Rusya-Ukrayna savaşı başladığından beri Rusya’nın Suriye’deki nüfuzunun azalacağı yönünde yorumlar yapılıyor. Diğer taraftan BAE-Şam yakınlaşması ile birlikte Suriye’nin bölge siyasetine geri dönebileceği konuşuluyor.
Peki Şam’da hayat nasıl? İnsanların önceliği ne? Sokaklarda neler konuşuluyor?
Bütün bunları Suriyeli meslektaşım ve Lübnan Nahar Gazetesi’ne düzenli analizler yazan, bölgenin önde gelen medya kuruluşlarında sık sık yorumcu olarak yer alan Sarkis Kassarjian ile konuştuk.
İyi derecede Türkçe bilen ve Türkiye’deki gelişmeleri yakından izleyen Kassarjian bölgedeki az sayıda Türkiye uzmanlarından biri.
Genel durum, günlük hayat nasıl? İnsanlar kendi aralarında hangi konuları konuşuyor?
Senin de bildiğin gibi gündem ekonomi. Dünyada hangi gelişme olursa olsun Suriyeliler “karnımız doyacak mı, dolar kaç lira olacak?” diye soruyor. Ben bile Facebook’ta Ukrayna konusunda yazdığım zaman bazı arkadaşlarım mesajların altına “Ukrayna dursun bizim halimiz ne olacak, bu elektrik sorunu nasıl çözülecek?” diyor.
Ramazan ayına kadar elektrik konusunda çok büyük sorun vardı. Şam merkezde 5 saatte 1 saat elektrik veriliyordu. Bazen 7 saatte 1 saat bile oldu ki, benim evimin olduğu bölgede elektrik daha iyi. Şam kırsalına doğru bölgelerde, mesela Kudseya’da yaşayan bir arkadaşım “biz günde 2 saat bile elektriği görmüyoruz” dedi. Humus’ta, Lazkiye’de, diğer şehirlerde daha kötüydü.
Ramazan'dan iki gün öncesinden itibaren durum biraz daha iyi. Hem Ramazan ayında daha fazla elektrik sağlama çabası var. Biliyorsun Ramazan ayında burada ailelerin toplanması gibi birçok gelenek var. İkinci sebep de kış bittiği için elektiriğe (ısınma amaçlı) yüklenme azaldı. Şimdi benim olduğum yerde 4 saatte kesiliyor, 2 saat geliyor. Bu da bizim için çok iyi, 5-6-7 saatte 1 saat elektriğe göre çok iyi.
Yaşam şartları açısından 1 dolar şimdi 3 bin 800 Suriye lirası, geçen yıl bu zamanlara göre neredeyse yüzde 60 artış var.
Bazen uluslararası kuruluşlar oradaki duruma dair raporlar yayınlıyorlar ve milyonlarca insanın açlık sınırının altında olduğunu söylüyorlar. Kıtlık var mı?
Açlık var mı, bence yok ama Suriyeliler iyi besleniyor mu? Hayır. Yemeğinin büyük kısmı ekmeğe dayanıyorsa bu beslenmek değil.
Temel ihtiyaçların kıtlığı yok. Mesela sıvı yağ piyasada yoktu. Son zamanlarda 1 litresi 11 bin liraydı. Bulunmadığı için 2 gün önce litresini 16 bin liradan aldım. Paran varsa kıtlık yok. Ama fiyatlar çok yüksek.
Mutfak tüpünün fiyatı kışın 200 bin liraya ulaştı.
Yok artık! Ben en son Şam’dayken (yaklaşık 10 ay önce) 35 bin lira vermiştim. Peki memur maaşı ne kadar şimdi?
Memur maaşı 130 bin gibi bir şey. Kıtlık var mı? Temel ihtiyaç maddeleri var ama normal fiyatla, devletin belirlediği fiyatlarla, kazancına göre ihtiyaçlarını alamıyorsan bu kıtlıktır.
Kim ne derse desin, Suriye belki de geçen birkaç ayda savaşın en kötü aylarını yaşadı ve yaşıyor hala.
İnsanlar göç etmek mi istiyor? Biraz daha dayanalım, düzelir mi diyorlar?
Tabi ki göç durmayacak ancak artık Suriyeli göçmen akınlarından en azından şimdilik söz etmek mümkün değil. Çünkü birincisi, giden gitti. İkincisi, artık Avrupa ülkelerinde de önceki gibi göçmenleri kabul etme durumu kalmadı. Mesela, yakın zamanda bir ülke karar çıkardı; Şamlılar Şam’da savaş kalmadığı için geri dönecekler. Zaten çoğu vatandaşlık alamadı. Artık insanlar daha çok iş için Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar, Irak gibi ülkelere gidiyor.
Gelelim siyasete… Esad BAE’ye niye gitti?
Ziyaretin zamanlaması belki sürpriz olabilir ama ziyaretin kendisi sürpriz değildi. BAE Dışişleri Bakanı (2021 sonunda) Şam’a geldi. Demeçlerde “Sayın Esad’ı davet ettik” ifadesi vardı.
