Oyuncuya galaksinin hiçbir yerinde hak yok!

10 yaşındaki bir çocuğun, TRT için çekilen “Bir Hadis Bir Film” dizi setinden yanarak yaralanması, dizi setlerindeki çalışma koşullarının nasıl olduğu sorusunu akla getirdi. Bunun yanı sıra dizi oyuncuları, işçi sayılmadıkları için yasal çoğu haktan faydalanamıyorlar. Son yaşanan hadiseyi sorduğumuz Şebnem Sönmez, “Orada bir ilk yardım ekibi yoktu, bırakın ekibi, yangın tüpü yoktu. Battaniyelerle yangının söndürülmeye çalışılması bir fecaattır” diyor.

Abone ol

DUVAR - TRT için çekilen “Bir Hadis Bir Film” dizisinin setinde 1 Mayıs’ta meydana gelen iş kazasında 10 yaşlarında bir çocuğun, meşalelerin devrilmesi sonucu vücudunun yüzde 48’i yanarak ağır yaralandığı, halen solunum cihazına bağlı olarak yoğun bakımda olduğu, bir figüranın ise hafif yaralandığı olay sonrası gözler set işçilerine yani oyuncuların ve kamera arkası çalışanların çalışma koşullarına döndü.

Mayıs 2016, 8'inci Uluslararası İşçi Sağlığı ve Güvenliği Konferansı bildiri metninde, sineme televizyon sektörünün, iş yeri olan setlerde binlerce insanın çalıştığı, çalışanların, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre 4A (sigortalı olan işçiler) üzerinden sigortalanması gerekirken, mali kaygılar sebebiyle çalışanların neredeyse tamamının 4B’li yani serbest çalışan olarak gösterildiği, bir kısmının ise kaçak şekilde çalıştırıldığı aktarılıyor. Bu sebeple istihdam edilen çalışan sayısı tam olarak bilinmiyor.

Yine aynı bildiri metninde setlerin; inşaat, elektrik, elektronik, mekanik işler içeren platolar olduğu, kimyasal ve patlayıcılarla çalışma, motorlu taşıtların kullanımıyla ilgili birçok riski içinde barındırdığı ifade ediliyor. Yüksekten düşme, elektrik çarpması ve yanmaysa en çok yaşanan kazaların başında geliyor.

İncelenen kazaların dağılımı değerlendirildiğinde; kaza geçirenlerin yüzde 47’sinin oyuncu, yüzde 53’ünün teknisyen olduğu belirlenmiş. Kazaların türlerine göre dağılımı incelendiğinde ise oranlar şöyle:

Yüksekten düşmeler yüzde 24, patlama-patlayıcı fünye-silah vb. yaralanması yüzde 17, trafik kazası yüzde 14, elektrik çarpması yüzde 10, aşırı sıcağa/ soğuğa maruz kalma yüzde 10, kimyasalla temas yüzde 10, diğer kazalar yüzde 15.

Her yıl yaklaşık 700 reklam, 70 sinema filmi çekiliyor. Her sezon 80’i aşkın TV dizisi yayına giriyor. 30 saniyelik reklam filmi çekimi için üç gün, 120 dakikalık sinema filmi için 5-6 ay set çalışması yapılırken, her hafta yayınlanan ve her bölümü 120 dakika (2018’de 150 dakika ve üstü) olan dizilerin çekimi beş günde tamamlanıyor.

Kazaların çalışma sürelerine göre dağılımına bakıldığında ise yüzde 65’i 14 saat ve üzeri çalışanlarda gece, yüzde 15’i gündüz sekiz saat çalışanlarda, yüzde 12’si gece 20 saat ve üzeri çalışanlarda görülüyor.

Bunların dışında, dizi oyuncuları ve kamera arkası çalışanlarının tanımlı iş statüleri olmadığı için, çalışma koşullarıyla ilgili yasal mevzuatlara sahip değiller.

