Geçen hafta Washington'da açılan ve farklı ülkelerden derlenmiş çağdaş Kürt sanatı üretimini yansıtan 'Dağların Üzerinden Konuşmak' sergisinin Mısırlı Küratörü Heba Elkayal'a göre "Bu sergi, politik olanın nasıl kişisel, kişisel olanın ise nasıl da politik olduğunun bir yansıması olarak alınmalı".
Geçen hafta sonu, ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü'nde açılan ve 20 Şubat'a dek 10 Kürt sanatçıyı üç farklı coğrafya üzerinden buluşturan 'Dağların Üzerinden Konuşmak' sergisi üzerine, ABD'den yeni mesajlar var.
Etkinliğin küratörü, Mısırlı sanat eleştirmeni Heba Elkayal ile, Enstitü'nün Türkiye Çalışmaları birimi direktörü, George Washington Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Enstitüsü Üyesi, Yrd. Prof. Gönül Tol sorularımızı yanıtladı. Tol, açıklamasında sergiyi özetle şu sözlerle değerlendirdi:
"Küratörlüğünü Heba Elkayal'ın yaptığı 'Dağların Üzerinden Konuşmak' adlı sergi, Amerika'da çağdaş Kürt sanatının sanatseverler ile buluştuğu ender sergilerden bir tanesi. Ortadoğu Enstitüsü olarak, böyle bir sergiye ev sahipliği yaptığımız için çok mutluyuz. Sergi, içlerinde Irak'tan Sherko Abbas, Serwan Baran, Kani Kamil, Hayy Kahraman, Walid Siti ve Türkiye'den Savaş Boyraz, Zehra Doğan ve Şener Özmen ile, Suriye'den Khadija Baker ve Bahram Hajou'nun olduğu Kürt sanatçıların eserlerine yer veriyor.
Sergi ile amacımız, Kürt deneyiminin çeşitliliğine vurgu yapmak. Sanatçıların sadece arka planları değil, söylemleri, estetik anlayışları ve eserlerinde öne çıkardıkları temalar da farklı. Bu farklılıklar, tarih boyunca maruz kalınan zulüm, baskı ve tekleştirme politikalarına rağmen, Kürt kültürü ve tahayyülünün çeşitliliğini anlatması bakımından, çarpıcı. "
Serginin Küratörü Heba Elkayal'in, bir kısmını sanatçılara da yansıttığımız eş sorulara yanıtları ise, şu şekilde:
Böylesi bir sergiyi tasarlarken, hangi kriterlere yaslandınız?
Doğrudan veya dolaylı biçimde, Kürt meselesi ve kimliğini kendi bünyelerinde keşfe çıkan sanatçıları seçtim. Ele aldıkları temalar kolektif biçimde sürgün, hafıza, yersiz-yurtsuzlaşma, cinsiyet mefhumu ve ulusal ile etnik bağlamda 'hecelenip tirelenen' kimlik fikri biçiminde kendini görünür kıldı. Buna örnek olarak aynı zamanda hem Türk hem Kürt, ya da hem Iraklı ve Kürt olmayı verebiliriz. Bölgesel siyasetin etkisi, Akdeniz'deki sığınmacıların kaçış teknelerindeki vaziyetleri, Irak işgalinin ve beraberindeki mülteci krizinin sergideki işlerde ağırlıklı temalar olduğu söylenebilir. Öne çıkarmak istediğim bir öteki ölçüt ise, sanatçıların kullandıkları malzemeler ve bunların içerdiği estetik değerlerdi. Birçoğu ABD'deki izleyicinin karşısına ilk kez çıktığından, teknik ve kavramsal olarak uluslararası güncel sanatın en iyi örneklerini yansıtmaya, Kürt sanatçıların dünya üzerindeki benzer karşılıklarınca da en yetenekli olanlarını burada buluşturmaya çalıştım.
Bu serginin ikinci durağı olarak nereyi seçerdiniz, niçin?
Bu serginin, içerdiği sanatçılar arasında daha geniş bir diyalog ve fırsatlar bütünlüğünü beraberinde getirmesinden yana umutluyum. Hayy Kahraman ve Sherko Abbas, ABD'deki türlü müze sergilerinde yapıtları izlenmiş isimler. Kahraman, Los Angeles'ta yaşıyor. Bir süredir çeşitli galeri ve müze sergilerine katkısı oluyor. Sherko Abbas'ın ise halen MoMA PS1'de (New York) izlenen 'Körfez Savaşı Operasyonları' sergisinde bir yapıtı yer almakta. Dilerim, sergiye katılan öteki sanatçılar da bu vesile ile farklı davet ve fırsatlar yakalayabilirler, farklı galerilerce temsil olasılığı bulabilirler. Ayrıca umudum odur ki, bu sergi insanların ilgisini çeker ve Kürtlerin geçmişte ve bugün maruz kaldıkları meseleleri anlamalarında bir araç olarak vesile olabilir. Bu serginin, diyalog ve ilerleme adına farklı hükümet, ülke ve topluluklara bir diyalog zemini yaratmasını umuyorum.
Sadece Irak, Suriye ve Türkiye'nin, küresel Kürt topluluğunun yaratıcılığını yansıtmak babında yeterli olduğuna inanalım mı?
Hayır. Kesinlikle. Bence İran Kürtleri de, ayrıca küresel Kürt nüfusunun yaratıcılığını yansıtmak açısından eşit imkânlara sahipler. Zaten kendilerinin sergideki mevcudiyeti de, yürürlüğe girecek bir film gösterim programı ile kendini ortaya koyacak. İran Kürtlerinin sanat eserlerinin güvenliği ve bunun iletişimi, serginin organizasyon sürecinde kimi nedenlerle kendi zorluğunu ortaya çıkardı. Buna mukabil, oluşturduğumuz bir seri film gösterim programı, onların kendi seslerini burada duyurabilmelerinin önünü açtı.
Bu serginin, güncel sanatı aşırı politize ettiğini, ya da apolitik hale getirdiğini düşünmek mümkün müdür?
İkisi de değil. Bu sergi, politik olanın nasıl kişisel, kişisel olanın ise nasıl da politik olduğunun bir yansıması olarak alınmalı. Siyaset bizlerin günlük hayatına sirayet ediyor; bunu da doğrudan veya dolaylı olarak tecrübe ediyoruz. Ve sanatçılar, ellerindeki türlü temalar vasıtası ile bunu bizlere kanıtlamış bulunuyorlar. Ama ayrıca, sanatçılar güncel sanatın vasıtası ile bize bir çok şeyin nasıl da birbirinden farklı yollarla sunulabilir olduğunu göstermekteler.