Oya Ersoy'dan korona raporu: Her şey sermayenin çıkarı için

HDP'li Oya Ersoy, ‘normalleşme adımlarının’ atıldığı dönemde ‘Korona Yönetiminin İki Ayı’ başlıklı rapor hazırladı. Pandemi sürecinde sağlık ve ekonomi alanında yaşananların özetlendiği raporda, süreçten işçilerin, işsizlerin, emeklilerin ve kadınların olumsuz etkilendiği ifade edildi, “Korona örtüyü kaldırdı: Her şey sermayenin çıkarı için!” denildi. Raporda, Sağlık Bakanlığı tarafından ayrıntılı veriler paylaşılmadan ‘normalleşme planı’ yapılamayacağı vurgulandı.

Abone ol

ANKARA - Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, ‘Korona Yönetiminin İki Ayı’ başlıklı rapor hazırladı. İktidarın pandemi sürecinde attığı tüm adımların değerlendirildiği raporda olumsuz tablodan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sorumlu olduğu ifade edildi. Rapora göre acil atılması gereken adımlar arasında, 2020 bütçesinin yeniden yapılanması, işten çıkarmaların süresiz yasaklanması ve zorunlu alanlar dışında çalışan işçilerin ücretli izne çıkarılması yer alıyor.

GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMADI, GEÇ KALINDI

Rapora göre Sağlık Bakanlığı 10 Ocak 2020 tarihinde salgınla mücadele için Bilim Kurulu oluşturdu. İlk vaka 11Mart’ta açıklandı. 22 Nisan 2020 tarihinde korona virüsü ‘bulaşıcı hastalıklar’ listesine alındı.

“Gerekli önlemler alınmamış, muhalefetin baskısıyla alınan önlemlerde de geç kalınmıştır” denilen raporda hatalar şöyle sıralandı:

“Yurt dışına gidiş ve gelişler zamanında kapatılmadı, yurt dışı dönüşlerinde gerekli karantina önlemlerinin alınmadı. Çin, İtalya, Irak ve Güney Kore ile yapılan uçuşların yasaklanması için 29 Şubat’a kadar beklendi. Spor müsabakaları zamanında iptal edilmedi. Camilerin kapatılması için 19 Mart’a kadar beklendi. Asker uğurlamaları kitlesel uğurlama görüntülerinin basına yansıması üzerine 21 Mart’ta yasaklandı. Salgın koşullarında izin verilmemesi gereken Umre ziyaretlerine göz yumuldu, Umre’den dönen 21 bin kişinin ciddi bir karantina tedbiri uygulanmaksızın kontrolsüz bir şekilde ülkenin dört bir yanına dağılmasıyla birlikte salgın kontrolü tamamen kaybedildi.”

ÜÇ BAKAN SORUMLU

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu sürecin birincil sorumlusu olduğunun ifade edildiği raporda, şöyle denildi: “Salgının yayılmasından; resmi sayılara göre bile vaka sayısı artışında dünyada beşinci, toplam vaka sayılarında yedinci sıraya çıkmasından; salgına karşı gerekli önlemler alınmadığı için yurttaşlarımızın, işçilerin, canlarını dişlerine takarak salgınla mücadele eden sağlık çalışanlarımızın hastalık kapmasından, hayatını kaybetmesinden iktidar sorumludur. Kendileri korunakları alanlarında yaşarken bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen sermayeyi, koltuklarını, ‘düzenlerini’ korumak için ‘normalleşme planı’ uygulayarak halkın sağlığını ve yaşam hakkını tehlikeye sokan iktidar sorumludur. Sermayeyi korumak için izledikleri politikalar nedeniyle işsizliğin ve yoksulluğun yayılmasından, yaşanacak gıda krizinden iktidar sorumludur."

SALGINDAN OLUMLU VE OLUMSUZ ETKİLENEN SEKTÖRLER

Raporda pandemi sürecinden olumlu etkilenen sektörler olarak tarım, e- ticaret, kişisel bakım ve sağlık, gıda, işleme, parekende, tıbbi ikmal ve servisler sıralanırken olumsuz etkilenen sektörlerin ise turizm ve tatil, havacılık ve denizcilik otomotiv, inşaat ve emlak imalat, finansal servisler ve eğitim olduğu ifade edildi. Bu süreçte, eğitim ve çalışma hayatının eve yönelmesi sonucunda Skype, Zoom ve EBA gibi video konferans ve uzaktan eğitim sistemlerinde 15 kat gibi yüksek bir büyüme gerçekleşti. Online alışveriş sistemine dahil olan sektörlerde, ulusal marketlerde ve lojistik sektöründe ise iki kat büyüme gerçekleşti. İnternet TV’ye olan talep ve benzer şekilde el işi, hobi siteleri, kıyafet ve ayakkabı sitelerine yönelik de talep yoğunlaşması yaşandı. Ev temizliği, oto kiralama, nakliye ve tamirat gibi hizmet veren sektörlerde ise hastalığın bulaşma riskinden kaynaklı sert düşüşler yaşandı. Ev, işyeri kiralama, satış, havayolu ve yemek servisi yapan işletmelerde de açık olmalarına rağmen hızlı düşüşler gözlendi.

