Dün çok kısa bir sürede yaşanan yağışın ardından Ordu ve pek çok ilçesinde sel felaketi meydana geldi. Aşırı yağışlar neticesinde sekiz köprü yıkıldı, binlerce insan mahsur kaldı, 165 işçi helikopter ile fabrikalarından kurtarıldılar. Valilik yaptığı açıklamada “Dün akşam saatlerinden itibaren meteorolojik ihbar sonucunda aşırı bir yağış gerçekleşti. Çaybaşı, Perşembe, Ünye, Fatsa arasında 90 kilogramı aşan yağışlar oluştu. Sel, heyelan, toprak kayması gerçekleşti.” dedi.
Felaketin vurduğu diğer bir ilçe olan Perşembe Belediye Başkanı şöyle konuştu: "Allah bundan kötüsünü bizlere göstermesin inşallah diyoruz. Nedense artık bizim Perşembe'mizde yoğun yağmur ve sel felaketiyle karşılaşıyoruz. Yapmış olduğumuz yollar, yaptığımız hizmetler bir anda boşa gidiyor maalesef. Ancak asfalt ve beton olan yerlerimiz kendini koruyabiliyor. Stabilize yapmış olduğumuz tüm yollar bozuldu" dedi.
İlk tepkilerden biri MHP Ordu milletvekili Cemal Enginyurt'tan geldi. MHP’li Enginyurt felaketin sebebi için bölgedeki hidroelektrik santrallerini gösterdi. Enginyurt “HES’ler dere yataklarını değiştirdi” diye konuştu.
İki dönem Ordu Belediye Başkanlığı yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun ise “Karadeniz'in derelerine su akar Türk bakar dediler maalesef bütün dere yataklarına ya regülatör koydular ya da imara açtılar şimdi de doğa verdiğini geri alıyor” dedi.
Aslında ne belediye başkanları ne onlara muhalefet edenler durumu anlamıyor, anlatmıyor. Evet tabi ki HES’lerin rolü var, tabii ki imara açtılar. Ama sorun tanımları eksik ve o yüzden de çözümü ortaya koymuyor. İşin suçlusu, nedeni, çözümü aslında tek bir şey: Siyaset. O siyasetin beş temel politikası bunun nedeni.
ORDU'YA SEL GETİREN BEŞ POLİTİKA
Birinci neden Karadeniz Otoyolu, yani devletin ulaşım politikasıdır. Sel felaketi neticesinde Karadeniz Otoyolu üstünde bir köprü yıkıldı. Bu yol 1960’larda planlandı, 1987’de temeli atıldı ve çalışmalara ara verildi. 1997’de yapımına yeniden başlandı. Proje Yüce Divan’a kadar gitti ve her şeye rağmen tamamlanıp 2007’de açıldı. Yani bugün köprüsü yıkılan yolu açan bu iktidar.
Çok açık ki deniz ile kara arasında bir engel ve bu bile pek çok açıdan karşı çıkılması gereken bir nokta. Çünkü doğada geçiş sınırları canlı zenginliğin en fazla olduğu yerlerdir. Sadece bu değil, 4,2 milyar TL gibi bir bütçe ile ülkenin sorununu çözecek bir miktar bu işe harcandı. Nitekim projeye karşı çıkan avukat Cihan Eren bir silahlı saldırı sonucu 22 Temmuz 2005’te öldü.
Yani Karadeniz Otoyolu yapılırken bile yaşama zarar verdi.
İkincisi yerel yönetimlerin asfalt politikası. Mesela Ünye Belediyesi aralıksız asfalt döküyor. Perşembe Belediyesi'nin o güzelim dağ yamaçlarını asfalta boğduğunu belediyenin web sayfasından görebilirsiniz. Yani deniz bağlantısına devlet, dağ yamaçlarına belediye asfalt dökerek işi hızlandırdı.
