4 milyona yakın memur ve 2.5 milyon memur emeklisini, yani toplam 6.5 milyonu ilgilendiren toplu görüşmeler, bir “orta oyunu” şeklinde devam edip 31 Ağustos 2023 tarihine kadar da sonuçlanacak.
Kuşkusuz “orta oyunu” diyerek tiyatro sanatını küçümsemek istemiyoruz. Sadece bir benzetme yapmak istiyoruz. Bu kadar büyük bir kitlenin toplu sözleşme görüşmeleri bir aya sığdırılamaz. Ancak 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu, bu görüşmelerin ağustos ayı içinde başlayıp tamamlanmasını öngörüyor.
Yine aynı yasada, uyuşmazlık halinde memura grev hakkı tanınmıyor, anlaşmazlık söz konusu olursa konu iktidarın ağırlıklı olduğu Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na gidiyor. Ve o kurul da son sözü söylüyor, yani herhangi bir itiraz hakkı yok. İktidarın öngördüğü ücret zammı ve sosyal haklar geçerli oluyor, kesinleşmiş bir hüküm haline geliyor.
Bu durumda böyle bir müzakereye, toplu görüşmeye gerçek anlamda bir toplu sözleşme denemez. ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) normlarına aykırı bir durum söz konusudur.
BAKAN’DAN YÜZDE 40-45 ZAM AÇIKLAMASI
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 23 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, memur ve emeklilerini enflasyona ezdirmediklerini, Ocak 2024 itibariyle yüzde 40-45 oranında bir zam artışı olacağını söyledi.
Öncelikle bu yüzde 40-45 oranı nereden geliyor, ona bakalım. Hükümet, 2024 yılı için ilk altı ay yüzde 15, ikinci altı ay da yüzde 10 oranında bir zam önerdi. Bakan Işıkhan, bu iki oranı toplayıp 2024 için yüzde 25 zam diyor.
Oysa ilk altı ay için yüzde 15 ve ikinci altı ay için yüzde 10’luk bir artışın matematiksel ortalaması yüzde 20,75’dir. Yani memurun maaşına 2024 için yüzde 20 dolayında bir artış yapılacaktır.
Yine Çalışma Bakanı Işıkhan’ın yüzde 40-45 hesabına göre, yüzde 25’lik artış 2024 için, geri kalan da, yani yüzde 15-20’lik ilave de 2023 yılına ait enflasyon farkıdır. Zaten yasal olarak memurlar, bu enflasyon farkını hak ediyorlar, burada ekstra bir zam söz konusu değildir.
MERKEZ BANKASI’NIN BİLE ALTINDA
Aslında bu yüzde 15-20’lik enflasyon farkını katmadığınız zaman memura yapılacak gerçek zam yüzde 20’dir. Bu da Merkez Bankası’nın 2024 için öngördüğü yüzde 33’lük enflasyon oranının bile altındadır.
Kaldı ki, 2023’ün enflasyon farkı (yüzde 15) ve gerçekte 2024 için yüzde 20’lik oranı topladığımızda yüzde 35'lik bir oran ediyor. Bu bile Merkez Bankası’nın öngördüğü enflasyon oranı düzeyindedir.
Tabii bilindiği gibi gerçek enflasyon yüzde 33 değildir, en az yüzde 80 ve daha üzeridir. Yoksulluk sınırının 40 bin TL olduğu bir ortamda memurun 2024 için ortalama maaşı 30 bin TL dolayında kalacaktır.
Toplu görüşmelerde kamu görevlilerini temsil eden yetkili konfederasyon Memur-Sen’in ücret zammı teklifi ise, 2024 için toplam yüzde 70 idi. Bu orana bile yaklaşılmıyor.
‘KAYIKÇI DÖVÜŞÜ’
Memur-Sen, bir milyon üyeye sahip olmasına rağmen eylemlilik anlamında ciddi bir tavır koymamış, sadece basın açıklaması yoluyla eleştiri yapmıştır. Bir anlamda Memur-Sen’in yaptığı, KESK’in tabiriyle “laf üretmekten” öteye gitmeyen “kayıkçı dövüşü” çerçevesinde kalmıştır.
Bakan Işıkhan bile, toplu görüşme sürecinde Memur-Sen’in tavrını övmüş ve uzlaşmacı tutumundan ötürü memnuniyetini belirtmiştir. KESK Genel Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın açıklamalarının aksine 11 hizmet kolunda gerçek anlamda bir kazanım sağlanmadığını belirterek memurlar için önemli bir konu olan 3600 ek göstergeden yararlanılması meselesinin de belirsiz bir tarihe kaldığını söylemiştir.
HAKEM HEYETİ, İKTİDAR YANLISI
2012 yılından bu yana yapılan altı toplu iş sözleşmesinin dördünde uzlaşma sağlanmış, ikisinde ise uyuşmazlık çıkması üzerine konu Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na gitmiştir. Bu kurulun 11 üyesinden 7’sini Cumhurbaşkanı atamaktadır.
Bu kişiler, yargı mensubu, bürokrat ve akademisyenlerden oluşuyor. Diğer dört kişinin ikisi Memur-Sen, biri Kamu-Sen, diğer de KESK temsilcisinden oluşuyor. Hakem heyeti, görüldüğü gibi iktidar ağırlıklı bir yapıdadır.
Kurul, 31 Ağustos 2023 tarihine kadar uyuşmazlık konularını, yani öncelikle 2024 ve 2025 yıllarına ait ücret zammını belirleyecektir. Bu oranın da Bakan Işıkhan’ın açıkladığı düzeyde olması mümkündür. Yani, memur ve emeklileri bir kez daha enflasyona ezileceklerdir.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun kararları kesin olduğu için memurun grev hakkı söz konusu değildir. Bu arada KESK ve diğer kamu sendikaları eylem yapacaklarını belirtmişlerdir.
Sorunun kökten çözümü, gerçek anlamda toplu sözleşmeli grev hakkından geçmektedir. Muhalif siyasi partilerin de bu konu üzerinde durmaları gerekmektedir…