Projektörcü ve vapur yolcuları

Projektörcünün yanına doğru ilerledi. Projektörcünün üstünde kolları boşta sarkan eski bir muşamba vardı. Sırtı kamburlaşmıştı. Yanına sokulan adama başını çevirip baktı. Yüzünü tekrar projektörün şimdi yalnız münkesir, müstakim ve muvazi hatlardan başka bir şey göstermeyen ışığına çevirdiği zaman, kendisine laf söylenebilir bir adam yüzü görmüş zannettirecek bir halle: “Müthiş yağmur,” dedi. 

Cem Erciyes cemerciyes@hotmail.com

Murathan Mungan’ın hazırladığı Edebiyat Seferleri için Vapur Tarifeleri adlı hikaye seçkisi, tabii ki Sait Faik’in bir öyküsüyle, Projektörcü ile açılıyor. Yazarları, içeriği, teması ve hazırlayanı ile çok çekici bir kitap bu. Vapur öyküleriyle aynı zamanda bir de tren öykülerinden oluşan Tren Geçti’yi çıkarttı Murathan Mungan.

Edebiyat Seferleri için Vapur Tarifeleri, çoğunluğu İstanbul’un şehir hatları vapurlarında geçen, ama ciddi oranda da büyük vapur yolculuklarını anlatan öykülerden oluşuyor. Hatta Cemil Kavukçu’nun Gemiler de Ağlarmış öyküsünde olduğu gibi uzakta bir ülkede demirleyen bir Türk şilebinin içinden de ses veriyor. Sait Faik’le başlayan seçkide Selim İleri, Sevim Burak, Oktay Akbal, Ferit Edgü, Demir Özlü, Murat Yalçın, Haldun Taner, Onur Caymaz, Yalçın Tosun, Bora Abdo gibi farklı kuşaklardan ve tarzlardan yazarlar seçmiş Murathan Mungan.

Murathan Mungan, Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri - Tren Geçti, Metis Yayınları, 2017.

Kitabı birbiriyle ilgili öyküleri sıralayarak oluşturmuş. Öyle ki bir öykünün bıraktığı yerden diğeri alıyor adeta. Bazen mesela ‘batma tehlikesi’ gibi bir tema etrafındaki öyküler, bir endişe anından diğerine bağlanarak ilerliyor. Vapur yolcuları, yalnız insanlar, kırık aşklar, gerçekleşmeyen hayaller birbiri ardına ekleniyor. Murathan Mungan, öyküleri seçmekle kalmayıp sıralayarak da önemli bir katkıda bulunuyor bu kitaba. Bir küratör gibi öyküleri neredeyse bir bütün oluşturacak şekilde yerleştirmiş kitaba. Dolayısıyla ilk sayfadan itibaren sırayla okunduğunda okurda farklı bir tat yaratma iddiasında bir kitap bu. Tabii ben eski alışkanlıklardan kurtulamayıp içindekilere baktım ve önce en sevdiğim yazarları, sonra en merak ettiklerimi ve en son da geriye kalanları kitabın içinde atlaya zıplaya, bir başa bir sona dönerek bazen ortasından bazen sonundan başlayarak okudum. Öyle de çok güzel ve zevkli oldu.

Türkçe öykülerin temel özelliği hüzün bu kitapta da kendini hissettiriyor. Ziya Osman Saba ve Selim İleri birer deneme/anı yazısıyla katılmış kitaba. Ama tabii ki Haldun Taner’in ve çok daha genç yazarların biraz ironik, biraz alaycı öyküleri de yer alıyor.

Benim en çok dikkatimi çeken şey, en eski kuşaklarla günümüzün genç yazarlarının bakış açısındaki fark oldu. Sait Faik bir projektörcüyü, Sabahattin Ali dümenciyi, Halikarnas Balıkçısı ateşçiyi, Zeyyat Selimoğlu gemi süvarisini anlatıyorlar. Onlar gemilerin, vapurların hüzünlü yoksul ve yoksun insanlarıyla en çok da gemi çalışanlarıyla alakalı. Onların kalenderlikle karşılayıp yaşadığı acı hayatları yazar bir gözlemci gibi biraz dışında durup anlatıyor. Çok daha yeni öykülerin bazılarında ise bu eskinin küçük ve yoksul insanların acı hikayelerine yönelik ilginin yerini kentin kalabalığında kaybolan insanlara dönük bir merak alıyor.

Yazarlar çoğu kez birinci tekil şahısla yazıyor, bazen kendilerini bazen de bir vapur yolcusu olarak arasına karıştıkları, aslında bir parçası oldukları o kalabalığın içinde görüp gözlemlediklerini anlatıyor. Yalçın Tosun’un adaya giden genç adamı, Melisa Kesmez’in kulak kabarttığı anne-kız, Murat Gülsoy’un vapurda edindiği kuşkulu arkadaş ya da Bora Abdo’nun garip hikayesini anlatan gemicisi hep farklı bir bakış açısıyla, farklı dertlerden söz ediyorlar. Ama tabii bu herkes için geçerli değil. Mesela Onur Caymaz’ın öyküsü peki ala eski ustaların duyarlıklarını taşıyor. Tıpkı Samim Kocagöz’ün şahane bir vapur yolcuları öyküsü yazmış olması gibi.

Murathan Mungan günümüzün en büyük edebiyatçılarından biri. Bunda yazdıkları kadar edebiyatla kurduğu ilişkinin de payı var. Edebiyatın her alanında ürün vermesi ve hiç bitmeyen bir çabayla bu alana hizmet etmesi onu başka bir yere koymamızı sağlıyor. Bize en son oturduğumuz yerden denize açılma, trenlere binip gitme imkanı sunan bu harika iki kitabı armağan etti.

Tüm yazılarını göster