Üçüncüsü ise beton. Ama bu başka beton. İki türlü. Birincisi imar için beton, ikincisi ise yol için beton. Bu belediyeler yol için döktükleri asfalt, izin verdikleri inşaatlar yetmiyormuş gibi yola da beton döküyorlar. Mesela Ünye Belediyesi 160 bin metrekare yola beton dökmüş. Perşembe Belediyesi de benzer şekilde irili ufaklı bir dizi beton dökümü ile çimento sektörüne alan açıyor. Belediyenin haber sayfasına bakınca belediyeciliğin sadece asfalt ve beton olduğunu görüyorsunuz.
Dördüncüsü tabii ki HES’ler. Ordu’da 34 dere var. Bu derelerin üstünde çoğu çalışan, bir kısmı bitmek üzere olan 15 HES var. En uzun ve büyük ırmak olan Melet ırmağı üstünde altı HES yer alıyor. 5 bin 500 kilometrekarelik dağlık bir kentte tam 15 HES için dağları parçaladılar, tonlarca çimento kullandılar. Su akışını kontrol edecek denen HES’ler bir işe yaramadı.
Su akışını kontrol başka bir şey, bu para akışını kontrol ediyor.
Daha kötüsü, bir bu kadar daha HES planı devletin raporlarında var.
Beşincisi ise tabii ki ülkenin iklim politikası. Çok açık ki Türkiye, iklimi daha hızlı değiştiriyor. Nisan ayında Türkiye’nin envanterini değerlendirdiğimiz yazımızda şöyle demişiz: “Yüzde 135.4’lük emisyon artışı ile 2016 yılı kömürün, asfaltın ve betonun yılıydı. 2016 hem en fazla emisyon artışının yaşandığı üçüncü yıl hem en sıcak dördüncü yıl hem de en felaket ikinci yıl olarak yaşandı.
Bunu kömür santrallerine, otomobil politikalarına ve İnşaat Cumhuriyeti'ne borçluyuz."
POLİTİKACILARIN SÖYLEMEDİĞİ
İster beton, asfalt döken belediye başkanı olsun, ister karşı çıkan olsun söylemedikleri ve söyleyemeyecekleri bir şey var. Hemen asfalt dökmek, toprağı imara açmak yasaklanmalı, karneye bağlanmalı. Ayrıca kömür, petrol ve doğalgaz kullanımı hızla azaltılmalı ve çok yakında bırakılmalı. Bunu söyleyemiyorlar. Söylemedikleri için böyle şeyler tartışıyorlar.
Şimdi böyle bir şey olabileceğini ihmal vermediniz değil mi? Bu felakette devlet böyle bir şey yaptı ve valilik kentteki bütün iş makinelerine el koydu. Evet doğru duydunuz o iklimi değiştiren projelerde çalışan iş makinelerine devlet el koydu. Valilik açıklamasında aynen şunu söyledi: “Aşırı yağışlar sonucu oluşan hasarları ve mağduriyetleri en kısa sürede gidermek üzere valiliğimizin koordinesinde devletimizin tüm imkanları seferber edilmiştir. Ayrıca, Ünye ilçemizdeki özel iş makinelerine el konulmuştur.” Demek ki devlet isterse iklimi değiştiren beton, asfalt ve fosil yakıt projelerine de el koyabilir, durdurabilir, bunların kullanımına katı sınırlamalar getirebilir.
Ordu’daki sel felaketi hem yerel belediyelerin asfalt ve beton sevdasından hem Karadeniz otoyolu gibi devletin ulaşım politikasından hem de enerjideki HES politikasından kaynaklı bir afet. Bu afetin bir sebebi ise atmosfere yüzde 135,4 daha fazla seragazı salan, ülkenin diğer politikaları. Bu afet bir iklim afetidir ve insan kaynaklı değil, siyasetçi kaynaklıdır. Çünkü bu kadar berbat yatırımlar insan ihtiyacı için değil, birilerinin ihtiyacı içi yapılmıştır. Avukat Cihan Eren’in yaşamına kastedildiği gibi, insanların yaşamları pahasına karşı çıkmasına rağmen yapılmıştır. Çözümü ise iklimi değiştiren her adımın hızla yasaklanmasıdır. Yoksa siyasetçi bu afetleri kendi çıkarına kullanmaya bugün olduğu gibi devam edecektir.