Projektörcünün yanına doğru ilerledi. Projektörcünün üstünde kolları boşta sarkan eski bir muşamba vardı. Sırtı kamburlaşmıştı. Yanına sokulan adama başını çevirip baktı. Yüzünü tekrar projektörün şimdi yalnız münkesir, müstakim ve muvazi hatlardan başka bir şey göstermeyen ışığına çevirdiği zaman, kendisine laf söylenebilir bir adam yüzü görmüş zannettirecek bir halle: “Müthiş yağmur,” dedi.
Murathan Mungan’ın hazırladığı Edebiyat Seferleri için Vapur
Tarifeleri adlı hikaye seçkisi, tabii ki Sait Faik’in bir
öyküsüyle, Projektörcü ile açılıyor. Yazarları, içeriği, teması ve
hazırlayanı ile çok çekici bir kitap bu. Vapur öyküleriyle aynı
zamanda bir de tren öykülerinden oluşan Tren Geçti’yi çıkarttı
Murathan Mungan.
Edebiyat Seferleri için Vapur Tarifeleri, çoğunluğu İstanbul’un
şehir hatları vapurlarında geçen, ama ciddi oranda da büyük vapur
yolculuklarını anlatan öykülerden oluşuyor. Hatta Cemil Kavukçu’nun
Gemiler de Ağlarmış öyküsünde olduğu gibi uzakta bir ülkede
demirleyen bir Türk şilebinin içinden de ses veriyor. Sait Faik’le
başlayan seçkide Selim İleri, Sevim Burak, Oktay Akbal, Ferit Edgü,
Demir Özlü, Murat Yalçın, Haldun Taner, Onur Caymaz, Yalçın Tosun,
Bora Abdo gibi farklı kuşaklardan ve tarzlardan yazarlar seçmiş
Murathan Mungan.
Murathan Mungan,
Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri - Tren Geçti, Metis
Yayınları, 2017.
Kitabı birbiriyle ilgili öyküleri sıralayarak oluşturmuş. Öyle
ki bir öykünün bıraktığı yerden diğeri alıyor adeta. Bazen mesela
‘batma tehlikesi’ gibi bir tema etrafındaki öyküler, bir endişe
anından diğerine bağlanarak ilerliyor. Vapur yolcuları, yalnız
insanlar, kırık aşklar, gerçekleşmeyen hayaller birbiri ardına
ekleniyor. Murathan Mungan, öyküleri seçmekle kalmayıp sıralayarak
da önemli bir katkıda bulunuyor bu kitaba. Bir küratör gibi
öyküleri neredeyse bir bütün oluşturacak şekilde yerleştirmiş
kitaba. Dolayısıyla ilk sayfadan itibaren sırayla okunduğunda
okurda farklı bir tat yaratma iddiasında bir kitap bu. Tabii ben
eski alışkanlıklardan kurtulamayıp içindekilere baktım ve önce en
sevdiğim yazarları, sonra en merak ettiklerimi ve en son da geriye
kalanları kitabın içinde atlaya zıplaya, bir başa bir sona dönerek
bazen ortasından bazen sonundan başlayarak okudum. Öyle de çok
güzel ve zevkli oldu.
Türkçe öykülerin temel özelliği hüzün bu kitapta da kendini
hissettiriyor. Ziya Osman Saba ve Selim İleri birer deneme/anı
yazısıyla katılmış kitaba. Ama tabii ki Haldun Taner’in ve çok daha
genç yazarların biraz ironik, biraz alaycı öyküleri de yer
alıyor.
Benim en çok dikkatimi çeken şey, en eski kuşaklarla günümüzün
genç yazarlarının bakış açısındaki fark oldu. Sait Faik bir
projektörcüyü, Sabahattin Ali dümenciyi, Halikarnas Balıkçısı
ateşçiyi, Zeyyat Selimoğlu gemi süvarisini anlatıyorlar. Onlar
gemilerin, vapurların hüzünlü yoksul ve yoksun insanlarıyla en çok
da gemi çalışanlarıyla alakalı. Onların kalenderlikle karşılayıp
yaşadığı acı hayatları yazar bir gözlemci gibi biraz dışında durup
anlatıyor. Çok daha yeni öykülerin bazılarında ise bu eskinin küçük
ve yoksul insanların acı hikayelerine yönelik ilginin yerini kentin
kalabalığında kaybolan insanlara dönük bir merak alıyor.
Yazarlar çoğu kez birinci tekil şahısla yazıyor, bazen
kendilerini bazen de bir vapur yolcusu olarak arasına karıştıkları,
aslında bir parçası oldukları o kalabalığın içinde görüp
gözlemlediklerini anlatıyor. Yalçın Tosun’un adaya giden genç
adamı, Melisa Kesmez’in kulak kabarttığı anne-kız, Murat Gülsoy’un
vapurda edindiği kuşkulu arkadaş ya da Bora Abdo’nun garip
hikayesini anlatan gemicisi hep farklı bir bakış açısıyla, farklı
dertlerden söz ediyorlar. Ama tabii bu herkes için geçerli değil.
Mesela Onur Caymaz’ın öyküsü peki ala eski ustaların duyarlıklarını
taşıyor. Tıpkı Samim Kocagöz’ün şahane bir vapur yolcuları öyküsü
yazmış olması gibi.
Murathan Mungan günümüzün en büyük edebiyatçılarından biri.
Bunda yazdıkları kadar edebiyatla kurduğu ilişkinin de payı var.
Edebiyatın her alanında ürün vermesi ve hiç bitmeyen bir çabayla bu
alana hizmet etmesi onu başka bir yere koymamızı sağlıyor. Bize en
son oturduğumuz yerden denize açılma, trenlere binip gitme imkanı
sunan bu harika iki kitabı armağan etti.