Protest müziğin babası Luther

Martin Luther sadece reform hareketinin değil protest müziğin de babası sayılıyor. Luther, Bach ve Mendelssohn bestelerinden We Shall Overcome gibi marşlara kadar çok sayıda esere ilham oldu, Fransız monarklarından Rus sosyalistlere kadar pek çok politik hareket tarafından kullanıldı.

Abone ol

Andrea Valentino*

Eski ABD başkanı Barack Obama arkasına Brandenburg Kapısı’nı alıp Martin Luther ve Protestan Devrimi'ni anma konuşması yaptı. Konuşma bu çılgın devrimden bahsediyor. Onlarca yeni kitap ve sergi, devrimin 500'üncü yılını kutluyorlar. Playmobil isimli bir oyuncak firması Martin Luther’in küçük bir oyuncağını bile yaptı. Tabii bu olayların hiçbiri sürpriz değil. Zira, Alman Martin Luther, çok sayıda Katolik öğretisine karşı çıkarak ve İncil'i Almanca'ya çevirerek Avrupa'yı modern dünyaya itti. Fakat Martin Luther’in Avrupa tarihini değiştirmiş olmasına karşın müzikal katkılarından pek söz edilmiyor. Müzik, Martin Luther’in devrimlerinde önemli bir rol oynadı. Luther, ölümünden sonra bile birçok radikal sanatçıya, modern protestoya ilham verdi.

1517’den önce, neredeyse tüm dini müzik Katolik kilisesinin kontrolü altındaydı. İnsanlar sadece kilisede Latince bir koro eşliğinde İncil'den hikâyeleri dinleyebiliyorlardı. 16'ncı Yüzyıl'da bu korolar mizah oyunlarına dönüştüler. Sonuç olarak bu yeni müzik şekli kiliseden çıktı.

'DİNİ MÜZİK SADECE RAHİPLER VE DİN ADAMLARI İÇİN DEĞİLDİ'

Luther, bu keskin ayrımları tuzla buz etti ve Hıristiyan müziğine yeni bir yön verdi. Onun için dini müzik sadece rahipler ve din adamları için değildi. Aksine tanrıdan gelen herkese ait olan bir hediyeydi. Bu yüzden Luther şöyle yazmıştı:

"Şarkılarını süsleyen, güzelleştiren şarkıcılar dinleyicilerini cennetvari bir dansa sürükleyebilirler. Aksini savunan eşeklerin anırmasını veya domuzların hırıltısını dinlemeyi hak eder."

Martin Luther kalıplaşmış bu fikirlere endüljans (günah çıkarma belgesi) satışına karşı çıktığı gibi karşı çıktı ve Papa’nın kötülüklerine izin vermeyeceğini gösterdi. Latince ilahilere halkın da dahil edilebilmesi için bir kenara atıldı ve Almanca toplu şarkılar söylenmeye başlandı. Bu tarz bir süre sonra Martin Luther'in takipçilerinin önemli bir özelliği oldu. St. Paul Katedrali’nin müdürü ve Luther uzmanı olan Andres Loewe "Luther’in Almanca ilahileri büyük bir değişimin işaretleriydiler" diyor ve ekliyor "O dönemde bu evlenmiş bir ruhban üyesinin varlığı veya ortamda Kutsal Komünyon ayininden sonra bir kadeh şarap ikram edilmiş şarkı söyleyen bir mürit  bulunması kadar açık seçikti."

Luther müziğini sadece inançsal sebepler ile yapmadı. Luther müziğin mesajını yaymada ne kadar işlevsel bir araç olduğunu bilmekteydi. Çoğu başarılı modern protesto şarkısı gibi Luther’in de şarkıları ağızda kalıcıydı. Ünlü halk şarkılarına dini dizeler ekledi. Örneğin, İrlandalıların ünlü protest şarkısı We Shall Overcome eski bir güney ilahisiydi. Bu yöntem o dönemin cahiliye devrinde son derece mantıklı bir sistemdi çünkü 1500'lü yıllarda halkın yüzde 85’i okuma yazma bilmiyordu ve şarkılar iyi bir yayılma yöntemiydi.

REFORMUN MARŞI EIN FESTE BURG

Martin bu değişimlerin arkasında durdu. Çocukların okulda şarkı söylemesini destekledi. Şarkı kitapları üretmek için başka protestanlarla çalıştı. Loewe, Luther'in insanların konuşmalarını taklit eden şarkı sözleri yazdığını söylüyor. Ayrıca Luther, söz ve müziğin insanların doğru ana dilinden yeşermesi gerektiğini söylüyordu. Örneğin, Ein Feste Burg  (Bir büyük Kale) bu yalınlığın tomurcuklanmasına dair ilk örneklerden biriydi.