BAE, Suriye’ye karşı çok sert politika yürütmedi. BAE’nin Suriye ile ilgili bütün demeçlerine bak, 2012-2013 yılında yapılmış sadece bir açıklama var. BAE dışişleri bakanının Suriye’nin Dostları toplantısında bir konuşması var sadece. Zaten o toplantıya da gidip Şam’ı övemezdi.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Esad’ın kız kardeşi BAE ile Şam arasında gidip geliyordu. Şam’a yakın çok sayıda iş adamı ki bazıları (ABD’nin) yaptırım listesinde ama BAE’ye gidip geliyorlardı.
BAE’nin politikasını Suudi Arabistan ve Katar’dan ayrı tutmalıyız. Şunu da eklemeliyiz, BAE Suudi Arabistan ya da Bahreyn gibi İran ile ilişkilerini kesmedi.
Sürpriz zamanlamasındaydı. Ziyaret Ukrayna savaşının başlamasından, (Yemen’de İran destekli) Husilerin BAE’yi insansız hava araçları ile vurmasından sonra geldi.
Bence bu ziyaretin en önemli konusu İran… Yani en önemli nokta BAE’nin Suriye’yi artık İran-Körfez ülkeleri ve özellikle de İran-BAE ilişkilerinde denge unsuru olarak görmesi.
Bu nasıl olacak? Ayrıca kısa süre önce İsrail’de ABD, BAE, Mısır dışişleri bakanlarının katıldığı zirve yapıldı ve “ortak tehdit İran” açıklaması yapıldı.
BAE hep buna benzer açıklamalar yapıyor ama İran ile ticari ilişkileri asla kesmiyor.
Suriye nasıl denge unsuru olacak? Hatırlarsan BAE’den (Ulusal Güvenlik Başkanı) Tahnun İran’a da gitti. Ama o ziyarete rağmen Husilerin BAE’yi vurmasından sonra şöyle düşündüler; İran ile doğrudan diplomasi kapısı açmak çok işe yaramadı, bir de Suriye kanalıyla deneyelim.
(BAE’ye göre) Suriye ekonomik açıdan ne kadar zayıflarsa ve İran da ABD ile nükleer anlaşma yaparak daha rahat nefes alırsa Suriye’deki etkisi daha fazla büyür, ekonomik destek üzerinden Suriye’deki siyasette daha fazla etkili olur. Bunların olmaması için “Suriye’yi yeniden Arap dünyasına kazandıralım” çabası var.
BAE’nin bakışına göre; Suriye’yi (2012 yılında Arap Birliği üyeliğini askıya alarak) çıkardık. Ne kazandık? İran’a daha geniş alan sağladık.
Mısır, Mursi dönemi hariç Suriye’ye karşı hep ılımlıydı. Şimdi neden Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü konusunda tarafsız kalmaya çalışıyor?
Son dönemde Mısır’ın siyaseti genel olarak Suudi Arabistan siyasetine paralel ilerler. Mısır’daki ekonomik kriz, son enflasyon artışı ile Mısır lirasının değer kaybında da olduğu gibi Mısır’ın yardımına ilk koşan ülke Suudi Arabistan’dır.
Mesela Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşmesine bak. Eğer Türkiye’nin Mısır ile ilişkileri düzelirse hemen Suudi Arabistan ile de normalleşir.
Peki Suudi Arabistan neden Suriye’ye karşı hala çok sert?
İran öfkesinden kaynaklanıyor. Suudi Arabistan İran’ı tehdit olarak değerlendiriyor. Suudi Arabistan’ın Suriye’ye şartı, İran’ın Suriye’den çıkması.
BAE ile Suudi Arabistan İran’ı tehdit olarak görüyorlar ancak BAE, Suriye’yi Arap dünyasına yaklaştırarak Suudi Arabistan tamamen İran’dan kopararak bu tehdidi yok etmeye çalışıyor.
BAE diyor ki, Suriye Arap dünyasına dönsün, bize yönelik her adım Suriye’yi İran’dan bir adım uzaklaştırır.
“İran Suriye’den tamamen çıksın” ifadesinden kasıt ne?
Suriye ile İran arasındaki siyasi paralellik ve mutakabat. Mesela, Yemen’deki Husiler Suudi Arabistan’ı vurduğunda bütün Arap ülkeleri kınıyor, Suriye kınamıyor ve terör saldırısı olarak görmüyor. Suriye’nin Hizbullah ile ilişkisi, Lübnan siyasetindeki yeri; bu savaşa kadar (2011’de başlayan Arap Ayaklanması) İran ve Suriye ilişkisi böyle değildi. Savaştan sonra çok yakınlaştılar.
Esad’ın BAE ziyareti somut bir sonuç doğurur mu?
Kesin olan şey, (BAE’nin Suriye’deki) enerji sektörüne çok büyük yatırımları olacak. Özellikle güneş enerjisi, petrole dayalı olmayan enerji sektöründe BAE çok iyi.
