Prof. Erdoğan: Mülteci karşıtlığı sosyal kırılmaya neden olabilir

Prof. Dr. Murat Erdoğan, Türkiye toplumunun büyük kısmının Suriyelileri reddetme eğiliminde olduğunu belirterek, “Türk toplumunun uyum sağlamayı reddeden hâli Suriyelilerin gettolaşmasına imkân sağlıyor. Yeni bir milliyetçilik yaratacaklar ve bu milliyetçiliğin ötekisi de Türkler olacak diye endişeliyim” dedi. Erdoğan, öte yandan Suriyelilere en büyük desteğin de AK Parti ve HDP’den geldiğini söyledi.

Abone ol

ANKARA - Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi (TAGU) Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan, TBMM Göç ve Uyum Alt Komisyonu’nda Türkiye halkı ile Suriyelilerin uyum sürecine ilişkin konuştu.

Türkiye toplumunun 2011 yılına kadar aldığı göçmen sayısı 2 milyon civarındayken bir anda 4 milyona yakın mülteci ile karşılaşmasının ciddi bir şok olduğunu ifade eden Erdoğan “2011 yılından sonra üç sene içinde dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesine dönüştük. Peki, en fazla mülteciyi barındıran bir ülke olarak kalkınır mısınız? Onda soru işaretleri var. En fazla göçmen nerede diye baktığınızda anlıyorsunuz ki dünyanın en zengin ülkeleri göçmenleri kapıyor ama 'mülteci' deyince dur orada diyorlar. Kanada’yı örnek vereyim; yılda 350 bin göçmen alırlar, mecburen alırlar hayatları ona bağlı, insana ihtiyaçları var. Kaç tane mülteci alıyorlar bir bakın bakayım, yılda 20 bini geçmez. Mülteci üzerinden kalkınan ülke öyle çok kolay değildir. Suriyelilerle birlikte Türkiye'nin politikaları bir biçimde başka mültecilerin de Türkiye'ye yönelmesine neden oldu” ifadelerine yer verdi.

'TÜRKİYE’NİN GÖÇ VE SINIR POLİTİKALARINI GÖZDEN GEÇİRMESİ GEREKİYOR'

Türkiye’nin en büyük problemlerinden birinin düzensiz göçmen meselesi olduğuna vurgu yapan Erdoğan, komisyonunun konuyla yakından ilgilenmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:

Prof. Dr. Murat Erdoğan

“Düzensiz göçmenleri çok küçümsüyoruz. Sadece geçen sene yakalanan düzensiz göçmen sayısı 454 bindi. Bunun 200 bini Afganistan’dan. Bakın, Suriyelilerin bir gerekçesi var; ülkelerinde savaş vardı, kapıyı açtık, tamam. İyi de 200 bin Afgan bir yılda nasıl ülkeye girer. Bu nasıl bir sınırdır. Geçen sene 454 bin kişi yakalanmıştı, bu sene 110 bin civarında kişi yakalandı. Sayı pandemiden dolayı düştü ve sonrasında tekrar fırlayacak gibi. Özellikle İran sınırımızı korumakta çok ciddi sıkıntımız var. Türkiye dünyadaki bütün mülteciler için bir çekim merkezine dönüşmüş durumda bunun farkında olmamız lazım. Türkiye'nin bu anlamda göç politikalarını, sınır politikalarını çok ciddi anlamda gözden geçirmesi gerekiyor.”

'SURİYELİLERİN DAĞILIMINDA BÖLGELERDE VE İLLERDE OLAĞANÜSTÜ FARKLILIKLAR VAR'

Türkiye’ye gelen 4 milyon Suriyeli yurttaşa ilişkin merkezi yerleştirme planı yapılmadığını, bunun da bölgeler arası olağanüstü farklılıklara yol açtığını belirten Erdoğan, “Suriyeliler ilk geldiklerinde sınır bölgesinde kamplara yerleştirildiler. 1 kamp, 2 kamp, 26 kamp 300 bin kapasite baktık olmuyor, sonra dedik ki 'başınızın çaresine bakın.' Onlar da başlarının çaresine baktılar. Bu da Türkiye'nin bu konuda verdiği en stratejik karar ya da kararsızlıktı. Merkezi bir yerleştirme planlaması yapmadığımız için iller arasında, bölgeler arasında olağanüstü farklılar var. Ankara’da 25 ilçenin 4’ünde Suriyeli var, diğerlerinde Suriyelinin haberi bile yok. Yerel uyum süreçlerine önem vermemiz gerekiyor, çünkü çok dengesiz bir dağılımımız var. Bu işin yerelde halledilmesi gerekiyor. Bu konuda toplumun dayanıklılığını artırmamız gerekiyor. Belirli hedef grupları belirlememiz gerekiyor. Mesela 33 bin Suriyeli üniversite öğrencisi var. Onları hedef grup olarak belirlememiz lazım. Niteliklileri kaçırmamak için neler yapabilir onun üzerine kafa yormamız gerekiyor” çağrısında bulundu.

