Polonya’da pandemi, ekonomi ve yeni sol

Önümüzdeki hafta Polonya paskalya bayramını kutlamaya hazırlanıyor. 10 Nisan’a kadar sürecek olan kısıtlamalarda kiliselerin açık kalacak olması kafalarda soru işareti bıraktı.

Abone ol

Harun Güney Akgül* 

Kısa bir süre sonra Wielkanoc (paskalya) kutlamalarına hazırlanan Polonya, günlük 30 binlere ulaşan vaka sayısı sonrası, içerisinde kuaför ve yapı alışveriş marketlerinin de olduğu yeni bir kapanma kararını yürürlüğe soktu. Lokanta ve kafelerin neredeyse altı aydır kapalı olduğu Polonya’da, az sayıda işletme her gün yazılan cezayı görmezden gelerek, kafe ve lokantalarını müşterilerine açmış durumda. Cuma sabahı Başbakan Mateusz Morawiecki, Covid-19'a karşı aşılamanın devam ettiği Wrocław Üniversitesi Klinik Hastanesi'ni ziyaret sırasında, önümüzdeki dönemde en az yedi milyon aşının ellerine ulaşmasını beklediğini açıkladı. Şimdiye kadar beş milyon aşının yapıldığı Polonya’da halk, aşılamanın yavaş ilerlemesinden şikâyetçi.

Bütün dünyada olduğu gibi Polonya da pandemiden olumsuz etkilenmesine rağmen, bu bir yıllık süreçte AB ülkeleri içerisinde en az ekonomik küçülmenin bu ülkede görülmesi; bunu takiben en az işsizlik oranına sahip olan ülkelerden biri olması Polonya’da moralleri güçlü tutmaya yetiyor. Son olarak uzmanların açıklamasına göre, şubat ayında Polonyalıların banka hesaplarındaki yatırımların tarihte ilk defa bir trilyon zlotiyi aşması ülkedeki ekonomik refahı doğrular nitelikte.

Diğer yandan özellikle petrol fiyatındaki hızlı yükseliş ve uzun süredir sabit seyreden enflasyonun tekrardan yukarı yönlü hareketi, homurdanmaların başlaması için yeterli oldu. Muhafazakâr Adalet ve Hukuk Partisi'nin (PİS) başını çektiği koalisyonda uzun süredir çatlak seslerin yükselmesi hükümetin devamına ilişkin insanların aklında soru işareti oluştururken, son seçimde bağımsız başkan adayı olan Szymon Hołownia’nın yeni partisi Polska 2050 (Polonya 2050) anketlerden PİS’in arkasından ikinci çıkması, olası seçimlerde koalisyonu oluşturan sağ muhafazakâr partilerin mecliste çoğunluğu kaybedeceğini gösteriyor. Muhafazakâr koalisyonun ekonomik yönetimden ziyade, pandemi süresince -özellikle kadın hakları konusunda- geri adım atma çabası yüzünden tepki görmesi, olası oy kaybını açıklayan ana etmen olarak ön plana çıkıyor. Halihazırda Katolik Kilisenin baskısı ile kadınların sezaryen hakkının kısıtlı olmasına rağmen, yeni bir kanun ile bu hakkın neredeyse temelli yasaklama yoluna gidilmesi, özellikle kadınların ve gençlerin sert tepkisini çekti. Strajk Kobiet (Kadın Grevi) hareketi adı altında örgütlenen göstericilerin pandemi süresince yaptığı büyük katılımlı gösteriler hükümet tarafından korona virüsünün yayılmasının en büyük nedeni olarak topluma yansıtıldı. Strajk Kobiet hareketi her geçen gün güçlenerek mücadelesine devam ederken, Polonya’da ileriki dönemde siyasî atmosferin şekillenmesinde önemli rol oynaması bekleniyor.

