Petrol şirketleri yaya kalacak
Elektrikli araba ve güneş enerjisi teknolojisi geliştikçe fosil yakıtlara talep de azalacak. Kömüre talep tamamen ortadan kalkabilir.
DUVAR - İngiltere merkezli Imperial College London’a bağlı Grantham Enstitüsü ve Karbon Girişimi tarafından yayınlanan Beklenmeyeni Beklemek başlıklı rapor, düşük karbona geçişi hafife alan geleneksel işletmeleri dönüşümün hızlanmasıyla birlikte atıl konuma düşebilecekleri konusunda uyarıyor. Sadece elektrikli otomobillerde (EV) yaşanacak teknolojik gelişmelerle beraber 2025 yılına kadar (aynen 2014-2015'te petrol fiyatlarının çöküşünde yaşandığı gibi) pazar talebinde iki milyon varillik bir düşüş yaşanabilir. Böylesi bir durumda 2040 yılında 16 milyon, 2050 yılında 25 milyon varile ulaşacak petrol talep tahminlerinin tamamen boşa çıkacağı öngörülüyor.
Enerji ve kara ulaşımı sektörleri fosil yakıt tüketiminin hemen hemen yarısını oluşturuyor. Bundan dolayı da güneş enerjisi ve elektrikli otomobillerdeki büyümenin fosil yakıta yönelik talep üstünde dramatik bir etki yaratacak anlamına geliyor. Rapor, bu yüzden artık geleneksel iş senaryolarının kullanılmaması gerektiğini savunuyor. İş dünyasının yeni senaryoları, artık, en azından, güneş enerjisi ve elektrikli otomobiller için öngörülen en son maliyet düşüş öngörüleri ve ülkelerin Paris İklim Anlaşması çerçevesinde Ulusal Katkı Niyet Beyanları’nda (INDC) belirttikleri emisyon taahhütlerini içermeli.
KÖMÜRDEN TAMAMEN VAZGEÇİLEBİLİR, DOĞALGAZIN PAYI YÜZDE 1'E İNEBİLİR
Bu yeni kıstasların güneş enerjisi ve elektrikli arabalar sektöründe büyük bir yükseliş yaratacağı öngörülüyor. Küresel enerji üretiminin 2040 yılında yüzde 23’ü, 2050 itibarıyla da yüzde 29’u güneş enerjisi tarafından karşılanabilir. Bu öngörü gerçekleştiği zaman güneş, kömürden tamamıyla vazgeçilmesini ve doğalgazın sadece yüzde 1’lik bir piyasa payına sahip olmasını sağlayabilir. Buna karşın, ExxonMobil’in projeksiyonlarına göre 2040 yılı itibarıyla tüm yenilenebilir kaynaklar küresel enerji üretimin sadece yüzde 11’ini karşılayabilecek. Beklenmeyeni Beklemek raporuna göre elektrikli otomobiller 2035 itibarıyla kara ulaşımı piyasasının üçte birini, 2040 itibarıyla yüzde elliden fazlasını ve 2050 itibarıyla pazar payının üçte ikisini oluşturabilir. BP’nin 2017 projeksiyonlarında ise elektrikli otomobillerin 2035 itibarıyla piyasanın sadece yüzde 6’sını oluşturması bekleniyor.
Rapora göre kömür talebi 2020 yılında tepe noktaya ulaşıp, 2050 itibarıyla 2012 seviyelerinin yüzde 50 altına düşebilir. Petrol talebi 2020 ile 2030 arası sabit kalabilir ve ardından 2050’ye kadar sürekli bir düşüş yaşayabilir. Çoğu büyük petrol ve kömür şirketi kömürün 2030’dan, petrol talebinin de 2040 yılından önce tepe yapmasını beklemiyor.
700 yıllık ağaç için istasyon yeniden planlandı
Japonya'da 1910 yılında açılan Kayashima tren istasyonunun geliştirilip güncellenmesi, 700 yıllık bir anıt ağacın kesilmemesi için yeniden planlandı. Yerel kayıtlara göre istasyon, tarihi çok eskilere giden bir ağacın yanına kurulmuş. Bölgenin nüfusu arttıkça, bu istasyonun da geliştirilmesi gerekmiş. Yeşilist'in haberine göre, 1972 yılında onaylanan proje ağacın kesilmesini öngörmüş ama 700 yıllık Uzakdoğu'ya özgü bir defne ağacı olan kafur ağacı hâlâ dimdik ayakta.
Japonya'da çok sayıda insan ağacın kesilmemesini batıl inançlara bağlıyor. Anlaşılan o ki, kafur ağacı bölgeye özgü mabet olarak kabul edilmiş. Ağacın kesilmesine yönelik karar bu yüzden halkta çok büyük bir tepki uyandırmış.
