Roboski Katliamı'nın 10. yılı... Ferhat Encü: Acımız değişmedi

Savaş uçaklarının bomba atarak 34 kişiyi öldürdüğü Roboski Katliamı'nın 10. yılında, birçok yakınını katliamda yitiren Ferhat Encü faillerin yargılanması konusunda çok umutlu olmadıklarını söyledi.

Abone ol

DUVAR - Bugün, Şırnak'ta 17'si çocuk 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilişinin 10. yılı. Aradan geçen 10 yılın ardından failler tespit edilmedi ve kimse yargılanmadı. Katliamda birçok yakınını kaybeden Ferhat Encü "Yargı mekanizması, bu katliama karar veren, onu gerçekleştirenleri kollayan bir yerde durdu. Buna karşın katillerin açığa çıkmasını, yargılanmasını isteyen, adalet mücadelesi veren ailelerin başına olmadık şeyler getirildi, dava edilenler oldu, tutuklananlar, gözaltına alınanlar, coplanıp şiddete uğrayanlar ya da para cezası alanlar oldu" dedi.

Roboski Katliamı'nın 10. yıl anması öncesinde BBC Türkçe'ye konuşan eski HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, yargısal anlamda bir adım dahi ileri gidilemediğini söylerken, Birleşmiş Milletler'e de başvurduklarını aktardı. Encü, katliamın insanlığa karşı suç olduğunu ve bunun için Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu'na bir başvuru yaptıklarını açıkladı ve Anayasa Mahkemesi'nde de bekleyen bir dosya olduğunu hatırlattı. 

'EN UFAK BİR İRADE İLE HER ŞEY ÇÖZÜLEBİLİR'

Encü, başlayan yeni hukuki süreçten umutlu olmak istediklerini ifade etti ve şöyle konuştu: 
"Burada hukuk siyasi saiklerle işliyor ama milyonda bir de olsa umutlu olmak istiyoruz, yeter ki küçük bir irade gösterilsin. Çünkü emir komuta zinciri çerçevesinde insanlığa karşı işlenen bu suçta 34 insanın yaşam hakkı çok korkunç bir şekilde ihlal edildi. Bunun davaya dönüşmesi gerekir. Biz umudumuzu korumak istiyoruz ama güncel meseleler ve siyasi anlayıştan kaynaklı çok da umutlu değiliz."

Gelecek kuşakların da katliamdan etkilendiği dile getiren Encü, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söyledi: 
"Gömünce acı bitmiyor, bunun etkileri bir sonraki kuşakta da ortaya çıkıyor. O gün doğanlar bugün on yaşında, sonraki kuşaklar da bu acıyı dolaylı olarak yaşıyor. Bu adalet mücadelesiyle büyüyorlar ama bizim için hiçbir şey on yıl önceki gibi olmayacak."

HÜKÜMET NE DEDİ?

BBC Türkçe'den Hatice Kamer'in haberine göre, katliamın ardından dönemin başbakanı yürüten Recep Tayyip Erdoğan "İHA'ların istihbarat örgütlerinin 10 gün kadar önce verdiği bilgi üzerine bölgede uçuş yaptığını" söyledi. Dönemin Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ise olayda kasıt olmadığını söyledi. Arınç, olayla ilgili "resmi özür dilenmesini beklemenin yanlış olacağını" ancak hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödeneceğini ifade etti. Şubat 2012'de Başbakanlık tarafından kişi başına 123 bin, toplamda da 4 milyon 180 bin TL tazminat ödendi. Ancak aileler tazminatı kabul etmedi.

ARAŞTIRMA KOMİSYONU 

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) olayla ilgili bir araştırma komisyonu kuruldu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Uludere Alt Komisyonu, yaklaşık 15 ay süren çalışmalarını Mart 2013'te tamamladı. 84 sayfalık raporda, sadece İHA görüntülerine dayanarak kimlik tespiti yapmanın mümkün olmadığı ifade edildi ve "Olayın kasten yapıldığına yönelik herhangi bir delil elde edilememiştir" denildi. İçişleri Bakanlığı müfettişleri de konuyla ilgili bir rapor hazırladı.

HUKUKİ SÜREÇ

Konuyla ilgili soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Haziran 2013'te "görevsizlik kararı" verdi ve dosyayı askeri savcılığa sevk etti. Askeri savcılık ise Ocak 2014'te şüpheli sıfatıyla adı geçen 5 asker için "kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren bir sebep bulunmadığı" kanaatine vardı ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Savcılık kararı sonrası 261 kayıp yakınının avukatları, 18 Temmuz 2014'te Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuru yaptı. AYM, iki başvurucunun eksik çıkan belgelerinin tamamlanmasını istedi fakat daha sonra "eksikliğin süresinde giderilmemesi" nedeniyle reddedildi. AİHM de bu karara istinaden "iç hukuk yolları tüketilmediği için" dosyayı kabul edilemez buldu ve Roboski Davası için hukuki yollar kapandı.

Aileler yeni delillerle hukuki süreci tekrar başlattı. 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Roboski Katliamı için "FETÖ izi olduğunu, Uludere olayının FETÖ yandaşları tarafından" yapıldığını söyledi. Avukatlar bu açıklamayı delil olarak göstererek aileler adına Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. 25 Kasım 2020 tarihinde dosya için takipsizlik kararı verildi. Ailelerin bu karara yaptığı itiraz da reddedilince Şubat ayında Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuru yapıldı.

KATLİAM NASIL YAŞANDI?

Askeri savcılığın soruşturma raporuna göre 28 Aralık 2011'de insansız hava aracı (İHA) Haftanin Deresi Vadisi'nde "ısı kaynakları" tespit etti. Dönemin 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük görüntülerin "terörist olarak değerlendirilmesi" üzerine topçu atışı yapmak istendiği bilgisini 2'nci Ordu Harekat Başkanlığı'na iletti. Daha sonra yetersiz kalacağı düşüncesiyle hava harekatı istendi. Dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler onay için konuyu Genelkurmay İkinci Başkanı'nın makamına götürdü. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, evinden telefonla hava operasyonuna onay verdi.

Sınır hattında bekleyen gruba dört bomba atıldı. Olayda 17'si çocuk 34 kişi yaşamını yitirdi. Olayda sadece Servet Encü sağ kurtuldu. (Kaynak: BBC Türkçe)