Orman yangınlarından ne kadar sorumluyuz?

Araştırmacılar, çevre felaketlerinin birincil nedeninin insan faaliyetleri olduğunu tespit etti.

Abone ol

Doug Johnson

Bu yaz, ABD'nin batısı tam anlamıyla yakıp kavuran bir orman yangını sezonuna tanık oldu. Ülke çapında altı milyon hektardan daha geniş bir alanı yok eden 48 bini aşkın orman yangını yaşandı. Bu olayların birincil nedeninin insanlar olmadığını ve havanın işleyişinde görülen doğal değişimlerin, dünyadaki en kuru ve yangına karşı hassas bölgelerin bu hale gelmesine katkı yaptığını düşünebilmek güzel olurdu.

Ne yazık ki gerçek o kadar da hoş değil. ABD’nin batı bölgelerinde gittikçe artan orman yangını oranları söz konusu olduğunda suçun ne kadarını doğal nedenlerin üzerine atabileceğimizi tespit etmeyi amaçlayan yeni bir araştırmanın aktardığı kadarıyla, orman yangınlarının muhtemel sebebi yaşadığımız iklim değişikliği. Araştırma makalesinin yazarlarından ve UCLA’ın (Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles Kampüsü) Atmosfer ve Okyanus Bilimleri Bölümü’nde profesör olarak görev yapan Rong Fu, “Yangın havasındaki bu artışın yalnızca hava düzenlerini ne kadar değiştirdiğini ve ne kadarının değişen hava düzenleriyle izah edilemeyeceğini öğrenmek istiyoruz” diyor.

Araştırma yaklaşık bir yıl önce başladı. Fu ve bazı meslektaşları Kaliforniya’da yaşıyor ve tümü de orman yangınlarından etkilendi; hâl böyleyken, bu yangınlara neyin sebep olduğunu araştırmaya karar verdiler.

DURUM NE KADAR KÖTÜ?

Fu ve ekibi “topluca oluşturulmuş akış analoğu” dedikleri bir teknik kullandı. Kısaca söylersek, bölgede 1979 ve 2010 yılları arasında doğal biçimde meydana gelen hava koşullarının şimdikine benzediği vakaları tespit ettiler. Buradan ilerleyerek, hem geçmişteki hem de şimdiki durumlarda ‘buhar basıncı açığı’ (VPD) diye adlandırılan bir rakama -temelde, bölgenin ne kadar kuru ve ‘susuz’ olduğuna- baktılar.

VPD, ABD’nin batı kıyısında ve dünyanın diğer pek çok bölgesinde yaşanan orman yangınlarının en önde gelen sebebidir. Hâl böyleyken, günümüz VPD’si, benzer hava koşullarının gözlemlendiği geçmiş olaylarda tespit edilenden daha yüksekse, yangın eğilimi taşıyan unsurların şu anki halini belirleyen ve doğal olmayan bir bileşenin söz konusu olduğunu ortaya koyar. Fu, “Temelde, [günümüz VPD’si] ile geçmişte yaşanan aynı hava koşullarından elde edebileceğimiz [VPD] arasındaki fark, iklim değişikliğinden kaynaklanır” diyor.

Fu, bununla birlikte, bu olayların aynı hava durumu kalıplarını barındırmadığının altını çiziyor. Bunun yanı sıra, araştırmanın bitki örtüsünde yaşanan değişimler gibi önemli roller oynayabilecek bazı diğer etkenleri de hesaba kattığını sözlerine ekliyor. Araştırma, VPD eğilimlerinin toplamda sadece yüzde 32’sinin doğal nedenlere atfedilebileceğini ortaya koyuyor. Geriye kalan yüzde 68 ya da daha fazlası böyle değil ve suçlunun iklim değişikliği olması muhtemel görünüyor.

BAŞIMIZ BELADA

Daha da beteri, yüzde 68’lik oranın bile muhafazakâr bir tahmin olması. Araştırma makalesi, bu oranın yüzde 88’e kadar yükselebileceğini vurguluyor. Fu, kullandıkları geçmiş hava durumu verilerinin, büyük ihtimalle insanların o zamanlarda bile [aşırı] karbon yaymasından ve böyle değilse de iklim üzerinde çeşitli etkileri olması gerçeğinden etkilendiğini belirtiyor. “Referans alınan dönem, hâli hazırda sera gazlarından etkilenmekteydi” diyor.

Netice itibariyle, iklim değişikliğinin etkileriyle ilgili tahminleri, gerçekte olduğu kadar büyük değil; yaşananların daha muhafazakâr tarafında kalıyor. “Mümkün olduğunca muhafazakâr yaklaşmak istiyoruz. Bu yolla, ‘İklim değişikliği, yangın havasında yaşanan artışın üçte ikisine katkıda bulunuyor’ dediğimiz zaman, bunun büyük ihtimalle doğru olacağının ve iklim değişikliğinin kolayca hafife alınacağının farkındayız” diye ekliyor.

İnsani faaliyetlerin iklim değişikliği üzerindeki etki düzeyini kesin biçimde anlamaya çalışmak güç bir uğraş; zira iklim bir düzeye kadar kendi kendine değişir. Yine de bu araştırma, insanların bu olayda ne kadar sorumlu olduğunu anlamayı amaçlayan yeni bir girişim. Bunun yanı sıra, Fu’ya göre, bu araştırmada kullanılan yöntemler dünyanın başka yerlerinde de kullanılabilir. Fu, “Bu yaklaşımın diğer alanlarda da uygulanabileceğini düşünüyorum” diyor.

Yazının orijinali Ars Technica sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)