Polonya seçimlerine dair: Sol yeniden mecliste
Bu seçimde kilit etken olan kırsal kesim ile şehirde yaşayanların sandığa gidiş oranlarının aynı oranda yüksek olması muhalefeti daha güçlü konuma getirdi. Çünkü iktidar partisi oylarının önemli bir yüzdesini kırsal kesimde alırken, muhalefet partileri şehir merkezlerinden daha fazla destek gördü.
Harun Güney Akgül*
Polonya malum geçen pazar parlamento seçimleri için sandık başına gitti. 2015 yılından bu yana tek başına iktidarda bulunan Jarosław Kaczyński liderliğindeki Hukuk ve Adalet Partisi (PIS) oyların yüzde 44’ünü alarak komünizm sonrasında bir partinin aldığı en yüksek oy oranına ulaşmış oldu. 2001 yılında Kaczyński ikiz biraderlerin kurduğu muhafazakar ve milliyetçi çizgilere sahip partinin gerek yükseliş açısından gerekse iktidarda uyguladığı popülist politikalar bakımından ülkemizdeki AKP hükümeti ile benzer nüanslara sahip olduğunu söyleyebiliriz. 2010 yılındaki uçak kazasında kardeş Lech Kaczyński’nin ölümünden sonra, Polonya siyasetinde olayın failinin Rusya olarak benimsenmesi toplumda halihazırda var olan Rusya antipatisini güçlendirerek, Leh toplumunun milliyetçi damarını tekrar ortaya çıkardı. Kardeş Kaczyńsk toplumun bu refleksinden faydalanarak ülkenin birlikteliğini de bahane ederek Katolik kilisesi ile siyaseti birbirine yakınlaştırdı ve Solidarity’den sonra Polonya siyasetinde kilisesinin şimdiye kadar hiç olmadığı kadar söz sahibi olmasını sağladı.
2015 yılında ekonomi kökenli Mateusz Morawiecki’nin başbakan olması ile birlikte Avrupa Birliği ile paralel ekonomik verilerin gün geçtikçe iyiye gitmesi toplumda Avrupa Birliği'nden ziyade hükümetin başarısı olarak algılandı. AB ile mülteci konusu ile başlayan krizde Polonyalı vatandaşların da Müslüman mültecileri ülkelerinde istememesinden dolayı Morawiecki ülkedeki popülaritesini iyiden iyiye arttırdı. Diğer yandan kilisenin desteği ve yargının kontrol altına alınmaya başlanması iktidar partisini iktidarda neredeyse rakipsiz hale getirmiş durumda. Medya kontrolünde ise iktidarın geçmiş komünist dönemi aratmayan bir tahakkümü söz konusu.
İktidar partisinin bu güçlü yapısı karşısında direnç göstermek isteyen muhalefetin önemli bir kesimini temsil eden merkezdeki Sivil Platform (Koalicja Obywatelska) partisi Polonya’da değişen siyasi iklimin kilisenin etkisinde kaldığını ve demokratik hakların birer birer yok olduğunu ön plana çıkaran bir kampanya yürütmesine karşın partiye verilen destek beklenenin altında kaldı ve oyların yüzde 27,2’sini alabildi. Yüzde 12 oy oranı ile üçüncü durumda olan Demokratik Sol Bütünlük (Lewica) ise sonuçlardan memnun görünüyor. Polonya’da gey ve ateist olduğunu açıklayan ilk politikacılardan olan Robert Biedroń, mecliste yeniden temsil edilmenin verdiği gururla şu açıklamayı yaptı; “Bizimle birlikte Polonya her zaman ait olduğu sol çizgiye dönecektir.” Solun aldığı bu yüzde 12 oy ile şimdilik bu bahsedilen çizgiye dönmek oldukça zor görünüyor ama alınan oy miktarları ile muhalefetin mücadele gücünü artırdığını söyleyebiliriz.
Bu seçimde kilit etken olan kırsal kesim ile şehirde yaşayanların sandığa gidiş oranlarının aynı oranda yüksek olması muhalefeti daha güçlü konuma getirdi. Çünkü iktidar partisi oylarının önemli bir yüzdesini kırsal kesimde alırken, muhalefet partileri şehir merkezlerinden daha fazla destek gördü.
Son aylarda Polonya’da enflasyonun yükselişe geçmesi iktidar partisini gelecekte en çok zorlayacak konuların başında geliyor. Hükümetin Avrupa Birliği’nin yürüttüğü ekonomi politikalarını benimsemeyerek hareket etmesi ülkedeki enflasyonun yükselmesinde en büyük etken. Özellikle hükümetin çocuk başına ailelere her ay 500 ziloty (120 Euro) destek vermeye başlaması iktidarın ekonomik disipline uymadığının bir göstergesi olarak Leh toplumunun gündemini de meşgul eden en önemli konu maddesi.
Sonuç olarak Leh toplumu sakin denilebilecek bir seçim dönemini daha geride bıraktı. Liderlerin meydana çıkıp büyük mitingler yapmadığı, sadece küçük afişlerin sokakları süslediği bir seçimdi. İktidarda bulunan PIS için insanlara ulaşmak daha kolaydı; sonuçta Lehlerin önemli bir kısmı pazar günleri kiliseye gidiyor ve kilisenin iktidar partisini PIS’i işaret ettiği bilinen bir gerçek. Gelecek yıl başkanlık seçimlerinde muhalefet partilerinin bu işbirliğinin önüne nasıl geçebileceği şimdiden önem kazanmış durumda. Sonuçta ortaya çıkacak sonuçlar Avrupa Birliği'ni de yakından ilgilendiriyor. Avrupa Birliği üye ülkeler ile anlaşmazlıklarda tartışmaya ve çözüm bulmaya alışkın fakat gelecekte Polonya ile olası bir problemde AB ile kilisenin karşı karşıya gelmesi ortaya trajikomik sonuçlar çıkaracaktır.
*Doktora öğrencisi, Wroclaw Üniversitesi Siyaset Bilimi