12 insanın yaşamını yitirdiği Yozgat’taki otobüs kazası
haberlerinde yine eksik, yanlış bilgi ve önyargı egemendi.
Haberlerin çoğunda kazanın “dalgınlık”, “dikkatsizlik” nedeniyle
meydana geldiği belirtiliyor; şoför suçlanıyordu. Hatta
Sabah, “Şoför uyudu” başlığı koymuştu habere.
Ancak ertesi gün haberlerin rengi değişti. Meğer şoför Adem
Tatlısu’nun kalp krizi geçirip bayılması nedeniyle otobüs yoldan
çıkmıştı! Ön otopsi raporu bunu teyit ediyordu.
Bu bilgi, 22 Ağustos’ta yayımlanan haberlerin tümünü çöpe attı.
Ama şoförü günahsız yere töhmet altında bırakan o haberlerin
yazılmasında sadece muhabirler değil, Yozgat Valisi Mehmet Ali
Özkan da hatalıydı.
Çünkü gazeteciler, Vali Özkan’ın, “Net olmamakla birlikte
muhtemelen bir dalgınlık hali de olabilir” sözlerine dayanarak
yazmışlardı o haberi. Valinin “net olmayan” ve “muhtemelen” diye
açıklama yapması bulunduğu makamın sorumluluğuyla bağdaşmadı.
Elbette gazetecilerin de sadece o açıklamaya dayanarak şoförü
suçlayan kesin ifadelerle haber yazmaması, kazanın nedenini farklı
kaynaklardan araştırması gerekirdi. En azından otobüs şirketine de
kazanın nedeni sorulabilirdi.
Hürriyet gazetesinde Okur
Temsilcisi olduğum dönemde Anadolu Ajansı yöneticileri ile
birlikte hazırlanmasına öncülük ettiğim, o dönem 26 medya
kuruluşunun benimsediği “Trafik kazası haberleri yazım kılavuzu”ndan iki maddeyi anımsatayım:
- Ölümlü kazaya karışan taşıtın/otobüsün firmasının adı, firma
ya da sürücüyü suçlamadan; kazanın oluş şekli ile ilgili kesin
ifadeler kullanmadan yazılır. Fotoğraf ve görüntülerde firma ismi
ve plaka buzlanmaz.
- Kazaya karışan taşıt/otobüs firmasının yetkililerinin kazayla
ilgili görüşüne başvurulur; varsa açıklamalarına haberde mutlaka
yer verilir.
Kılavuzdaki bu maddelere harfiyen uyulmuş olsa bir gün sonra
çöpe atılacak yanlış haberler yazılmamış olurdu. Zaten Anadolu
Ajansı ile Demirören Haber Ajansı’nın haberlerinde
otobüsün Kâmil Koç şirketine ait olduğu yazılmış; fotoğraf ve
görüntülerde de şirketin adı gizlenmemişti. Adı açıkça yazılarak
suçlanan otobüs firması yöneticilerinin görüşünün alınması
gerekirdi.
İhlas Haber Ajansı ise haberde şirket yöneticilerinin
görüşüne yer vermemekle kalmamış; Kâmil Koç şirketinin adını
yazmadığı gibi fotoğraf ve görüntülerde de şirketin adını
kapatmıştı. Bu daha büyük hata.
DİPLOMATLARIN İŞİNİ ÜSTLENMEYİN
“BM tarafsızlığını yitirdi” başlıklı haberler, Türkiye ve KKTC
yetkililerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne tepkisini
içeriyordu. Fakat ne olmuştu da BM tarafsızlığını yitirmişti?
Haberlerden bu tam olarak anlaşılmıyordu.
Zira Akşam, Hürriyet, Milli Gazete, Posta, Sabah, Sözcü,
Türkiye, Yeni Akit ve Yeni Şafak gazeteleri ile
internet sitelerindeki haberlerinde BM Güvenlik Konseyi
açıklamasının içeriği ile ilgili ayrıntılı bilgi yoktu. İnsanlar,
tek yanlı ve eksik bilgilendiriliyordu.
Ama Karar ve Cumhuriyet, BM Güvenlik Konseyi
açıklamasının içeriğini ayrıntılı olarak yayımlamıştı.
Milliyet’in haberinde ise kısaca yer veriliyordu. Güvenlik
Konseyi, KKTC güçlerinin Yiğitler’den ara bölgedeki Pile’ye yol
yapımını engellemek isteyen Barış Gücü askerlerine müdahale
etmesini bir açıklamayla kınamıştı. Açıklamada, “izinsiz inşa
edilen yolun tampon bölgede olduğu ve yol yapımının uluslararası
hukuka göre suç oluşturabileceği” vurgulanıyordu.
Üstelik açıklamanın içeriğini aktarmayan medya kuruluşları daha
önce “Rusya’dan KKTC’yi sindirmek isteyen BM’nin kınama tasarısına
veto” haberleri yayımlamışlardı.
“Karar” tasarısını veto eden Rusya’nın sonra nasıl olup da “basın
açıklaması”nı desteklediği konusunda da okur ve izleyicilerini
bilgilendirmediler.
