Prime Video'dan Michael Jordan ve kapitalizm filmi: Air

Prime Video'da yayınlanan "Air", hareketli diyaloglarıyla izleyicileri memnun eden bir film. Ancak, Michael Jordan konusunda biraz sorunu olduğu söylenebilir.

Abone ol

Gizem Üstündağ

Amazon Studios, Skydance Sports, Mandalay Pictures ve Ben Affleck ile Matt Damon’un Artists Equity adlı şirketinin yapımcılığını üstlendiği; Ben Affleck’in yönettiği ve başrolünde yer aldığı "Air" filmi, Türkiye’de 12 Mayıs’tan itibaren Prime Video’da izleyicilerle buluştu.

Film, Nike markasının yükselişini ve çöküşünü anlatarak, Michael Jordan ile yapılan bir anlaşmanın şirketi nasıl canlandırdığını ve ardından efsanevi Air Jordan spor ayakkabılarının piyasaya sürülmesini konu alıyor. Affleck, kolaylıkla bir propaganda filmine dönüşebilecek olan "Air"de her türlü kuşkuyu bertaraf ederek, iş ve strateji yönüne daha çok odaklanan bir yapıt sunuyor.

Alex Convery tarafından yazılan "Air", tonunu doğru bir şekilde belirleyerek, ilk sahneden itibaren dikkat çekiyor. Affleck, filmde marka, ürün, yükseliş ve düşüş ile işin stratejik yönüne odaklanarak 1980'lerin reklamlarına göndermeler yapmayı başarıyor. Filmde merkezi bir rol oynayan Michael Jordan, bu kararın dünya çapında reklam ve pazarlama kampanyalarını nasıl devrimleştirdiğini açıklamak için kullanılan temel nokta.

TARİHE GEÇECEK BİR DÖNÜM NOKTASI

Film, daha çok Nike yöneticisi Sonny Vaccaro'ya (Matt Damon) odaklanıyor. Sonny, Michael'ın markayı canlandırabileceğine inanıyor ve bu inancını sürdürmek için mücadele ediyor. Ancak Nike CEO'su Phil Knight (Ben Affleck), buna henüz ikna değil. Sonny, pes etmeyip çabalarını sürdürüyor. Jordan'ın evine giderek onu ikna etmeye çalışıyor ve bu karar, tarihe geçecek bir dönüm noktası oluyor. Kampanyanın arkasındaki pazarlama gücü, hikâyenin temelini oluşturuyor ve büyük kurumsal anlaşmaların arkasındaki zihinsel oyunlara derinlemesine bir dalış yapmak ilginç bir deneyim sunuyor.

Affleck, ırksal gerilimi tasvir etme veya buna dahil etme konusunda biraz çekingen davranmış gibi görünüyor. Michael Jordan'ın kampanyada yer alması bile o dönemde cesur bir adım olarak kabul edilebilirken, Affleck daha çok işin stratejik yönüne odaklanarak güvende kalmayı tercih ediyor. Kapitalizm etkileri ve öteki söylemi üzerine iyi bir hikâye anlatabilecekken bundan imtina ediyor.

.

Filmdeki diyaloglar sadece boşlukları doldurmak veya seyirciye keyifli bir deneyim sunmak için değil, aynı zamanda karakterlere derinlik kazandırmak ve hikâyeyi ilerletmek için kullanılıyor. Konuşmalar, karakterlerin deneyimlerini, düşüncelerini ve duygularını aktarmada önemli bir rol oynuyor ve bazen hikâyenin odak noktasında olmayan karakterlere veya durumlara da odaklanabiliyor. Bu şekilde, filmdeki konuşmalar, hikâyenin genişlemesine ve derinleşmesine katkıda bulunuyor.

"Air", hareketli diyaloglarıyla izleyicileri memnun eden bir film. Ancak, Michael Jordan konusunda biraz sorunu olduğu söylenebilir. Basketbol efsanesine saygı göstermek amacıyla, Affleck onu tuhaf bir şekilde görünmez bir figür haline getiriyor – Jordan, sadece bir kelime söylüyor ve film, onun etrafında çekimler yaparak kesintiye uğruyor- (önemli bir toplantı odası sahnesinde hızla başını çevirerek duvara asılı bir şeyi incelemeye çalıştığında durum komik hale geliyor). Filmde, Jordan'ın karakteri merkezi bir figür olarak gösterilmezken, Deloris'in karakteri (Jordan’ın annesi) güçlü ve empatik bir şekilde öne çıkıyor. Bu durum, filmdeki dengesizliği ve Jordan'ın etkisizliğini vurguluyor. Film, Jordan'ın hikâyesine daha fazla derinlik ve güçlü bir kişisel yolculuk sunma potansiyeline sahipken, bu fırsatı tam olarak değerlendiremiyor. Öyle ki film, Jordan'ın karakterinin gelişimini daha da derinleştirerek izleyicilerde daha fazla etki bırakabilirdi.

Filmin temposu ve oyunculuk performansları açısından sorunu olmasa da bazen klişeleşmiş bir his verebiliyor ve zaman zaman klişe spor filmi kalıplarına düşebiliyor. "Air", kuralları yıkmıyor fakat sert bir nostalji rüzgarı estirmeyi başarıyor.