Eski bir televizyon programı. İki erkek, ceketli kravatlı, -erkek üniforması içinde yani- bir kadını susturmaya çalışıyor. İki ya da üçüncü kelimesinde, ağzının payını veriyorlar kendilerine göre. Bunu yaparken mutlu ve bahtiyar filan değiller. Çok sıradan ve zaten böyle olmalı hali içindeler. Kimyanın NŞA - ‘Normal Şartlar Altında’ kurallarına göre, gaz haline geçiyorlar. Buram buram iktidar kokuyor ortalık. "Sosyal tarih diye bir şey yok" diyor, kendisinden başkasını beğenmemekle meşhur, bilim adamı. -Burada ‘adam’ tam anlamıyla cinsiyetçi olarak kullanılmıştır. – Yani tarihin sultanı, ferman yazıyor yine. Yok dediyse yoktur o kadar ve zaten yine bir erkek ile omuz omuza, önümüze gelene bir tekme halindeler. Erkekliğin kendilerine verdiği yetkiye dayanarak, konuşulmak üzere çıkılmış bir televizyon programında konuşturmuyorlar kadını…
Pelin suçlu tabii. Programa gelirken birçok kaynak araştırmış. Halbuki televizyon programı böyle bir şey değildir. Ağzınıza geleni söylersiniz. Muhtemelen televizyon aleminin, baş tacı politikacıların, karakterize ettiği ekran formatı bu. İstediğiniz kadar atabilirsiniz. Hatta atmalısınız. Hele söylediklerinizin arasında, doğrulardan seçilmiş ve elenmiş şeyler de varsa ve erkekseniz, istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
Pelin suçlu tabii ki. Bir kadın olarak sadece bir televizyon programına çıkıp, kenar süsü olarak güzel güzel süzülmek yerine, başka bir tarihten söz etmeye çalışıyor. Meydan savaşlarının, kral çadırlarında sosyal mesafe kurallarına uyarak görkemli savaş sahneleri, emsali görülmemiş muzafferleri, kafiyeli kafiyeli uydurulmuş büyük sözleri filan dururken, sıradan insanların, yani bizim gibilerin de yaşadıklarını tarihe katmaya çalışıyor. Vakanüvisler dururken, ne haddine halbuki.
-‘Sezar Galya’lıları yendi. Eh tek başına mı yendi? Yanında bir aşçı olsun yok muydu?’ diyordu Brecht-
-Ama o yok diyorsa yoktur değil mi?-
Bir erkeklik halinin bu küçük parodisi, kendimizi bile tam kurtarabildiğimizi söylemeyeceğimiz eril çukurların içinde, seke seke çaydan geçiyor. Ortalığın ne kadar testosteron kokuyor olduğunun farkına varmamız, ancak, bu erkek adamların, iktidar halleriyle bizi yüzleştirmesiyle, -belki- ifşa oluyor.
Ne kadar kabul etmeseler de bir ‘sosyal tarih’ dersi veriyorlar bize. Günlük, sıradan bir erkek hali anlatımı bu.
Pelin suçlu tabii ki, susmuyor ve hâlâ konuşuyor…