Gazeteci Bülent Kılıç: Metin Göktepe’yi öldüren kötülük beni nefessiz bırakmak istedi
Onur Haftası Yürüyüşü'nü izlerken, boğazına bastırılarak gözaltına alınan AFP Fotomuhabiri Kılıç: "Metin Göktepe’yi öldüren kötülük bugün beni nefessiz bırakmak istedi ama başaramadılar."
DUVAR - Beyoğlu Kaymakamlığı, bugün Taksim'de yapılacağı açıklanan Onur Yürüyüşü etkinliğinin yasaklandığını duyurdu. LGBTİ+'lar yasağa karşı Beyoğlu'nun birçok yerinde toplanarak kararı protesto etti. Polis bir araya gelen LGBTİ+'lara saldırdı. En az 50 kişi polis saldırısında gözaltına alındı.
Öte yandan polis, çekim yapan AFP fotomuhabiri Bülent Kılıç'ı gözaltına aldı. Kılıç, önce Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne, buradan da Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sağlık kontrolüne götürüldü. Kılıç'ın fotoğraf makinesi ve teknik ekipmanları gözaltı sırasında zarar gördü.
Kılıç'ın gözaltına alınmasına tepki gösteren Türkiye Gazeteciler Sendikası, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü de etiketleyerek, "Taksim’deki #onurhaftasi yürüyüşünü takip eden AFP Muhabiri Bülent Kılıç boğazına basılıp nefessiz bırakılarak gözaltına alındı. Üyemizin derhâl serbest bırakılmasını ve sorumlu polisler hakkında işlem yapılmasını talep ediyoruz" dedi.
CHP: TÜRKİYE BU ZORBALIĞI HAK ETMİYOR
CHP'nin resmi hesabından da Bülent Kılınç'ın gözaltına alındığı anın fotoğrafı şu notla paylaşıldı: "Türkiye bu zorbalığı hak etmiyor. Kendi yaşam tarzlarının dışında hiç kimseye saygı duymayan, görevinin başındaki gazetecilere, farklı kimliklere bu zulmü reva gören zihniyeti kınıyoruz. Cumhuriyetimizin layık olduğu demokrasiyi hep birlikte inşa edeceğiz…"
AVUKAT DOĞAN: RESMİ GÖZALTI İŞLEMİ YAPILMADI, ŞİKAYETÇİ OLACAĞIZ
Bülent Kılıç'ın daha sonra serbest bırakıldığını söyleyen avukatı Zelal Pelin Doğan, resmi bir gözaltı işlemi yapılmadığını ve hukuka aykırı şekilde tutulduğunu belirtti.
Doğan, "Eylem sırasında Kılıç'a ters kelepçe uygulandı. Sırtına çıkılarak kendisine kamerayla vuruldu. Bunlardan ötürü şikayetçi olunuyor" dedi.
'METİN GÖKTEPE'Yİ ÖLDÜREN KÖTÜLÜK BUGÜN BENİ NEFESSİZ BIRAKMAK İSTEDİ AMA BAŞARAMADILAR'
Serbest bırakılan fotomuhabiri Bülent Kılıç Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı: "Canıma kast edilmeye çalışıldı, nefesim kesilmek istendi, bana bunu yapandan, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları, her ne ise, bu Dünya’da hangi mahkemeyse hesap soracağım, yaşadığım sürece bunun mahkemede hesabı verilecek. Ulu Divan’a kalmayacak.#NefesAlamıyorum #Pride2021
Metin Göktepe’yi Eyüp spor salonunda öldüren kötülük bugün boynuma bastırıp beni nefessiz bırakmak istedi ama başaramadılar. Saolsun halk gazetecisine sahip çıktı. Tüm dostlar seferber oldu. Kolay değil öyle. Daha işimiz var. #NefesAlamıyorum #Pride2021"
TÜNEL'DE BASIN AÇIKLAMASI OKUNDU
Saat 16.15'te ise LGBTİ+'lar Tünel meydanında toplandı. "Transfobik devlet, yıkacağız elbet" sloganlarıyla basın açıklamasını okudu.
