Ressam Medine İrak: İskeleler, tarihin süreklilik ve değişim ekseninde bir arayüz

Sanatçı Medine İrak’ın 'Yapı Kabuğu’ adlı sergisinde Ani Harabeleri, İstanbul Su Kemerleri, Yedikule Surları ve bostanlar yer alıyor. İrak ile çalışmalarını konuştuk.

Abone ol

DUVAR - Ressam Medine İrak, 20 yıldır resim sanatı üzerine çalışmalar yapıyor. İrak, İstanbul’da Ani Harabeleri, İstanbul Su Kemerleri, Yedikule Surları ve bostanlar gibi tarihi yapılarla kurduğu ekolojik ilişkiyi ele alan ‘Yapı Kabuğu’ adlı kişisel sergisini açtı. 

'Yapı Kabuğu' sergisi, Simbart Projects Çukurcuma'da 3 Mart'ta başladı ve 30 Nisan'a kadar devam edecek. Sergi, tarihi yapıların çevresiyle kurduğu ekolojik ilişkiyi ele alıyor.

İrak'ın çalışmaları taşlar, bitkiler, diğer organizmalar ile insan emeğiyle inşa edilmiş yapıların birbirlerine eklemlenerek oluşturduğu ekosisteme odaklanıyor. Serginin bütünlük içinde değerlendirilmesi, bu artikülasyon sürecine tanıklık etme ve farklı dinamik boyutlarını izlemeye yardımcı oluyor.

Ani Harabeleri

İrak'ın sergide yer alan 'Kabuklar, İzler’ adlı çalışması Yedikule Surları ve bostanlarında yapılan araştırmaya dair elde edilen dökümantasyon sürecinin pratiğe dönüşmesini inceliyor. Burada taş, su kuyusu, bitki, baraka, bez parçalarına, sahaya dair kabuklara ve izlere odaklanarak tarihsel sürecin kaydı tutuluyor.

“Süreklilik ve değişimin çatışmalı birlikteliğinin ana belirleyicisi, tasarım ise onun temel girdisi ‘emek’ olmalıdır” görüşünü savunan sanatçı İrak, insan emeği devreye girince yerleşik düzen, tüketim toplumu ve beraberinde de tasarım oluşumunun geldiğini belirtiyor. Buna göre İrak'ın  ‘Yapı Kabuğu’ adlı kişisel sergisindeki eserler, ekosistemlerin geçirdiği süreçlerin dinamik, canlı bir kayıt altına alınma çabası olarak nitelendirilebilir. 

‘SERGİ, TARİHİ YAPILARLA KURDUĞU EKOLOJİK İLİŞKİYİ ELE ALIYOR’

Sergide yer alan çalışmalara ilişkin konuşan İrak, şunları söyledi: “İnsanın doğa ile kurduğu ilişki benim sanatsal uğraşılarımın bir parçası. Özellikle yakın zamanlarda sanatsal üretimim bu ilişkiyi derinlemesine keşfetmek üzerine kurgulanıyor. Şüphesiz bunda kendi gözlemlerimin rolü büyük. Serginin oluşumunda çıkış noktasını oluşturan ve günlük geçiş güzergahım üzerinde bulunan Yedikule Surları ve onların önündeki bostanların çatışmalı beraberliğini gözlemlemek, doğa ve insanın tarihinin belli ‘süreklilik ve değişimler’ üzerinden yürüdüğünü düşündürüyor.

Sergi birkaç yapıtaşı üzerine oturuyor: Ani Harabeleri, İstanbul Su Kemerleri, Yedikule Surları ve bostanlar… Çalışmalarım, bu tarihi yapıların çevreyle kurduğu ekolojik ilişkiyi ele alıyor. Buradaki çalışmaların her biri, taşlar, bitkiler, diğer organizmalar, kabuklar ve izler olarak tanımladıklarım ile insan emeğiyle inşa edilmiş yapıların birbirlerine eklemlenerek oluşturduğu ekosisteme odaklanıyor. Serginin bütünlük içinde değerlendirilmesi, bu artikülasyon sürecine tanıklık etme iddiasının farklı dinamik boyutlarını izlemeye yardımcı oluyor.”

Su Kemeri

‘BİR DİZİ YENİ VE BAĞLANTILI ÇALIŞMA…’

"Süreklilik ve değişimin çatışmalı birlikteliği üzerine insan emeği girince yerleşik düzen, tüketim toplumu ve beraberinde tasarım oluşumunu getirdiğine" vurgu yapan İrak, “Bu yaklaşım bana seriler halinde üretim yapma fırsatı sağladı. Fiziksel emeğin de bağımlı olduğu, düşünsel emeğin oynadığı rolün tespitinden yola çıkarak, tasarımın, kültür endüstrilerinin üretim süreçlerinin, toplamının doğayı dönüştürmek, onun üzerinde hakimiyet kurmak, doğayı metalaştırmaktan bağımsız olamayacağı fikri yavaş yavaş projemi de yönlendirmeye başladı. Bu haliyle bir dizi yeni ve bağlantılı çalışmanın, insan emeği, doğa-insan ilişkisi, süreklilik ve değişimler ikileminde gelecek kurgusunun fantastik ögeleri kendi düşün alanında oluşmaya başladı. Beraberinde bu bakış değişimini takip edip bir anlamda kayda dönüştürmeye evrildi ve yine aynı minvalde yapıtaşlarını ele alarak projemi ilerlettim” dedi.

‘İSKELELER, TARİHİN SÜREKLİLİK VE DEĞİŞİMİN KAYDI’

Su Kemerleri ve Ani Harabelerine dair gözlemler edinerek sergideki yapıların ana unsurları oluşturduğunun altını çizen İrak, tarihi yapıların restorasyonu için kullanılan iskelelerin önemine değindi:

“İskeleleri, tarihin süreklilik ve değişiminin kaydı ekseninde geçmiş ve şimdinin karşılaşma süreçlerinde bir arayüz ve yapıya dair geçici bir konstrüksiyon olarak tanımlıyorum. ‘Yapı Kabuğu’, mimariye dair bir bina kabuğu veya zarf, bir yapı içindeki iç alanları çevredeki dış alanlardan ayıran tüm bileşenleri içerir. Kabuk, duvarlar, pencereler, kapılar, çatı, altlıklar ve temeller dahil olmak üzere birçok farklı özellikten oluşabilir. 'Yapı Kabuğu' çeşitli malzemelerden yapılmış olsa da genellikle bir miktar ahşap, taş, metal veya betondan yapılır.”

İskeleler