'AĞACA DOKUNAN LANETLENİR'
Ağacın kesilmesi durumunda ağaca dokunanların 'lanetleneceği' şeklinde hikayeler yayılmaya başlamış. Her ne kadar böyle hikayeler dolaşmış olsa da, bölge yetkilileri bu kadar tarihi bir doğal anıtın yok olmasını istemediklerini belirterek planın değişmesi şekilde bir karar almışlar. Tren istasyonu genişletilmek yerine birden fazla katlı hale getirilmiş ve çatısından dallarının çıkması sağlanarak ağacın büyümesi engellenmemiş. Bölgede bulunanlar ise işi sağlama alıp ağacı 'kızdırmamak' için hemen yanına bir de adak koymuşlar. Bu şekilde 700 yıldır ayakta duran anıt ağaca kimsenin dokunamaması sağlanmış.
Ürdün'e can suyu arıtma tesisi
Ürdün'ün başkenti Amman'ın yaklaşık 30 kilometre kuzeyindeki As Samra atık su arıtma tesisi sayesinde ülkedeki suyun yüzde yetmişi arıtılabiliyor. EKOIQ dergisinin haberine göre Bu tesis sayesinde dünyanın suyu en kıt olan ülkelerinden Ürdün’ün su ihtiyacının yüzde 10’unu karşılıyor.
ÇİFTÇİLERİN MAĞDURİYETİ GİDERİLDİ
As Samra tesisinde arıtılan su öncelikle Zarka Nehri’ne, oradan da Kral Talal Barajı’na taşınıyor. Bu süreç boyunca nehir etrafındaki çiftçilerin tarlalarını sulama için gerekli ihtiyacını da karşılıyor. Bu hem tarım hem de bölgede yaşayan insanların sağlığı açısından önemli bir durum, çünkü nehrin havzası ülkenin en yoğun bölgelerinden birini oluşturuyor. Arıtma tesisi yapılmadan önce çiftçiler nehirden yeterince arıtılmamış suları kullanıyordu. Bu durum da hem ürünlerin kalitesini hem de insanların sağlığını tehdit ediyordu. Ancak bugün uluslararası standartlara uygun temizlikte su verildiği için bu sorun ortadan kalktı. Ayrıca bu temizlik nehirdeki canlı hayatının da gelişmesine ciddi katkı sağladı. Uzmanlar nehrin restorasyonunun Ürdün hükümetinin de önceliklerinden biri olduğunu aktarıyor.
As Samra Arıtma Tesisi ülkenin en başarılı kamu özel sektör işbirliği projelerinden biri olarak anılıyor. Tesisin tarihi esasında yaklaşık 35 yıllık bir süreci kapsıyor. Bölgede öncelikle 1985’te atık su dengeleme havuzu inşa ediliyor, ancak kısa sürede kapasitenin aşılmış olması sebebiyle devlet buraya bir arıtma tesisi yapma kararı alıyor. Uzun bir kaynak arama sürecinin ardından Ürdün Devleti, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve bir banka konsorsiyumu ile tesisin inşaatına 2003 yılında başlanıyor. İnşaat 2008 yılında tamamlanıyor. 2012 yılında As Samra'nın kapasitesi tekrar artırılıyor. 2012’de başlayıp 2016’da tamamlanan 225 milyon dolarlık proje yine kamu ve özel sektör işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. Mali kaynaklardan en önemlisi ABD’nin bağımsız devlet ajansı The Millennium Challenge Corporation (MCC) tarafından karşılanırken işletme ise 25 yıllığına The Samra Plant Company (SPC) adlı bu tesis için kurulan şirkete veriliyor. Bu sürenin sonundaysa ek bir ücret talep edilmeden tesis Ürdün devletine devredilecek.
'Gözlerime bakınca içimden montu üzerine örtmek geldi'
Her şey Giresun'un merkezinde yer alan Aksu mahallesinde yer alan bir apartmana kapı önlerindeki ayakkabıları kimin çaldığını bulmak için kamera konulmasıyla başladı. Bir apartman sakini görüntüleri izlerken sonradan Giresun Belediyesi'nde işçi olarak çalıştığı anlaşılan Bülent Kalpakçıoğlu'nun kendi montunu çıkarıp üşüyen bir köpeğin üstünü örttüğünü gördü. Bu görüntüler sosyal medyada kısa sürece binlerce kişi tarafından paylaşıldı. Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu, Kalpakçıoğlu’na takdir belgesi verdi, yeni bir mont ve altın hediye etti. Bülent Kalpakçıoğlu ise daha sonra yaptığı açıklamada, “İlimiz son günlerde yoğun kar yağışı altındaydı. Belediye Başkanımızın talimatları doğrultusunda sokak hayvanları için yem, barınma ve battaniye desteği çalışmalarında bulunduk. Sokakta gördüğüm bir köpek üşüyordu ancak battaniye kalmamıştı. Yemi verdikten sonra gözlerime bakınca içimden montu üzerine örtmek geldi. Altı üstü bir mont. Hiç tereddüt etmedim. Bunları herkesin yapması lazım. Onların da canı var. Yemeğe, ısınmaya, barınmaya ihtiyaçları var. Herkesin bu konuda duyarlı olmasını istiyorum. Bunlar bizim temel insanlık görevimizdir” dedi.