Prof. Dr. Fazlu’l Hadi Vezîn: Taliban ülkeyi yönetecek beceri ve kadrodan yoksun
Son Afganistan seçimlerinde Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olan Dr. Fazlu’l Hadi, Afganistan ordusunun yolsuzluk ve kötü yönetim nedeniyle Taliban’dan çok daha önce çöktüğünü belirterek ABD’nin yolsuz yönetime destek verdiğini kaydediyor. Fazlu’l Hadi, 40 yıldır iç savaş yaşayan Afganistan’ın yeni bir iç savaşı kaldıramayacağı düşüncesinde.
ABD’nin 20 yıldır inşası için milyarlarca dolar harcadığı Afganistan ordusu, Taliban karşısında nasıl bu kadar hızla çöktü ve ülke 11 gün gibi rekor bir süre içerisinde Taliban’a teslim oldu? Taliban ülkeyi yönetecek beceri ve kadroya sahip mi? Taliban gerçekten değişti mi? Bu soruları Kabil’deki Selam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi Dr. Fazlu’l Hadi Vezin’le konuştuk.
'AFGAN ORDUSU TOPLAMA BİR ORDUYDU'
Eşref Gani hükümeti ve Afganistan ordusu, ABD’nin harcadığı milyarlarca dolara rağmen nasıl oldu da bu kadar hızlı bir şekilde çöktü?
ABD, 2001’de Afganistan’ı NATO askeri güçleriyle birlikte işgal ettiğinde ülkede sıfırdan bir ordu inşa etmeye başladı. Zira Komünist rejimin yıkılışından sonra Afgan ordusu, tamamen bitmiş ve dağılmıştı. Bu yüzden ulusal bir Afgan ordusuna ihtiyaç vardı. Son yirmi yılda Afgan ordusu, 350 bin askeri olan bir ordu haline geldi. Aynı şekilde modern bir güvenlik teşkilatı ve polis gücü oluşturuldu. O zaman ABD’nin amacı Taliban Hareketi’ne karşı caydırıcı bir güç haline gelecek silahlı bir güç oluşturmaktı. Böylece 20 yıl sürecek bir iç savaş başlamış oldu. Bu süreçte ABD, bu işi yürütmesi için Taliban’a karşı savaş görevini Afgan ordusuna verdi. Özellikle son dönemde kayıplar veren taraf ABD değil, doğrudan savaş görevini üslenen Afgan ordusu oldu. ABD sadece hava saldırılarını gerçekleştiriyor bir de Afgan ordusuna lojistik destek sağlıyordu. Öte yandan Afgan ordusunun yapısına bakmak gerekirse, ordu maaşlı personelden oluşan bir yapıya sahipti.
'ABD-TALİBAN VE EŞREF GANİ YÖNETİMİ ARASINDA GİZLİ BİR ANLAŞMA YAPILDI'
Lejyonerlerden yani paralı askerlerden mi oluşuyordu?
Hayır, lejyoner ifadesi doğru değil. Kastım, düzenli bir ordu ancak askerlerin tamamı devletten maaş alıyor. Profesyonel askerler anlayacağınız. Ancak daha önceleri ise zorunlu askerlik bulunmaktaydı, insanlar hiçbir ücret almadan askerlik yaparlardı. Üniversite mezunu altı ay, lise mezunu ise bir yıl askerlik, ortaokul ve daha aşağı okullardan mezun olanlar ise 1,5 yıl askerlik yapardı. Bu son dönemde ise insanların orduya katılmalarının en önemli nedeni fakirlikti. Sorun, Afganistan’daki savaşın bir ulusun kendi evlatları arasında olmasıydı, ABD ise Taliban’la Afgan ordusu arasındaki çatışmaların sürmesini istiyordu.
Başarısızlığın arkasındaki bir başka nedeni ise Afgan ordusunda savaş ruhunun olmaması ve yüce bir hedefin yokluğuydu. Karşısında savaşacağı kişinin de Afganlı olması, savaş ruhunu iyice zayıflatıyordu. Öte yandan yolsuz bir yönetim vardı ve askerler yolsuzlukçu bir hükümet için savaşmak istemiyorlardı. Eşref Gani yönetimi, ülkesinin zenginliğini yağmalayan bir liderdi. Ahlaki ve mali yolsuzluğun yanı sıra ülke aynı zamanda kötü yönetiliyordu. Bütün bunların yanı sıra hükümet de kendi içinde siyasi bölünmeler yaşıyordu. Öte yandan yönetim, ülkenin uzak bölgelerinde bulunan Afgan askerlerine lojistik destek veremiyordu. ABD ile Taliban arasında yapılan Doha Anlaşması’ndan önce resmiyette bir savaş olmasa da aslında bir iç savaş yaşanıyordu. Afgan ordusu her gün ortalama 300’e yakın kayıp veriyordu.
