'Programa dansözle başlayacağız'
Tecrübeli gazeteciler Ayşenur Arslan-Hüsnü Mahalli ikilisi marka haline gelen “Maniki Dünya” ve “Medya Mahallesi” programlarıyla yeniden ekranda… Bugün Halk TV’de buluşacak ikilinin programları, Mahalli’nin tutuklanmasının ardından Arslan’ın “Bazen susmak en güçlü tepkidir” diyerek ekrana veda etmesiyle son bulmuştu.
DUVAR - Tecrübeli gazeteciler Ayşenur Arslan ile Hüsnü Mahalli, birlikte yaptıkları “Maniki Dünya” ve “Medya Mahallesi” programlarıyla yeniden Halk TV’deler. Aralık 2016’da Hüsnü Mahalli’nin tutuklanmasının ardından tek başına programa çıkan Arslan, “Bazen susmak en güçlü tepkidir. Susarak bağırıyorum. Hoşça kalın” sözleriyle ekrana veda etmişti. MS tedavisi devam eden Mahalli’nin hastalığı cezaevine girmesiyle atak yaptı ve Mahalli tahliyesini hastanede, tedavisi esnasında öğrendi.
Serbest bırakıldıktan sonra gazeteci Hüsnü Mahalli, Bastonla Biten 38 Günün Acılı Hikâyesi / Kelepçe adıyla kaleme aldığı kitabında tutukluluk sürecini ve cezaevinde ağırlaşan hastalığını anlattı. Bu süre zarfında Ayşenur Arslan da Darbenin Lütfu adlı bir kitap yazdı. Kitabında, 15 Temmuz darbe girişiminin detaylarından medyanın hal-i pürmelaline, anılarından tutuklu gazetecilerin tam listesine kadar yaşadığımız günleri tarihe not düştü.
İkili uzun bir aranın ardından bugün Halk TV’de yeniden ekrandalar. Maniki Dünya, her perşembe saat 21 00’de, Medya Mahallesi ise her cumartesi saat 11.00’de yayınlanacak. Ayşenur Arslan ve Hüsnü Mahalli ile nasıl bir Maniki Dünya ve Medya Mahallesi izleyeceğimizi konuştuk. Arslan ilk programa, önceki yayınlarında en fazla istek alan dansöz görüntüsüyle başlayacaklarını söyledi ve gülerek, ‘bu görüntü, sıkıştığımız zaman ne yapacağımızın da işareti’ dedi.
'BÜTÜN ÜLKENİN VE MEDYANIN SAVAŞA GİRDİĞİ DÖNEMDE EKRANA DÖNMEK AKIL KÂRI DEĞİL'
Maniki Dünya’nın ilham kaynağının Neşe Karaböcek’in “Maniki Dünya” şarkısı olduğunu söyleyen Ayşenur Arslan, Hüsnü Mahalli’nin Maniki Dünya - İslam Coğrafyasının Kanlı Yüz Yılı kitabı için kaleme aldığı satırlarda programa isim arayışınızı anlatırken şöyle diyordu, “Maniki, Çingenecede ‘kahpe’ anlamına geliyor. Yunancada ise ‘belalı’... Öyle ya da böyle, maniki, dünyanın her köşesindeki yoksulların isyanı gibi. Programımızın adını bu yüzden MANİKİ DÜNYA koyduk. Bu yaşlı gezegenin ve özellikle bu zavallı coğrafyanın insanlarını anlatmak, onların haline tercüman olmak istedik.” Tercüman olurken başınıza gelmeyen kalmadı. Yakınlarınız vazgeçin bu işten demiyor mu?
Ayşenur Arslan: Diyooor. Diyor da dinleyen yok (gülüyor). Bütün ülkenin ve medyanın savaşa girdiği bir dönemde ekrana dönmek çok akıl kârı görünmüyor tabii. Bir yıl önce Hüsnü Mahalli’nin tutuklanmasıyla yarım kalan haber yürüyüşümüze umarım sağ salim devam edebiliriz.
Hüsnü Mahalli: Diyorlar da Maniki Dünya bir televizyon markasıdır. Bunu böyle bırakıp gitmek Ayşenur’la bana yakışmaz.
Bir kez daha soralım, neden Maniki Dünya?
Ayşenur Arslan: “Maniki Dünya” formatını yıllardır hayal ediyordum. Bunu yapabilmek için uygun bir partner gerekiyordu. Hüsnü Mahalli gibi gerçek bir dünya vatandaşı ve evrensel ölçülerde gazetecilik, habercilik yapan bir isimle ancak mümkün olabilirdi. Ben, dünyanın gerçekten giderek çıldırdığını düşünüyorum. Sadece ülkemizden değil dünyadan bahsediyorum. Yoksullarla zenginler arasındaki uçurumun korkunç boyutta arttığı, her gün bir ya da birkaç hayvan türünün yok edildiği, gezegenin felakete sürüklendiği ve insanın bütün bunları neredeyse aldırış etmeden izlediği bir dünya bana “maniki dünya!” dedirtiyordu zaten. Programın adının dünyanın bu haline, şarkıyı Hint orjinalinden aktararak bize kazandıran Neşe Karaböcek’in sesinin de duygulara tercüman olduğunu düşünüyorum.
Nasıl bir Maniki Dünya izleyeceğiz. İlk program için neler hazırladınız?
