Riquelme bütün siyaseti çalımlayıp Boca başkanı oldu
Riquelme rekor sayıda üyenin oy kullandığı seçimlerde bir tanrı, biri eski iki faal devlet başkanı ve bir eski bakan karşısında galip gelerek başkanlık koltuğuna oturdu.
Normal şartlarda taraftar kulüp başkanıyla ilgili hayaller
kurmaz. Ama o koltukta illa biri oturacaksa sahadayken sizi
büyülemiş bir efsaneyi tercih etmeniz doğaldır.
Bayern Münih (Franz Beckenbauer ve Uli Hoeness) ve Benfica (Rui
Costa) gibi kulüpler bu duruma aşina. 17 Aralık’tan beri Boca
Juniors camiası da aynı duyguyu yaşıyor. Kulüp efsanesi 45
yaşındaki Juan Román Riquelme Sarı-Lacivertlilerin yeni başkanı
oldu. Buraya gelmek için bir tanrıyı, üç devlet başkanını ve bir
bakanı devirmesi gerekse de başardı…
SON 10 NUMARA
Efsane statüsünü futbolculuğuna borçlu. Juan Román Riquelme tek
bir maçını bile izleseniz unutamayacağınız oyunculardandı.
Arjantin’in devlerinden Jorge Valdano onun için, “A noktasından B
noktasına gidecek olsak çoğumuz altı şeritli otobanı kullanıp bir
an önce varmayı tercih ederiz. Riquelme ise iki saat yerine altı
saat süren manzaralı ve virajlı dağ yolundan gider” diyecekti.
Neticede, yine Valdano’nun tabiriyle, “Riquelme için oynamıyorsanız
Riquelme ile oynayamazdınız.”
Riquelme, en iyi arkadaşıyla…
Hangi takımda olursa olsun oyunu onun etrafında kurulmalıydı.
Tam da bu yüzden, “Último Diez” (“Son 10 numara”) lakabını
almıştı.
Her zaman yorgun görünen nazlı vücudu ile sahada olup biten her
şeyi anında görebilen beyni arasındaki çelişki kariyerine de
yansıdı. 2002 yazında Boca’dan Barcelona’ya transfer olduğunda
dünya futbolunun zirvesine çıkması için şartlar hazır
görünüyordu.
Ancak aynı günlerde Barça’ya dönen teknik direktör Louis Van
Gaal kendisinden habersiz yapılan bu transfere ve Riquelme’nin
futbol stiline sıcak bakmıyordu. Hollandalı hoca yeni yıldızıyla
ilk idmanda açık ve ağır konuştu: “Sen iyi bir 10 numarasın. Ama
ben 4-3-3 oynatırım ve bu dizilişte 10 numaraya yer yok. O yüzden
kendine kulüp arayabilirsin.”
Lionel Messi 2022 Dünya Kupası çeyrek finalinde
Riquelme’nin gol sevincini yaparak Van Gaal’den idolünün intikamını
alıyor…
Barcelona’daki verimsiz sezonun ardından Villarreal’in yolunu
tuttu. Aradığı liderliği bulsa da Avrupa’daki ikinci macerası da
büyük bir hayal kırıklığıyla hatırlanacaktı. 2005-2006 Şampiyonlar
Ligi’nde son dörde taşıdığı Villarreal’in yarı final rövanş maçında
Arsenal’a karşı kazandığı son dakika penaltısını kaçırınca
mucizenin kıyısından döndü. Üstelik finale çıksalar Barça ile
oynayacaklardı.
Boca’ya dönen Riquelme 2007’de Copa Libertadores’i, 2008 ve
2011’de ise Arjantin Açılış Ligi’ni kazandı. 2008’de Arjantin Milli
Takımı’yla Olimpiyat şampiyonluğu yaşadı. Aynı dönemde Boca
taraftarları arasında yapılan ankette kulüp tarihinin en büyük
futbolcusu seçildi. Geride bıraktığı isimler arasında Diego Armando
Maradona da vardı.
ÖNCE MARADONA’YI, SONRA MILEI’Yİ YENDİ
Maradona-Riquelme ikilisinin yolu o anketten yıllar sonra, 2019
başkanlık seçimlerinde tekrar kesişti. Üçlü bir mücadele
yaşanacaktı. Bir tarafta Maradona’nın desteklediği bir diğer eski
yıldız Gabriel Batistuta vardı. Diğer yanda kulübün eski başkanı ve
Arjantin eski devlet başkanı Mauricio Macri cephesi yer alıyordu.
Üçüncü taraf ise Riquelme’nin desteklediği Jorge Amor Ameal’di.
Ameal kazanınca Riquelme asbaşkanlığa geldi. 2023 seçim
kampanyasında da son dört yıldaki başarılara vurgu yaptı. Bu
dönemde kulübün finallere ve şampiyonluklara uzandığını ve 34
oyuncunun altyapıdan A takıma yükseldiğini ifade etti. 75 yaşındaki
Ameal için bayrağı devretme vakti gelmiş, bu kez bir numaralı
koltuk için ünlü yıldız aday gösterilmişti.
Süreç sorunsuz geçmedi. Önce 3 Aralık’ta yapılması planlanan
seçimler muhalefetten gelen, kulübe son anda çok sayıda yeni üye
katıldığı yönündeki itiraz sebebiyle ertelendi. İtiraz geri
çekilince 17 Aralık tarihinde karar kılındı. Karşı tarafta yine
eski devlet başkanı Macri cephesi vardı. Bu sefer eski sağcı bakan
Andrés Ibarra’yı aday göstermişlerdi.