Daha beteri Güvenlik Konseyi açıklamasının içeriğini vermeyen
medya kuruluşlarından Akşam, “BM engeline rağmen yol
çalışmaları sürüyor”, Hürriyet, “Kıbrıs’ta yola devam”,
Yeni Şafak, “Dolgu tamam sıra asfaltta”, Sabah,
“Yol çalışmaları iki gün daha sürecek”, Türkiye “BM
araçları inşaat alanına sokulmuyor” haberleri de yayımladılar. Oysa
BM Güvenlik Konseyi açıklamasında “Kıbrıs Türk tarafının inşaatı
durdurma ve ekipman ile personeli bölgeden çekme kararının
memnuniyetle karşılandığı” belirtiliyordu.
Daha açık söyleyelim; Türk tarafı, tartışmalı bölgedeki yol
inşaatını durdurmuştu! O medya kuruluşlarındaki yol
inşaatının devam ettiği haberlerinin gerçekle ilgisi yoktu!
Eksik ve tek yanlı bilgi okuru yanıltır. Devlet yanlısı haber
yapacağım diye olup biteni saptırmak gazeteciliğe sığmaz. O işi
diplomatlara bırakmak lazım.
YENİ ŞAFAK’TAN ÇELİŞKİLİ SAVUNMA
Yeni Şafak, 12 Ağustos’ta yayımladıkları “Biri bu
doktorları durdursun: 15-16 yaşlarındaki çocukların cinsiyetini
değiştiriyorlar” haberine yönelik “11 doktoru
hedef gösterdikleri” eleştirilerini reddediyor. Hatta internet Yazı
İşleri Müdürü Ersin Çelik, haberlerinden dolayı kıvanç duyuyor,
övünüyor:
“Yeni Şafak olarak geçtiğimiz günlerde bir haber
yaptık, mühim bir meseleyi tartışmaya açtık. Türkiye’de 18
yaşından küçük ve henüz ergenlik
çağındaki çocukların cinsiyetlerinin değiştirildiğini ve
bu operasyonların da İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde
görev yapan akademisyenlerin de olduğu 11 doktorun
‘onayıyla’ yapıldığını kamuoyuna duyurduk. Kuruldaki
doktorların da isimleri ve fotoğrafları haberimizde yer aldı.”
Çelik, böyle başlayan “Bakın ses nereden geldi” başlıklı
yazısının ilerleyen bölümlerinde
fakültenin dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek’in açıklamasını da özetle
şöyle değerlendiriyor:
“Tükek, ‘Yayında ifade edilen şeyler bize dışarıda yapılıp
gelenler. Merdiven altında aileler götürüyor, çocuklarını
ameliyat ettiriyorlar’ diyerek kurulu savunmuştu. Bu
bir itiraf. Türkiye’de bir yerlerde çocukların cinsiyetleri
değiştiriliyor demek ki. Artık herkes öğrendi ki cinsiyet
değiştirme süreçleri ülkemizde merdiven altı
sektöre dönüşmüş durumda.”
Ardından da “merdiven altı diye tabir edilen cinsiyet değiştirme
merkezlerinde sürecin nasıl işletildiğinin” soruşturulması
gerektiğini vurgulayarak yazısını noktalıyordu.
İki kısa alıntıdan görüleceği gibi,
Çelik, Yeni Şafak’ın haberinde 11 doktoru çocukların
cinsiyetlerini suç olacak nitelikte operasyonlarla değiştirmekle
suçladıklarını kabul ediyor ama yazının sonunda ise bu
operasyonların asıl olarak başka merkezlerde yapıldığını kabul
ederek araştırılmasını istiyor! Bu bir çelişki.
Kaldı ki, Yeni Şafak’ın haberine konu olan “Cinsiyet
Hoşnutsuzluğu Olan Ergenlere Endokrinolojik Yaklaşım: Türkiye'de
Üçüncü Basamak Bir Merkezde Pediatrik Endokrinoloji Bölümü
Deneyimi” başlıklı bilimsel makalede, tartışılan konuyla ilgili
olarak iki ayrı bölümde şu bilgi veriliyordu:
“İki kişiye (S1, S2) kendilerinin ve ailelerinin inisiyatifiyle
başka bir merkezde bizim yönlendirmemiz olmadan mastektomi
ameliyatı uygulandı. Beş birey (S1-S5) başka bir merkezde bizim
yönlendirmemiz olmadan ses ve yüz feminizasyonu ameliyatı ve bu
bireylerden biri başka bir merkezde bizim inisiyatifimiz olmadan
meme büyütme ameliyatı oldu. (6. Sayfa)
Cinsiyet değiştirme ameliyatlarının prosedürleri çok disiplinli
konseylerde bireylerin 18 yaşından sonra yetişkin departmanına
transferi gerçekleştikten sonra uluslararası standartlara göre
konuşuldu. Araştırma grubumuzdaki 18 yaşında küçük bazı kişiler
plastik cerrahi müdahaleler geçirdi (bizim yönlendirmemiz olmadan)
ve sonrasında genellikle memnuniyet rapor ettiler. (8.Sayfa)”
Kısacası, makalede de -Prof. Dr. Tükek'in de vurguladığı gibi-
cinsiyet değiştirme ameliyatlarının İstanbul Üniversitesi, Çocuk
Hastalıkları, Çocuk Endokrin Bilim Dalı’nda yapıldığı yazılmıyor.
