Ressam ve heykeltıraş İsmail Çoban hayatını kaybetti
Ağır hasta olan 79 yaşındaki İsmail Çoban, Almanya'nın Wuppertal kentinde bir huzurevinde hayata gözlerini yumdu. Sanatçı, evine ve atölyesine gelen haciz sebebiyle son aylarda zor günler geçiriyordu.
ALMANYA – Yarım yüzyılı aşkın bir süredir Almanya'da yaşayan ve siyasi sebeplerle 1991 yılına kadar Türkiye'ye gidemeyen ressam ve heykeltıraş İsmail Çoban, 79 yaşında hayata veda etti. Ağır hasta olan sanatçı, yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği Wuppertal kentinde bir huzurevinde hayata gözlerini yumdu. Benim de yakından tanıdığım ve birkaç kez söyleşi yaptığım sanatçının ölümü, sanat çevresi, dostları, arkadaşları ve sevenleri arasında büyük üzüntü yarattı. Evine ve atölyesine altı ay önce haciz konması sebebiyle sanatçı çok zor günler geçiriyordu. Haciz kararının bildirilmesi, evinin ve atölyesinin açık artırmayla satışa çıkarılmasının ardından sanatçı inme geçirmişti. Zor durumda beklediği desteği göremeyen sanatçı, bu dünyadan kırgın ayrıldı. Evli ve üç çocuk babası olan Çoban'ın Wuppertal'da toprağa verilmesi bekleniyor.
70 BİNİNİN ÜZERİNDE ESER VERDİ
1945 yılında Çorum'da dünyaya gelen Çoban, 1965 yılında Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulu'ndan mezun oldu. Bu yıllarda resim ve heykeltıraşlığa ilgisi başlayan Çoban, mezun olduktan sonra İstanbul'da bir basımevi ve grafik atölyesinde çalıştı. 1965'te başladığı İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu'ndaki öğrenimini maddi zorluklar sebebiyle yarıda bıraktı. 1968 yılında Almanya'ya geldi, yarıda bıraktığı öğrenimini Wuppertal Sanat Yüksekokulu'nda 1971'de tamamladı, ölümüne kadar da bu şehirde sanatını yaptı ve yaşadı.
Çoban, Güney Kore ile Polonya'da kısa süre öğretim görevlisi olarak çalıştı. İlk sergisini 1962 yılında 17 yaşındayken Türkiye’de açan Çoban, 1973 yılında da Almanya'da ilk sergisini açtı. Şimdiye kadar 33 ülkede 170 kişisel sergi açtı, 500 dolayında karma sergide eserleri yer aldı, 60 yılı aşan sanat yaşamında 70 bin dolayında eser verdi.
SOYUT RESİMDEN SOMUT RESİME YÖNELDİ
Çoban, sanatının ilk yıllarında daha çok soyut akımların etkisinde resimler yaptı, daha sonra somut resimler yapmaya başladı. Hürriyet gazetesi için yaptığım bir söyleşide, bu değişimin sebebini şöyle anlatmıştı:
“Bir gün istasyondan geçerken, öğrencilik yıllarımdan tanıdığım Yozgatlı İbrahim ile karşılaştım. İbrahim bana, 'Ne yapıyorsun?' dedi. Ben de, 'Resim yapıyorum, satıyorum, sergi açıyorum' dedim. İbrahim, 'Görmek isterim resimlerini' dedi. Bir gün atölyeme gelip, resimlerime baktı. 'Çok güzel ama bizim hayatımızdan hiçbir şey yok içerisinde' dedi. O beni, lirik anlatıcı ve realist çalışmaya, kendi hayatımızı anlatan resimlere döndürdü. 1991 yılına kadar Türkiye’ye politik nedenlerle 22 yıl gidemedim. Türkiye hasreti ve Türkiye’deki hayat, o yıllarda resimlerin ana konusunu oluşturdu. Bunun ardından uluslararası konulara, savaşlara, kıyımlara, sevda hikayelerine, bütün insanlığı ilgilendiren konulara yöneldim.”
GÜMRÜK SORUNLARI SEBEBİYLE TÜRKİYE'DE SERGİ AÇMAK İSTEMEDİ
İsmail Çoban, Almanya'da ve diğer Avrupa ülkelerinde tanınan bir sanatçı olmasına karşın Türkiye'de neredeyse hiç tanınmayan bir sanatçı. Bunun sebebi, sanatçının uzun yıllar Türkiye'ye gidememesi ile kötü bir sergi deneyiminden sonra başka sergi açmamış olsa gerek. Sanatçı, bu konuda da şunları anlatmıştı:
“Türkiye’de beni sanat çevresi çok az tanıyor, bunu açıkça söylüyorum. Burada açtığım sergiyi Türkiye’de açtığım zaman, muhakkak bir problem çıkacaktır. Bir sergi açtım Türkiye’de 1992’de, o kadar gümrük zorlukları yaşadım ki, 'Bundan sonra gitmeyeceğim' diye kendi kendime söz verdim. Üç gün resimlerim, gümrükte deponun dışında açık havada bekletildi. Resimlerin bir makine parçası gibi dışarıda durduğunu gördüğümde çıldıracaktım. Benden 78 bin Mark katma değer vergisini gümrüğe yatırmamı istediler. O zamanın kültür bakanı araya girdi, beni gümrükten geçirdiler. 2700 Mark karşılığı Türk Lirası katma değer vergisi yatırdım. Geri dönüşte bu parayı alıyorsunuz, ancak Türk Lirası değer kaybettiği için bir ay sonra geri aldığım param bir uçak biletine ancak yetti.”
ALMANYA'DA DIŞLAMA VE BURADA YAŞAYAN TÜRKLERDEN ŞİKAYETÇİYDİ
Eserleri Almanya'da birçok müzede yer alan sanatçı, Almanya'da dışlanma ve burada yaşayan Türklerin eserlerine ilgisizliğinden de şikayet etmiş, bu şikayetini, “50 yıllık sanat yaşamımda Türklere 50 resim satmadım” diye dile getirmişti.
“Alman sanat çevresinde dışlamaya maruz kaldınız mı?” soruma ise şu karşılığı vermişti: “Evet, dışlama var, bunu inkar edemeyiz. Büyük bir sergiye başvuruyorsun, senden daha kötü olan Almanları alınıyor, Türk olduğun için sen almıyorsun. 1976’dan bu yana Alman vatandaşı olmama rağmen, milli sergilere ben hiç davet edilmedim. Sadece bir sergiye zamanın Cumhurbaşkanı (Richard Freiherr von) Weizsäcker’in davetlisi olarak gittim. Hıristiyan bir ülkeden gelen sanatçılar, daha çabuk kabul görüyorlar. Hele Türk olmak, işinizi daha da zorlaştırıyor. Türklerden sanatçı çıkmayacağı yönünde bir kanı yaygın.”