Roma yoluna taş ocağı ısrarı
“Kuşlar uçar gider, etkilenmez” diyerek 99 hektarlık ruhsat sahası olan mermer ocağına bilimsel rapor hazırlanması tepkilere neden oldu. Roma döneminden kalma yollar bulunan ruhsat alanının iki ayrı bölümü, geçtiğimiz yıl arkeolojik sit alanı ilan edilmişti…
Yusuf Yavuz
Jeopark niteliğindeki konglomera kayalıklarıyla bilinen Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Çukurca köyünde geçtiğimiz yıl mermer ocağı izni verildi. Ancak biyolojik çeşitlilik yönünden oldukça zengin olan ve Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın bitişiğinde yer alan bölgede Roma döneminden kalma antik yollar ve çeşitli yapı kalıntıları da ortaya çıkınca projenin uygulaması durdurulmuştu. Yaklaşık 100 hektarlık alanda mermer ocağı ruhsatı alan firma ısrarından vazgeçmeyerek Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yeniden ÇED başvurusunda bulundu. Firmanın başvurusunu uygun bularak kabul eden il müdürlüğü yeniden ÇED süreci başlatıldığını duyurdu. Farklı kıtalara ait üç ayrı bitki coğrafyasından türlerin bir arada yaşayabildiği bölgede, yalnızca mermer ocağı ruhsatı verilen alan ve çevresinde 32’si endemik 221 bitki taksonu tespit edildi. Nesli tehlike altındaki kızıl akbaba, kaya kartalı, Anadolu sıvacısı ve dağ keçisi gibi canlı türlerine de ev sahipliği yapan Çukurca ve çevresindeki zengin doğal yaşam, yalnızca 12 yıllık mermer ocağı işletmesi uğruna göz göre göre yok edilecek.
MERMER OCAĞI İZNİ VERİLEN ARAZİDE KÖYLÜLER ROMA YOLU BULDU
Anadolu’nun en uzun ikinci kültür rotası olan St. Paul Yolu’nun güzergahında bulunan Çukurca, Yukarı Köprüçay havzasının özgün dokusunu koruyan köylerinden biri. Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın tampon bölgesinde yer alan Çukurca ve çevresi, üç ayrı iklim tipine ait bitki ve canlı türlerinin bir arada varolduğu nadir ekosistemleri barındırıyor. Ancak geçtiğimiz yıl yaklaşık 100 hektarlık bir alanda mermer ocağı açılmak istenince, Çukurca köylüleri bu girişime karşı çıktı. Küçük ölçekli tarım ve hayvancılığın yapıldığı köyün yerleşim alanını doğrudan etkileyecek olan mermer ocağı için ruhsat verilen alanda, Roma döneminden kalma taş döşeli yollar ve çeşitli yağı kalıntıları ortaya çıkınca proje geçici olarak ertelendi.
KORUMA KURULU SİT ALANI İLAN ETTİ
Köylülerin işaret ettiği alanda inceleme yapan Antalya Kütür Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğü’ne bağlı uzmanlar, mermer ocağı ruhsatı verilen bölgede arkeolojik kalıntılar tespit etti. Bunun üzerine Çukurca köyü sınırlarındaki iki ayrı alanı, bölge koruma kurulu tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edildi.
AYNI SAHADA YENİDEN BAŞVURU YAPILDI, İL MÜDÜRLÜĞÜ UYGUN BULDU
Ancak kültür ve doğal varlıklar yönünden oldukça zengin olan bölgede 99.23 hektarlık (yaklaşık bin dönüm) arazide maden ruhsatı alan firma ısrarından vazgeçmedi. Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvuran Numan Tekkanat adındaki firma sahibi, aynı ruhsat sahasında mermer ocağı açabilmek için bir kez daha ÇED dosyası hazırladı. Aralık 2017’de sunulan mermer ocağıyla ilgili ÇED dosyasını ‘uygun’ bulan Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, 2 Ocak 2018 tarihinde projeyle ilgili ÇED sürecinin başladığını duyurdu. Mermer ocağı açılmak istenen saha içerisinde geçtiğimiz yıl tescil edilen iki ayrı arkeolojik sit alanı bulunmasına karşın proje dosyasında alanda tescilli kültür varlığı ve sit alanı bulunmadığının belirtilmesi dikkat çekiyor.
