Raul Castro gidiyor: Küba ne yapacak?
Küba devlet başkanı Raul Castro yeni yılda görevi bırakıyor. En güçlü başkan adaylarına ve ülkeyi hangi olasılıkların beklediğine bir göz attık...
DUVAR - Ocak ayının ilk günü dünyanın pek çok yerinde 'yeni yılın ilk günü' olarak kabul edilse de Küba için bu tarihin farklı bir anlamı daha var. Fidel Castro liderliğinde başlayan 26 Temmuz Hareketi’nin Fulgencio Batista diktatörlüğünü devirerek zafer kazandığı gündür 1 Ocak. Ancak Küba için devrimin 59’uncu yıldönümü bu yıl farklı bir anlam da taşıyor. Çünkü 'devrim yapan' bir Castro’nun Küba lideri olarak bulunacağı son yıldönümü bu olacak.
Ağabeyi Fidel Castro'nun ardından görevi devralan Raul Castro’nun da devlet başkanlığını bırakacağını açıklaması, ülke için beklenen bir beyandı. Küba’nın 81 yaşına gelen lideri on yıllık görev süresi boyunca muhtemelen en çok abisi Fidel Castro’ya göre daha ‘ılımlı’ bir çizgi izlemesiyle gündeme geldi. Elbette bu Küba’dan daha çok Batı merkezli dünya medyasının dikkatini çekti. Kimi uygulamaları ‘kapitalizme göz kırpma’ olarak değerlendirildi, atılan 'sosyalist adımlar' ise pek gündeme gelmedi. ABD Başkanı Barack Obama ile Havana’da görüşmesi de eklenince Raul Castro’ya gerçekte var olandan daha farklı bir kimlikle yansıtıldı.
Bu ada ülkesinin, neredeyse Küba Devrimi’yle yaşıt ticari ve ekonomik ABD ambargosuyla karşı karşıya, ‘bitti’ denilen sosyalizmi yıllardır ayakta tutmayı başarmasıysa, iktisadi ve toplumsal alanda hayati olmayan küçük geri adımlarının arasında kayboldu. Raul Castro’nun vedası haliyle akıllara tek bir soru getiriyor: Peki ya yerine kim gelecek? İkinci kafa kurcalayan soruysa, yerine gelecek kişinin geri adım atıp atmayacağı, devrime ne ölçüde bağlı kalacağı. Fidel Castro sonrası dönemin ülkeye yansımalarının, daha detaylı incelemesini Raul Castro’un veda edeceği zamana saklayalım ve bu iki sorunun yanıtı arayalım.
DİAZ-CANEL KİMDİR?
Her şeyden önce Küba’da devlet başkanlığı görevine getirilecek kişiyi, yerel delegelerin seçimiyle oluşan Halk Güçleri Ulusal Meclisi seçiyor. Meclis, geçtiğimiz ay yapılan seçimlerde yeniden şekillenmişti. Bu yıl yapılacak seçimlerdeyse Raul Castro’nun yardımcılığı görevinde bulunan Miguel Díaz-Canel’in aday olacağı söylentisi yayılmış durumda. Bunda Canel’in son dönemde daha fazla sorumluluk almasının, devlet başkanlığı makamının 'yüzü' olarak görülmeye başlamasının etkisi büyük. Öyle ki meclis seçimlerinde pek çok medya kuruluşu Canel’in oy kullandığı sandığa akın etmişti.
52 yaşındaki Canel’in ilk bakışta, Küba Devrimi’nden sonra doğup lider kadrosunda yer alması dikkat çekiyor. Canel, 1982 yılında Villas Marta Abreu Merkez Üniversitesi’nden elektronik mühendisi olarak mezun oldu. Diplomasını aldıktan sonra 1985 yılına kadar orduda görev aldı. Aynı yıl, Marta Abreu Üniversitesi'nde ders vermeye başla. Genç Komünistler Birliği’nin (UJC) liderliğini üstlendi. 1987-1989 yılları arasında UJC lideri olarak Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi (FSLN) ile enternasyonalist dayanışma göreviyle Nikaragua’da bulundu. 1991 yılında Küba Komünist Partisi Merkez Komite üyeliğine seçildi. Ertesi yıl partinin Villa Clara bölgesi liderliği görevini üstlendi.
2009 yılında Yüksek Eğitim Bakanlığı’nın başına atanan Canel bu görevini 2012 yılında Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcılığı'na başlayana kadar sürdürdü. Devrimden sonra doğup bu göreve getirilen ilk kişi oldu. Nitekim Canel’in bu özelliği Latin Amerika basınında sıkça dile getiriliyor.
Peki hakkında yapılan yorumlar ne? Öncelikle Canel, Küba yönetiminin ‘güvenilir’ görebileceği bir konumda. Fidel Castro’nun ‘Gücün tatlılığına aldandıkları’ yorumunu yaptığı ve Canel ile aynı jenerasyondan Carlos Lage, Roberto Robaina gibi lider isimler partiden ihraç edilmişti. Oysa Canel hiç böyle anılmadı, Arjantin gazetesi Diario Popular’ın yorumuna göre, ‘sahne ışıklarından kendini uzakta tuttu, uzun ve karışık yolları emin adımlarla yürüdü.’
DİĞER ADAY OLASILIKLARI
Elbette Fidel Castro’nun görevi bırakmasının ardından Raul Castro’nun yerini dolduracağı en başından itibaren öngörülüyordu. Ancak şu an daha önceki seçimden farklı olarak başka aday isimleri de dolaşıyor. Latin Amerika'da bir seçim olduğu zaman da, ister istemez bakışlar görevi bırakacak olan kişinin akrabaları üzerinde toplanıyor. Bu dönemde Raul Castro’nun çocuklarının ismi de sıkça dile getirildi.
Raul Castro’nun avukat ve Küba Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi başkanı 54 yaşındaki kızı Mariela Castro Espin, geçtiğimiz Mayıs ayında devlet başkanı olmak istemediğini ancak ‘sürprizlerin olabileceğini’ söylemişti. Aynı zamanda ülkenin önemli LGBT hakları savunucularından olan Mariela Castro’nun adaylığı son dönemde konuşulanlar arasında.
Ancak Mariela Castro’nun küçük kardeşi Alejandro Castro Espin’in adaylık ihtimali daha sık gündeme geliyor. Aynı zamanda albay olan 52 yaşındaki Alejandro Castro, Angola İç Savaşı’nda, sosyalist güçlerle aynı cephede savaşan Kübalılarla birlikte görev almıştı. Angola’nın başkenti Luanda’da geçirdiği kaza sonrası bir gözünü kaybetti. Raul Castro’nun kişisel asistanlığını yapan Alejandro Castro’nun adaylık ihtimali Canel kadar güçlü olmasa da sıkça dile getirilmekte.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki Küba’da önümüzdeki yıl seçilecek yeni liderin ‘büyük geri adımlar atacağı’ söylentileri pek de gerçekçi görünmüyor. Raul Castro’nun görevi bırakacağı haberleriyle beraber ‘yeni pazar’ beklentisiyle ellerini ovuşturanların beklentileri yine karşılıksız kalacak gibi...