Ayşenur Arslan: Maniki Dünya, dünyayı anlatan, savaştan, terörden söz eden delibozuk bir program. Bizim o kadar programımızda en çok istek alan neydi biliyor musunuz? Tunuslu bir dansöz görüntümüz vardı, o. Seyredenler bir daha, bir daha deyince birkaç kez yayınlamıştık. Bugün, Maniki Dünya’ya o dansözle başlayacağız. Hem bizden en çok istenen görüntüyü hatırlatmak için hem de sıkıştığımız zaman ne yapabileceğimizin işaretini vermek adına (gülüyor).
Hüsnü Mahalli: Ben hep programda söylerim, “Ayşenur, bırak politikayı, magazin konuşalım” diye. Kişisel olarak ağırlıklı magazin konuşmayı düşünüyorum. Bu, mücadeleden vazgeçtik demek değil. Magazin üzerinden de çok şey söylenir. Bir de bugün gelinen noktayı sadece dünya, Ortadoğu, Arap ve İslam dünyasındaki siyasal yansımalarıyla değil eğitim, kültür, kadın meselelerine bağlayarak ele almak istiyoruz programda.
Sağlığınız nasıl Hüsnü Bey?
Hüsnü Mahalli: Sağlık sorunlarıyla uğraşıyoruz. İdare ediyorum. Dikkatli olursam daha iyi olur.
Ayşenur Arslan’ın yıllarca CNN Türk’te yaptığı Medya Mahallesi, “medyaya çuvaldız” niteliğinde bir program. O günden bugüne medya giderek renksizleşti, tek tipleşti.
Ayşenur Arslan: Aaa size öyle geliyor! Medya hem rengârenk hem rengâhenk(!) Bir ahenk içinde salınıyor arkadaşlar; aynı soruları sormamakta buluşuyor, aynı yerde susuyorlar. Sessizlikte bile bir harmoni vardır. Ben bu arkadaşların ufak detaylarda anlaşamamalarına bayılıyorum. Erdoğan’a reis mi demeli, başkan mı, yoksa cumhurbaşkanım mı? Hadi bunu çözün!
Hüsnü Mahalli: Bizim kendi rengimiz bütün renkleri bastıracaktır (gülüyor). Ayşenur’un renkliliği medyanın banalliğini, düzeysizliğini gösterecektir. Seyirci ikimize alıştı Medya Mahallesi’nde ama bazen konuklarımız da olacak programda.
Malzeme bulmakta hiç sıkıntı çekmeyeceksiniz anlaşılan…
Ayşenur Arslan: Şimdi karşımda Kanal D haber açık. Robota özür dilettiler. Gidip robotu yapan şirketin genel müdürüyle konuştular. Robot özür diledi, üstüne dans ederek şarkı söyledi. Muhabir de buna çok şaşırdı çünkü bu ikisini bir arada yapabilene rektörlük veriyorlar. Seren Serengil’in cezaevine girmesi olayı mesela! Medya mahallesinin en çok konuştuğu konu oldu. İzlemedim ama izlemiş kadar oldum, Ahmet Hakan, bu haberi verdikleri için seyirciden özür diledi. Kendisi değil de oradaki “sersem” haberciler mi verdi demek istedi, yoksa "ne yapalım insanlar merak ediyor, o yüzden verdik" mi demek istedi bilmem ama özür diledi. Medyamız fokur fokur! Kediciklerle Akitçiler arasındaki büyük savaş var daha. Hepsini ele alacağız.
Hüsnü Mahalli: Sinirlendiğimiz o kadar çok şey var ki! Saçmalığın da ötesinde o kadar çok olay yaşanıyor ki. Ekrandan bir süredir uzaktım, zaman zaman Twitter’dan yazıyordum ama bu yeterli değil. Bundan sonraki süreçte çok farklı bir Türkiye geliyor. Var olan olanaklar çerçevesinde nasıl bir Türkiye’nin geldiğini anlatmaya çalışacağım. Örneklerini ben Ortadoğu’da yaşadığım için çok iyi biliyorum.
'ADIM 'MAHALLİ', GERÇEK YERLİ BENİM'
Bu kadar “yerlilik” ve “millilik” vurgusu yapılan bir dönemde ne olacak sizin haliniz? Suriyelisiniz, yıllardır Türkiye’de yaşıyorsunuz, 2011 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldunuz ve hâlâ nefretçi, ırkçı saldırılara maruz kalıyorsunuz.
Hüsnü Mahalli: Gerçek yerli benim. Benim adım Mahalli ve biliyorsunuz “mahalli”, yerli demek. O saldırıları ciddiye almıyorum. Çoğundan haberim bile olmuyor. Bazen birileri arayıp "abi sana küfrediyorlar" diyor. Umursamıyorum çünkü trollerle uğraşmaya değmez.
Ayşenur Arslan’a sormak istiyorum. Tabiri caizse kimsenin, kimsenin kuyruğuna basmadığı medya mahallesinde, siz hiç kimseye müdana etmeden kim, ne yapmış açıkça anlatıyor ve eleştiriyorsunuz. Yine böyle bir program mı olacak Medya Mahallesi?
Ayşenur Arslan: Ya bir şeyden bahsetmeyeceksin ya da bahsediyorsan adını, sanını vereceksin ve diğerlerini tenzih edeceksin. Bir iddiayı dile getirip isim vermediğin zaman insanların aklına başkaları gelebilir. Bunun korkaklık olduğunu, ima yoluyla başka insanları töhmet altında bırakmanın ayıp olduğunu düşünüyorum. Robot, Ulaştırma Bakanı’na “Yavaş konuş, anlamıyorum” dediği için sürgüne gidiyor, format atılıyor ve Kanal D aracılığıyla özür diliyor. Bu, benim hayalimi aşan bir şey. En iyisi dansöz! Siz onu kaçırmayın!..