Piyasalara çare aranıyor
Bireysel emeklilik sisteminde geniş bir yatırımcı kitlesi bulunuyor. Hisse senetleri nedeniyle riski artmış devlet katkısı fonunun sunulması katılımcılarda memnuniyetsizliğe neden olabilir.
Zeynep Candan Aktaş*
Deprem bir taraftan canları, malları, finansal piyasaları per perişan etti. Anlaşıldı ki herkes hazırlıksız. Afette can kurtarmaya çalışanların yüküne, borsadaki düşüşe bağlı olarak birikimlerinin kaybı da eklendi. Borsa, afetin ilk günü yüzde 1,3, salı günü de yüzde 8,6 düştü. Düşüşlerin bir kısmının, kredili işlemlerin aracı kurumlar tarafından kapatılması nedeniyle meydana geldiği ifade ediliyor. Çarşamba günü de açık olan borsa sonrasında kapatıldı ve o gün gerçekleşen işlemler iptal edildi. Dolayısıyla iki gün içinde yaklaşık yüzde 10 düşen bir borsanın yarattığı yıkım, itirazlara neden oldu. 17 Ağustos 1999 depreminde o dönemde bir kamu kurumu olan borsa kapatılmış ve işlemlere 27 Ağustos’ta başlanmıştı. Bu dönemde hem piyasa yatırımcıları hem de borsada işlem gören şirketler, kendi hasar tespitlerini yapmış ve sonrasında çimentolar öncülüğünde bir çıkış başlamıştı. Dolayısıyla bu kez borsanın kapatılmaması yatırımcıların birikimlerinde büyük zararlara neden oldu.
Borsa İstanbul Yönetmeliğinde ‘olağan dışı gelişmelerin meydana gelmesi hâlinde, Borsa bünyesinde faaliyette bulunan piyasaların, pazarların, platformların veya sistemlerin beş işlem gününe kadar geçici olarak kapatılmasına Yönetim Kurulu karar verebilir' deniliyor. Buna rağmen Borsa İstanbul yönetimi borsayı açık tutarak hisse senetleri ve vadeli işlemlerin devam etmesine izin verdi. Fakat depremden başını kaldıranlar, bir finansal felaketle de karşı karşıya olduklarını anladıklarında öncelikle Borsa İstanbul’da pazartesi ve salı günü hisse senedi piyasasında gerçekleşen işlemlerin iptalini dile getirdiler. Fakat takasın (yani hisse alanlar parasını ödemiş, satanlar parasını almış) gerçekleştiğini, bu nedenle iptal olasılığının düştüğünü görünce, bu kez şirketlerin geri alım yapması, Varlık Fonu’nun hisse fon kurması, BES fonlarının alım yapması, açığa satışın yasaklanması gibi önerilerle ortaya çıktılar.
14 Şubat Salı günü SPK tarafından kredili işlemler ve açığa satışlarla ilgili kararlar alındı. Resmi Gazetede yayınlanan düzenleme ile bireysel emeklilik fonlarına hisse alımı yönündeki talep de karşılanmış oldu. Devlet tarafından ödenen desteğin değerlendirildiği devlet katkısı fonlarına en az yüzde 10 oranında hisse senedi alınabiliyordu. Düzenleme sonrası bu oranın 10 gün içinde en az yüzde 30’a çıkarılması öngörülüyor. Şimdi yapılan bu düzenlemenin artıları-eksileri neler, buna bir göz gezdirelim.
Önce avantajlarına bakalım: Birincisi, öncelikle çok uzun yıllardır devlet katkısı fonlarının getirilerinin düşüklüğünden, enflasyon altında kalmasından şikayet eden çok sayıda BES katılımcısı vardı. Bir anlamda bu katılımcıların talepleri yerine getirilmiş oldu. Özellikle finansal okuryazarlığı yüksek katılımcılar bu değişiklik nedeniyle memnun oldu.
İkinci olarak ise 5-10 yıllık vadede devlet katkısı fonlarının getirileri şimdikinden çok daha iyi olacak, devlet katkısı fonları daha hızlı büyüyecektir.
Dezavantajlı taraflarına gelince; öncelikle bu değişikliğin piyasa baskısıyla yapılması, sisteme müdahale edilmesi daha sonrasında başka müdahaleleri gündeme getirebilir. Ayrıca borsa yatırımcılarını korumak için BES fonlarının kullanılması, dişinden tırnağından artırarak 200-300 lirayı sisteme aktaran katılımcılara bir anlamda haksızlık.
İkinci olarak devlet katkısı fonlarındaki hisse senedi oranının artması, fon fiyatlarındaki volatiliteyi artıracak, özellikle sistemden ayrılma aşamasında katılımcılar ile BES şirketlerini karşı karşıya getirecektir.
Üçüncü olarak ise bugün yapılan düzenlemeler, finansal piyasalar üzerinde gelecekte yük oluşturabilir. Halihazırda, sistemde emeklilik hakkını kazanmış ama halen sistemde kalmaya devam eden katılımcılar var. Bunların üstüne bu yıl emeklilik hakkı kazananlar gelecek. Bir de deprem bölgesinde vefat edenler ve ekonomik sebeplerle sistemden ayrılacak olanları sayarsak, sistemden ciddi çıkışlar izlenebilir. Yani BES’te düzenleme ile artacak olan hisse varlığı önümüzdeki dönemde katılımcıların sistemden ayrılmasıyla piyasa üzerinde extra yüke dönüşebilir.
Dördüncü olarak da bireysel emeklilik sisteminde hiç risk sevmeyeninden, en riskli olanına kadar geniş bir yatırımcı kitlesi bulunuyor. Genellikle temkinli bir tutum izleyen katılımcı kitlesine hisse senetleri nedeniyle riski artmış devlet katkısı fonunun sunulması katılımcılarda memnuniyetsizliğe neden olabilir. Bu nedenle belki de birkaç farklı risk seviyesinde devlet katkısı fonu kurmak gerekebilir.
*Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) Uzmanı