Rojava’da ABD-Rusya rekabeti: Arap aşiretlerini ayartma politikası

Kampanyayı başlatan Rusya medyası, ülke içindeki ağır ekonomik kriz ve Suriye’ye verilen maddi-askeri-siyasi desteğin ağır maliyetinden olumsuz etkilenmiş olabilir. Medya, Putin yönetiminin iradesine ters düşecek kadar ipin ucunu kaçıramayacağına göre, muhtemelen Moskova, Suriye yönetiminin bazı icraatlarından duyduğu rahatsızlığını resmen kamuoyu önünde açıklamaktan kaçınıyor.

Abone ol

Faik Bulut*

Şimdilerde Suriye’de farklı gelişmeler yaşanıyor. Birkaç örnek verelim:

Ekonomi ağırlıklı haberler veren ABD merkezli Bloomberg haber ajansının “Kremlin kulislerine vakıf dört kaynağa” dayandırarak verdiği haber-yoruma göre; Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat, Rusya mevkidaşı Vladimir Putin için “baş ağrısı” oluvermiş. İç savaşın bitirilmesi için muhalefet ile görüşmelerinde uzlaşmaz bir tutum takınıyormuş. Ülkedeki yolsuzluğa karşı önlem almıyormuş. Putin, Esat’ın bu inatçılığından bıkmış.” (Aktaran Ray el Yom gazetesi, 29 Nisan 2020)

Resmi veya özel Rus medyası, adeta sözleşmiş gibi, Esat’a yönelik eleştiri ve karalama kampanyası başlattı. Mesela Sputnik ajansının Şam’daki bir muhabiri, bin kadar Suriyeliye telefon edip Esat hakkındaki görüşünü sormak suretiyle anket yapmış. Sonuç, Esat aleyhine çıkmış.

Moskova yönetimine yakınlığıyla bilinen Arap yazar ve siyasi yorumcu Rami El Şair, Zaftra isimli Rusya gazetesinde, bu kampanyanın amacını sorgulayan bir makale yazdı: “Böyle bir faaliyet resmi değildir. Bazı basın çalışanlarının ve yorumcuların kişisel görüşlerini yansıtıyor. Subjektiftir. Sözde uzmanların görüşlerine başvurularak yayınlanan bir haber-yorumda şu iddia yer almış: Suriye’de iş yapan Rus şirketleriyle Şam yönetimi arasında çıkan kriz nedeniyle ekonomi lobisi harekete geçerek karalama kampanyasını başlatmışmış. Sanki Rusya yönetimi, bu ve benzeri yan anlaşmazlıklardan etkilenerek stratejik politikası sayılan Rusya-Suriye ilişkisi hakkında yaşamsal bir karar verecekmiş gibi bir algı operasyonu yapılıyor.

Kampanyanın ABD’nin Suriye’ye yönelik ekonomik ambargo şartlarını ağırlaştırdığı korona virüsü dönemine denk gelmesi de rastlantı olmasa gerek… ABD’nin Fırat’ın doğusunda üs kurup oradaki milli servetimize el koyması ve 10 yıldan beri Suriye’nin kuzeyindeki (mesela Kürtler) ve çevre ülkelerdeki müttefikleriyle iş tutması, vs…bize yeterince fikir verebiliyor.

Unutmamak lazım, Rus basınındaki eleştiriler sadece Esat yönetimine değildi. Aynı zamanda Suriye muhalefetinin uzlaşmaz tutumunu da hedefliyordu.” (Bugünkü Rusya isimli TV kanalının Arapça bülteni, 21 Nisan 2020)

