Rizgar'ın korkunç büyük elleri ve HDP

Ağıralioğlu ve onun gibi düşünenler için kötü haber şu ki HDP, Rizgar'ın korkunç büyük ellerine sahip ve Diyarbakır, "Hikâye başladı" diyor.

Vecdi Erbay verbay@gazeteduvar.com.tr

Deniz Faruk Zeren'in "Tam Ağlayacaktım Arkadaşlar Dokundu" (Dipnot Yayınları) adlı öykü kitabı geçen yıl yayımlandı. Kitabın ilk öyküsü "Rizgar" (Özgür) kısacıktır ve şöyledir:
"Benim adım Rüzgâr değil," dedi çocuk.
Yusvuvarlaktı yüzü. Yanaklarında, gözlerinde korlar parıldıyordu. Sarı saçları kıvır kıvırdı, dalgalandıkça daha da sarılaşıyordu saçları. Gülümser gibiydi, ama gülümsemiyordu, seyrek dişlerinin arasından tıslar gibi çıktı bu sözler. Etrafını sarmış arkadaşlarına baktı. Sinirli değildi. Öfkeliydi ama. Yumruğunu sıkmadan konuştu. Elleri kocamandı. Yaşından büyüktü elleri. Başından da büyüktü elleri. Elleri o kadar büyüktü ki korkunç denilebilirdi. Ellerini havaya savursa sanki rüzgarı da yakalayabilirdi. Korkunçtu. Savurmadı ellerini. Rüzgarı da yakalamadı. Akıllıydı çocuk.
"Benim adım Rizgar," dedi. Deyişi görkemliydi. Rüzgârlar savruldu. Dağıldı.
Ellerini alıp gitti çocuk. Gözlerindeki, yanaklarındaki parıldayan korları aldı gitti çocuk. Sarı saçlarını dalgalandırıp gitti çocuk.
Hikâye başladı."

Kitabı geçen yaz okumuştum. Kitaptaki diğer öyküleri de sevmiştim ve bir tanıtım yazısı yazmak istemiştim. Ancak araya hep başka şeyler girdi, yazamadım.
Yine de "Rizgar" öyküsü sık sık hatırlattı kendisini.
İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu'nun HDP'ye tahammülsüzlüğünü ifade eden sözleri yine Rizgar adlı çocuğu hatırlattı. Ağıralioğlu'nun HDP için sarf ettiklerinin, Rizgar'ın Kürt olmasına, rizgarın Kürtçe olmasına tahammül edemeyen, ötekileştiren, baskı uygulayan arkadaşlarından hiçbir farkı yok. Kürt meselesinin bunca yıldır çözümsüz kalmasında, bunca yıkımın yaşanmış olmasında bu zihniyetin payı çok büyüktür.

Ağıralioğlu'nun muhteşem bayatlamış ve bugüne kadar hiçbir derde deva olmamış fikirlerinin zamanlaması manidar bulundu. Bu engin fikirler mutlaka kendisine aittir. Partisinde onunla aynı fikirleri paylaşan siyasetçi sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Ancak fikirlerini kamuoyunun huzurunda ifade etmesinin, yumruğunu ve zehir zemberek cümlelerini Altılı Masa'ya vurup kalkan Genel Başkanı Meral Akşener'le ne kadar ilgisi vardı, bu da merak konusu oldu.

*

Ağıralioğlu'nun Kürt meselesine yaklaşım biçimi, dahası zihniyeti sinir bozucu. Çünkü HDP'li seçmenin duygusunu, bilgisini, birikimini, taleplerindeki ısrarı küçümsüyor.
Ancak Ağıralioğlu ve türevlerinin hezeyanı, altı milyon seçmenin kocaman elinden duyduğu korkudan kaynaklanıyor. Çünkü seçmenin elleri HDP'den de büyük.
HDP ise etrafını sarmış partilere bakıyor. Öfkelense de sinirlenip gemileri yakmıyor. Gücünün farkında. Emek ve Özgürlük İttifakı ile mevcut iktidarı alaşağı edebileceğini biliyor. Her şey yolunda gidiyor ve sandıkların kurulmasını bekliyor, "Hikâye başladı" demek için.

*

Diyarbakır'ın duayen gazetecisi Ekrem Sunar aradı. Telefonu açar açmaz, "Biz ayıxız kardaşım" dedi.
Geçen hafta yayımlanan "Herkes kendine ayıx olsun" başlıklı yazıma gönderme yapıyordu. Ekrem abênin gazetecilik deneyimlerini ve Diyarbakır hatıralarını dinlemekten her zaman keyif aldım. Sokağın nabzını da iyi tutar ve yorumlar. 
Yine bir çay ocağında buluştuk. Yanında kadim dostu Yusuf Gürhan da vardı. Daha ben tabureyi çekmeden, "Bu sefer kesin gidiyor" dedi.
"Bu sefer kesin gidiyor" dediği Recep Tayyip Erdoğan'dı. Ekrem abê laf ola beri gele kabilinden konuşmuyordu elbette. Siyaset arenasını tahlil edip öyle bir sonuca varıyordu. Millet İttifakı'nın içindeki pürüzler giderilirse, Millet İttifakı, Emek ve Özgürlük İttifakı ile cumhurbaşkanı adayı konusunda uzlaşırsa, "Bu sefer tamam"dı.
Diyarbakır seçmeniyle ilgili şüpheci sorularımı ise, "Diyarbakır kılopılo'ya (dalavere) gelmez" diyerek bertaraf etti.
Yusuf abê sessiz dursa da onaylıyordu Ekrem abêyi. Namaza gidecekti ve gitmeden, "Bunlar yüzünden camiye gitmez oldum" dedi.
Ekrem abê, "Az kaldı" diyerek teselli etti onu, "İki ay sonra camiye de gideceğiz, Halim'e gidip müjde de vereceğiz. Mezarı başında, 'Artık gözlerini kapatıp rahat uyuyabilirsin' diyeceğiz."
Halim, ikisinin kadim dostuydu. İktidara muhalifti ve yakın zamanda vefat etmişti. 14 Mayıs'ta iktidar alaşağı edilirse, mezarına gidip bunun müjdesini verecekler.
Ağıralioğlu bu seçim heyecanı karşısında ne der, bilemem. İktidar yerine muhalefet partilerine yüklendiğine göre hiç hoşnut kalmayacaktır. Ağıralioğlu ve onun gibi düşünenler için kötü haber şu ki HDP, Rizgar'ın korkunç büyük ellerine sahip ve Diyarbakır, "Hikâye başladı" diyor.

Tüm yazılarını göster