Pul Koleksiyonu: Kadın kurtuluş mücadelesinin yansımaları
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair hazırlanan pulların ilk örneği yine bizi Sovyetler Birliği’ne götürüyor. Sovyetler Birliği ve sosyalist ülkelerde gördüğümüz bu yoğunlaşma tablosu 20. yüzyılın sonuna doğru değişir, Batı ülkelerinde de 8 Mart pullarına rastlamaya başlarız.
Güç sahiplerince şekil verilen estetik bir propaganda alanı olan
pul tasarımları, sadece gösterdikleriyle değil aynı zamanda
göstermedikleriyle de toplumsal tarihi anlatır. Geçtiğimiz
haftalarda köleleri ve işçileri bu perspektifle
incelemiştik. Aynı şekilde ilerlediğimizde muktedirlerin kadınlara
dair erkek egemen bakış açısını net bir şekilde
gözlemleyebiliyoruz. İşin ilginç yanı ise kadın mücadelesinin
açtığı yolu pullar üzerinden incelediğimizde ortaya çıkıyor.
‘Kadınların pullardaki temsiliyeti’ bizim konumuzu aşan geniş
bir başlık. Ancak başlarken bir çerçeve çizebilmek adına bazı
noktaları netleştirmek gerekiyor. Elbette bir kadının pul üzerine
basılması öyle hayal edilemeyecek bir şey değildir. Hatta dünyada
ilk pul 1840 yılında İngiltere’de basılır ve üzerine Kraliçe
Viktorya’nın silüeti eklenir.
Penny Black
Bu tarihten sonra da farklı ülkelerde benzeri uygulamalara
tanıklık ederiz. Ağırlıklı ‘soylu’ kadınların portreleri pullara
basılmaya layık görülse de yer yer farklı örneklere rastlarız. Pul
tarihinin erken dönemleri için en büyük istisna şüphesiz Fransız
Devrimi’ni temsil eden Marianne figürüdür. Fransa’nın 1849 yılında
bastığı ilk posta pulunda Roma mitolojisinde Demeter’e denk gelen
tanrıça Ceres olduğu düşünüldüğünde fazlasıyla soylu bir örnek ile
karşı karşıya olduğumuzu düşünebiliriz. Ancak Marianne’ı işleyen
pek çok pul basılmıştır, hâlâ da basılmaya devam edilmektedir.
Erken dönemde en net hali 1903 yılındaki seri ile kendini
gösterir.
Ceres ve Marianne
Fakat niceliksel olarak ele aldığımız zaman, basılan pullarda
kadınların oranı soylu da olsa diğer pullarla kıyaslanamayacak
derecede düşüktür. Bahsettiğimiz ‘diğer pullar’ kısmı önemlidir
çünkü burada sadece ‘erkek’ temsiliyetinden bahsetmiyoruz.
Kadınların temsiliyeti çoğu zaman tematik pulların da gerisinde
kalır. Yani 20. yüzyıl ortalarına kadar ülkelerin yıllık pul
dökümünü önümüze koyacak olursak, ‘şehir’, ‘manzara’ ya da
‘tarımsal/endüstriyel kaynakları’ işleyen pulları, kadın
yüzlerinden daha sık karşımıza çıkar.
TÜRKİYE PULLARINDA TEMSİL
Türkiye ve Osmanlı’dan örnek vermek gerekirse eğer, bir kadının
yer aldığı ilk pul Birinci Paylaşım Savaşı’nda karşımıza çıkıyor.
1917 yılında bastırılan ‘Evlad-ı Şüheda Pulu’ Osmanlı pullarında
kadın figürünün yer aldığı ilk puldur. Çocuğu ile birlikte cepheye
eşini uğurlayan bir kadına rastladığımız bu pulun ‘toplumda kadının
rolüne dikkat çekmesi bakımından da anlamlı’ olduğu dile
getirilir(1). Fakat asıl anlam, kadının erkek
egemen toplumca nasıl görüldüğü analiz edildiğinde ortaya
çıkar.