'YENİ BİR MİLLİYETÇİLİK YARATACAKLAR, ÖTEKİSİ DE TÜRKLER OLACAK'

Türkiye toplumunun büyük kısmının Suriyelileri reddetme eğiliminde olduğunu işaret eden Erdoğan, bu durumun iki toplum arasında ileriye dönük sosyal bir kırılmaya neden olabileceğine uyarısında bulunarak şunları söyledi:

“İki toplum arasında bir asimetrik geçiş var, bu hayra alamet bir durum değil. Bunun ileride ciddi bir sosyal gettolar oluşturma riski çok yüksek. Zaten çok kırılgan bir toplum yapımız var. Yani bir toplum kendi içinde ne kadar gerginse sonradan geleni kabul etmekle de o kadar zorlanıyor. Onun için biz bir şey yapacaksak önce kendimize yapmamız gerekiyor, kendi içimizdeki gerginliği azaltmamız gerekiyor. Çünkü Türk toplumunun uyum sağlamayı reddeden hâli bir kere başlı başına bir ipucu veriyor ve onların daha çok gettolaşmasına imkân sağlamış oluyor. Yeni bir milliyetçilik yaratacaklar ve bu milliyetçiliğin ötekisi de Türkler olacak diye endişeliyim. Mesela Bakın, Almanya’ya giden Türklerin ilk on senesindeki suç oranlarına bakın, ikinci on seneye bakın, üçüncü on seneye bakın. Suç oranları artıyor. Yani kenarda kalmış, işsiz kalmış, mesleksiz kalmış, eğitimsiz kalmış gençler bir noktadan sonra birileri üzerinden giderler.”

'SURİYELİLER HİÇBİR YERE GİTMEYECEK'

Türkiye’deki Suriyeliler meselesinin ilk 3 sorun arasında olduğunu belirten Erdoğan, şu açıklamayı yaptı:

“ AK Partililerin dahi yüzde 80’i Suriyelilere siyasi hak verilmemesi gerektiğini düşünüyor. Çalışma izni verilmesine de itiraz çok yüksek, yüzde 56 civarında. Bir taraftan 'Türk devletinin üzerine yük oldular' diyorlar ama çalışma izni verilmesini istemiyorlar, iş yeri açmalarını da istemiyorlar. Türk toplumu bunu kalıcılığın unsuru olarak görüyor. Suriyeliler Türkiye’de ilk 3 sorun arasına giriyor ve siyasetin bunu görmemesi mümkün değil. Suriyeliler bir yere gitmeyecek, isterseniz kapıları açın, isterseniz Suriye’de savaş bitsin, en sevdiğiniz iktidar gelsin. Sosyolojik olarak bu işin artık geri dönülemez olduğunu düşünüyorum” dedi.

SURİYELİLERE EN BÜYÜK DESTEK AK PARTİ VE HDP’DEN GELİYOR

Türkiye’de Suriyelilere siyasi bazlı en büyük desteğin AK Parti ve HDP’den geldiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

“Suriyelilere verilen en büyük destek siyasi parti bazlı HDP’lilerden geliyor. Niye geliyor biliyor musunuz? HDP’liler başlangıçta Suriyeliler Türkiye'ye gelince isyan ediyorlardı, çünkü dediler ki: 'Erdoğan bunları getiriyor, Kürtleri ayrıştıracak. Sünni Arapları getiriyor, Kürtlerin arasına yerleştirecekler. Sonra Kobani olayları patlayınca ve Türkiye'ye çok sayıda Kürt Suriyeli gelince Kürt toplumundaki algı farklılaştı ve şu an ikiye ayrılıyor. Suriyeliler konusunda AK Parti ile HDP bir tarafta, MHP, CHP, İYİ Parti diğer tarafta. Dolayısıyla, burada da politik anlamda da bir ayrışma söz konusu. Dolayısıyla uyum süreçlerini daha yerele taşımak, kendi toplumumuz içindeki gerginlikleri azaltmamız lazım. 680 bin çocuğu okullaştırdık, 400 bin çocuk dışarıda. Bu çocuklarla ilgili ne yapacağımıza dair planlamalarımızın olması lazım.”