Pandemide sağlık kurumlarından sonra en riskli yer adliyeler
Covid–19 salgını sürecinde hukukçular, adliyelerdeki yoğunluğun azaltılmasına yönelik güçlü tedbirlerin alınmadığı görüşünde. Antalya’da avukat Hakan Sönmez’in korona nedeniyle öldüğüne işaret eden hukukçular, adliyelerdeki fiziki koşulların yanı sıra adil yargılanma hakkının da virüs bahanesiyle ihlal edildiğini söylüyor.
ANKARA - Covid-19 vakaları ve can kayıplarındaki artış nedeniyle hafta sonları sokağa çıkma kısıtlaması uygulanırken, başta AVM’ler olmak üzere kamu kurumlarında faaliyete geçirilen HES (Hayat Eve Sığar) kodu uygulaması gibi tedbirler devam ediyor. Adliyeler için alınan önlemler ise hukukçulara göre yetersiz.
Hukukçular, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerdeki adliyelerde oluşan yoğunluğun bulaşma riskini artırdığını vurgulayarak, “tehdit altındayız” derken, ’insan sirkülasyonunun en yoğun olduğu yerler’ arasında bulunan adliyelerde güçlü tedbirlerin alınmadığına dikkat çekiyor. Son olarak Antalya Barosu avukatlarından Hasan Sönmez’in korona virüsü nedeniyle öldüğüne işaret eden hukukçular, adliyelerdeki fiziki koşulların yanı sıra adil yargılanma hakkının da virüs bahanesiyle ihlal edildiğini söylüyor.
'ADLİYE KORİDORLARINDA YIĞILMA OLUŞUYOR, SOSYAL MESAFE İHLAL EDİLİYOR'
Avukatlar Sendikası Başkanı Selin Aksoy Duru, her gün binlerce insanın giriş-çıkış yaptığı adliyelerin virüsün yayılmasına ortam sağladığına dikkat çekerek şunları ifade ediyor: “Alınan tedbirlere baktığımızda, bu kalabalığın virüsten korunması konusunda yeterli olmadığı açık. Adliyelerin kapanıp açıldığı haziran ayından bu yana icra daireleri ve mahkeme kalemlerinde en basit işleri dahi yapamaz olduk. İcra dairelerine sıra sistemiyle giriliyor, mahkeme kalemlerine hiç girilemiyor ya da çok sınırlı girilebiliyor. Bu ise koridorlarda çok daha fazla yığılmaya sebep oluyor ve birincil önlem olan sosyal mesafe kuralına dahi riayet edilmesi imkânsızlaşıyor. Avukatların çalışma saatleri sınırlandırılırken, mevcut duruşma saatlerini hesaba katmadıkları için avukatlar yine mahkeme kapılarında saatlerce bekletiliyor. Tüm bu sistemsizlik yalnızca avukatların tehlike altında çalışmak zorunda bırakılmalarıyla neticelenmiyor, kamu sağlığı da tehlikeye atılıyor.”
Korona virüsü salgınından en çok etkilenen meslek gruplarından birinin avukatlar olduğunu belirterek, “her gün bir meslektaşımız hastalanıyor, bazılarını ise kaybediyoruz” diyen Duru, hukukçular arasında riskin çok yüksek olduğunu söylüyor. Adliyelere yönelik tedbirlerin güçlendirilmesi uyarısında bulunan Duru, şöyle konuşuyor:
“Avukatlar için risk çok yüksek. Biz normal şartlarda dilekçeyle talep ettiğimiz bir iş için adliyeye gidiyor, saatlerce bekliyor, dosya çıkartılırsa en az 2 memurla temas edip işlem yaptırıyoruz. Bu nedenle UYAP üzerinden gönderilen işlemlerin avukatların adliyeye gitmesini gerektirmeyecek şekilde memurlarca yapılabileceği bir sistemin işlevli hale getirilmesi gerekiyor. İşlemlerin en az temasla, teknolojinin getirdiği kolaylıklardan faydalanılarak yapılması gerekir.”
'ADLİYELERİN EN KALABALIK KISIMLARI İCRA DAİRELERİ'
İstanbul’da avukatlık yapan Sezin Uçar da, adliyelerin en kalabalık kısımlarının icra daireleri olduğunu vurgulayarak, “UYAP üzerinden talepler alınıyor ama bu taleplerle ilgili internet üzerinden işlem yapılamadığı için hem avukatlar hem de vatandaşlar icra dairelerine gitmek zorunda kalıyor. Çok rahat bir şekilde icralar süreleri durabilir, borçlar ertelenebilir. Virüsün yayılması açısından en elverişli koşul icra daireleri içinde oluşuyor. Adliyelerin işleyişi, duruşma gün ve saatlerinin periyodu düşünüldüğünde büyük bir sistem ve organizasyon sorununa da vurgu yapabiliriz” diyor.