“Türkiye'de Bir İşçi Olarak Oyuncu” paneli

“Türkiye’de Bir İşçi Olarak Oyuncu” panelinde konuşan Kocaeli Üniversitesi, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Onat Öztürk örneğin kamu görevlilerinin, çalışırken çalışma koşullarını sözleşmeyle belirleyebildiğini fakat işçi olarak sayılmayan oyuncuların herhangi hukuk yoluna başvurduğunda, işçiye özgü hakları isteyemeyeceği yönünde bir itirazla karşılaşabileceklerini söylüyor.

'YANSAK DA ÖLSEK DE SORUMLULUK BİZDE'

Oyuncu Şebnem Sönmez, konuyla ilgili ilk olarak 2011’de kurulan Oyuncular Sendikası’nın kurulduktan kısa bir süre sonra, oyuncunun işçi oluşunu kanun üzerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na kabul ettirdiğine dikkat çekiyor. 2011 yılında üç ayrı koordinasyon toplantısıyla ilgili taraflara bu düzenlemeler açıklanmış. Taraflardan biri olan yapımcılar bu toplantılardan sadece sonuncusuna iştirak etmişler. Yine o toplantıda yapımcılar adına söz olan Birol Güven, ilgili düzenlemeleri mantıklı bulduklarını ve dört ay süre istediklerini dile getirmiş. Dört ay sonra Yapımcılar Derneği kurulmuş ve tersine bir çalışmaya başladıkları fark edilmiş.

Sönmez, "O tarihten itibaren oyuncu sözleşmelerinde, git gide artan enteresan ağır yaptırımlar gördük. Neler var o sözleşmelerde? Mars’ta yani tüm galakside olmak üzere oyuncu hiçbir hak talep edemez. Kahkahalarla okuduğumuz bir madde bu. Yine sözleşmelerde oyuncunun çocuklarına, torunlarına, torunlarının torunlarına bile hiçbir hakkını devredemeyeceği dahi yazıyor” diyor.

Buradan hareketle, oyuncunun setteki varlığının yapımcının isteğiyle olduğunu ifade ediyor Sönmez. Dolayısıyla canı isteyenin dizilerde oyuncu olmadığını, yapımcıların kurduğu sanat ekibiyle kastların seçildiğini ve teklifler yapıldığını belirtiyor. Peki bu ne demek? “Bu bağlı çalışan olduğumu gösterir. 4A yani SSK (Sosyal Sigortalar Kurumu) demektir bu, işçiyim demektir. Bizi SSK’lı değil BAĞKUR’lu yapmaya çalışıyorlar. Yani işçi değil esnaf haline getiriyorlar. Esnaf olunca da kendi namına çalışmış oluyor insan. O zaman da yanarsa da ölürse de sorumlusu kendisi oluyor.”

Oyuncu Şebnem Sönmez

Sönmez, buradan yola çıkarak setteki iş güvenliğini maksimum düzeyde sağlamanın, iş veren olan yapımcıya düştüğünü ifade ediyor.

Son yaşanan hadiseyi sorduğumuz Sönmez, yanan kişinin oyuncu, çocuğun ise sete hayvan getiren çobanın çocuğu olduğunu söyleyerek başlıyor sözlerine. Öncelikle çocuğun orada ne işi olduğunu soruyor ve devamında “Orada bir ilk yardım ekibi yoktu, bırakın ekibi yangın tüpü yoktu. Battaniyelerle insanların söndürülmeye çalışılması bir fecaattır” diyor.

Sönmez, TRT’nin çok duyarlı bir açıklama yaptığını, bütün hastane masraflarının karşıladığını fakat kanun önünde durumun sorumluluğunu üstlenmenin hukuken doğru olmadığını söylüyor ve olayla ilgili dikkat çekmek istediği hususu şöyle anlatıyor:

“Yanan çocuğun ailesi de yanan arkadaşımız da davacı olmadığı için dava açamıyoruz. Buradaki sebep ne? Çünkü gerçekten TRT onlara çok iyi bakıyor. Bu doğru ama sonrasında ne olacak? Bu insan hayat boyu bir daha kendi mesleğini yapamayabilir. Yüzündeki sargıları görmüşsünüzdür. Biz dizi operasyona gireceği kolunda ne gibi hasarlar kalacak? Ömür boyu tazminatını TRT mi ödeyecek? Sanmıyorum. Çocuğa ne olacak? Hiçbirimizin fikri bile yok.”

