Perslerin Batı bahçesi: Bandırma
Daskyleion bölgesinin politik konumu Persler açısından önemliydi. Atina ve Sparta yönetimleriyle içli-dışlı olmanın yanı sıra Trak, Makedon ve İskit halklarıyla da sınırı vardı bölgenin. Bu politik konum ise bölgenin gelişmesini ve kuvvetlendirilmesini şart kılmıştı. Sinop’tan Bergama’ya uzanan satraplığın merkezi olan Daskyleion bu nedenle hızla gelişme sürecine girmiş ve kısa sürede Batı Anadolu’nun siyasi üssü konumunu almıştı.
Fatih Sınar
Milattan önce 334 yılı bahar aylarında Marmara’nın güney kıyıları tarihin seyrini değiştirecek önemli bir savaşa sahne oluyordu. Batı’dan hızla yol alan Makedon orduları boğazı geçerek ansızın Pers ülkesinin topraklarına girmişti. Granikos nehri kıyısında yaşanan kanlı çarpışmanın galibi ise yüce Pers devleti olmayacaktı bu kez. 22 yaşında bir gencin komuta ettiği Makedon ordusuna yazılacaktı galibiyet. Topraklarında yapılan savaşı kaybeden Daskyleion Satrabı Arsites ise bu feci mağlubiyet üzerine intiharı seçecekti. Makedon orduları durmadan ilerleyecek ve bu süratin nihayetinde Anadolu’da iki asır süren Pers hakimiyeti son bulacaktı.
Karya’nın efsanelere bulanmış doğasını geride bırakarak rotamı oldukça kuzeye çeviriyorum. İyon şehirlerini ve Lidya tarlalarını aşarak Propontis’e yaklaşana kadar devam ediyorum yolculuğuma. Propontis kıyılarına ulaşmadan önce bir göl kıyısına varıyorum. Gölün kıyısındaki az yüksekçe tepede ise bir şehir uzanıyor; Pers ülkesinin batı satraplığının idari merkezi Dasykleion. Bugünkü tarifle, Bandırma’nın biraz güneyinde Manyas Gölü kıyısında bir antik şehir burası. Kazıları halen devam etmekte olan bu yerleşim, Anadolu’da Pers hakimiyeti izleri açısından hayli zengin ve önemli bir alan olarak görülmekte. Bu vesileyle gelin Daskyleion’a kulak verelim ve onun hikayesiyle birlikte Anadolu’da Pers dönemine doğru bir seyahate çıkalım.
Eski bir Frig yerleşimi olan Daskyleion, yazarlara göre daha önceleri Aphneion olarak anılıyordu. Kıyısında bulunduğu gölün ismi de kendisinden mülhem Aphnitis Limne olarak biliniyordu. Frig halkının yayıldığı alanlardan biri olduğu için bu coğrafyaya da uzunca süre Hellespont Frigyası deniliyordu. Rivayete göre vaktiyle Lidya ülkesinin soylularından olan Daskylos, Lidya’nın kuzey topraklarında yer alan bu göl kasabasına sürgün edilir. Burada, Lidya’nın büyük kralı olacak olan oğlu Gyges dünyaya gelir. Daskylos tekrar Lidya’nın başkenti Sardis’e çağrıldığında ise bu kasabayı bırakmak istemez ve yerine oğlu Gyges’i gönderir. Gyges’in kral olmasından sonra kasabanın adı da babasına ithafen Daskyleion olarak anılmaya başlar.
KEYHÜSREV'İN AYAK SESLERİ
Gyges’in krallığının üzerinden çok geçmeden Pers ordusunun ayak sesleri duyulmaya başlamıştı Anadolu bozkırlarında. Keyhüsrev, koca Med ülkesinin hanedanını devirerek, Perslerin hükmettiği bir devlet kurmuştu. Ve vakit kaybetmeden gözünü Batı’ya, komşu Lidya ülkesine dikmişti. Kısa sürede Karun’un hükmü altındaki Lidya’nın başkentini, Sardis’i ele geçirmiş (MÖ 546), sonra iç karışıklıkla boğuşan Karya’yı kendisine bağlı hale getirmişti. Bu atmosferi fark eden bazı Hellespont Frigyası şehirleri de Pers hakimiyetini kabul etmeye başlamıştı ardından. Kısa sürede Batı Anadolu tamamen Pers ülkesinin toprakları olmuştu. Persler çok geçmeden yeni alınan bu coğrafyayı satraplıklara bölmüş, Hellespont halkını ‘deniz insanları’ olarak andıkları için başkentliğini Daskyleion’un yaptığı bu satraplığa Tayaiy Drayahya demişti.
