Gecenin bir köründe, meclisten koşarak geçmeye çalışan inanılmaz önerge hakkında herkes konuştu. Farklı zamanlarda yapılan üç konuşma, kafama takıldı…
Adalet Bakanı dedi ki:
"Bunlar, tecavüzcü değil. Bunlar, cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen, ailelerin ve küçüğün de rızasıyla yapılmış işler... Evlilik oluyor ama yaş tutmadığı için resmi nikah yapamıyorlar."
Bu önergeye bizzat imza atan milletvekili dedi ki:
“Zorla tecavüz, şudur, budur, doğru şeyler değil. Buradaki hadise; evlenme yaşı tutmadığı halde, bir evlenme yapılmış, bir akit edilmiş, düğün dernek kurulmuş, düğüne siyasiler, protokol katılmış… Neticede, bu hadiseden bir çocuk meydana gelmiş. Doktorun ihbarı üzerine savcılık devreye girmiş on küsür yıl ceza almış ve kız çocuğu bebeğiyle ortada kalmış. Bu travmatik duruma karşı bir önlem almamız gerekiyor.”
Başbakan dedi ki:
“Bu bir tecavüze af değildir. Bu, tamamen, maalesef gerçek dışı bir iftiradır. Olay şudur; yaşı tutmayan, reşit olmayan yaşta evlenenler var. Yasaları bilmiyorlar. Çocukları oluyor. Bir seferliğine, bu mağduriyetin bitirilmesi için yapılan bir düzenlemedir.”
Ne ilginçtir ve ne garip bir tesadüftür ki, bu üç konuşmanın kurgusu, birbirinin aynısı…
Önce, tecavüzden söz edelim. Bunun, tecavüz olmadığının altını iyice çizelim. Tecavüz ne demektir; ne olursa, tecavüz denir, oralara hiç girmeyelim. Zaten ortada bir zorlama, bir tecavüz yok ki... Düğün var, küçüğün rızası var, protokol konuklar var. Tecavüz yok. Nokta.
Sonra, bir evlilikten söz edelim. Bunun bir evlilik olduğunun altını iyice çizelim. Bu evlilikte hiçbir sorun yok, gayet gerçek ve gayet normal bir evlilik. Olmuş bitmiş yani evlilik. Aileler gelmiş, küçük (rızasıyla) gelmiş, protokol bile gelmiş evliliğe. Yeterince evlilik dedik mi? Dedik.
Sonra, yasadan söz edelim. Çocuğun yaşının tutmaması, “çocuk” kabul edilmesi gibi konuların, yasa yüzünden öyle olduğunun altını iyice çizelim. Bizce evlenmeye yaşı tutuyor (ki, zaten evlenmiş). Sadece, yasa izin vermiyor diye, “resmi nikah” yapamıyor. Aileler mutlu, küçük mutlu, protokol mutlu. Ne güzel aile kurmuş adam, yasa yüzünden ceza alıyor. Herkes mutluyken, herkes mağdur oluyor. Yasa yüzünden.
Üç konuşmayı, üç cümleyle özetleyelim:
Tecavüz yok… Bu gerçek bir evlilik… Yasa yüzünden insanlar mağdur…
Bu özetin, iki özelliği var:
Birincisi, neresinden tutmaya kalksam, elimde kalması.
İkincisi de kendini çok zeki bulması ve bu önergeye karşı çıkan (ya da çıkma ihtimali olan) her türlü sesi susturabilecek gücü olduğu sanması.
Biri, “tecavüz meşrulaşıyor” diyecek, hop, birinci cümle gelecek: “Tecavüz yok!”
Biri, “çocuğun cinsel istismarı” diyecek, hop, ikinci cümle geldi bile: “Bu gerçek bir evlilik!”
Biri, “tecavüzcüler affediliyor” diyecek, hop, üçüncü cümle hazır: “Yasa yüzünden insanlar mağdur!”
Fakat bu sefer, çok şey söylüyor gibi görünüp hiçbir şey söylemeyen cümleler işe yaramadı.
Bu sefer de insanların (her zamanki gibi) yine hızla gaza geleceğine, anında coşup dersini çalışmadan muhalefet edeceğine, konuyu anlamadan fikir yürüteceğine, sadece başlıkları okuyarak ahkam keseceğine, her kafadan ayrı bir ses çıkacağına güvenildi ama öyle olmadı.
Koskoca büyükler önerge verdi, küçükler hep birlikte karşı geldi. Hiçbir konuda ve hiçbir olayda “küçüğün rızası” diye bir şey yok demek ki...