Basın açıklamasının tam metni şöyle:
"19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşümüzü 26 Haziran Cumartesi günü yine Taksim’de gerçekleştiriyoruz. Alanlarımızın daraltılmasına dağılarak, her yerde var olarak direnmemizin ardından, bu kez hep beraber sokaklara dönüyor, sokakları dolduruyoruz. Haykırıyor, zırıldırıyoruz.
Kendi sokaklarımızda, kendi derelerimizde, kendi dağlarımızda, kendi bedenlerimizde türlü türlü yöntemlerle tahakküm kurma haddini bulanlara; mafyalara, nefrete, kutuplaşmaya inat yaşam alanlarımızı koruyor ve çoğaltıyoruz. Topluma yönelik son yıllarda gerçekleştirilen ve sistematik olarak devam eden baskıya karşı sokaklarımızı koruyoruz.
Geçtiğimiz yıl hem LGBTİ+’lar hem de tüm toplum için baskıyla, şiddetle, zorbalıkla geçti. Ancak hiçbirimiz haklarımızdan, varoluşlarımızdan ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz. Gökkuşağına dair her şeyi suç unsuru gibi göstermeye çalışanlara karşı, lubunyalar gökkuşağına sahip çıkmaya devam ediyor.
Küçük Bayram’da yerlerinden edilen seks işçisi kadınlar, yaşadığımız tüm felaketlerde olduğu gibi pandemide de güvencesizliğe, şiddete ve baskıya karşı sokakta direnmeye devam ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektör Melih Bulu’nun atanmasıyla başlayan eylemlerde başta LGBTİ+’lar olmak üzere tüm Boğaziçi öğrencileri ve akademisyenleri devlet şiddetine, kayyumlara ve atamalara karşı kampüste ve sokakta direnmeye devam ediyor.
6 Mart günü Kadıköy’de gözaltı işkencesine maruz kalan Kürt trans artı kadınlar, sokakta direnmeye devam ediyor.
Lubunyaların ve kadınların yaşamını korumayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede kaldıranlara karşı, kadınlar ve LGBTİ+’lar sokakta direnmeye devam ediyor.
12. Çumhurbaşkanı'nın yok öyle bir şey diyerek yok saymaya çalıştığı lezbiyenler kimliklerine sahip çıkmaya, sokakta direnmeye devam ediyor.
Mafyatik ilişkileri ifşa olan bakanların hedef gösterdiği, sapkın ilan ettiği lubunyalar onurla açılmaya, görünür olmaya, ahlakçılıktan sapmaya, sokakta direnmeye devam ediyor.
Siyasetten dışarı atılmak istenerek, parti binaları basılarak korkutulmaya çalışılan Kürtler, Deniz Poyraz’ı yaşatmaya, sokakta direnmeye devam ediyor.
İkizdere’de ve tüm coğrafyada dağlar ve sular için direnenler ormanlarda ve sokakta direnmeye devam ediyor.
Günlerdir iktidarların atıkları Marmara Denizi’nin üstünde kendini gösteriyor. Buna rağmen bugün aynı zamanda İstanbul’un doğasının, denizinin, tüm canlıların yaşam alanlarının katledilmesi anlamına gelen Kanal İstanbul’un temel atma töreni var.
Bizler yaşamı savundukça ve var ettikçe, devletler Gezi Parkı’ndan Hasankeyf’e yıllardır doğayı ve kültürü talan etmeye arsızca devam ediyor.
Bizler şiddeti ve tehditleri Eryaman’dan, Sur’dan, Kazdağları’ndan ve daha birçok güvenli yaşam alanımızın talan edilmesinden tanıyoruz. Her geçen gün daha çok afişe edilen devlet mafya ilişkileri yıllardır hayatlarımızda, evlerimizde; peşimizi bırakmıyor! Bu sene de Heybeliada’da ve Maçka’da devlet yetkililerinin pikniğimize yönelik tehdit ve saldırıları bize bir kez daha göstermiştir ki, nefret, şiddet ve savaş devlet eliyle beslenmektedir.
