Özgür Özel'den Hatay açıklaması: AK Parti'nin eline geçerse ne olacağı belli

Hatay'da Lütfü Savaş ile devam kararının arka planını açıklayan Özgür Özel, "Hatay AK Parti'nin eline geçerse ne olacağı belli" dedi. Eleştiriler için ise "17.01'den itibaren tartışma bitecek" dedi.

Abone ol

DUVAR - Partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İliç'te yaşanan maden faciasında dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un ve AK Parti iktidarının sorumluluğuna dikkat çekti. Bahçeli'nin Murat Kurum'u savunan açıklamasına belge ile yanıt veren Özel, ÇED Raporunun altındaki imzada bulunan "Bakan adına" ibaresini gösteren Özel, "Türkiye'nin vicdanına sunuyorum" dedi.

31 Mart seçimlerinin ardından 4 yıl seçim olmadığını hatırlatan Özgür Özel, emekçiler ve yoksullara "son şansınızı kullanın" diye seslenirken "1 Nisan'dan sonrası felaket olur" dedi.

Hatay'da adaylık sürecinin sona gelindiğini ve Lütfü Savaş ile devam etme kararı aldıklarını dile getiren Özgür Özel, eleştiriler için "Mesajı aldık" dedi. Anket ve saha gözlemlerinin sonucuna değinen Özel, "Hatay AK Parti'nin eline geçerse ne olacağı belli" diyerek adayları için destek istedi.

Özgür Özel'in gündeminde Meral AKşener ve Şevki Yılmaz'ın yaptığı açıklamalar da vardı.

'İKİ SOMA FACİASINDAN SON ANDA KURTULDUK'

Özel'in açıklamalarından başlıklar şöyle:

"Olayı felaket, heyelan, toprak kayması gibi göstermeye çalışan bir iktidar medyası var. Bu bir toprak kayması ya da heyelan değildir. Orada üst üste parayı istifleyenlerin insan hayatını hiçe sayarak maden atıklarını bir dağ şeklinde istiflemelerinin sonucudur. Birileri para kazanırken 9 vatan evladı bu para kazanma hırsının kurbanı oldular. Soma'da 301 madencimizi kaybettiğimizde 4 gün boyunca maden ocağının ağzında acılı anneler, eşler, çocuklar, babalarla beklerken ağıtları hala kulağımızda.

Orayla ilgili raporlar görüldüğünde nasıl bir felaketin daha kenarından geçtiğimizi iki Soma faciasından son anda kurtulduğumuzun bilincinde olmalıyız.

'İLİÇ'İ İLK KEZ DUYMUYORUZ'

İliç olayı herhangi bir demokrasi turnusol kağıdı gibidir. İktidarın öz eleştiri yapması, onu da yapmıyorlar ama, özür dilemiyorlar ama özür de onları kurtaramaz. Değil bir bakan başka bir ülkede olsa Başbakan, Cumhurbaşkanı istifa etse ancak onları kurtarır. İliç'i ilk kez duymuyoruz. Yılların çevre mücadelesinin tehlikelere dikkat çektiği bir yerdir. Siyaset haklı çıkanın söylediği doğru olanın karşılığını gördüğü haksız çıkanın da hesabını verdiği bir müessesedir. Ama öyle bir medya düzeni, öyle susturulmuş seslerle karşı karşıyayız ki AK Parti, MHP'nin değerli seçmenleri yıllarca hain, marjinal dedikleri o çevre mühendisleri odası, çevreciler hep tehlikeye dikkat çekti.

'ERDOĞAN'IN HABERİ OLMADAN 2 MİLYON YER DEĞİŞTİREMEZ'

3 yıl önce orada siyanür sızıntısı oldu. Ortalık ayağa kalktı. 3 ay durdular. O günkü durdurma kapatmaya yol açsa bugün bu felaket olmazdı. 16 milyon 440 bin TL ceza kesildi. Aylar sonra bu Meclis'te getirilen vergi affından bu şirket de yararlandı. Affedilen vergisi 222 milyon lira. İliç'i zehirlemenin cezası 16 milyon, yapılan kıyak 222 milyon lira.  