'İŞSİZ KALMA KORKUSUYLA SES ÇIKARILAMIYOR'

Konuyla ilgili konuştuğumuz oyuncu Evren Duyal, oyuncuların neredeyse tamamının mali kaygılar nedeniyle setlerde serbest çalışan olarak görev aldıklarını ve işçi sayılmadıkları için bir anlamda bir başına olduklarını ekliyor. “Tüm oyuncular ve tüm set çalışanları hepimiz aynı oranda tehlike altındayız ve aynı sebeplerle ses çıkarma konusunda kaygılanıyoruz: ‘İşsiz kalmak.’ Ama bu uğurda daha büyük tehlikeler içinde olduğumuzu göremiyoruz kimi zaman.”

Oyuncu Evren Duyal

Duyal, çalışma saatlerinin belirsiz olduğunu ve uzun süren saatlerden öte bu belirsizliğin beraberinde değersizlik hissini de getirdiğini dile getiriyor.

İş güvenliğinin sağlandığı setlerde de çalışmış Duyal, “ama” diyerek devam ediyor: “Uzun çalışma saatleri, az zamanda çok iş yetiştirme zorunluluğu her şartta güvenliği aksatıyor. Sağlıklı çalışma saatleri düzenlenmedikçe önlemler her daim yetersiz kalacaktır kanımca.”

'SON OLAY TRT'NİN BİLE DENETİM YAPMADIĞINI GÖSTERDİ'

Oyuncu Sermet Yeşil, TRT için çekilen “Bir Hadis Bir Film” isimli dizi setinde 10 yaşındaki bir çocuğun ağır yaralanmasını hatırlatarak, kamu yararına çalışan bir televizyon kanalında böyle bir olayın olmasının bir problem olduğunu gösterdiğini ve bunun bir sonuç olduğunu ifade ediyor. Yeşil, “TRT bile bu anlamda denetim yapmıyor” diyor.

Oyuncu Sermet Yeşil

Güvenlik konusundaki itinasızlığı şöyle anlatıyor Yeşil: “Orada bir jeneratör var, jeneratörden çıkartılmış üçlü bir kablo var, üçlü kabloya takılmış bir su ısıtıcısı var ve fokur fokur su kaynıyor. Neden, çünkü çay yapılacak.”

Serbest meslek makbuzu kesilen oyuncuların, ticari sözleşme yaptıklarını belirten Yeşil, işlerinin tek taraflı fesh edilebildiğini ve bunun üzerinden hak talep edemediklerini ifade ediyor: “İşçi gibi çalışıyoruz ama sigortamız olmuyor. Bu yeni bir şey değil. Yeşilçam’dan gelen bir şey. Yaşlanınca üçüncü sayfaya düşen emektarlarımız bu yüzden bulunduğu duruma itiliyor.”

'DAHA NE KADAR KAZANMAK İSTENİLEBİLİR?'

Oyuncu Fırat Tanış

Oyuncu Fırat Tanış, şu an çalıştığı televizyon dizisinin haftalık 154 dakika olduğuna dikkat çekiyor. “Çok kaba bir hesapla, yaklaşık iki dakikalık süre için yaklaşık iki saatlik çalışma süresi gerekiyor. 154 dakikayı yetiştirebilmeniz için o seti kurarken, sizin oradaki iş güvenliğiyle ilgili standartlara uymanız mümkün değil” diyor.

Bunun arkasındaki en önemli sebebin, dolaylı olarak daha fazla kazanmakla ilgili olduğunu söyleyen Tanış, “Daha ne kadar kazanmak istenilebilir? Bir yayın süresi içerisine üç kuşak reklamı anladım da bunu beşe çıkarmamın anlamı ne? Ya da şöyle söyleyeyim. 154 dakikalık iş çekiyorsun. Bunu anladım da, senin yayınlamadığın bölümleri de buna ekleyip yurt dışına bunu dört bölüm olarak satmak ne? Ticari ilişkinin, kültürü ve ahlakı ile ilgili de bir sıkıntı var.”