Bizler LGBTİ+’lar, kadınlar, işçiler, Kürtler, öğrenciler olarak devletin bize yönelttiği tüm saldırılara karşı bir arada durmakta kararlıyız. Birlikte örgütlenecek, sokakta beraber bağıracak, yeniden partileyecek, güvenli alanlarımızı birlikte koruyacak ve büyüteceğiz.
Çünkü biliyoruz, tüm yasakların, saldırıların, engellemelerin, yok sayma girişimlerinin arkasında korkuları var! İşledikleri suçların farkındalar, yargılanmaktan korkuyorlar. Halkların iradesinin farkındalar, koltuklarını kaybetmekten korkuyorlar. Yok saymakla yok olmayacağımızı biliyorlar, var oluşlarımızdan korkuyorlar. Ama bundan daha fazlası var! Biz sandıklarından daha ibne, daha ahlaksız, daha zırıl, daha örgütlüyüz. Sokakta direnmeye devam ediyoruz.
Bugün burada olan, sokakları ve birbirini çok özleyen tüm lubunyaların; belki iyi hissetmediği için, belki başka bir sebepten burada olamayanların; zorbalığa maruz kalan, kendini yalnız hisseden herkesin; yerlerinden edilenlerin; devlet şiddetine maruz bırakılanların, tüm lubunyaların Onur Haftası kutlu olsun! İyi ki varız ve çok kalabalığız. Sadece bu sokağı değil tüm Taksim’i, İstanbul’u ve tüm kentleri, kırsalı da istiyoruz. İyi ki varsın lubunya! Onur ayın kutlu olsun!
Ve 1 Temmuz günü Tünel’de, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için yine Taksim’de, bizim sokaklarımızda görüşürüz lubunya!"
KAYMAKAMLIK 'GENEL AHLAK' DİYEREK YASAKLAMIŞTI
Kaymakamlıktan yapılan açıklamada, “Taksim Meydanı'nda yapılacağı duyurulan toplantı, yürüyüş, basın açıklaması, oturma eylemi, stant açma, çadır kurma, bildiri dağıtma, protesto eylemi vb. eylemi/etkinliklerin ayrıca Beyoğlu İlçesi sınırları içerisinde aynı konunun devamı niteliğinde gerçekleştirilmek istenen etkinliklere devletin ilkesi ve bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzene, genel sağlığa ve genel ahlaka aykırı olabileceği veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla ve Covid-19 tedbirleri kapsamında izin verilmeyecektir” denilmişti.
Kaymakamlığın açıklamasına karşı LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi ise "Haklarımızdan ve onurumuzu kutlamaktan vazgeçmiyoruz. Barışçıl onur yürüyüşümüz ve anayasal haklarımızı kullanmak için 17.00'de Taksim'deyiz" demişti.
ONUR HAFTASI PİKNİĞİ DE ENGELLENMİŞTİ
Geçtiğimiz hafta Heybeliada'da yapılmak istenen Onur Haftası pikniği de Adalar Emniyet Müdürlüğü tarafından yasaklanmıştı. Salı günü Maçka Parkı'nda yapılmak istenen pikniğe ise önce Şişli Kaymakamlığı tarafından yasak getirilmiş, ardından da polis, parkta toplananları darp ederek parktan çıkarmış ve 1 kişiyi göz altına almıştı.
Her yıl haziran ayının sonlarında yapılan Onur Yürüyüşü, dünyanın her yerinde LGBTİ+'lar tarafından kutlanıyor. Türkiye'de ise Onur Yürüyüşü 2003 yılından beri düzenleniyor. Ancak İstiklal Caddesi'nde yapılmak istenen Onur Yürüyüşü etkinlikleri, 2015 yılından beri çeşitli gerekçelerle engelleniyor.