Kanım şudur: Kampanyayı başlatan Rusya medyası, ülke içindeki ağır ekonomik kriz ve Suriye’ye verilen maddi-askeri-siyasi desteğin ağır maliyetinden olumsuz etkilenmiş olabilir. Medya, Putin yönetiminin iradesine ters düşecek kadar ipin ucunu kaçıramayacağına göre, muhtemelen Moskova, Suriye yönetiminin bazı icraatlarından duyduğu rahatsızlığını (örneğin Rusya’nın baskı içeren telkinlerini Esat’ın İran vasıtasıyla bertaraf etmeye çalışması ve Suriye Kürtlerine yerel özerklik vermeyi reddetmesi gibi) resmen kamuoyu önünde açıklamaktan kaçınıyor. Bu görevi, Rus basın organlarına havale ediyor. Elbette Rusya-Suriye ziyaretleri esnasında her türlü eleştiri, ikna, görüş alışverişi gibi yöntemler kullanılabiliyor.

Bu noktadaki ilk tespit şu olmalı: Dünya ve bölge ölçeğinde dramatik altüst oluş yaşanmadıkça, Rusya, Suriye ile stratejik ilişkisinden vazgeçmez. Mevcut koşullarda ne Rusya Suriye’den, ne de Suriye Rusya’dan vazgeçme lüksüne sahip değildir. Nitekim Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Putin-Esad ilişkisine dair son olumsuz haberleri reddetti.

Konun başka ayrıntıları için Fehim Taştekin’in 30 Nisan 2020 tarihli “Toz dumanda Şam’ın halleri” isimli yazısı okunabilir.

Rusya merkezli İzvestiya gazetesi, 29 Nisan’da bir haber yaptı: İdlib’teki Türk askeri birlikleri, Rusya ile Türkiye arasında varılan Moskova mutabakatı gereğince M4 karayolu çevresinden çekilmeyi reddeden radikal İslamcı gruplardan Ehrar-ul Şam milisleriyle çatıştı. Rus askeri uzmanı Vladimir Şorigin’e göre; “Türkiye, silahlı muhaliflere karşı mümkün olduğu kadar az şiddet kullanmaya bakıyor.” Aynı yöredeki Rus devriyeleri de takviye amacıyla Türk birliğine destek vermişler.

Aynı dönemde Arap basınındaki farklı bir haber-yorumu bakılırsa, dünya kamuoyunun korona virüsü kriziyle uğraşmasını fırsat bilen Türkiye, İdlib çevresindeki askeri varlığını artırıp tahkim ediyor. Belki de oradaki radikal silahlı örgütleri hizaya getirip dönüştürmeyi planlıyor. ABD, AB ve Rusya dâhil ilgili devletlerin kabul edeceği yeni bir çatı örgütü, örneğin, birkaç yıldan beri kurup desteklediği Suriye Milli Ordusu’na (önceki adı ÖSO idi) bağlı birimler haline getirmek istiyor!

ABD DEYRİZOR’DA, RUSYA QAMİŞLO’DA KOLLARI SIVAMIŞ

Yukarıdaki gelişmeler, aslında alışılmış askeri ve siyasi taktiklerin Suriye geneline yansımış halleridir. Zamana ve zemine göre değişiklik gösterebilir.

Söz gelimi Cumbuşkanı Erdoğan, korona virüsüyle mücadele kapsamında Amerika’ya gönderilen yardımı (sağlık malzemeleri, ekipmanları) vesile ederek ABD Başkanı Donald Trump’a bir mektup yazıvermiş. Meali şudur: “Bölgemizdeki gelişmeler, hem Suriye ve hem Libya’da ABD-Türkiye ittifakı ve işbirliğinin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir… Birlikte çalışalım. ”

Bu arada İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Aytun Çıray’ın 30 Nisan günü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan demecinin başlığına bakalım: “Rusya ile ABD sınırda anlaştı!”