Doha Anlaşması’ndan sonra ise Eşref Gani, komutanlar aracılığıyla Afgan askerlerine silahlarını Taliban askerlerine teslim etmesini öğütlüyordu. Ayrıca Afgan gazetelerinde yayınlanan haberlerde, Afgan ordusunun bu hızlı çöküşünün Taliban-ABD ve Eşref Gani yönetimi arasındaki gizli anlaşma nedeniyle olduğu yazıyor. Tek bir neden yok bütün bu faktörler bir araya gelerek Afgan ordusunun çöküşünü hızlandırdı.
Siz ABD ile Taliban arasında gizli bir anlaşma olduğunu iddia ediyorsunuz öyle mi?
Hayır ben iddia etmiyorum, bu tamamen gerçek. Afganistan’da yayınlanan gazeteler ve faaliyet gösteren medya bunu açıkça yazdı.
Tamam öyleyse …
Eşref Gani ülkeyi çok kötü yönetti, seçimleri manipüle etti, yetkilerini kötüye kullandı. Ayrıca ülkede barış fırsatını elinin tersiyle itti. Taliban’la barış konusunda ülkeyi oyaladı, ağırdan aldı. Buradaki amacı, barış olmasın Amerikan askerleri ülkede kalsın ve böylelikle ülkeyi yönetmeye devam etsin.
Ayrıca ABD, ülkede güçlü bir ordu meydana getirme konusunda samimi değildi. Afgan ordusunun ağır silahları sınırlıydı, hava kuvvetleri yok denecek kadar azdı.
Bu çok ilginç, zira ABD Afgan ordusuna milyarlarca dolar harcadığını ileri sürüyor….
Doğru harcadı ama paralar yolsuzlukçu komutanların cebine girdi.. Afgan ordusu ya da askerlerine harcanmadı. Kağıttan bir ordu gibiydi. Aslında Afgan ordusu daha Amerikalılar çekilmeden önce çökmüştü.
Taliban’ın da dolayasıyla ülkeyi bu kadar kısa sürede nasıl ele geçirdiği de anlaşılıyor…
Taliban ilk önce İran sınırındaki Nimruz kentini 6 Ağustos’ta ele geçirdi. Operasyonlarına başladıktan sonra 11 gün içinde başkent Kabil’i ele geçirmiş oldu. Taliban’ın bu kadar hızlı bir şekilde ülkeyi ele geçirmesinin altında yatan neden, halkın savaştan bıkmış olmasıydı. Ayrıca Eşref Gani hükümetinin yolsuzlukçu yönetimi de insanları bıktırdı. Onun ne kadar yolsuz olduğunu anlatmaya gerek yok, Rusya Büyükelçisinin aktardığı gibi kaçarken yanında 45 milyon dolar götürmesi bunun için yeterli. O ve onunla birlikte ülkeyi yönetenlerin tamamı Batılı ülkelerde yaşamakta olan ve halkına yabancılaşmış insanlardı. Gani, hükümetini hep böyle insanlardan oluşturdu. Gani’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Hamdullah Muhib, örneğin İngiltere vatandaşıydı, İlk ve ikinci Maliye Bakanları her ikisi de Amerikan Vatandaşıydı. Onun altında çalışan yardımcısı Kanada vatandaşıydı.
Ben seçimlerde Cumhurbaşkanlığı yardımcılığına adaylığımı koymuştum. O yüzden seçimlerde nasıl sahtecilik yapıldığını biliyorum. Bu yönetim ne halkın güvenliğini sağlayabildi ne ekonomi ne de eğitim alanında bir şey yaptı. Aslında bu iktidarın şimdi değil çok önceleri çökmesi gerekiyordu.
'TALİBAN’IN ÜLKE GERÇEKLERİNİ KAVRAMASI GEREKİYOR'
Peki Taliban hareketinin değiştiği ve eskisi gibi olmadığı yönündeki tespitleri nasıl karşılıyorsunuz?
Taliban, şu an uluslararası camiaya sükûnet içeren mesajlar vermektedir. Hareketin bir dönüşüm yaşadığı bir gerçek. Örneğin eskiden Taliban resim ve fotoğraflara cevaz vermez bunları yasaklardı. Ancak yıllardır artık buna itiraz etmediğini fotoğraf makinesini bizzat kendisinin kullandığını görüyoruz. Ayrıca kadının, tesettürlü olması koşuluyla eğitim ve çalışma hayatından yoksun bırakılmayacağı vaadinde bulundu. Medyaya karşı tutumunda da bazı esneklikler görebiliyoruz. Taliban liderliğinin de ayrıca dünyanın geçirmekte olduğu değişim ve dönüşümü az çok kavrayabildiğini düşünüyorum.
