Gordon Milne yetenek gerektirmeyen bir oyuna inanıyordu. Hiçbir oyuncu toptan daha hızlı değildi onun oyun tasavvurunda. Top olabilecek en hızlı biçimde ikinci bölgeden üçüncü bölgeye taşınmalı ve mümkünse kenara taşınan top, muz bir servisle, hedef oyuncunun kafasına indirilmeli. Gerisi ve oyunun bütün aksiyonları sadece detaydı.
Oyunu üçüncü bölgeye taşımak için, özellikle ikinci bölgede ikinci top kazanmak önemliydi ve bu işi yapacak iki kesici oyuncu bu işle sürekli görevlendirilirdi. Milne önce bu işi Rıza Çalımbay’la çözmeyi düşünüyordu ve uzun bir süre bu görev rızaya zimmetlenmişti. Sonra Rıza Çalımbay’ın muz ortalar için gerekli soğukkanlılığı ve vuruş tekniğine sahip olduğu keşif edildi ve bu pozisyona terfi edildi.
Bugünün Çalımbay’ı özü itibarıyla bu oyuna hala bağlı ve Milne'den farklı olarak, bu oyuna adı Mert Hakan olan harika bir yetenek eklemiş. Sivasspor’da yetenekli iş yapan tek oyuncu Mert Hakan ve o da bu işi Türkiye’de hiçbir oyuncunun yapamadığı kalite ve estetikte yapıyor. Sergen Yalçın dahil, bütün Türkiye futbol tarihinde Mert Hakan gibi, pas tekniğine hakim bir oyuncu görmedim. Pasın yönü ve şiddeti onun ayaklarında, bir bilardo topu zarafeti kazanıyor.
Her şeyden önce Sivasspor defansı geriye doğru gereksiz koşular yapmıyor. Dolayısıyla Sivasspor, topun olduğu bölgede çok adam bulundurma imkanı buluyor ve bu imkanı da hem alan daraltmak hem de çoklu pres yapmak amacıyla ustalıkla kullanıyor. Sadece bu durum takıma iki büyük avantaj daha sağlıyor. Takım hem rakibe çok yakın oynuyor ve temas yapma şansı buluyor ve bunu yaptığı içinde en çok ikinci top kazanan takım oluyor. Bu tablo, takımın maç kondisyonunu hem diri tutuyor hem de en kısa mesafede atak yapmasını sağlıyor.
Dikkat edin buraya kadar anlattığın hareketler dizisinde yetenek ve ince işler yok. Oyunun salt yetenek gerektirmeyen işlerine kusursuzca odaklanıldığında ortaya bu kadar avantajlı bir durum çıkıyor.
Hızlı ve dikine bir oyun Sivasspor’u bu felsefe içinde, Türkiye Süper liginin lideri yapmaya yetiyor. Aynı Sivasspor, ligin afralı takımı olan Fenerbahçeyi 3-1 yenmeyi başarıyor.
Peki Ersun Yanal’ ne yapıyor? Ersun Yanal, bütün bilimsel göstergelerine rağmen, hala Emre Belezoğlu’undan, Serdar Aziz’den ve Ozan Tufan’dan oyunu farklılaştırmalarını umuyor. Adını andığım bu oyuncular dahil, bütün Fenerbahçeli oyuncular, baskı altında top kontrol etmeyi ya da baskı anında ona seçenek olacak diğer oyuncuya pas aktarmayı, maalesef başaramıyor. Ersun Yalan pas ve seçenek opsiyonlarını çalıştığını düşünüyor ama uygulama bunu doğrulamıyor.
Ersun Yanal Geçiş oyunları için bir plana sahip olduğunu sanıyor ama oyuncuları baskı altında bu planı işlevsizleştiriyor. Hızlı ve tempolu bir oyunda Ersun yanal planı, güneş gören dondurma gibi eriyor. İlginçtir Sivasspor defansı geriye doğru koşular yapmadığı halde, Fenerbahçe'nin hızlı Gonzalesi, Garry Rodrigues, bir kez bile geniş alan bulup Sivasspor’ defansının arkasına sarkamadı. Sivasspor çoklu pres için topun olduğu bölgede birden fazla oyuncu bulundurduğu için doğal olarak geniş oyun alanları bırakıyor ama Yanal bu alanları geçiş oyunları için hiç değerlendirme fırsatı bulamadı. Çünkü ev ödevini yapmamış. Ev ödevini yapmadığını gösteren ikinci en büyük kanıt, Sivasspor’unun en yetenekli aktör’ü Mert Hakan’ı etkisizleştirmek için hiçbir tedbir düşünmemiş. Ne markaj ne de bölgesel baskılar ile Mert Hakan’ı oyunun dışında tutmak için bir çaba göremedim.
Lider Sivasspor, Fenerbahçe'yi 3-1 yendi