Tanrımız bir kaledir

Büyük bir kalkan ve keskin bir kılıçtır

Bu tip şarkılar Luther’in ve arkadaşlarının kalplerinde yer edindiler. Luther, 5'inci Büyük Roma İmparatoru Şarlken tarafından sorgulanırken Ein Feste Burg'i söyledi. Bu olayların modern protestolarla inanılmaz benzerlikleri var. Örneğin, şiddet dolu bir tepkiyle karşılaşan Vietnam Savaşı karşıtları barışa bir şans vermek için (John Lennon'un ünlü bestesi Give Peace A Chance'e -Barışa Bir Şans Ver) atıfta bulunuluyor. Aynı anda Güney Afrika'da büyük bir katliamın ardından Apartheid karşıtları Soweto Blues'u söylüyorlardı.

İLAHİLERİ LUTHER'İN ÖNÜNDE GİDİYORDU

Luther'in bunca beğenilen ilahileri yeni değişimlere de yol açtı. Müzik katolik otoriteler onları ezmeye çalışana kadar kasaba kasaba yayıldı. Reformun diğer cephelerinde de olduğu gibi matbu baskı önemli bir faktördü. Loewe durumu  “Luther’in ilahileri bir anda ünlü olmadı aksine gezgin ozanlar ile yayıldılar” şeklinde açıklıyor.

Bazen ilahiler Luther’den bile daha hızlı çalışıyorlardı, Magdeburg’da Luther şehre ulaşmadan aylar önce ilahiler kente ulaşıp orayı dönüştürmeye başlamıştı. Çağdaşlar müziğin yayılmasına önem verdiler. Cornelius Becker Martin’in ölümünde 50 yıl sonra “ İlahiler, iyi kalpli hristiyanların kalplerine ve zihinlerine işlediler” dedi. Luther’in ilahileri çok geçmeden kalesi olan Saksonya topraklarını aşıp İngilizceye çevrildiler. Bunların hepsi modern protesto müzikleri ile ortak özelliklere sahiptir. Tıpkı sosyalistlerin marşı Enternasyonel gibi Moskova'dan Madrid'e kadar Marksist öğretinin inceliklerine vakıf olmayan kitleler arasında bile yayıldı.

BACH VE MENDELSSOHN'A İLHAM VERDİ

Luther'in müziği, ölümünden sonra da popülerliğini sürdürmeye devam etti. Otuz Yıl Savaşları döneminde protestan askerleri cepheye giderken Luther’in ilahilerini söylediler. Sebastian Bach Ein Feste Burg'den otuz dakikalık şahane bir kantat çıkardı. Felix Mendelssohn hakkını vererek reform senfonisinin içine ekledi. Romantik yazar Heinrich Heine'ye göre Ein Feste Burg Reform döneminin Marseillaise'sinden daha az bir şey değildi ve bugüne kadar ilham verme gücünü korudu.

Martin’in müziği ne kadar esnek olduğunu kanıtladı. Fransız monarklarından Rus sosyalistlerine kadar herkes tarafından kullanıldı. Ein Feste Burg gibi ilahiler dini amaçların çok ilerisine geçtiler. Richard Wagner parçayı 1871'de Prusya'nın Fransa'ya karşı kazandığı zaferi anlatan bir parçada kullandı.  Öylesine ki Naziler bile İlahileri istismar ederek de olsa kullanmışlardı. Yani birçok sefer Luther’in fikirleri başka fikirleri yaymak için kullanılmıştır.

Luther’in müziği radikal tarafını hiçbir zaman kaybetmedi. 1848 Devrimi'nde özgürlük ve gerçek kavramlarını pekiştirmek için Ein Feste Burg söylendi. 1880’lerde Alman sosyalistler insan haklarını savunmak için kullandılar. Bunlardan 100 yıl sonrasında da bir nükleer santral eyleminde söylendi. Loewe de ironinin aslında burada olduğunu, ilahileri söyleyenlerin Luther’in fikirlerinden ziyade kendi fikirlerini yaymış olduklarını söylüyor.

Bu tamamen uygun bir durum gibi gözüküyor. Luther ilahileri vasıtasıyla melodileri yeşerterek ve basit sözlerle uyarlayan, paylaşan değişimi canlandıran bir müzik devriminin atası oldu. Öte yandan eğer Luther bugünkü protest müziğin tırmanışına yardımcı olduysa başka derin fikirlerin kıvılcımını da çakabilir. Dindar bir bilim insanı olan  Martin E Marty, "Luther ilahileri ve org icralarını dinlemeden bir günüm bile geçmiyor" diyor. Loewe de,"St. Paul Katedrali veya Melbourne Senfoni Orkestrası'yla yaptığımız icralar fark etmez şarkı söylemeyi çok seviyorum" diyor ve ekliyor:

"Luther'in müziğinin en güzel ve paha biçilemez hediye olduğu fikrine katılıyorum."

*Yazının orijinali BBC'de yayınlanmıştır. (Çeviren: Bulut Zencir)