Devamını okuyalım: “Terör örgütü PKK-YPG’nin Afrin’de düzenlediği saldırı sonrasında gözler yeniden Suriye’ye çevrildi. Afrin’de düzenlenen saldırı çok dikkat çekici. Mesaj içerdiği anlaşılıyor… Türkiye için esas sıkıntı, Fırat’ın doğusu. ABD Başkanı Trump da ‘Türkiye’nin Suriye’deki Kürtler arasında anlaşmaya vardığını’ bir ara ağzından kaçırmıştı … Bölgede ABD de Rusya da etkili… ABD ile Rusya, Suriye’de sınır konusunda anlaştılar… Batılılar, Rusya ve ABD bölgede istediklerini elde ettiler. Onların oradan çıkması artık beklenemez…”

Çıray’ın bu tespitlerini bir kenara bırakırsak, Rojava olarak ünlenen Suriye’nin kuzey bölgesindeki yepyeni gelişme şudur: Türkiye’nin “Barış Pınarı” operasyonu adı altında bölgeyi askeri denetimine alması neticesinde Rusya ile ABD, siyasi ve askeri pozisyonlarını yeniden gözden geçirdiler. ABD, Kürtlere desteğine asgariye indirdi; Rusya ise ABD’nin bir zaman cirit attığı bölgeye var gücüyle yerleşme çabasında.

İki süper devlet Rojava’daki Arap aşiretlerini ayartıp kendi taraflarına çekme çabasında. ABD, Irak sınırına yakın Rakka ve Deyrizor bölgelerinde faaliyet gösteriyor; Arap aşiretlerini ikna etmekle meşgul. Maksadını özetleyelim: 1) Rus nüfuzunun yayılmasını önlemek; İran’ın Fırat’ın doğusunu yayılmasına karşı çıkmak ve giderek artan IŞİD hücrelerini engellemek. 2) Aşiret mensuplarından oluşan silahlı milis gücü oluşturmak. Bu milis gücü, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bağımsız bir birim olacak. SDG ile eşgüdüm içinde olsa bile özerk faaliyette bulunacak. Lübnan El Ahbar gazetesine bilgi aktaran bir aşiret ileri geleni kısaca anlatmış: Amerikan yönetiminden, bize daha geniş askeri yetki vermesini talep ettik. İlk ve ortaokula gidecek çocuklarımızın her birine 350 dolar, liseye devam edeceklere için de 40-450 dolar istedik. Ucu açık bir milis gücü olacak. 3) İran’a yönelik herhangi bir operasyonda Türkiye-Suriye’deki Kürt örgütleri, Aşiret milisleri ve Irak Kürdistan yönetimi arasında eşgüdüm sağlayabilmek. Muhtemelen bu amaçla, ABD’nin Kuzey Suriye temsilcisi büyükelçi William Robak, Rojava’daki farklı fraksiyonlarla görüşüp, PYD ile ENKS uzlaşmasını bir yere kadar gerçekleştirdi. (1)

Arap milisleri oluşturma konusunda aşiretler tereddüt ediyor. Zira Trump yönetimi, bir yıl önce PYD ve SDG’yi kolayca ortalıkta bırakmıştı.

Rusya’ya gelince; o daha avantajlı durumda. Qamişlo’daki Suriye askerlerinin oturdukları lojmanlara yerleşmiş Rus subayları. Bağlantı kurdukları aşiretler, esasen Suriye yönetimine sempatiyle bakıyorlar. Bu nedenle Ruslar, yine SDG’den bağımsız/özerk bir aşiret milis oluşturmaya bakıyorlar. Onları askeri eğitimden geçireceklermiş. Dahası var: Qamişlo’daki havaalanını genişletme faaliyeti başladı. Muhtemelen Humeymim’dekinden sonra Rusya’nın bölgedeki en büyük hava üssünün bu olması planlanıyor.  (2)

(1) واشنطن تبشّر بمصالحة سياسية «كردية» في سورياEl Ahbar, 27 Nisan 2020, Washington Kürtlerarası Siyasi Uzlaşmayı Müjdeliyor.

(2) كلمة السرّ «عرب ـــ كرد»: تنافس روسي ـــ أميركي على عشائر الشرقيّة El Ahbar, 28 Nisan 2020, Eyhem Mer’inin yazdığı “Parola: Arap-Kürt. Doğu Aşiretleri için Rus-Amerikan Rekabeti.