Ülkede sol harekete gelince, son seçimler ile birlikte tekrar mecliste temsil edilme imkânı yakalayan Lewica (sol) ittifakı, tek parti altında birleşme kararı aldı. Ülkenin ilk LGBT siyasî lideri ve aktivisti olarak bilinen Robert Biedron’un başını çektiği, bahar anlamına gelen Wiosna partisi ile merkez solu temsil eden SLD’nin lideri Włodzimierz Czarzasty eş başkanlık formülünde anlaştı, yeni partinin isminin “Nowa Lewica” (Yeni Sol) olması bekleniyor. Bu ani birleşme kararı ile birlikte özellikle SLD içerisinden çatlak sesleri de çıkmaya başladı. 2001-2004 yılları arasında başbakanlık yapmış olan, partinin önemli isimlerinden Leszek Miller, “Ben SLD’den ayrılmadım SLD benden ayrıldı” diyerek birleşmeye yeşil ışık yakmayan isimlerin başında geldiğini ilan etti. Muhafazakâr kesim tarafından şovmen olarak suçlanan Biedron’un, alışılmış siyasî kalıpların dışına çıkarak toplumsal olaylarda siyasî bir liderden ziyade aktivist olarak bir rol üstlenmesi, yeni sol partiyi toplumsal muhalefetin toplanma noktası haline getirebilir. Sol’un birleştiği zaman her zaman kazandığını söyleyen Biedron 2001-2004 yılları arasındaki kısa sol iktidarın, bugün Polonya’nın geldiği noktada önemli işlere imza attığını bir kez daha hatırlattı. Hoławnia’nın kiliseyi karşısına alacak politika üretmekten yoksun görüntüsü, toplumsal muhalefetin Nowa Lewica adı altında toplanma şansını artırıyor. Bu sadece siyasî bir tahmin, yoksa Nowa Lewica isminin Leh toplumda bir heyecan yarattığını söylemek şimdilik zor.

Son başkanlık yarışını az bir farkla mevcut başkan Andrzej Duda karşısında kaybeden Varşova Belediye Başkanı Trzaskowski ise korona tedavisi gördüğü hastaneden taburcu olurken yaptığı açıklamada, hastanede çalışan Ukraynalı ve Belaruslu sağlık çalışanlarından övgü ile bahsederken “eğer onlar olmasaydı, hizmetler çökebilirdi” minvalinde bir açıklamada bulundu. Trzaskowski bu sıralar Varşova’nın yerel sorunlarına odaklanmış görünse de yapılan anketler çalışmalarında ana muhalefeti Hoławnia’nın yeni partisine kaptıran sivil koalisyonun elindeki en büyük güç yine Trzaskowski.

Ülkedeki iç politika ve pandemi bu doğrultuda seyrederken, dış politikada Belarus meselesi her geçen gün daha da çetrefilli bir hal alıyor. Biz her ne kadar Polonya’da yaşayan Belaruslu nüfus üzerinden konuşsak da sayıları 300 binden başlayan azımsanmayacak bir Polonyalı azınlık nüfus da Belarus’da yaşıyor. Bu azınlık nüfusu temsil eden iki kişinin Belarus makamlarınca hapis cezasına çarptırılması, Polonya ve Belarus arasında mevcut sorunlara bir yenisini ekledi. Bilindiği üzere Polonya hükümeti AB’nin de desteğini alarak çeşitli yollardan Belarus'taki muhalefete tam destek veriyor.

Önümüzdeki hafta Polonya paskalya bayramını bu gelişmelerin gölgesinde kutlamaya hazırlanıyor. 10 Nisan’a kadar sürecek olan kısıtlamalarda kiliselerin açık kalacak olması, kilisenin gıda ve ilaç satışı yapan işletmeler ile birlikte zarurî ihtiyaçlar listesinin dışında tutulmaması kafalarda soru işareti bırakırken, diğer yandan paskalya kutlamalarında önemli bir yere sahip kiliselerin açık olması, toplumun büyük kesiminin tek teselli noktası.

*Doktora öğrencisi, Wroclaw Üniversitesi Siyaset Bilimi