‘Pandemi yüzünden tedavisi aksamış kanser hastalarıyla karşılaşıyoruz’
Kanser tedavilerinde erken tanı ve taramalar, hayati öneme sahip olsa da pandemi bu durumu olumsuz etkiledi. Onkoloji uzmanı Yerlikaya’ya göre pandemi hastaların tedavi sürecini aksatıyor.
Ogün Akkaya
ANKARA- Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü’nün girişimiyle 4 Şubat tarihi “Dünya Kanser Günü” olarak belirlendi. Her yıl binlerce kişinin hayattan koparan kanser hastalığının etkileri pandemi döneminde daha da arttı.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre cinsiyet ve yaş kriterlerinde erkeklerde en sık görülen kanserlerin başında akciğer ve prostat kanseri geliyor. Kadınlarda en çok görülen tür ise meme kanseri. Hem erkeklerde hem de kadınlarda bağırsak kanseri üçüncü en sık görülen tür olarak öne çıkıyor. Çocukluk çağı kanserlerinde ise lösemi önde.
‘PANDEMİNİN YARATTIĞI KORKU ATMOSFERİ YÜZÜNDEN KANSER HASTALARI GEÇ TANI ALDI’
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi, Onkoloji Uzmanı Halis Yerlikaya, pandemi döneminde kanser hastalarının erken tanı tedavilerinde gecikmeler yaşandığını söyledi. Kanser hastalarının yarı acil hastalar olduğunu, kanser tanısı almış bir hastanın uzun süre bekleme şansının olmadığını ifade eden Yerlikaya şunları söyledi: “Kanser hastalarının çok hızlı ve multidisipliner bir tedavi sürecine girmesi gerekiyor. Pandeminin en fazla etkilediği hasta gruplarının başında kanser hastaları geliyor. Bütün süreç hastanelerden karşılandığı için bütün emek korona virüsü hastalarına verildi. Korona virüsü dışı hastalar çok büyük bir mağduriyet yaşadı. O dönem çoğu kanser ameliyatları yapılamadı. İnsanlarda hastanelere gitme korkusu oluştu. Pandemi sürecinin yarattığı korku atmosferinde kanser hastaları daha geç tanı aldı. Daha geç hastanelere gelmeye başladılar. Tedavi süreçleriyle ilgili sıkıntılar yaşadılar.”
‘PANDEMİ DÖNEMİNDE KANSER TARAMALARI YAPILMADI’
Kalp damar hastalıklarından sonra en fazla görülen ve ölüme sebep olan hastalık türünün kanser olduğunu belirten Yerlikaya, tedavi sürecinde en büyük sıkıntının geç tanıdan kaynaklandığını belirtti. Belirli yaş, risk ve cinsiyet grupları için tarama programlarının yapıldığını söyleyen Halis Yerlikaya, kanser taramalarının önemine dair şöyle konuştu: “Meme, kolon, rahim ağzı, akciğer gibi kanserleri erken tanıyacak tarama programları var. Taramaları yaptığımızda erken tanı koyabiliyoruz. Çok erken tanı koyduğumuz zaman başka tedaviye gerek kalmadan, doğrudan sadece ameliyatla iyileşme sağlayabiliyoruz. Kemoterapiye, radyoterapiye gerek kalmayabiliyor. Kanserde erken tanı hayat kurtarır diyoruz. Aile Sağlığı Merkezleri’nde bir anket yaptık. Pandemi döneminde kanser taramaları yüzde doksan azaldı. Geç tanı alınmasının bir sebebi de bu. Kanseri erken saptayacak tarama programlarının yapılmaması. Erken tanılar için Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi var. Ama bölgelerin yerel özelliklerini, insanların anadillerini, köy, kasaba dolaşarak süreci yürüten bir sağlık politikası yok. Türkiye’de mevcut sağlık sistemi daha çok tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik. Bir açıdan da sadece sevk zincirinin olmadığı, tedavi edici hizmetlerin ön plana çıktığını düşündüğümüzde pandemiden önce belirli bir düzeyde tarama olsa da, pandemi döneminde taramalar hemen hemen hiç yapılmadı.”
‘PANDEMİ SONRASI KANSER VAKALARI KISMEN ARTABİLİR’
Yerlikaya’ya göre pandemi bu şekilde devam ederse, önümüzdeki yıllarda bir ‘kanser pandemisi’ yaşanacak. Bu durumun önüne geçebilmek için piyasacı sağlık politikalarından vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Yerlikaya, “Anadilde sağlık önemli bir faktör. Özellikle kadınların, kendilerini anlayabilecek bir dilde, erken tanı programlarına katılımlarını sağlamak önemli” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanser tedavileri, bağışıklık sistemini baskılayan tedavi türleri. Bağışıklık sistemi zayıf hastaların da korona virüsüne karşı zayıf olduklarını biliyoruz. Korona virüsüne yakalanmış bir hastanın tedavisi gecikiyor. Pandemide kanser hastaları en riskli gruplardan sayılıyor. Kanser hastalarının mutlaka aşılarını tamamlamalarını istiyoruz. Pandeminin önlenememesi kanser hastalarının tedavilerinin de gecikmesine neden oluyor. Korona virüsüne yakalanmış bir hasta, 10-12 gün karantinada kalıyor. En az iki hafta tedavisi, ameliyatı gecikmiş oluyor. Bu durum da kanser hastaları açısından olumsuz sonuçları beraberinde getiriyor. Pandemi sonrasında kanser vakaları kısmen artabilir. Geç tanı almaya başlamış hastaları görmeye başladık. Tedavi süreci aksamış hastalarla karşı karşıya kalıyoruz. Daha çok sayıda hasta ile karşı karşıya kalabiliriz.”