Boca seçiminde oy kullanmaya gelen, Arjantin’in
yeni popülist devlet başkanı Milei. Bu sefer hızarı yanında
değil…
Riquelme’nin rakipleri bunlarla da bitmiyordu. 17 Aralık günü oy
kullanmaya gelen üyelerden biri, bir hafta önce Arjantin devlet
başkanı seçilen Javier Milei’ydi.
Dünyadaki popülist, neoliberal ve şarlatan siyasetçiler akımının
son örneği olan Milei, ilk günden itibaren Ibarra-Macri ikilisinin
yanındaydı. Hatta seçimden günler önce Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron’a yolladığı, üzerine “Yaşasın özgürlük! S.kerler!”
yazıp imzaladığı Boca formasını Twitter/X’te paylaştı. Paylaşım
sonrası hem Fransız hem de Arjantin solundan tepki yağdı.
L’Équipe gazetesinde bu formanın neden sıradan bir hediye
olmadığına dair bir makale bile yazıldı. Sola yakınlığıyla tanınan
Boca camiasında Milei’nin seçime dahli ters tepmiş olabilir.
Ama neticede Riquelme 43.637 üyenin oy kullandığı seçimlerde bir
tanrı, bir eski iki faal devlet başkanı ve bir eski bakan
karşısında galip gelerek 30.318 oyla yeni başkan oldu. Bugüne kadar
dünya futbol tarihinde sadece Sandro Rosell (Barcelona, 2010,
35.021) ve Rui Costa (Benfica, 2021, 33.754) başkanlık seçimlerinde
daha fazla oy almıştı. Rakam Güney Amerika tarihinde bir rekor.
Riquelme kazanınca Macron da – galiba – kaybetmiş
oldu…
YAPABİLİR Mİ?
Zorlu serüvenin ardından hedef belli. Riquelme en son 2007
yılında, kendisi forma giyerken Copa Libertadores’i kazanan Boca
Juniors’u tekrar kıtanın zirvesine çıkarmak istiyor. Geçen sezon
finalde Brezilya’dan Fluminense’ye kaybetmişlerdi. Sonraki adım ise
Boca’yı yeniden dünya futbolunun en saygın kulüplerinden birine
dönüştürmek. 2000’ler başındaki efsane ekibin hocası Carlos
Bianchi’nin de futbol aklı olarak yeni dönemde yer bulabileceği
konuşuluyor.
Ama işleri kolay olmayacak.
Boca son zamanlarda toparlandı ve Libertadores’i gerçekten
kazanabilir. Gelgelelim Güney Amerika’da kulüplerin
sürdürülebilirliği giderek azalıyor.
Geçmişte futbol dünyası iki kutupluydu. Avrupa ve Güney Amerika
hem kulüp hem de milli takım seviyesinde iki süper güç olarak
mücadele eder, Dünya Kupası şampiyonlukları, Kulüpler Dünya Kupası
şampiyonlukları da buna paralel olarak at başı giderdi. Son yirmi
yılda Avrupa kulüp ve milli takımlarının ezici üstünlüğü var.
Maddi güç farkının giderek açılması sonucu Güney Amerika artık
Avrupa için “fabrika satış mağazası” rolü görüyor. Riquelme
Barcelona’ya gittiğinde 23 yaşındaydı. Bugün olsa Boca A takımında
doğru düzgün oynayamadan 17 yaşında bir Avrupa devi tarafından
kapılırdı. Neticede Güney Amerika kadrolarının kalitesi giderek
seyreliyor.
Paranın oyunda başrole yükselmesi futbol haritasını da
değiştirdi. Yeni haritada Körfez Ülkeleri ve ABD gibi ülke ve
bölgelerin yeri büyürken Güney Amerika giderek küçülüyor. Boca
Juniors’taki başkanlık seçiminin çoğu Avrupa gazetesinde haber bile
olmaması bu değişimin yansıması. Yirmi yıl önce böyle bir şey
düşünülemezdi.
Latin futbolseverlerin tutkusunda azalma yok ancak bunun ne
kadar yeteceği belirsiz. Bu da Riquelme ve destekçilerinin elini
zayıflatıyor.
Taraftar yeni başkanı bağrına
basıyor…
Macri-Ibarra-Milei üçlüsünün futbola ilgisi boşuna değil. Bu
cephenin en büyük vaadi, Arjantin futbolunda seçimleri ve başkanlık
yapısını ortadan kaldırıp sahiplik sistemini getirmekti. Paris
Saint-Germain projesiyle bu konuda bütün dünyaya – kötü – örnek
olan Fransa Cumhurbaşkanı’nı yoldaş bellemeleri bu yüzden.
Yeni futbolda sermayenin gücüne direnmek kolay değil. Beklenen
başarı gelmediği takdirde bugün Riquelme’yi seçen üyeler yüzünü
Rus, Suudi, hatta belki de Brezilyalı bir milyardere dönüp Boca’yı
satın alması için yalvar yakar olabilir.
Yine de şimdi kutlama vakti. Normal şartlarda taraftar kulüp
başkanıyla ilgili hayaller kurmaz. Ama futbol anormal zamanlardan
geçiyor. Riquelme seçildikten sonraki ilk konuşmasında,
“Kazanacağız, zaferlere imza atacağız ve bunu herkes biliyor”
ifadelerini kullandı. Yapabilir mi bilinmez ama mevcut şartlarda
Boca taraftarının birlikte hayal kurmak için daha iyi bir yoldaş
bulamayacağı kesin…