Rebetiko kültürü Ayvalık’ta yaşıyor

Üç yıl önce kurulan Ayvalık Rebetiko Topluluğu, mübadelenin 100'üncü yılında Rebetiko mirasını bugüne taşıyor. 10 kişilik müzik grubu, iki ülke arasında kültür köprüsü oluşturuyor.

Abone ol

Özgür Duygu Durgun

DUVAR - Zeytinyağı deposuyken 19'uncu yüzyıl sonlarında bir restorasyonla kafeye dönüştürülen tipik bir Ayvalık binasındayız. İçeride hafiften bir buzuki tıngırdıyor, ardından buzukinin kardeşi bağlama da ezgiye katılıyor. Mekanda, Ayvalık Rebetiko Topluluğu’nun provası var. Dışarıda ise meraklı birkaç kişi tempo tutarak müziğe eşlik ediyor. Rumca şarkılar Türkçe ezgilere karışıyor. Mırıldanarak eşlik ettiğimiz ne çok ortak şarkı, türkü var: Bülbülüm Altın Kafeste, Aman Doktor, Mavrova’dan Aldım Sümbül, Burçak Tarlası ve nicesi…

Rebetiko mirasını günümüze taşımak için 2019’da kurulan Ayvalık Rebetiko Topluluğu’nun bu maceraya başlarken repertuarına aldığı şarkılardan biri de ‘Oli i rebetes tou dounia’, yani ‘Tüm dünyanın rebetleri beni sever.’

Ayvalık, Rebetiko müzisyenleri çıkarmış, önemli bir yer. Niko ve Markos Vamvarakis bu müziğin icraatçıları arasında yer alıyor. Ayvalıklı Rebetiko yorumcusu Niko’nun öğrencisi olan Markos Vamvarakis’in dokunaklı sözleri, yıllar sonra eski bir zeytinyağı deposu olan, Karantina Sokak’taki Foko Kafe'nin duvarlarında yankılanıyor.

Ayvalık Rebetiko Topluluğu üyelerinin çoğunun aile hikayesinde de mübadillik var.

10 KİŞİLİK KADRO

Uzun yıllar müzik öğretmenliği yaptıktan sonra emekli olup İstanbul’dan Ayvalık’a yerleşen Hilal Ak, sirtaki derslerinde tanıştığı Rebetiko’yu, Ayvalıklı müzik öğretmeni Sibel Çakıroğlu Çebi’yle geliştirmeye çalışınca Ayvalık Rebetiko Topluluğu’nun da temelleri atıldı.

Gerisini Hilal Ak’tan dinleyelim: ''Eşim ve ailesi Midilli mübadillerinden. Ayvalık'a yerleştiğimizde eşim önce Yunanca öğrenmeye başladı. Rebetiko’yu, mübadele dönemi şarkı ve türkülerini de işin içine katarak geliştirmeye karar verdik. Yunanca ve Türkçe şarkılar bulduk, repertuar oluşturmaya başladık. 2020'de pandemi yüzünden çalışmalara ara verince Buzuki Orhan'dan online ders alarak buzuki çalmayı öğrendim. Amacımız, bir zamanlar Batı Anadolu'da yaşamış, Rebetiko yapmış, şarkılarıyla hafızalara kazınmış müzisyenleri ve halka mal olmuş anonim türkü ve şarkıları bugüne taşımaktı. Şu anda Okan Örs (gitar), İlksen Altıntaş (cümbüş), Sibel Çakıroğlu Çebi (bendir), Burak Kanmaz (klarnet), Hilal Ak (buzuki), vokalistlerimiz Ziynet Sağlik, Derya Hür, M. Ecem Ay ve Erol Çetintaş'tan oluşan 10 kişilik kemik bir kadroyuz.”

ACI, HÜZÜN VE İSYANIN MÜZİĞİ

Rebetiko asıl ruhunu, 1923 mübadelesinden sonra Anadolu’dan Yunanistan’a özellikle de Pire’ye göçen Rumlarla kazandı. 100 yıl önce soğuk bir ocak ayında gece vakti Ayvalık kıyılarından Midilli'ye kayıklarla, teknelerle taşınan binlerce insanla başlayan büyük göç, Pire’nin kenar mahallelerine kurulan teneke evlerde, yoksulluk ve hayatta kalma mücadelesiyle devam etti. O geceden sonra tarih her iki yakada da bambaşka aktı. ‘Türk tohumu’ denilerek aşağılanan, horlanan insanların hüznünü, isyanını ve acılarını dile getirmenin yegane yolu müzikti, yani Rebetiko… Gelenler kadar gidenler de yeni yurtlarına alışmaya çalışırken, eski vatanlarına özlemlerini anlatan içli türküler yaktılar. Çile çekmenin ne demek olduğunu bilen Vamvakaris gibi…

