün kılan bir mekanizma işliyordur. İkinci kısım yurttaş olmayanlar için geçerlidir: Yargısal kararlara güvenmeyerek başına gelenlere hazır olmaya mecbur bırakan bir mekanizma işliyordur. Bu ikinci hal, bir tür doğal hal, hayvani haldir: Suya inen ceylan yavrusu gibi, sudan timsah çıkabilir, çalıdan pars dalabilir, tümsekten arslan boğazına çökebilir, havadan kartal ensene pençesini geçirebilir. Hepsi mümkündür ve her an hepsine hazır olacak şekilde ürkek, çekingen, korku içinde suyu içmeye çalışırsın. Susuz yaşayamayacağın için bu risklerin hepsini alman gerekir. İnsan için, yurttaş için su, özgürlüktür. Ya özgürlükten vazgeçin, yani insan olmaktan ya da yurttaş olmaktan vazgeçin diyorlar ya da yargının ejderhası ne yapacaksa ona hazır olun diyorlar. İster tahliye eder, yani ensenizden tutup cezaevi kapısının önüne koyar ister dişlerini bilemiş halde yeniden peşinize düşer. Medeniyete, uygarlığa dair öngörülebilirlik artık tarihe karışmıştır, tabiata, hayvanata dair öngörülemezlik artık temel kural olmuştur.
Bir tür Rus ruleti oynanıyor sanki, tabanca hep kafamıza dayalı ve altı yuvadan biri boş sadece. Beşi yurttaşlığı alnından vurmaya ayarlı.