Özakça'ya tahliye, Gülmen'in tutukluluğuna devam
Bugün görülen duruşmada mahkeme Semih Özakça'nın adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. Özakça için elektronik kelepçe şartı da koyan mahkeme, Nuriye Gülmen'in tahliye talebini ise geri çevirdi. Gülmen'in anne ve babası mahkemenin 24 Kasım'a ertelenmesine tepki gösterdi.
DUVAR - KHK ile ihraç edildikleri görevlerine dönmek için 226 gündür açlık grevinde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın üçüncü duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görüldü. Gülmen’in yine getirilmediği duruşmaya, Semih Özakça ise tekerlekli sandalye ile geldi. Duruşma sonunda mahkeme Semih Özakça'nın adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakılmasına, Nuriye Gülmen'in ise tutukluluğunun devamına karar verdi.
Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda başlayan duruşmada, Numune Hastanesi Başhekimliği'nin Nuriye Gülmen'in mahkemeye getirilmesinin sağlık yönünden uygun olmadığı yönünde görüş bildirildiği belirtildi. Semih Özakça tekerlekli sandalye ile salona geldi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen itirafçı Berk Ercan, SEGBİS yöntemi ile mahkemeye bağlandı. Ercan ifadesinde şunları söyledi: "Semih Özakça’yı 1-2 kez gördüm. Bir bilgiye sahip değilim. Semih ve Acun'un örgüt bağı var mı bilmiyorum. Nuriye Gülmen’i İstanbul’dan tanıyorum. Nuriye ile Berkin Elvan’ın ölümü üzerine tanıştık. Nuriye’nin evinde kaldım ama adresi bilmiyorum. Nuriye ile telefon temasım olmadı. Açlık grevlerinin başlaması konusunda örgüt talimatı olduğu konusunda doğrudan bilgim yok. Semih’i parkta sadece 2 kez gördüm. Başka bilgim yok."
ERCAN'IN ANLATTIKLARINA AVUKATLAR VE ÖZAKÇA'DAN İTİRAZ
Ercan'ın ifadesine sanık avukatları, Ercan’ın sözlerinde çelişkiler olduğu gerekçesiyle itiraz etti. Daha sonra söz alan Semih Özakça da, “Tanık Berk Ercan’ın yaptığı düşüklüktür, alçaklıktır. Yaptığı itirafçılık değil, iftiracılıktır. İstanbul’a bir kez gittim. Ama ne tanığı gördüm, ne o parka gittim. Berk Ercan’ın beni gördüğünü söylediği tarihte ben askerdim” dedi.
Semih Özakça savunmasında şunları söyledi: “Tanığı tanımıyorum. Eskişehir’e gittiğim yazılıyor iddianamede ama ben Eskişehirliyim. Hiç bir suçlama ve kanıt yok. Tek suçlama Yüksel Caddesi’nde yaptığım basın açıklaması. Cezaevinde yazdığım günlüğüm dosyanıza giriyor. Çünkü dosya boş. Eskişehir’de Pamelya kafede gördüm diyor tanık. Eskişehir’de öyle bir kafe yok. Biz açlık grevi yapıyoruz! Biz işimizi istiyoruz! Suçumuz ne? Cevabı yok. Neşeli Günler filminde çocuklar birleşebilmek için Taksim meydanında açlık grevi yapıyorlardı. Bir insanın açlık grevi yapmasında örgüt ne gerek. Astsubaylar açlık grevi yaptı, hayvan hakları savunucuları da... Dünyanın bir çok yerinde yapılıyor. İtalyan Bakan açlık grevi yapıyor! Açlık grevi tarihsel bir kültürdür. Biz herşeyi yaptık sonra açlık grevi dedik. Bizim yaptıklarımızın ne Danıştay’da ne AYM’de, ne AİHM’de karşılığı olmadı. 12’sinde ve 19’ndaki duruşmalarıma götürülmedim. Neden götürülmediğimi bilmiyorum. Neyle suçlandığımı bilmiyorum. Bu şekilde hukuk işlemez. Buradan ne karar çıkarsa çıksın; tarih bunu kabul etmeyecek, halk bunu kabul etmeyecek. Kanıt yok. Somut delil yok. Ben öğretmenim bana güvenebilirsiniz yalancı itirafçılara değil. Sizin vicdani sorumluluğunuz var. Biz işimizi istiyoruz. İşimize iade edilirsek açlık grevini bitireceğiz. Karanlığın güne, düşlerimizin güneşli güne dönüşmesi dileğiyle umutlu kalın."