Evlad-ı Şüheda
Her ne kadar Evlad-ı Şüheda Pulu, resmen bir ‘ilk’ olarak anılsa
da kadının kompozisyon içerisindeki yeri düşünüldüğünde ‘ilk kadın
pulu’ demek biraz iddialı olacaktır. Zira bu resimde işlenen konu
dolayısıyla merkezin ‘askere’ ait olduğunu ve kadının ‘asker
annesi-eşi-kardeşi’ olarak ikinci planda olduğunu görüyoruz. Bu
yüzden geniş bir ataerkil parantez açarak ‘bu topraklardaki ilk
kadın pulu’ demek gerekiyor.
Bu zayıf temsiliyeti açıklamanın başka bir yolu daha var:
Takibindeki dönemi incelemek. Öyle ki Cumhuriyetin kuruluşunu da
içerisine alacak şekilde 1935 yılına kadar kadın figürlü ya da
konulu pul baskısı bulunmamaktadır. 1935 yılında Türkiye’de
gerçekleşen 12. Kadınlar Kongresi nedeniyle bastırılan pullar,
Türkiye pul tarihinde bir basımda en yoğun kadın figürü kullanılan
pullardan biri olur(2).
Kadınlar Kongresi Pulları (1935)
ÇERÇEVELİ ‘İŞÇİ KADIN’ PULU
Memleketten çıkıp tekrar dünyaya dönelim. Aslında kadınların
pullardaki temsil hikayesi, büyük ölçüde işçilerle benzerdir.
Örneğin ABD’de bir pula basılan ilk kadın -her ne kadar Kristof
Kolomb’un yanında resmedilse de- Kraliçe İsabel’dir (1893). Daha
sonra göze çarpan isimlerse ABD Başkanlarının eşleridir. Örneğin
ABD posta teşkilatı, Martha Washington’ı pula basmıştır çünkü
Martha Washington, ABD’nin kurucu Başkanı George Washington’ın
eşidir. Dolayısıyla iktidar gözünde onu pula basılacak kadar önemli
kılan şey ‘eş’ oluşudur. Önemi ‘kendinden’ değil, ‘erkekten’
gelmektedir.
Isabella (üstte) ve Martha Washington
(altta)
O halde bir erkeğin bir şeyi olduğu için değil kendi olduğu için
yüceltilen bir kadın portresini aramalıyız. Hatta belki biraz daha
ileri gidip işçiler için yaptığımız gibi soylu soplu değil; ‘herkes
gibi’ bir kadının yer aldığı pul tasarımlarını aramalıyız.
Bu doğrultuda yine ilk durağımız Sovyetler Birliği oluyor. Tıpkı
gündelik hayatta olduğu gibi filatelide de çerçeve prestiji
sembolize eder(3). Bir çerçevenin içerisine
‘sıradan’ bir insanı yerleştirmek, başlı başına devrimci bir hamle
olarak değerlendirilebilir. Bu doğrultuda 1929 yılında isimsiz bir
işçi kadın portresinin Sovyet posta teşkilatınca çerçeve içerisinde
basıldığını görüyoruz. Sovyetlerin bastığı ilk pullardan biri olan
‘isimsiz erkek işçi pulundan’ beş yıl sonra basılan bu pulun normal
şartlarda aristokratlara, komutanlara, siyasilere ya da erkeklere
ait olan ‘çerçeve’ içerisinde oluşu çok ayrı bir anlam ifade
ediyor.