MİLLİ PARKLAR’IN TALEBİ ÜZERİNE BİLİMSEL RAPOR HAZIRLANDI
Mermer firmasının ısrarının ardından yeniden başlatılan ÇED sürecinde görüşü sorulan kurumlardan biri olan Milli Parklar Genel Müdürlüğü, arazide flora ve fauna yönünden bilimsel inceleme yapılmasını talep etti. Bunun üzerine Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Orman Fakültesi’nden Bitki Ekolojisi uzmanı Doç. Dr. Serkan Gülsoy ile yine aynı üniversiteden fauna uzmanı Yard. Doç. Dr. Yasin Ünal ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi’nden hidrojeoloji uzmanı Yard. Doç. Dr. Erkan Dişli tarafından bir rapor hazırlandı.
BÖLGEDE 32 ENDEMİK BİTKİ TÜRÜ TESPİT EDİLDİ
13 Ekim ve 17 Ekim 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen hızlı arazi çalışmasının ardından hazırlanan rapora göre mermer ocağı izni verilen arazi çevresinde toplam 66 familyaya ait 221 bitki taksonu kayda geçirildi. Akdeniz, İran-Turan ve Sibirya fitocoğrafik bölgelerine ait olduğu belirlenen türlerin 32 tanesinin ise yalnızca bu bölgede varlığını sürdüren endemik türler olduğu tespit edildi. Raporda ayrıca nesli tehlike altındaki kızıl akbaba, kaya kartalı, dağ keçisi ve Anadolu sıvacısı gibi canlı türlerinin de bölgede yaşadığı belirtildi.
Ancak buna rağmen raporun sonuç bölümünde mermer faaliyetinin ekosisteme zarar vermeyeceği kanaatine varıldığının belirtilmesi tepkiye yol açtı.
‘İDARE VE FİRMA DENETLERSE EKOSİSTEME ZARAR VERMEZ’
Üç akademisyenin imzasını taşıyan raporu ÇED dosyasına ekleyerek mermer faaliyetinin önünü açmaya çalışan firmanın Isparta İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne sunduğu raporun sonuç bölümünde, açılmak istenen mermer ocağının ekosistem üzerinde kalıcı bir hasar meydana getirmeyeceği vurgulanarak, “Çevredeki yaban hayatı türlerine ve doğal hayatın devamına zarar verecek ölçüde etkide bulunmayacağı, idare ve Numan Tekkanat (proje sahibi) tarafından yapılacak kontroller ve denetimler dahilinde çevreye geri dönüşü imkansız ekosistem zararları verilmeyeceği kanaatine varılmıştır” görüşüne yer verildi.
‘BÖLGEDE KIZIL AKBABA VAR ANCAK ÜREME ALANI 10 KİLOMETRE ÖTEDE’
Raporun kuşlarla ilgili bölümünde ise proje alanı civarında Türkiye’nin önemli yırtıcı kuş türlerinden olan ve nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan kızıl akbaba, akkuyruk kartal, kaya kartalı ve küçük kerkenez gibi türlere rastlandığı kaydedilerek, “Fakat yapılan tespitlerde bu türlerin üreme alanlarının daha çok 10-20 kilometre kuzeybatısında bulunan kayalıklar olduğu müşahede edilmektedir. Çalışma alanı civarında Anadolu’nun tek endemik kuşu olan Anadolu sıvacısının da yayılış yaptığı tespit edilmiştir. Ayrıca bu türün sahip olduğu geniş yayılış alanı, mermer faaliyetinden etki derecesini azaltmaktadır” ifadelerine yer verildi.