Bu satraplıklar arasında Daskyleion bölgesinin politik konumu Persler açısından önemliydi. Atina ve Sparta yönetimleriyle içli-dışlı olmanın yanı sıra Trak, Makedon ve İskit halklarıyla da sınırı vardı bölgenin. Bu politik konum ise bölgenin gelişmesini ve kuvvetlendirilmesini şart kılmıştı. Sinop’tan Bergama’ya uzanan satraplığın merkezi olan Daskyleion bu nedenle hızla gelişme sürecine girmiş ve kısa sürede Batı Anadolu’nun siyasi üssü konumunu almıştı. Tabii bu gelişim sürecinde Pers satraplarının ‘imitatio regis’ olma zorunluluğu yani büyük kralın temsilcisi unvanı da etkili olmuştu. Diğer bir deyişle satrapların her biri kraldı ve krallar kralına bağlıydılar. Sarayları, bahçeleri büyük kralın yaşadığı yerlere benzemeliydi. Bu kuraldan ötürü satraplık merkezlerine resmi yapıların yanı sıra şehrin yakınlarında büyük parklar da yaptırılırdı. Pairidaeza olarak bilinen bu alanlar aslında Pers devletinin milli parkları sayılırdı. Daskyleion yakınlarında da eski çağda ünü tüm dünyaya yayılmış olan muhteşem bir park vardı. Perslerin batı bahçesi olarak anabileceğimiz, eski çağ yazarlarının övgüyle bahsettiği Daskyleion Pairidaeza’sı bugün Türkiye’nin ilk milli parklarından biri olarak da bilinen Bandırma Kuş Cenneti’yle aynı konumda yer alıyordu.
ZERDÜŞTLÜK BANDIRMA'DA
Daskyleion’un Batı Anadolu coğrafyasında ayrı bir önemi daha mevcut. Zerdüştlük dininin izlerini taşıyan kalıntıların merkezi konumunda burası. Öyle ki bazı kaynaklara göre, keşfedilen en eski Zerdüşt tapınaklarından birinin burada olduğu dahi söyleniyor. Zerdüşt rahipleri Magilerin tasvir edildiği kabartma bloklar bu fikri destekleyen kalıntılardan.
Lokal payitahta dönüşen Daskyleion’un kıymeti, Atina ve Sparta arasındaki çekişmenin ve İyon kentlerindeki isyanların artmasıyla kendisini iyice belli etmeye başlamıştı. Satrap Pharnabazos II zamanında Batı Anadolu kıyılarındaki bu karmaşa Perslerin başını hayli ağrıtıyordu artık. Fakat, Pers Kralı’yla Pharnabazos II’nin ilişkileri kuvvetliydi ve kral, kızını onunla evlendirecek kadar güveniyordu satrabına. Bunun da etkisiyle olacak ki Trakya’dan Karya’ya birçok cephede Yunanlılara karşı girişilen savaşlarda Pharnabazos başı çekiyordu.
Tabii bu savaşlarda desteklenen taraflar şartlara göre değişebiliyordu. Atina ile Sparta arasında hegemonya savaşına dönüşen Peleponez Savaşları’na (MÖ 431-404) Persler önceleri ilgisiz gibiydiler fakat savaşın seyrine binaen zamanla Atina’nın egemenliğine karşı koyabilecek şekilde Sparta’yı desteklemeye karar vermişlerdi. Atina-Sparta çekişmesinden etkilenen kentlerden biri de yakınlardaki büyük Kyzikos şehri oluyordu. Pharnabazos II bu süreçte Kyzikos’a Sparta’yla ilişkiler kurma konusunda destek çıkmış, savaş durumunda ise Spartalılarla birlikte Atina’ya karşı bu şehri savunmuştu.