İŞSİZ KALMA TEHDİDİ ARTTI

Raporda salgın yönetiminin ilk iki ayında ücretli çalışanlar açısından ortaya çıkan tablo, “Patronların fırsatçılığı ile gelir kaybına uğradılar. Çalışma hakları törpülendi. Borçlandırıldılar. Sağlık koşulları sağlanmadan çalıştırıldılar. Sosyal yardım alamadılar. Evden çalışma, kısmi zamanlı çalışma, telafi çalışması gibi yeni düzeneklerle çalışma biçimleri değişti. İşsiz kalma tehdidi arttı. Sendikal güvenceden yoksun kaldılar” şeklinde özetlendi.

BORÇLANDIRMA VE ÖTELEME PAKETİ

200 Milyar TL’lik ‘ekonomik istikrar’ paketinin “borçlandırma ve öteleme” paketi olduğu ifade edilen raporda, “Sosyal yardım olarak nitelendirilebilecek hiçbir program sunulmadı. Kira yardımı, borçların silinmesi, borçların askıya alınması, temel hizmetlerin parasız hale getirilmesi gibi hiçbir temel talep karşılanmadı” denildi.

GELECEKLERİ İPOTEK ALTINA ALINDI

Salgının başladığı andan itibaren ekonomik ve sosyal yükün işçilere, işsizlere, emeklilere ve kadınlara yıkılmaya çalışıldığı ifade edilen raporda şunlar kaydedildi:

“Zorunlu çalışma alanları dışında kalan ihracata yönelik üretim, bazı hizmet sektörleri, inşaat, maden, lojistik gibi alanlarda işçiler işe gitmek zorunda bırakıldı. İktidar, maaş ödemeleri, SGK primleri, vergi ödemeleri, kredi ödemeleri için ‘öteleme’ yöntemiyle patronları rahatlamaya çalışırken işçileri ise ‘borçlandırma’ girişimleri dışında ‘sefalet ücretlerine’ mahkum etti. Yine kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin, telafi çalışması gibi konularda yapılan düzenlemeler patronları rahatlatırken işçiler açısından daha düşük ücretle çalışma, mesai hakkının elinden alınması, işsizlik tehdidi yarattı. Diğer yandan ise hiçbir sosyal yardım programına dahil edilmeyen işçilere, işsizlere, çiftçilere, gelir kaybına uğrayan halka; kamu bankaları yoluyla kredi olanakları yarattık, gidin kredi çekin denildi. Bir nevi gelecekleri ipotek altına alındı.”

İŞÇİLERE TAAHHÜTNAME İMZALATILDI

Salgın sürecinde yapılan ihalelere de dikkat çekilen raporda, “Korona örtüyü kaldırdı: Her şey sermayenin çıkarı için!” denildi. Raporda şu ifadeler yer aldı:

“İktidar, salgın koşullarında da ezberini bozmadan, bildiğini yapmaya devam etti. Bu ezberi ise her koşulda sermayeyi ve kendi iktidarını korumak olmuştur. Bunun için yağma, talan ve sömürü politikalarını sürdürmeye devam etti; 26 Mart’ta Kanal İstanbul’un ilk ihalesi yapıldı, 14 Nisan’da Salda gölüne iş makineleri girdi. Enerji ve maden şirketine 20 “ÇED olumlu” raporu verildi. Patronlar korunaklı yalılarında “evde kal”ırken “Çarklar dönsün” diyerek işyerlerinde işçilere Covid-19 nedeniyle herhangi bir hastalık, ölüm olması halinde şirketin sorumlu olmadığına dair taahhütname imzalatılmasına göz yumdu. İşçileri işten atılmalarla, ücretsiz izinle, açlığa ve zorunlu olmayan iş kollarında çalışan işçileri korunaksız işyerlerinde, sokağa çıkma yasaklarından bile muaf tutarak ölümüne çalışmaya mahkum etti.”

‘KADINLARIN YAŞADIĞI EN BÜYÜK SORUN ŞİDDET OLDU’

Salgın sürecinde “evde kal” çağrılarından kadınların, erkeklerin ve çocukların farklı şekilde etkilendiği ifade edilen raporda, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan farklılık sebebiyle pandemi sürecinde kadınların yaşadığı en büyük sorun uğradıkları şiddet oldu” denildi.