BAE açısından kazançlı bir yatırım olacak. Suriye Devleti açısından enerji olmadığında sanayi de olmuyor, tarım da olmuyor.
Bir de son yıllarda BAE’nin öne çıkardığı (soft power) yumuşak güç açısından BAE’nin Suriye’deki popülaritesi artar. “BAE’nin yatırımları ile evimize elektrik geliyor” düşüncesi ile Şam’a yakın Suriyelilerin körfez ülkelerine bakışı değişebilir.
Suriyeliler arasında BAE’ye çok büyük sempati hep vardı. Hani 90’larda Amerikan Rüyası vardı ya; Amerika’da yaşamak, okumak, çalışmak… Suriyeliler açısından BAE öyle bir yer.
Bir de Ukrayna savaşı var. Bütün dünyada enerji, gıda krizleri konuşuluyor.
Denizin içinde olanı bir bardak suyla korkutamazsın. Suriyeliler için Ukrayna savaşı sebebiyle enerji krizi öyle bir şey. Rusya dost ülkelere gıda vermeye devam edeceğini söyledi.
Ukrayna savaşını (Şam’a yakın olan) Suriyeliler şöyle görüyor; yıllardır Suriye’ye yaptırımlar uygulayan, sürekli vurmakla tehdit eden Amerika’ya karşı bir ülke savaşıyor. Sokaklarda, makalelerde, her yerde şunu söylüyorlar; artık tek kutuplu dünya yok olacak, çok kutupluluğa geçilecek. Bu da Suriye’ye siyaset ve ekonomi açılarından daha çok alan açacak.
Peki, Ukrayna’ya yoğunlaşan Rusya’nın Suriye’de nüfuzu azalır mı ya da Amerika Rusya’yı Suriye’de sıkıştırmak ister mi? Mesela Kürtler konusunda bir gelişme olur mu?
Amerika kolay kolay Kürtlere “gidin Ruslara sorun çıkarın” demez. Dese de Kürtler yapmaz zaten. Amerika Türkiye’nin tepkisini de düşünür. Ayrıca Türkiye var, İran var, Rusya var.
Ukrayna savaşı 3.üncü dünya savaşı değil ki, Rusya her yerden askeri, siyasi olarak çekilip her şeyini Ukrayna’ya yığsın.
“Türkiye, Ukrayna savaşında Rusya’nın istediğini yapmazsa Rusya intikamını Suriye’de, İdlip’te alır” diyenler var, ben hiç katılmıyorum bunlara.
Türkiye ve Rusya, öyle bir noktaya gelmezler.
Soruyu tersten soralım; Rusya’ya yönelik yaptırımlara Türkiye katılmak istemiyor ve Rusya açısından bu çok önemli. Rusya, Ukrayna konusunda Türkiye’nin gönlünü hoş tutmak için Suriye’de daha fazla alan açar mı?
O da olmaz. Türkiye’deki ekonomik şartlarda Rus oligarklara kanal açmak Türkiye’nin gönlünü hoş tutmaktır. Aynı şeyi nerede gördük? İran’da. İran yaptırımları Türkiye kanalı ile deliyordu ama Suriye sahasında iki ülke karşı cephelerdeydi.
Ama Rusya için Türkiye en iyi seçenek olsa da tek seçenek değil. İran için Türkiye’nin alternatifi yoktu.
Suriye’den Ukrayna’ya savaşmaya giden çok insan olduğu söyleniyor.
Rus medyası (Daha önce Şam’a muhalif olan ancak Rusya’nın arabuluculuğu ile anlaşma yapan) silahlı gruplardan gidenler var dedi.
Benim sahadan takip ettiğim kadarıyla ne Rusya ile ne de Rusya’ya karşı organize olup topluca gidenler yok. Ne kadar saklamaya çalışırlarsa çalışsınlar, böyle şeyler ortaya çıkar.
Rusya’nın Ukrayna’da tutukladığı Cezayir, Mısır pasaportlu birkaç kişi var. Bunlar daha önce (İdlip’i yöneten) Heyet Tahrir Şam saflarında savaşmış ama “Heyet Tahrir Şam Ukrayna’ya savaşçı gönderiyor” diyemeyiz. Bunlar cihatçı da olabilir, paralı asker de olabilir. Topluca gidiş yok ama şahsi, Wagner gibi şirketler üzerinden gidenler olabilir.
İdlip’de bir operasyon beklentisi var mı? Kürtlerle Şam arasındaki ilişkiler ne durumda?
İkisinde de her şey durmuş durumda. Suriye’nin siyasi açılımlarına bağlı olarak bu konuların seyri de değişecek. Mesela, Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesi gibi açılımlarla Şam’ın konumu daha da güçlenecek.
Suriye’nin şu anda hedefleri daha çok (bölgeye yönelik) siyasi açılım, daha çok ülke ile ilişkileri normalleştirme…
Bir de Suriye’de Türkiye’nin 2023 seçimleri de bekleniyor. Muhalefet, “biz gelirsek Şam ile konuşacağız” diyor, bu önemli bir şey.