‘10 KİLOMETRE ÖTEDE BAŞKA MERMER OCAĞI VAR, BUNUN ADI BİLİMSEL KÖRLÜK’
Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu’ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada ise üç akademisyenin imzasıyla hazırlanan raporda yer verilen ifadeler sert dille eleştirildi. Isparta ve Sütçüler çevresindeki mermer ocağı işletmelerinin denetimsizlik ve ihmaller sonucu yarattığı tahribatların yıllardır ortada olduğu anımsatılan platform açıklamasında, “Üç akademisyenin, mermer ocağı açılmak istenen arazide, üstelik de ekim ayı gibi özellikle bitki türleriyle ilgili gözlem ve inceleme yapmanın oldukça zor olduğu bir dönemde sadece iki günlük yüzeysel ve hızlı arazi çalışması sonucu hazırladığı bu rapor bilimsel etik açısından son derece tartışmalı bir dil içermektedir. Proje sahasında yaşayan kuşların 10 kilometre uzakta ürediği belirtiliyor. Ancak 10 kilometre ötede bir başka mermer ocağı, daha ötesinde de bir diğeri var. Bölgenin neredeyse bütün önemli doğal alanları benzer durumdayken ortaya konulan bu raporu bilimsel körlük olarak değerlendiriyoruz. Ülkemizin ve bölgemizin binlerce yıllık yaşam mirası doğal ve kültürel varlıklarımızın kısa vadeli çıkarlar uğruna görünürde ‘yasal’ çerçeve içerisinde bu tür tartışmalı raporlarla yok edilecek olması kabul edilemez” görüşüne yer verildi.
‘YIKIMI GÖRMEK İÇİN RAPORA GEREK YOK, ÇEVREYE BAKMAK YETERLİ’
Mermer ve taş ocağı işletmeciliğinin bölgedeki yaşam alanlarına da büyük zararlar verdiğine vurgu yapılan açıklamada, yöre halkının bu yıkımlara karşı gösterdiği tepkilerin dikkate alınmadığı kaydedilerek şöyle denildi: “Çukurca köyünde açılmak istenen mermer ocağının nehir ve orman ekosistemleriyle, jeopark olacak nitelikteki jeolojik yapıyı doğrudan ve olumsuz etkileyeceğini anlamak için parasını şirketlerin ödediği uzmanlara hazırlatılan raporlara ihtiyaç yoktur. Bunu görmek için son 10 yılda bölgede özellikle Çandır ve Yazılı Kanyon çevresiyle, Sütçüler’in onlarca köyüne bakmak yeterlidir. Bölgenin ardıç ve çam ormanlarıyla dağ keçisi, kızıl akbaba, kaya kartalı, balık baykuşu gibi nadir canlı türleri son yıllarda mermer ocakları yüzünden yaşam alanlarını yitirmiştir. Mermer ocaklarının yaban hayatı ve ekosisteme verdiği zararlara ilişkin onlarca bilimsel yayın varken, Çukurca’da hayata geçirilmek istenen bu proje için ‘Doğaya zararı yoktur’ diyerek sözde bilimsel bir rapor hazırlamanın bilimsel etikle bağdaşan bir yanı yoktur. Platform olarak bu raporu hazırlayıp altına imza atanlarla ilgili takdiri, bölgede yıkımdan etkilenecek olan ancak sessizce yok olup giden binlerce canlın da sesi olması gereken kamuoyuna bırakıyoruz.”
15 BİN METREKÜP MERMER İÇİN YILDA 285 BİN METREKÜP MOLOZ ÇIKACAK
Faaliyete geçmesi durumunda yılda yaklaşık 15 bin metreküp mermer bloğu üretimi gerçekleştirilmesi planlanıyor. Ancak toplamda işlenecek olan 300 bin metreküp malzemenin 285 binlik kısmı pasa, yani moloz olarak doğaya dökülecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı projeyi hazırlayan firmaya 2024 yılına kadar geçerli olmak üzere yaklaşık bin dönümlük araziyi kapsayan ruhsat verdi. İlk etapta 120 dönümünde başlaması planlanan faaliyet sahası zamanla yapılacak olan kapasite artışı başvurularıyla ruhsat sahasındaki alana yayılacak.
Bu yazı ilk olarak Gazeteci Yazar Yusuf Yavuz Blog'unda yayınlanmıştır.