Recep Tayyip Erdoğan'ın haberi olmadan 222 milyon değil 2 milyon Türkiye'de yer değiştiremez.

BAHÇELİ'YE BELGELİ YANIT: SORUMLU MURAT KURUM

ÇED raporu düzenlenmiş, sonra 4-5 kat büyümek için başvurduğunda ÇED raporunda Bakan Murat Kurum'un imzası var. Biz sorumluluğunu hatırlatıyoruz, hiç üstüne alınmıyor. Recep Tayyip Erdoğan hiç bu konulara girmiyor. Bahçeli diyor ki "Murat Kurum görevini yapmıştır. Murat Kurum'un konuyla alakası yoktur." İstanbul'u yönetmeye talip Murat Kurum söz konusu olunca Bahçeli Kurum'u savundu. Bunu basın aracılığıyla Bahçeli'nin dikkatine ve Türkiye'nin vicdanına sunuyorum. Oradaki madenin 5 kat büyümesine, felakete neden olan o rapor burada. Altında Mehrali Ecer'in imzası var. Ancak 'bakan adına' ibaresi var.

Ey Devlet bey siz devleti bilen bir partinin başkanı olarak Bakanın "benim adıma imzayı sen at" dediği genel müdürün imzasından Bakan Kurum'un sorumlu olmadığını söylüyorsun. Tek sorumlunun tek Murat Kurum olduğu ortada. Bakan adına atılan imzayla İliç'te bunlar yaşandıysa bunu sizin vicdanınıza havale ediyorum.

'1 NİSAN'DAN SONRASI FELAKET OLUR'

31 Mart akşamını yoksullar, emekçiler, emekliler için bir önemi daha var. Bu iktidar gücüne güç katacak olursa, bu gidişata kırmızı ışık yakılmazsa, iktidar beklediği desteği görecek olursa 1 Nisan'dan sonrası felakettir. 4 yıl boyunca bir daha seçim olmaması 4 yıl zenginin kayrılıp yoksulun sömürülmesi önündeki son silahınız, son gücünüz ve kullanırsanız son yetkiniz 31 Mart seçimleridir. Sizi bu yetkinizi kullanmaya davet ediyorum.

OECD raporuna göre, 2015'ten bugüne kiralar Türkiye ortalamasında 17-18 kat arttı. 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ezanı susturacaklar, bayrağı indirecekler, ülkeyi böldürecekler korku edebiyatıyla yoksul, borçlu vatandaşın oylarını aldılar. Hitler gibi. Buna inanan oldu, inanmayan oldu ama seçimin sonucuna çok ciddi etkisi oldu.

Ezanı okuyan müezzinlerin, imamların sendikası var. Diyanet Sen bir araştırma yaptırmış. Diyanet Sen üyesi imam ve müezzinlerin yüzde 80'i Diyanet'te torpil olduğunu düşünüyor. Torpil şüphesiz kul hakkı yemektir. 

ÖZEL 'AYNAYI' ERDOĞAN'A ÇEVİRDİ

Recep Tayyip Erdoğan’ın tweet’leri CHP’ye ayna tutmak içinmiş. Şunu söyleyelim, yumuşak bir üslup kullanıyor, CHP’lilere sesleniyor. Bir kere CHP’liler şunu da unutmaz. Ey Erdoğan, sen değil miydin 'Hatay’da belediye başkanı benden olmazsa hizmet gelmez mahsun kalırsınız. Bakın Hatay mahsun kalmadı mı?' diyen. Bu taş kalplinin kalbindeki taşın yumuşadığına inanacak enayi var mı karşında?

Ordu’ya 'Tayyip Erdoğan varsa doğal gaz var yoksa doğal gaz yok' diyen şantajcıya prim vereni görecek birini görüyor musun karşında.

CHP’ye ayna tuttuğunda, o aynayı sana çevirirler. O aynaya baktığında varlığını borçlu olduğun millete şantaj yapan bir tükenmişi göreceksin.