'KORONA KOŞULLARI BAHANEYE DÖNÜŞTÜ'
Öte yandan korona virüsüne karşı alınan önlemler kapsamında adil yargılanma hakkının ihlali başta olmak üzere şiddet gören kadınların koruma kararına erişiminin artığını ifade eden Uçar, şunları söylüyor:
“Tutuklu ve hükümlülerin adliyeye getirilmeyerek SEGBİS uygulaması üzerinden duruşmalara katılması adil yargılanma hakkı yüzyüzelik ilkesinin ihlali. Bu savunma hakkının kısıtlanmasına yol açıyor. Ayrıca şiddet gören kadınların koruma kararına erişimi gecikiyor. Korona koşulları bahaneye dönüştü. Toplumsal adaletsizlik bu süreçte artı.”
'ÖNLEMLER ADLİYELER NEZDİNDE GÖSTERMELİK KALIYOR'
Adliyelerde duruşmaların salı ve perşembe günleri yapılmasının çok fazla yoğunluk oluşturduğunu söyleyen Avukat Deniz Can Aydın, duruşmaların belli günlerle sınırlandırılmamasını ve duruşmalar arasında zaman farkının olması gerektiğini ifade ediyor. Aydın, hükümetin kamuda çalışma saatlerini 10.00–16.00 olarak belirlemesinin adliyelerde fiilen uygulanamadığına dikkat çekerek, “Bu karar alınmadan önce duruşma saati verilen davalar vardı. Bu uygulamayla zamanında başlayamayan duruşmalar ileri bir saate sarkıyor ve uzun süren bir bekleme süreci oluşuyor. Bu da koridorlarda yığılmalara neden oluyor” diyor.
Aydın, adliye girişlerinde uygulanan HES kodunun avukatlar ve vatandaşlar haricinde hâkim ve savcılara fiilen uygulanmadığını savunarak, “Bunun da alınan önlemlerin pratikte bir karşılığı olmadığını gösteriyor. Yani önlemler adliyeler nezdinde göstermelik kalıyor. Asliye ceza ve aile mahkemelerinin duruşma salonları küçük ve bazı davalarda taraf sayısı fazla olduğu için sağlıksız bir hava dolaşımı olabiliyor. Bu süreçte yargı çalışanlarına yönelik olarak yaygın test yapılması ve etkin temaslı takibi yapılması gerek” ifadelerine yer veriyor.
'DURUŞMA SAATLERİ 5’ER DAKİKA ARAYLA VERİLİYOR BU DA KORİDORDA YIĞILMAYA NEDEN OLUYOR'
İzmir’de avukatlık yapan Mehmet Baran Selanik ise adliyelerde ciddi bir yoğunluğun söz konusu olduğunu belirtiyor. Covid–19 nedeniyle birçok mahkemenin kapalı olduğuna vurgu yaparak “oradaki işlemler başka mahkemelere devrediliyor. Bu da yoğunluğu artırıyor” diyen Selanik şöyle devam ediyor:
“Bu da hem iş yükünü artırıyor hem de yoğunluğu. Ama şu aşamada adliyeler kapatılsın demek çok doğru da değil aslında çünkü adliyeler hepimizin iş kapısı. Adliyelerdeki durumun iyileştirilmesi gerekiyor. Mesela duruşma saatleri 5’er dakika arayla veriliyor, hatta aynı saatte duruşma veren mahkemeler var. Bu da koridorda müthiş derecede bir yığılmaya neden oluyor. Bunun daha geniş bir zaman dilimine yayılması lazım. Duruşma salonlarına izleyici alınmadığı için duruşma salonları koridordan daha güvenli. Öte yandan mahkemelerin birçok hâkimi izinli ve izinli hâkimler bizlere bildirilmediği için de bizler adliyelere gidiyoruz. Bu da adliyelerde insan yoğunluğunu artıyor ve bulaş ortamı oluşturuyor. Adliyelerin internet sitesinde hâkimlerin izinli olduğu bildirilse bizlerde ona göre hareket ederiz.”
'SAĞLIK KURUMLARINDAN SONRA EN TEHLİKE YER ADLİYELER'
Antalya Barosu avukatlarından Can Ercan, sağlık kurumlarından sonra en tehlike yerlerin adliyeler olduğunu ifade ediyor.
“Her gün bir mahkeme korona virüsü nedeniyle kapanıyor” diyen Ercan, “Meslektaşlarımızdan devamlı korona virüsü haberleri geliyor. Mesai saatlerinin de kısıtlanması davaları da etkiliyor. Saat 09.00’da olan bir duruşma saat 10.00’da başlıyor bu da adliye koridorlarında yığılma oluşturuyor. Daha geçen gün bir meslektaşımızı korona virüsünden kaybettik. Antalya adliyesi o kadar yoğun oluyor ki her gün bir mahkeme kapatılıyor. Bana kalırsa bir an önce adliyeler en azından 1 ay süreyle kapatılmalı” çağrısında bulundu.