Ayrıca Afgan halkı da değişim geçirdi. Halkın %60’ı genç ve teknolojiyle iç içe, hepsinde cel telefonları var, internet kullanıyorlar. Dolayısıyla yeni neslin eski Taliban’ı kabul etmesi o kadar kolay değil, Taliban da bunun farkında. Temennimiz, değişimin daha da ilerleyip Taliban’ın ülke gerçeklerini kavraması.
'ÜLKE YENİ BİR İÇ SAVAŞI KALDIRMAZ'
Bir de Pençşir Vadisi’nde eski Tacik Lider Ahmet Şah Mesud’un oğlu var ve onun Taliban’a karşı savaşa hazırlandığı belirtiliyor. Sizin yorumunuz?
Biz Taliban’a muhalifiz ancak bu farkı bir şey. Ancak ilk kez kırk yıl sonra Taliban savaşı durdurmayı başardı. Ülkede ilk kez kurşun sesi duyulmuyor. Afganistan’ın şu an barışa ve ulusal mutabakata doğru ilerlemesi ve siyasi istikrarın sağlanması gerekiyor. Zira ülkedeki bütün sorunların başında siyasi istikrarsızlık gelmektedir. Siyasi istikrar olursa bunun karşılığını biz ekonomide, toplum hayatında ve eğitimde göreceğiz. Kim iç savaşın fitilini yeniden ateşlemek istiyorsa tarihi bir yanlışın içinde demektir ve bu tutumuna hiçbir gerekçe bulamaz.
Buna karşılık Taliban’ın da muhalifleri hoşnut etmesi ve onlara karşı esneklik göstermesi gerekir. Bu aşamada gerekli olan ulusal af ilanında ortaya koyduğu gibi hoşgörü ve ötekini kabuldür. Zira tarih şunu göstermiştir ki Afganistan’ı, ister Taliban ister farklı bir yapı, tek bir siyasi parti ya da cemaatin yönetmesi mümkün değildir. Yeni kurulacak yönetimde Afganistan’daki bütün etnik, siyasi ve dini yapıların temsil edilmesi gerekir. Ayrıca komşu ülkelerle karşılıklı saygı ve dengeli bir dış politika gereklidir. Akademisyen, entelektüel ve siyasi elitin de, Taliban’la her ne kadar anlaşmazlık içerisinde olsalar da, en azından ülkenin çıkarı için ulusu ilgilendiren konularda ortaklaşmayı bilmelidirler. Taliban da geçmişteki hatalarından ders çıkarmalıdır.
'TALİBAN ÜLKEYİ YÖNETECEK BECERİ VE KADROLARDAN YOKSUN'
Son olarak Sizce Taliban ülkeyi yönetebilecek güce ve kadrolara sahip mi?
Taliban savaşçı bir örgüt. Savaşçı bir örgütten savaştan başka bir şey beklenmez, ülkeyi yönetme kabiliyeti başka şeyleri gerektirir. Devleti yönetmek başka becerilerin ürünüdür. Bu yüzden Taliban, ülkeyi tek başına yönetemez. Ne uzmanlığı ve ihtisası ne de bunu becerebilecek kadroları vardır. Devlet, yapıları, örgütleri, grupları, hizip ve partileri kapsar, kuşatır ama bir örgüt ya da cemaat devleti kuşatamaz. Ülkenin etnik, dilsel, dini ve mezhebi çeşitliğinin yanı sıra 40 yıldır Amerikan ve Sovyet işgalinin yarattığı birikimler, ülkenin yönetimini zorlaştırmaktadır. Afganistan’da son yirmi senede belirli bir siyasi elit ve yetişmiş kadrolar oluştu. Şu anki durum hiç iç açıcı değil, yetişmiş bu insanlar şu an Taliban’dan kaçıyor ve yurt dışında daha iyi imkanlar bulacakları yerlere gidiyorlar. Şayet Taliban bu fırsatı kaçırır ve bu insanların yeniden ülkelerine dönmelerini sağlamazsa fiyasko kaçınılmaz olur.
PROF. DR. FAZLUL HADİ VEZÎN KİMDİR?
Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Gülbeddin Hikmetyar’ın liderliğini yaptığı İslami Barış ve Adalet Partisi’nden başkan yardımcısı adaylığını koydu. Uzun süre Afganistan İslam Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı Müfredat Bölümü Kıdemli Danışmanlığı yapan Vezîn, Uluslararası Müslüman Bilim Adamları Birliği üyesidir. Kabil Selam Üniversitesinde öğretim üyeliğini sürdüren Vezîn, Farsça, Arapça, İngilizce, Peştuca ve Urducanın yanı sıra çok az da Türkçe bilmektedir.