O ayna baktığında 6 Şubat depremlerinde söz verip de bir yılın sonunda yüzde 92’sini hala çadırda, konteynere muhtaç ettiğin depremzedeyi orada bırakan bir vicdansızı göreceksin.

O aynaya baktığında kendi çevresini güvende tutup zenginleştirip, milleti yoksulluğa sefalete güvensiz bir yaşama terk eden bir kalpsiz göreceksin.

O aynaya baktığında yerel seçimleri kaybedeceğini anladığında İstanbul seçiminin gittiğini anladığında, Abdullah Öcalan’dan mektup okutacak çürümüş bir siyasetçiyi göreceksin.

ŞEVKİ YILMAZ’A 'FOSEPTİK KAMYONU' YANITI

Şevki Yılmaz… Çıkmış Abdülhamit’in dördüncü kuşak torunu Orhan Osmanoğlu’nun kızı Berna Osmanoğlu’nun düğününde nikah şahitliği yapıyor. Utanmadan sıkılmadan, ‘Osmanlıyı süren soysuzları lanetliyorum’ demiş.

Şevki Yılmaz gibi bir çukura, seviyesine inmeye utanacağım birisine… Şevki Yılmaz’la siyasi mücadele edemezsiniz arkadaşlar. Normal siyasi yöntemlerle mücadele olmaz. Onunla mücadelenin bir yolu var, bir tane foseptik kamyonu bulacaksınız, onunla layık olduğu yere taşıyacaksınız.

AKŞENER'E İKİ KELİMELİK YANIT

Akşener’in açıklamalarını dikkatle takip ettim. Vereceğim cevap, çok sert ve iki kelime: ‘Canı sağ olsun.’

'HATAY, ÜZERİNE EN ÇOK DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ İL OLDU'

Üzerine en çok düşündüğümüz il Hatay oldu. Araştırmalar, anketler yaptık. Sonuçta Lütfü Savaş'ı adaylaştırdık. Çeşitli eleştiri ve tepkiler yükseldi. Hükümetin bütün sorumluluğunun bir yere yüklenmesi doğru değildi. Ama biz oradaki mesajı aldık. Hatta reklam filminde Lütfü Savaş, 'Ben oynamayayım' dedi. Anlayışla karşıladık. Lansman toplantısından bir gün önce bir anket daha istedik Lütfü Savaş da anlayışla karşıladı. Müziğin, ışıkların olduğu bir lansman toplantısında yer almak istemedi. Ertesi gün Genel Merkez'e geldi, görüştük. 

'LÜTFÜ SAVAŞ İLE DEVAM ETME KARARI ALDIK' 

Lütfü Savaş'ın kendisinin de bir depremzede olarak depremden sonraki birkaç günde kullandığı bazı ifadelerden kendisinin de duyduğu üzüntüyü ve öz eleştiriyi not ettik. Bir yandan da Hatay'ı ele geçirip demografisini değiştirmek isteyen AK Parti sultasına alıp Hatay'ı Hatay olmaktan çıkaracaklara karşı Hatay'da sayın Lütfü Savaş'la devam etmeye karar verdik. Hatay AK Parti'nin eline geçerse ne olacağı bellidir. Hatay'a bir belediye ne yapacaksa daha fazlasını yapacağımıza söz veriyoruz.

Hatay'ı mahzun bırakmakla, verdikleri oyun cezasını çekmekle itham edenlere boyun eğmeyecek bir şehir varsa o da Hatay'dır. Bunu da Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart'ta görecek.

'ŞİMDİ ERDOĞAN'I YENME VAKTİ'

Bugün saat 17.01'den itibaren artık tartışmanın konuşmanın değil, hep birlikte Recep Tayyip Erdoğan'ı yenmenin vaktidir. Yarından itibaren bu partinin üyelerinin görevi 31 Mart seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'a, Devlet Bahçeli'ye, çevreye, kente, yoksula, işçiye, sendikaya düşman bu anlayışa karşı büyük bir mücadeleye davet ediyorum."

(HABER MERKEZİ)