“Evde kalın” çağrıları, sokaktaki yaş kısıtlamaları, sokağa çıkma yasakları sonrasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü verilerine göre kentte asayiş suçlarının azaldığı ve buna rağmen yüzde 38,2 oranında aile içi şiddet vakalarının arttığı tespit edildi. İstanbul’da, 2019 yılı Mart ayında bin 804 aile içi şiddet olayı yaşanırken 2020 yılı Mart ayında yaşanan 2 bin 493 aile içi şiddet vakası kayıtlara geçti ve yıllık yüzde 38,2 oranında şiddet artışı görüldü. 2020 yılı Mart ayında 29 kadın cinayeti işlendi. Kadın Cinayetlerini Önleyeceğiz Platformu tarafından nisan ayında da 20 kadının öldürüldüğü, öldürülen 20 kadından 4’ünün kim tarafından öldürüldüğünün tespit edilemediği açıklandı.

‘NORMALLEŞME İÇİN ERKEN’

“Normalleşme süreci kapsamında AVM’lerin açılacak olması insanların tek bir havalandırma sistemine bağlı mekanlarda kalabalık halde bulunacak olması virüsün yayılımını tekrar arttıracağı için tedirginlik uyandırıyor” denilen raporda şu ifadelere yer verildi:

“Ligleri başlatma kararı da AVM’lerin açılma kararı da sermayenin çıkarına alınmış kararlardır. Bilimsel veriler bilinçli olarak yok sayılmış, sermayenin çıkarı uğruna halkın sağlığı açıkça tehlikeye atılmıştır. İki ay boyunca halka maske dağıtmayı beceremeyen, sonunda maskelerin eczaneler, medikal mağazalar ve marketlerden satılacağını açıklayan, iktidarın ‘korona yönetimi’nin parçası Koca’nın sorumluluk paylaştırdığı ‘ikinci dönem’; iktidarın sorumsuzlaştırıldığı, salgına karşı ‘korunma’ sorumluluğunun tamamen halkın sırtına yıkılması anlamına gelmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından vaka, test sonuçları ve ölümlere dair bölgesel dağılım, yaş ve cinsiyet gibi veriler ayrıntılı olarak, şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmadan ‘normalleşme planı’ yapılamaz. Türk Tabipler Birliği’nin doğrudan öznesi olduğu bir bilimsel kurul açıklama yapmadan ‘normalleştirme planı’ açıklanamaz.”

‘ACİLEN ATILMASI GEREKEN ADIMLAR’

Raporun sonuç bölümünde ise iktidar tarafından acilen alınması gereken tedbirler ve atılması gereken adımlar sıralandı. 2020 bütçesinin yeniden yapılanması, işten çıkarmaların süresiz yasaklanması ve zorunlu alanlar dışında çalışan işçilerin ücretli izne çıkarılması gerektiği ifade edilirken diğer adımlar şu başlıklar altında sıralandı:

-Tüm işsizlere doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır

-Ücretler açlık sınırının üstüne çıkarılmalıdır

-Ev içi emek yükü artan kadınlara gelir desteği sağlanmalıdır

-En düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesine getirilmelidir

-Çiftçi borçları silinmeli, çiftçilere destek paketleri oluşturulmalıdır

-İşyerleri kapatılan esnafın sabit giderleri karşılanmalıdır

-Kredi kartı, kredi ve diğer tüm borç ödemeleri süresiz ve faizsiz ertelenmelidir

-Tüm kiralar durdurulmalı, yalnızca kira geliri olanlar desteklenmelidir

-Temel hizmetlerin zorunlu ihtiyacı karşılayacak kadar olan kısımları parasız olmalıdır

-Özel sağlık kuruluşları kamulaştırılmalıdır

-Özel eğitim kurumları kamusallaştırılmalı, eğitim parasız olmalıdır

-Mülteci ve göçmenlere gelir desteği sağlanmalıdır

-Kamuda tasarrufa gidilmeli, ihtiyaç fazlası araçlar satılmalı, kiralanan binalar boşaltılmalıdır

-Kamu Özel İşbirliği anlaşmaları durdurulmalıdır

-Mega projeler durdurulmalıdır: Kanal İstanbul, Akkuyu Nükleer Santrali, termik santrallerin tüm ihaleleri iptal edilmeli ve inşaatları durdurulmalıdır

-Zorunlu hizmet alanlarında istihdam artırılmalıdır

-Evden çalışma biçimleri düzenlenmelidir.

-Sendikaların ve meslek odalarının sürecin yönetiminde yer almalıdır.