'KÖKLERİMİ BULDUM’

Ayvalık Rebetiko Topluluğu üyelerinin çoğunun aile hikayesinde de mübadillik var. Vokalist Ecem Ay da onlardan biri. ''Ayvalık Halk Eğitim'de seramik öğretmeni olarak çalışıyorum aslında'' diye anlatıyor hikayesini. ''Önce sirtaki grubuna katıldım ve orada Hilal hoca ile tanıştım. Onun desteğiyle kendimi bu grubun içinde buldum. Neden ve nasıl bilmiyorum ama bu türküleri her dinleyişimde tüylerim diken diken olurdu. Özellikle Girit türküsü olan Furtuna'yı her dinlediğimde... Aile hikayemi araştırdığımda, bizim de Selanik göçmeni olduğumuzu öğrendim. Köklerimi adeta Rebetiko türkülerinde buldum.”

Grup üyelerinden Erol Çetintaş, eski bir İstanbullu ve bir Rebetiko tutkunu. Asıl mesleği mali müşavirlik olan Çetintaş’ın Rebetiko’ya ilgisi, dinleyici olarak başlamış: ''Bir zamanlar Kurtuluş'ta Mandıra isimli bir meyhane vardı, en sevdiğim müzikleri orada bulduğum için sık sık giderdim.”

Çetintaş, Rebetiko’nun Yunanistan'da 1870'lerde doğduğunu, Anadolulu Rumlar sayesinde makamsal özellikleriyle zengin bir müzik türüne dönüştüğünü ve başkaldırıyı dillendirdiğini, 1937'de Metaksas iktidarı tarafından yasaklanınca yeraltına indiğini anlatıyor. Anadolulu Rumların, Yunanistan'da yaşadıkları horlanma, küçük görülme, aşağılanma karşısında Rebetiko’ya sığındıklarını, buzuki yasaklandığında ceketin içine saklanacak kadar küçük bir çalgı olan bağlamadaki ile devam edildiğini söylüyor. “60'larda ise Yunanistan'da işler değişiyor” diye devam ediyor Çetintaş, “O dönemki kuşak, Rebetiko’yu sahipleniyor. Mikis Theodorakis gibi bir isim çıkıyor mesela. Bugüne geldiğimizde ise Yunanistan'da yeni bir Rebetiko kuşağı var. Çocuklara bile ud çalmayı öğretiyorlar” diyor.

'REBETİKO’NUN ÖNEMLİ İSİMLERİ ANADOLU KÖKENLİ'

Hilal Ak ise İstanbul ve İzmir kadar Ayvalık'ın da Rebetiko için önemli bir merkez olduğunu anlatıyor: “Bu sene Edremit'te, Yunanistan'dan Rebetiko eğitmenleriyle ilk kez gerçekleştirilen bir Rebetiko semineri yaptık. Bizim böyle bir girişim başlatmamızdan çok etkilendiler. Hep birlikte o dönemi, iki halkın yaşadığı trajediyi, bir kez daha konuşma fırsatı bulduk. Anadolu'dan giden Rumlar çok uzun süre ‘Türk tohumu’ diye aşağılanmış. Bu da kaçınılmaz olarak müziklerine isyan ruhu olarak yansımış. Tarım bilgileriyle, müzik kültürleriyle, gelişmiş damak zevkleri ve zengin mutfak kültürleriyle Yunan toplumuna kazandırdıkları değer, bugün artık tartışılmaz boyutta. Rebetiko'nun önemli ustaları Anadolu kökenli. Örneğin Rebetiko'nun babası olarak kabul edilen Vamvakaris, Ayvalıklı Niko'dan öğrenmiş buzukiyi. Ayvalık kökenli Rum müzisyenler arasında Stratos Pagioumtzis gibi bir isim var mesela.”

Hilal Ak, Ayvalık Rebetiko Topluluğu olarak 2023 yılını mübadiller anısına çeşitli konser ve etkinliklerle değerlendirmeyi planladıklarını aktarıyor: 'Midilli eski Belediye Başkanı Stratis Pallis, bizi bu yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Midilli'ye davet etmişti ama pasaportlardaki çip krizi nedeniyle seyahatimiz gerçekleşemedi. Buluşma artık başka bir bahara kaldı. Ege'nin iki yakası arasındaki nüfus değişimi 1922'de başlıyor ama Ayvalık'ta mübadelenin başladığı tarih 1923 yılının 30 Ocak akşamı. Biz de o akşam Ayvalık Rebetiko Topluluğu ve Rebetiko ve Mübadele Türküleri Korosu olarak 100. senesinde mübadilleri anacağız.”