Sovyet Kadın Pulu
Aceleyle bağlanmış baş örtüsü ve işçi gömleği ile tasarıma konu
edilen kişi, sadece ‘herhangi bir Sovyet kadını’ temsil etmez; aynı
zamanda ‘herhangi biri’ olmayı yüceltir. Bu noktada ‘sıradanlığın’
acınası bir şey olduğunu düşünenler olabilir. Unutulmamalıdır ki
‘herkes gibi’ olmak küçük burjuvalar için korkutucudur ancak
proletaryaya güç verir. Küçük burjuvaların toplu halde herkes gibi
olmaktan kaçışının onları bayağılığa sürüklemesi ise kendi
çelişkilerinden gelmektedir. Yani Sovyet Rusya’sında damgalanıp
ülkenin bir köşesine ya da dünyanın herhangi bir ülkesine ‘isimsiz
işçi kadın’ pulu ulaştığında onu kimin gördüğü önemlidir. Emekçi
bir kadın için sözünü ettiğimiz pul bambaşka bir önem taşır. Diğer
ülkelerin 1920’lerde bastıkları pullarda ‘mantarlara’ ya da ‘tarım
ürünlerine’ kadınlardan daha fazla yer verdiği düşünüldüğünde
Sovyetler Birliği’nin bastığı pul tarihsel olarak da anlam
kazanıyor.
Elbette 1920’lerde karşılaştığımız bu ‘yenilik’, kadın kurtuluş
hareketine Bolşevik kadınların mücadele ederek yaptıkları
katkıların eseridir. Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarında yürütülen
savaşın tek cephesi sermaye değildir, aynı zamanda kadınların
toplum içerisindeki yeri de kadın devrimcilerin öncülük ettiği bir
savaş alanıdır. Nitekim bu yüzden kadın kurtuluş mücadelesinin pek çok
‘ilki’ bahsettiğimiz dönemde Sovyetler Birliği’nde yaşanır.
8 MART'IN PULLARI
Son olarak, biraz da günün anlam ve önemine binaen 8 Mart
pullarına değinebiliriz. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair
hazırlanan pulların ilk örneği yine bizi Sovyetler Birliği’ne
götürüyor. 1949 yılında basılan seride hayatın farklı alanlarında
çalışan kadınlar, Sovyetler’in açtığı alanlar vurgulanarak pullara
basılıyor: Çiftçi, işçi, öğretmen, siyasetçi, sporcu, bilim insanı…
gibi meslek sahibi kadınlar 8 Mart kapsamında pullarda yerini
alıyorlar.
8 Mart pulları
Bu doğrultuda diğer sosyalist ülkelerin çeşitli 8 Mart
pullarının da öne çıktığını söyleyebiliriz. Sovyetler Birliği ve
sosyalist ülkelerde gördüğümüz bu yoğunlaşma tablosu 20. yüzyılın
sonuna doğru değişir, Batı ülkelerinde de 8 Mart pullarına
rastlamaya başlarız.
Arnavutluk, Yugoslavya ve Macaristan
pulları
Tabii buraya kadar söylediklerimiz bir yanlış anlaşılmaya kapı
aralıyor. İşlediğimiz örnekleri eğer sığ bir şekilde
değerlendirecek olursak, sadece Sovyetler Birliği’nin kadın
kurtuluş mücadelesine öncülük ettiği yanılgısına kapılabiliriz.
Oysa her zaman tekrar ettiğimiz üzere pul tasarımları bize sadece
posta teşkilatı olan mercilerin bakış açılarını yansır. Hatta bu
tasarım doğası gereği subjektif olduğu için ek bir açıklamaya,
analize ihtiyaç vardır.
Dolayısıyla kadın kurtuluş mücadelesine sınır çizip tek bir
ülkenin içerisine hapsetmek, o ülkedeki güç sahiplerin tekeli
altında değerlendirmek kimsenin haddine değildir. Bizim yaptığımız
gördüğümüze inanmayarak, ancak gördüklerimizi anlamlandırmaya
çalışmak. Bu doğrultuda yaptığımız yolculuklarda toplumsal tarihin
resmini pullara sıkıştırmadan, pullardan faydalanarak ele
alıyoruz.
Gelecek hafta farklı bir yolculuğa çıkmak dileğiyle.
NOTLAR:
(1) Pul Tasarımlarında Osmanlıdan Günümüze
Kadın Figürü, Burak Erhan Tarlakazan
(2) A.g.e.
(3) Geçtiğimiz hafta uzun uzun pullarda
çerçevenin taşıdığı anlamdan söz etmiştik. Dileyenler
faydalanabilir.