SPARTALILAR KUŞ CENNETİ'Nİ YAKIYOR
Peleponez Savaşları bitmiş fakat Yunan şehirlerinin çekişmeleri ve isyanları sona ermemişti. Pharnabazos II bu kez Sparta’ya karşı Atinalılarla aynı safta bulmuştu kendini. Batı Anadolu kıyılarındaki şehirlerde ayaklanmalar başlayınca Sparta Kralı Agesilaos, komutasındaki orduyla birlikte bu kentlere destek çıkarak Anadolu’ya akınlar düzenlemekteydi. Atina ve müttefikleri de bu isyanda taraf olunca savaş çok geçmeden tekrar geniş cepheye yayılmıştı. Öyle ki Agesilaos’un orduları Daskyleion önlerine kadar gelmiş, parkı yakıp yıkmış, bölgeyi yağmalamıştı. Atinalı tarihçi Ksenofon’a göre bu yıl (MÖ 395) Daskyleion için yıkım yılı olmuştu. Ksenofon, Pharnabazos’un Daskyleion ve Pairidaeza’da yaşananları şu sözlerle anlattığını aktarır: “...şimdi görüyorum ki, babamdan bana miras kalan saraylarla birlikte, mutluluğu tattığım ağaçlarla ve hayvanlarla dolu olan park tahrip oldu ve yandı.”
Atina’nın da savaşta bir güç oluşturmasıyla Sparta’nın muharebe alanı aleyhine genişlemişti. Pers topraklarında ilerlemesine rağmen Yunanistan anakarasındaki konumunu korumak için Sparta, Perslerle anlaşma yoluna gitmek zorunda kalmıştı. Bu şartlarda varılan anlaşma Sparta’nın Batı Anadolu’da elde ettiği kazanımlarından vazgeçmesiyle sonuçlanmıştı (MÖ 387). Tarihin seyri Perslerden yanaydı bu kez. Batı Anadolu’da tekrar Perslerin hükmü tanınmıştı. Fakat uzun sürmeyecekti. Bu tarih, Anadolu kentlerinde Pers karşıtlığının giderek arttığı bir dönemin de başlangıcıydı. Tarihçilerin tabiriyle, Pers İmparatorluğu’nun çöküşü başlıyordu.
Sparta ile yapılan anlaşmadan 31 yıl sonra Pella şehrinde Makedon Kralı’ndan olma İskender dünyaya gelmişti. Genç İskender, asırların Pers-Yunan çekişmesini nihai sonlandıracak akınlarına hızlı ve fevri bir biçimde atılmıştı. Makedonya’dan yola çıkan İskender çok geçmeden Dardanel Boğazı’nı geçerek Daskyleion topraklarına varmıştı. Granikos nehri yakınlarında Pers kuvvetleriyle gireceği muharebeden zaferle çıkacaktı. Bu galibiyet Perslerin sadece Anadolu’daki hakimiyetini değil, Hindistan’a kadar uzanan koca imparatorluğun da sonunu getirecekti.
Bahsedilen yerlerin bugünkü isimleri:
Daskyleion: Bandırma, Ergili köyü /// Kyzikos: Erdek, Belkıs köyü /// Granikos nehri: Biga çayı /// Sardis: Salihli, Sart beldesi /// Hellespont Frigya: Güney Marmara /// Propontis: Marmara denizi /// Dardanel: Çanakkale boğazı /// Pella: Selanik yakınlarında antik şehir
Kaynaklar:
Tomris Bakır, Daskyleion-Hellespontine Frigya Bölgesi Satraplığı
Eray Karaketir, Büyük Kyros’un Lidya Seferi ve Sonuçları
Gökhan Coşkun, Pharnabazos II Hakkında Yeni bir Yorum
Hülya Bulut, Daskyleion’da Akhaemenid Satraplığı Sonu ve Helenistik Dönem