Avukat Murat Yılmaz ise savunmasında "Heyetiniz Nuriye’yi gördü. Savunma yapmak istiyor. 15 gün AİHM kararına rağmen yoğun bakımda kaldı. Nuriye’ye şantaj yapıyorlar, refakatçi vermiyorlar, ışık görmeyen koğuşlara koyuyorlar. Nuriye ve Semih kaçmıyorlar. Cezaevi Müdürlüğü ve hastanelerin raporları var hayati tehlike var diye. Ama tutuklular. Nuriye ve Semih’i tahliye ediniz" dedi.
Avukat Zafer Kazan “Bu celse de beraat demiyoruz. Tahliye istiyoruz iki insanın hayatı için. Eğer ölümler olursa vicdani sorumluluğu sizdedir sayın başkan” diye konuştu.
SAVCI, ÖZAKÇA'NIN ASKERLİK BİLGİSİNİN İSTENMESİNİ TALEP ETTİ
Daha sonra söz alan savcı Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutukluk halinin devamını talep etti. Savcı ayrıca Semih Özakça'nın hangi tarihlerde askerlik yaptığının öğrenilmesi için askerlik şubesinden yazı alınmasını talep etti.
Verilen aranın ardından tekrar başlayan duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme, Semih Özakça'nın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine karar verdi. Özakça'ya elektronik kelepçe şartı da koyan mahkeme Nuriye Gülmen'in tahliye talebini ise geri çevirerek 'tutukluluğun devamı'na karar verdi.
GÜLMEN'İN ANNESİ VE BABASI İSYAN ETTİ
Mahkeme duruşmayı 24 Kasım'a erteleyince Nuriye Gülmen'in anne ve babası "Kızımız ölür, daha erken gün verin" diye karara tepki gösterdi.
Nuriye Gülmen Semih Özakça’nın avukatlarından Avukat Murat Yılmaz, Gülmen’in tahliye edilmemesinin dosyadaki “itirafçı”nın iddialarının dikkate alınmasıyla ilgili olduğunu söyledi. Temelde Nuriye Gülmen ile Semih Özakça'yla ilgili suçlmalar arasında bir fark olmadığını söyleyen Yılmaz, “Tek farklılık tanık ifadesi olarak yansıyan beyanda Semih’i bir kez gördüğünü ama Nuriye Gülmen ile buluştuklarını, evine gittiklerini söylemesi. Ama ne evini ne de nasıl haberleştiklerini hatırlamadığını söylüyor üstelik” dedi.
'DOSYADA TUTUKLULUĞU GEREKTİRECEK BİR DELİL YOK'
Yılmaz, mahkeme kararını ise şöyle yorumladı: “Semih Özakça’yı tahliye ettiler ama ev hapsi verdiler. Bu Semih evden ayrılamayacak, Yüksel Caddesi ve kamuya açık bir alana çıkamaması demek. Amaç da bu görünüyor. Bu arada Nuriye’nin sağlık durumu daha kötü. Üstelik duruşma Kasım ayına bırakıldı. Hayati tehlikesi var. Bu konuda Numune Hastanesi raporları var. Dosyada tutukluluğu gerektirecek bir delil yok. Ama mahkeme bu şekilde karar verdi. Bizce yanlış bir karar.” (HABER MERKEZİ)