Yeni Şafak’ın bilimsel makaleyi yazan 11 hekimi bu
ameliyatlardan sorumlu tutması gerçeklerle bağdaşmıyor. İsim ve
fotoğraflarıyla “Durdurun bu hekimleri” diye suçlu ilan edip hedef
göstermesi de sorumsuzluk.
Ersin Çelik'in yayımlanan makalede sonradan değişiklik yapıldığı
“iddiası" ise ayrı bir yazı konusu...
SANATÇI TELİF İSTEYEMEZ Mİ?
“Sezen Aksu’dan Galatasaray’a telif tehdidi” haberleri daha çok
spor sayfaları ve sitelerinde yayımlandı. Sezen Aksu, Galatasaray’ı
nasıl tehdit etmişti? Yeni transferi Hakim Ziyech’i tanıtırken
“Hakim Bey” şarkısını çalmak isteyen Galatasaray’dan telif ücreti
isteyerek!
Bir sanatçının telif hakkını istemesi neden tehdit olsun?
Milliyet’ten Ali Eyüboğlu dikkat çekti haberlerdeki bu
mantık sorununa. Eyüboğlu, Sezen Aksu’nun söz yazarı ve bestecisi
olduğu bir şarkı için “Şarkımı izinsiz kullanırsanız telif atarım”
deme hakkı olduğunu anımsattı. Gazetedeki yazısını “Sanata,
sanatçıya ve telif haklarına saygı bu mu?” sorusuyla noktaladı.
Maalesef futbol haberciliğinin
sanata ve sanatçıya saygısı bu. O haberler, sanat ve sanatçı değil
futbol zaviyesinden yazılmıştı; sadece Galatasaray’ın gösterisine
önem atfediliyordu. Fakat Sezen Aksu’nun hakları da gözetilmeli,
hakkını istediği için suçlanmamalıydı.
Daha acısı, Yeni Akit bu konudaki haberine “Babası
FETÖCÜ olan Sezen Aksu’dan Galatasaray’ı üzen hareket” başlığını koymuştu. Sanatçının
telif ücreti istemesiyle babası arasında ilişki kurulması bırakın
gazeteciliği, önyargılı ve ahlak dışı bir yaklaşım.
Futbolculara milyon dolarlar ödeyen bir futbol kulübünün bir
sanatçıya birkaç bin lira telif ödememesinin nedenini
sorgulayamayan bir gazetecilikle karşı karşıyayız. Sırf telif
ücreti istedi diye bir sanatçıya yüklenmek, suçlamak, hakaret etmek
kolay tabii…
Sezen Aksu'nun halen hapiste olan gazeteci Merdan Yanardağ'a
hakaret davasından kazandığı alacağı için haciz göndermesi ise
duyarsız ve üzücü bir davranış.
TEK CÜMLEYLE:
- Karadeniz’de üretilen günlük yaklaşık 10 milyon metreküp
doğalgaz Türkiye’nin günlük tüketiminin yüzde 7’sine tekabül ettiği ve ihracata
yetecek kadar rezerv bulunmadığı için Sabah’ın
“Macaristan’a Türk doğalgazı” başlığı yanlıştı.
- Yalçın Bayer'in Hürriyet'teki “Özakman, Büyük
Taarruz'u sevdirdi" başlıklı yazısında yazdığının aksine “Kurtuluş"
dizisinin yönetmeni Ziya Öztan halen hayatta.
- Kocaeli B. Belediyesi’nin “Dirençli bir şehir: Kocaeli”
başlıklı haber görünümlü reklamı, Aydınlık, Dünya ve
Ekonomi gazeteleri ve sitelerinde ilan olduğu uyarısıyla,
Akşam, Hürriyet, Milat, Posta, Sabah, Takvim, Türkgün,
Türkiye, Yeni Akit, Yeni Şafak’ta ilan olduğu belirtilmeden
yayımlandı.
- Habertürk’ün “Hamile kadının feci ölümü” başlığı
altında bir erkeğin hamile kızın karnını okşarken görüldüğü
fotoğrafı kullanması haberin içeriğiyle uyuşmuyordu.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Macaristan gezisine katılan
gazetecilerden sadece Milliyet’in yeni Genel Yayın
Yönetmeni Özay Şendir, geziden ve uçaktan izlenimler notlar
yazdı.
- Konya B. Belediyesi’nin icraatlarının tanıtımına yönelik tam
sayfalık metin ve fotoğraflar, Yeni Akit’te “Bu bir
reklamdır” uyarısı konulmadan habermiş gibi yayımlandı.
- Akşam, Yunanistan’ın ERT televizyonunda orman
yangınında ölen sığınmacılar için ırkçı, ayrımcı sözler sarf eden
sunucu hakkındaki habere nefret söylemi içeren “Yunan vicdanı”
başlığı koydu.
ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET
VE ÖNERİLERİNİZ
İÇİN: